bildirgec.org

nevdalist

11 yıl önce üye olmuş, 81 yazı yazmış. 1747 yorum yazmış.

Deniyorum

nevdalist | 04 November 2007 18:02

Kaşlarımı aldırmaya gittim, ikinci katta xxx Kuaför Salonunda. Genç esmer, saçlarının kökleri siyah olmuş bir kızın sandalyesine oturdum. “Hanımefendi nasıl olsun” dedi. Televizyonda Seda Sayan vardı. Çok seviyorum bu kadını. Orta yaşlı bir teyze, çocuğu için böbrek arıyormuş. “Başka çarem yok” diyordu. Başka çaresi yok.

“Nasıl olsun hanımefendi?”

Bana diyor. “İşte çıkanları alın. Sakın inceltmeyin.” İçeriye hışımla başka bir kadın girdi. “….Burada bile hayvan gibi bakıyolar.” Burada bakılmaz, bağcılarda hayvan gibi bakılır. Gazete okuyor, köşedeki yaşlı teyze. Saçları boyanmış, bekliyor. Sıla dizisinin oyuncusu Cansu Dere konuşuyor: “Helikopterler, tanklar geçti. Gözümle gördüm, ciddiyeti şimdi anladım” diyor. Seda Sayan’daki teyze ağlıyor. “Oğlum ölecek, kurtarın onu”. Bir tek senin oğlun ölmüyor, bir sürü oğul ölüyor. Ne güzel kelimedir, oğul. Herkes bana mı bakıyor? Konuş, sen anlat diyorlar. Ne anlatayım? İnternet Cafee, acıdan bahsetmiş. Siz sadece manevi acıyı bilirsiniz, fiziksel acıyı bilen var mı? Depresyondayım diyen birine bir arkadaşın verdiği cevap geliyor, aklıma. Poliste tekme tokat dayak ye, bi de işkence gör. Depresyon kalıyor mu bakalım. Manevi acıyı ancak fiziksel acı bastırır ve acının ne bok olduğunu anlarlar derdi. Döveceksen bunları günde iki posta, bir daha acı çekiyorum diyorlar mı?

Telkâri

nevdalist | 24 October 2007 14:43

telkâri küpe
telkâri küpe

Elleri hafiften titremeye başlayınca elindeki son işi bıraktı. Yıllarını verdiği bu iş ona nankörlük yapmaya başlamıştı. Böyledir bazı işler, gün gelir eliniz titrer; bıraktığınızı ilk o gün anlarsınız. Sonra zaten başka seçim şansınız kalmaz. Doktorlar, fotoğrafçılar böyledir. Eller titremeye başladığı vakit, bitiş de başlamıştır. Bir de göz önemlidir, bu işte. El emeği göz nuru deyimi kim bilir belki de bu sanat için ortaya çıkmıştır.

hiç görmediğim bir oğlum var

nevdalist | 04 October 2007 09:41

Bir internet sitesinde tanıştık onunla. Fotoğrafını gördüm, “evet bu” dedim. Neden onu seçtiğimi başta hiç bilmiyordum. Sonra buldum. Benim gibiydi o da…..Fotoğrafı çekilirken, objektife bakamıyordu. Gözlerini kaçırmış, başka yöne bakıyordu. “Bir çift göz bana bakıyor, ben nasıl ona bakabilirim” bu yüzden objektife hiç bakamıyorum. İsmi önemli değil, bu hikayenin kahramanı o.

Bir malı seçer gibi şuradan onu seçtim. Uzak bir yerdeydi, hiç karşılaşmadık bu yüzden. Ona fotoğraflar gönderdim, o da bana. Birbirimize mektuplar yazdık.