bildirgec.org

nevdalist

11 yıl önce üye olmuş, 81 yazı yazmış. 1747 yorum yazmış.

Persepolis

nevdalist | 21 April 2008 12:50

Size bugün çok ilginç bir filmi anlatacağım. Mümkünse kısa cümleler kurmaya çalışıp, sizi çok da sıkmadan mutlaka izleyin diyerek gırtlağınıza yapışarak yazıyı bitireceğim.

2007 Cannes Film Festivali’nde ödül alan ve film ekiminde’de gösterilen, Marjane Satrapin’in çizgi romanlarından sinemaya aktarılan Persepolis Filmi; kelime anlamı olarak perslerin şehri anlamındadır. Pers şehri yani Persler’in başkentidir. İran’ın dışında efsanevi bir antik kenttir.

Zeki Demirkubuz sineması

nevdalist | 15 April 2008 16:29

3. sayfa hikâyelerini sever misiniz, bilmiyorum. Okurken yok artık dediğiniz, bu kadarı da haksızlık diyerek isyan ettiğiniz zamanlar olur mu? Cevabınız evetse doğru yazıdasınız. Çünkü Zeki Demirkubuz sineması herşeyden önce 3. sayfa hikâyelerii anlatır. Hep bir kaybeden, hep hayatın sillesini yemiş, arabeks bir yön vardır. Bu yüzden ya sevilir ya nefret edilir. Bunun ortası yoktur. Cevabınız hayırsa devamını okumadan sizi başka bir yazıya alayım.

Isparta’da 1964 yılında doğan Demirkubuz; İletişim Fakültesi mezunudur. Aslında gazetecidir. Ama nedense bu alana hiç bulaşmaz. Onun yerine Zeki Ökten’in asistanlığını yapmaya başlar. Yıllar süren bu asistanlıktan sonra senaryolarını yazmaya başlar. Bütün filmlerinin senaryosu kendine aittir. Bir çoğunun senaryosunu çok önceden yazmış, gün ışığına çıkacağı günleri beklemektedir. Cebinde daha birçok kelimsei var. Zaman geldikçe onları da ortaya çıkaracaktır. Onu sevenler bilirler Demirkubuz bir kesimi, dönemi anlatır. Onun hikayelerinin kahramanları tutunamayanlardandır. Kendini tutunamayan sananlar değil, hakkaten tutunamayanlardır.

çirkin kızlar annelerini öldürebilir.

nevdalist | 03 April 2008 18:15

Geçen hafta hürriyet’de bir haber vardı. Bir kadın annesinin boğazını kesmiş. Aslında kadın değil. 21 çiçek açmış, ömründe. Çocuk- kadın demek daha doğru, belki de. Bütün basın bu haberi verdi. Daha doğrusu ayaklandı. Kızımız hukuk öğrencisi ve çok güzel bir kız. Annesini nasıl öldürür? İşin vahim boyutlarından biri buydu. Bilim kadını bir annenin çocuğuydu. Yani tutunamayanlardan değildi. Zengindi, güzeldi. Olsa olsa psikolojik tedavi görüyordur. Yoksa niye öldürsün ki?

Çobanla oyum neden eşit?

nevdalist | 28 March 2008 23:16

Aysun Kayacı, Pınar Kür, Çiğdem Anat ve Müjde Ar’ın NTV’de sunduğu Haydi Gel Bizimle Ol (Programın ismi de ayrı bir sakatlık. Şimdilik o mevzuya girmiyorum. programında ilginç bir şey yaşanmış. Ben izlemedim. O yüzden haberin yalancısıyım.

Aysun Kayacı “Ben vergimi veriyorum. Köydeki çobanla oyum nasıl eşit olur”diye çığırmış. Bunun üzerine Müjde Ar’da “En çok vergi veren 60 oy kullansın o zaman” diyerek güzel bir cevap vermiş. İlginç bir sohbet dönmüş. Aysun Kardeşimiz ısrarla ben çalışıyorum, vergi veriyorum. Onlar neden kalkıp İstanbul’a geliyorlar, köylerinde kalsınlar. Hem benim oyum neden elektiriği kaçak kullananlarla eşit diye devam etmiş. (kadın takmış oya)

NEVDALİST ve EXPRESYON Oyun Hiç Bitmez

nevdalist | 25 March 2008 11:36

Bir oyun oynayalım istedik, expresyon ile. Sonra dedik bu oyuna başkaları da katılmaz mı, beyin fırtınası yapmazlar mı? Bir hikayeye başladık, bir yerde bıraktık diğeri devam ettirdi. Bu hikayenin nereye kadar gideceğini merak ediyoruz. Bayrak yarışı gibi. İster bir cümle, ister 10 cümle. Diğerinin bıraktığı yerden devam etmek tek şartımız. Neden böyle bir şey yapalım diyenlere ise “sen de haklısın kardeş” dışında sözümüz yok. Oynamak isteyenleri hikayenin başlangıcına, alt satırlara alalım.

NEVDALİST

durdu

nevdalist | 12 February 2008 17:47

durdu. kapıdan çıkıp gitmesi gerekiyordu. silah sesini duyan komşular çoktan polise haber vermiştir. eli kapı tokmağında öylece bekledi. bir işaret, umut istedi. bir iki dakikalık sessizilikten sonra beklediği işaret gelmeyince kapıyı açıp kendini dışarı attı. dışarı çıkar çıkmaz başı döndü. duvara çarparak, aksak, ağır korkak adımlarla merdivenleri indi. “son bir merdiven ha gayret” diye söylendi. dış kapının arkasındaki otomatiğe dokundu. kapının açılmasıyla kendini dışarı attı. yüzüne çarpan soğuk hava iyi gelmişti. “bitti” diyerek kendi kendine konuştu. kalabalığın arasına karışarak şehrin ışıklarının peşine düştü. son söylediği cümle “hava kararmış”. onu bir daha kimse görmedi.

Hermitage

nevdalist | 03 February 2008 13:59

İsmim Hermitage. Rusça’da ermitaj diye okunuyor. Hermitaj da diyenler var. Oysa ismim tam olarak Hermitage diye yazılıyor. İsimleri kısaltmak yanlış söylemek de bir katliamdır. Dünyanın en büyük, en gösterişli müzelerinden biriyim. Savaşlar yaşayan, ismi habire değişen, zarif mimari yapıların olduğu bir şehirdeyim. Bu şehir masalsı bir yer. Beyaz Geceler yaşandığında günbatımını hiç görmeyeceğini sandığınız bir yer. Dostoyevski bu şehri sevmedi, ama. Suç ve Ceza kitabını yazdığı bu şehre şöyle diyecekti: