bildirgec.org

mornehir

11 yıl önce üye olmuş, 45 yazı yazmış. 176 yorum yazmış.

saldım buharımı…

mornehir | 03 July 2003 19:30

yok aslında salamadım.salmışım gibi bile yapamadım,olamadı.. öncelikle aziz bi dostumun dediği gibi deve çatlatan sıcakları beni harab etti,yedi bitirdi.öldüm ölücem. ortalama günde 3 kez duş alma,litrelerce soğuk bişiler içme,uyuma dışında bugün hiç hiç bişi yapmadım. ozonu delenleri de,küresel ısınmanın her bir nedenini de ayrı ayrı..hay allam!! iklim düzensizmiş de bilmem ne de bilmem ne.ben klima istiyorum kardeşim,evet..tek dünya malı istiyorum o da klima..istiyorum yaa.. son 243 yılın en sıcak yazıymış,akdeniz de su sıcaklığı 27 dereceye çıkmış daha şimdiden.uzmanlar boku tuttuk diyorlar. klima..sevimli nesne..klimaya sayfalarca methiye düzsem azdır.hay klimayı icat eden muhterem insan!!! müzik dinleyemiyorum,tv izleyemiyorum,yemek yiyemiyorum ulan herşey bi yana nefes alamıyorum bee.. dün gece sırf benim huysuzluğumdan misler gibi 100 cl tekirdağcığım mundar oldu,huysuzum evet çok huysuzum. burçlara inanmam ama artık inansam iyi olcak galiba.dün bir kız en sinirli anımda senin burcun ne dedi bende kıl bi gülüşle “kooooç..” dedim.o da daha bi kıl gülüşle “normal o zaman” dedi.ulan ne demek normal?ne demek?sonra oturdu koç burcu şöyledir,böyledir.o burçlara inanmayan bendeniz sen kurban ol koç burcuna dedim.sonrası şenlik tabi.kız yükselen burcumdan karakter tahlili yaptı,ya söylediği bi çok şey doğru çıktı.aslında özetle son söylediği benim huysuz olmama gibi bi durumum olamazmış,içimde huzursuzluk varmış benim.ben de af buyur ama sen benim kıçımı ye dedim yürüdüm gittim.sonuç?kız haklı çıktı tabi.. yok hakketten kıl biri diilim,diilim.hep bu sıcaklardan kışın ben süper bi insan oluyorum.kedi gibi mırıl mırıl geziniyorum kışın. ama yaz olunca beynim buharlaşıo,adeta içgüdüleriyle yaşayan bi orman ayısı oluyorum. aman yaa.. susadım. gece olsun,serin olsun bi de..

aşk?

mornehir | 22 June 2003 18:12

aşk tek kişilik bişey(miş)

kime sorsam dönüşüm yok…

mornehir | 17 June 2003 01:57

sadece bir hamak,ufak bi ev,hep yaz,geceler hep serin,günler hep güneşli,bazen rüzgar.. ufak şişe şaraplarla edilen kahvaltılar bazen.. deniz kokan yastık,yorgan. yanık tenli omuzlarını öptüğüm sevgilimin yüzüyle yıkasam yüzümü. bütün kederler burda kalsa,bütün nefretler burda kalsa..gitsek iki deli buralardan,kendimize pupa yelken tımarhaneler bulsak. bahçe kapısına sarılmış asma yapraklarıyla zeytinyağlı sarma yapsam rakının yanına..o turuncu-mor akşamüstlerine acemi bir lezzet katsam. durduk yere kavga etsek,canımız sıkılsa,kızsam kanımın son zerresine kadar,boynumdaki damarlar çatlayana kadar küfür etsem sana,rakı şişesini kırsam,mezeleri döksem,ne halin varsa gör desem. ama..bi daha şimdi ki kadar çok özlemesem seni. ne bilim..ne bilim..

çok pis yaşarım şaşar kalırsın

mornehir | 14 June 2003 02:01

hayat giderek daha fazla boktanlaşırken,hatta ve hatta bunu bizzat iliklerinde hissederken,her nefeste biraz daha boka batarken,birşey hiç birşey en ufak bir şey bile istemezken canın,nereden başlasam nasıl anlatsam?kaç kişiydik o zaman kaç kişi kaldık şimdi?diye anılar gelirken aklına arasıra,bazen yani.. yaz gelirken,sıcakken,bunalmışken,tatile gitmenin fikri bile depresyon nedeniyken,televizyonu açmışken,iyice iyice iyice bunalmışken.. hayat güzeldir geyiklerine narin bölgelerinde gülerken,”maskelerinizi sökün ulan erkekseniz” diye diye yemişken toyluk zamanlarını,eşşek kadar olup iyice naylonlaştığını,uyumsuzlaştığını,hep bişeylerinin havada kaldığını idrak ederken.. bi sigara..bi sigara..bi sigara..daha derken.. kurduğun tek hayale bin ışık yılı uzakta kalmışken,kurduğun tek hayale,seni bir dönem hayata bağlamış,en umutsuz anında can simidi olmuş hayale bin ışık yılı uzakta kalmışken,şimdi neydi sahi o hayal diye anımsarken.. benliğini derin bir nefeste içine çekerken,herşeyini törpülerken,sadece kocaman bir can sıkıntısı kalırken senden geriye.. tutunamazken,sığamazken bir yerlere,uyuşamazken,ortak yol bulmamışken ömründe bir kere bile,kocaman yalnızlığınla hem mutluyken,hem çok mutsuzken.hangisi gerçek peki diye düşünürken.. mutluluk,sadece mutluluk aptalların işidir derken.muallağa düşerken.. boyundan büyük laflar ederken,hep başkalarına akıl verirken,kendine sözünü geçiremezken bir türlü,böyleydim ben hep böyleydim,beş yaşındayken de böyleydim,değişemedim derken..sevinmeli mi üzülmeli mi buna diye vururken kafanı duvarlara.. kandırılırken her yerde,kardeşini bile senden çok seviyorlarmış gibi gelirken,belki de gerçekten öyleyken,seni kandırmayan tek insanı yanında bulamazken,terkedilmiş köhne bir ev gibi köpekleşen bir kimsesizlik çöreklenirken üzerine.. gitmek isterken,gidemezken,gülerken kendine,çoook gülerken 🙂 bunların yarısı yalan aslında derken,ama hangi yarısı bi türlü karar veremezken.. rehavet varken üzerinde,tuhaf bir rehavet ki yaşamanı ısrarla engellerken,kolundan tutup götürürken dostların “insan içine çık” diye tüm direncinle karşı koyarken,kafanı yastığa daha özlemle gömerken.. hayat giderek daha fazla boktanlaşırken,hatta ve hatta bunu bizzat iliklerinde hissederken,her nefeste biraz daha boka batarken ve en kötüsü sen hiiiç umursamazken …. … .. . ne yapmak lazım?

shu-bu-o/sadri alışık

mornehir | 09 June 2003 17:17

neden türk filmlerinde aldatılan kadınların adı nedret olur?neden tüm nedretler boynuz yer?neden? neden sadri alışıktan jön yapılamamıştır da,kartal tibetten yapılabilmiştir.sadri alışık’ın jönümsü olduğu filmlerde neden hep muallası onu terketmiştir.peki neden sadri alışık’ın her filminde mutlaka müdavimi olduğu bir meyhane vardır da,muallası gidince o meyhanede inceden şarkılar söyler o muhteşem sesiyle (seni ben unutmak için sevmedim/gülmen ağlamam demekmiş bilmedim) neden sadri alışık’ta incecik,bir bakışta görülmeyen bir hüzün vardır?neden muallasına bir kerede kavuşamamıştır? benim hayatta en çok tanımak istediğim adamlardandır sadri alışık,şöyle karşı karşıya geçseydik de o bana şarkılar söyleseydi ben ona boğma rakı doldursaydım,rakı bitseydi şarkılar bitmeseydi.

  • * * neden ironik olcam diye komik olunur? peki,neden marjinal olcam diye orospu olunur?
  • * * akşam ki mangal toparlanması için marine olmak üzere hazırlanmış tavuklar ve içleri rendelenmiş kaşar peynirleri doldurulmak üzere oyulmuş mantarların kokusu ellerime,dolayısıyla tuşlara sindi.neden ben böyle hiç bir ulviyatı olmayan şeyler yaparken neyzen tevfik dinlerim?neden ney üfleyen insanlar da bi çift kanat aranırım?neden ney sesi insanın içine işler de tavuklara sarılası gelir? peki neden tüm bunlar olurken neden ama neden katiller sevilir? peki neden saçmalarım? evet..ne diyorduk? seni ben unutmak için sevmedim gülmen ağlamam demekmiş bilmedim ölmek istedim bir türlü ölmedim (bu kadar kalmış aklımda..amann..amannn..)

sabah sabah ne diyorum ben yaa…

mornehir | 08 June 2003 09:21

gülerim günlük gülerim çok feci can sıkıntısı beni esir almış durumda şu son günlerde,zira klimaların azizliğine uğramış belimin ağrısı,yediğim kepekli zamazingolarla birleşince bi nekahat dönemi tuhaflığı var üzerimde.. evet günlük emre altuğ soyunmuş,soyunmayan bi o kalmıştı zaten..tam şamdankızları vari bir “aradığım kadını bulamadım” pozu vermiş,hayır ekip fena değil,iş de fena değil ama ne gerek vardı onu anlamadım,bişeyleri eksik olmuş ama nesi anlamadım,en iyisi ben şu resimlere bi elli atmış kere daha bakiim :)) sibel gökçe kitap yazmış günce.hatta bunun fıkrası var,bi sibel gökçe bigün bi kitap yazmış…(bu kadar!) anlamadığım şudur ki tamam yazdın diyelim,o cahil cesaretini gösterdin bi tülin şahin oldun,bi ibrahim erkal oldun ama bari anlaşılan bişiler yazsaydın.zira devrik cümle kurarım araya iki bulut,bi hüzün,bi yağmur kattımmıydı şiir olur mantığı her zaman sökmüyor sanki.okuduğumuzu anladık mı cevap verelim tadında ümit yaşar vari şiirlerde tiksinti verici olabilir ama daha bi anlaşılır daha bi sadelikle yazılan şiirler daha bi “şiir” olmuyor mu? hey gidi orhan veli,hey gidi cemal süreya,hey gidi ahmed arif,hey gidi nazım hikmet,hatta bu sınıfa dahil olduğu halde içimden ismini yazmak gelmese de hey gidi atilla ilhan (iki t le miydi yoksa?) bedri rahmi vardır mesela..mistir.şiir yazmıştır öyle yalın öyle büyüleyici,yani nasıl olur da o kelimeler yanyana gelir diye düşünür insan,keza ahmet telli de öyle değil midir?öyledir.. aaa..şair deyince ece aydanı dahil etmemek abes olur,her ne kadar “ece aydan sözlüğü” çıkarıldığını işitmiş olsam da tadından yenmez şiirleri yok mudur?(aldırma 128!hayat bir oyun) sabah sabah şiirlere şairlere takmışlığım varsa,sinirlenmiş olmamdandır günce.zira her devrik cümle kuran şair olsaydı her biri üç parmak kalınlığında üç beş ciltlik “türk çöplüğü” antolojisi/ansiklopedisi çıkartmak gerekirdi. vaktim daraldı daralıyor günce,bir zen rahibi tadında sabır ve tevekkul göstereceğim bugün. ayrıca günün möhüm olayıda şudur ki,bundan sonra bezgin bekir idol koltuğundan alınıp,yerine erdener abi-erkut abi karışımı zehir zemberek bişi koyucam,miskinlik nereye kadar?bünye bu,bünyeeeaaa…

21 Mart 1982

mornehir | 21 March 2003 23:24

bugün benim doğum günüm.. 21 Mart 1982… doğdum 🙂 hatırlamayanlardan ayrıcahesabını soracağım!

tiksindim sizden

mornehir | 09 March 2003 03:29

tiksindim sizden,gelip gitmelerinizden,gelip gidememelerinizden,gidip gelemeyenlere özentilerinizden.. “tiksindim sizden,gelip gitmelerinizden,gelip gidememelerinizden,gidip gelemeyenlere özentilerinizden..hep ölmelerinizden hep dirilmelerinizden,konuşmalarınızdan hiç susmamalarınızdan,haddinizi hiç bilememelerinizden,aynalara hiç bakamamalarınızdan,yüzsüzlüklerinizden..herşeyi bilmelerinizden,her zaman kazanmalarınızdan,yalanlarınızdan,imajlarınızdan..bokunuzdan,püsürünüzden…” hayattan keyif almak romantik bir masal sanırım,ve hayatı kendine zindan etmek de bi çeşit mastürbasyon… artık cümle kurmak daha mı zor ne?kelimeleri ne zamandan beri sevmiyorum ben?ilk nefretim kimeydi neyeydi acaba?ilk hayalkırıklığım?peki sonuncusu?neyse..neyse..