bildirgec.org

morfik

11 yıl önce üye olmuş, 136 yazı yazmış. 2441 yorum yazmış.

mümkün..

morfik | 28 December 2010 16:59

Zaman nelere kadir..

kuşların kanatlarını kırar, taşları yontar, kalpleri durdurur, nehirleri kurutur..
ve iyi şeyler!!
yani
her şey, zaman içindedir..
zaman ise senin içinde.
Sen gidersin!, senden geriye zaman kalır..
Olup bitecek ne varsa olup biter, senden başka..sen bitmeyen..

soru,soru ? cevap.

morfik | 15 December 2010 10:00

Ruhum, seni tanıyamıyorum. Küflendi sandığım yüreğim nerdesin? Kim bu kadın? Tepeden tırnağa aşk, tepeden tırnağa mutluluk..

benim hüzünden yapılı surlarım nerde? Bin türlü mezarlarım, yokluklarım? Azaldım mı yani şimdi? Yoksa fazlasıyla ben mi oldum?

Hazin gemilere köprüler kurup, sonra o köprüleri yıkıp bilinmezliğe sürüklendiğim akıntı nerde? Hangi vakit beni attı bu inanılmaz kumların üzerine? Yani şimdi yaşamak denen şey acı ve kederden ibaret değil miymiş?

Aidiyet diye bir kelime sözlükte var amma gecede yok gündüzde yok diye kıkırdayan sesim özür diliyor gündüz gece, özür dilerken bile kıkırdıyor yine de.. yani şimdi bildiklerim bilmediklerimle yer mi değiştirdi?

aşk-aşk-aşk..

morfik | 14 December 2010 08:55

Adam uzanıyor, sere serpe-yorgun ve inatçı-huzurlu,,çok huzurlu
_rüya mı?

Kadın adamın başucunda, ayağında ve başucunda, baştan sona adamla..atmış günü sırtından, dinç ve dindar,
_inşallah-kader,
gerçek olur mu?

Gerçekleşmiş rüya-rüyalanmış gerçek..
silinmiş bulutlar, en tepeye kadar aşk..delinmiş yer-en dip aşk..
inanılası değil, inanmıyorlar..varsın inanmasınlar..

dağlar tünel tünel aşk, ovalar başak başak aşk, nehirler akar aşk, caddeler sokaklar-köşedeki ev-uzaklardaki meşe-geçip giden araba,bisiklet-bahçe kapısı.. her şey.. denizler, denizlerce aşk..

ey sevgili-ey sevgili diyerek uyanıyor-uyuyor her şey..

merhaba aşkına..

morfik | 13 December 2010 17:17

Nasıl başlar aşk?
Yüreğiniz göğsünüzü yumruklar..
İlk kez görüyormuşçasına bakarsınız her gün geçtiğiniz sokağa..sokaktaki ağaç daha bir yeşildir..
sanki güneş batmıştır gözlerinize, yanıyordur dünya kirpiklerinizde, körsünüzdür onun adının geçmediği her konuda..
! nasıl başlar aşk?
Öylesine başlar, bilirsiniz.

Bilirsiniz, eskiden zormuş tanışmalar..bir çöl hikayesi gibi anlatılanlar. Kimi deniz uğruna savrulup gitmiş, kimi denize ulaşmış eninde sonunda.
Rast gelmişti yetmişli yaşlarda bir amca, hoş muhabbet, yanında yıllara rağmen güzel bir teyze, hala el ele. Takılmadan duramam zaten.
’Kapmışsın gül gibi hatunu.’
_öyle ya, neler yaptım bir kez görmek için. Dilenci kılığında kapısına giderdim. Kapıyı açtığında anlar gülümserdi, bir iki meyve getirirdi, eli elime değerdi. Sonunda babası bana verdi.

internet-i aşk

morfik | 12 December 2010 18:12

Ben seninle evvelini yaşadım..
Asker yolu gözledim, gün saydım..mehtap yüz otuz bir..mehtap yüz otuz iki..
Akademiye gidişini unutamam. heyecan,korku,hasret,mutluluk…duygu namına ne varsa şu yerkürede hepsi benimleydi. Arkandan yağmurlar döktüm ya da yağmur oldum döküldüm mü demeliydim!
Yıl kaçtı ? seni zorla Minik Serçe’nin konserine götürmüştüm. İki saat Nirvana dinleme sözüyle.
Hep gittiğimiz kafenin yerinde bir mağaza var şimdi. Muhittin abi takılırdı senin oburluğuna.
İlkokulda yaramazlığımızın haddi hesabı yoktu. Hep boyumuzu aştık. Kovaladık ve yakaladık bizi.
Kızamık çıkardığında çok komik görünüyordun.
Ya ilk aşılarımız, hastaneyi ayağa kaldırmıştık..
Ve ben hayırsız çıktım. Unuttum, kimden doğdum ! nasıldı çocukluğum? Ne hızla gençliği ardımda bıraktım, neler başıma geldi, ne yaşadım? Geçmişim Sensizdi, sildim, oturdum yeniden yazdım. Olmasan da oldun alnımın yazısı..
Ey sevgili; ben seninle evveli yaşadım..gelecek ne ki!!

–y–

morfik | 12 December 2010 15:58

Yalpalıyor yelkovan yarından..
yedekledim yangınımı..yabancılaştım yüzüme..
yaram yediveren, yeşerdi yeryüzünde..
yarim!
Yanıt yok..
Yersiz yurtsuzum, yürüyorum yavaş yavaş..yalınayak..yapayalnız..
Yıldırımlar yıkıyor yolları
Yorgunum..
Yağmurlar yaygarada,,
Yas yapıştı yanağıma
Yontuyorum..
Ya Yaradan!!
Yeniden yoğur yazgımı..
Yarsız, yoksulum..yokum..

hayIrLI bayramlar

morfik | 12 September 2010 12:50

Susadım mı? Koca bir bardakta soğuk su, kafama diktim. Susuzluk hissi, devam.
Yürüdüm..bileti değiştirmem gerek. Kolay iş. Ankara kuru, dil kuru, göbekte yuvarlak su. Merdivenden çıktım, oturdum, bekledim. . ee..
Gözlerim tarandı nesnelerde,, hepsinde var-olma çabası. Boşluğun yok olması kimsenin umurunda değil..hımm..
İkinci bayram sabahı..neden söyledi isem durduk yerde! Öylesine.
Kahve içmeliyim, su kaynadı. Alışkanlık. İstek mi ? denebilir. Yüzde on.
Aklım kuş yuvasında..tepede ses ediyor. Yuva değil elbet ses eden, kuş. Kuş ses etmez, öter. Öterken ses eder. Of..
Yapma bir uğur böceği köşede. Bir tane daha olacaktı bir yerde ? aklım ona gitti. Acaba nerede.. hiç ses etmiyor. Uğur ve yapma-yapay,, neden düşündü isem? Düşündüm öylesine –nokta-
Kahve bitti..susuzluk hissi, devam. Tara gözlerim, tara nesneleri. Bak ve tat. Plazmayı denesem ! olur mu öyle şey..ilahi ben, şakacı. İlahi ha ! estağfurullah –ekşi sözlük_
Oluyor galiba yavaştan.
Su koyup geleceğim. Su koyuverdi olacağım. Epey oldu yani, toparlandık dünden beri. Kendime oyunlar falan, fena değil sanki durumlar. ? su koy..
OoO kaynadı ve kahvemi aldım. İstek, bakalım, yüzde seksen.
Pencereleri aç, gözlerini kapa. Aldırma. Ne söylediğin, yazdığın aslında,,yani söylediğin ve yazdığın.. üff..hay ben, bu anlatmak istediğimin-bunu deneyenin !! bu kez yazıldı, yarım mı kaldı ? boş ver..
Rüzgar mı o ses eden ? ve bir kadın bağıran. Sessizlik,, birkaç an. Bunları yazacağıma kussam da rahatlasam. İlahi, olur mu öyle şey! Bulanacak o yürek, kirlenecek illa. Kirden gözükmeyecek. Kirli mi görünecek? Ne şimdi bu..
Bir şeyler söyledik işte, gizledik, zaman hariç. Zaman, yapabildiği en iyi şeyi, tek şeyi yineliyor. Geçip gidiyor. Zamandan fazlayım. Yapabildiğim birkaç şey var,, mesela,
Cingöz’ü okudum giderken, otururken gidiyordum da..bodrumdan kaçtı Feridun’la, Rıza’ya yumruk attı. Daha önce okumuş muydum? Sonra da yürümüştüm. Bilindiği üzere.
Bilinmeyen bir şey, yani benim bildiğim, henüz tam bilinmeyen, ve tam bilinemeyecek, her şey gibi, bilmenin ölçütü olmayacağı, yani kesinliğin olmadığı, netliğin asla olamayacağı dünya..ayy yeter..
Zaten cümleye bir –hiç- konsun, her şey giriverir. Kırmızı sandalye hiç, yastık hiç-beyaz bank hiç…kırmızı sandalye, yastık, bank her şey… hay ben, anlatılmak istenenin!!
Hep böyle bitmesi gerekmiyor..haklı, gerekmiyor..
Bilinmeyen şu idi, neyse, kahve bitti..

bi dene daha..

morfik | 14 August 2010 12:19

Yataktayım. Yatmıyorum. Uzanmamış düşüncelerim, dalmamış uykuya.
On yaşındaki çocuğun gözleri düşmüş yanağıma. Hayata şımarıyorum. Yeşil beyaz elbisemle koşturuyorum. Oda değil aslında, yeşil beyaz kader içindeyim.
şiirsel bir güzellikteyim. mısramın başında bekliyorum. Yanı başımda duruyor güzelliğim, sevdiğimi gözlüyorum.
Dizlerimin arasına başka çocuk saklanıyor. Şarkılarla saçını yıkıyorum. Gülüyor,
gülmesi duraladığında yeniden gülmeye başlıyor.
El ele tutuşup yanmak istiyorum. Yanıyorum mumlarla beraber. Sarılıp uyuyorum çocukça bir kuyuda. kuyu çekiliyor..
Başımdan çarşafı çekiştiriyor asık suratlı bir adam. Kocaman kocaman ellerime bakıyorum,, Güçlü ve çirkin. Dün akşam nasıl da mağrurdu öyle (,) muhtaç-yalnız. Geçmiş gün, kalmıyor yerinde.
Ayna olgun bir kadının saçlarını topluyor. Saçları kızgın. Gölgesi özlemle uzaktan izliyor, çağırıyor hatta. Gölgesini giyinip uğurluyor kendini asık suratlı adamla.

ömür..

morfik | 13 August 2010 16:32

Ben de çocuk oldum yeminle. Ağladım ve babam geldi, aldı kucağına. Çocuk aklı işte, o vakit değişirdi dünya.

Bir sabah uyandım, çocukluğuma baktım..

Gençlik de zil çalıp kaçan çocuklar gibiydi bende. İyi ve güzeldi de hiçbir şey kalmadı geride.

Kapıyı açtım, bir müddet kovaladım..

Şimdilerdeyim uzun bir süredir. Yetişmedim hayatta. Anlamadım da!
‘Yaşamak denen bir yer varmış. Ne yeri yurdu belli imiş ne hudutları çizilirmiş. Dilden dile gezinir zamana mesken imiş…’

Her hikaye gibi falan filan, ne var yalan olmayan?

sevgiliye kelam-gece

morfik | 14 May 2010 09:06

(Yalnızlığa öykünür, Tanrı’ya özeniriz..)
Şimdi,
bu saatlerde uyuyan bir sevgilim var. Gözleri okyanus yeşili,, ama size ne!
Gözlerini kapar, ben dipsiz uykulara dalarım. İnanmasanız da olur,,ama sizi de ilgilendirir. Aşkın tanımlarındandır, herkesin ,öyle ya da böyle:
böyleye ayraç açmak gerekirse;
ve nasıl da gereksiz bir tümce yazacağımın farkına varıp vazgeçebilmek her dem mümkün olsa keşke! yerli yersiz kelimeler, özellikle yersiz – her ne ise
hunharca yaşanandır aşk. Kendime eziyetim aşktandır, iyi ki aşktandır..
ben aşkla ölümü keşfettim..evet binlerce kez şiirlerime düşmüş, beynimi öldürmüş ölümü.. Ölüm;önemsemekmiş, endişelenmekmiş, korkmakmış,
zormuş
ardında kalacak sevdan olduğunda..
koskoca bir adam dizleri üstüne düşüp ağl..her ne ise;
ayraç içinde:
özendiğim melekler,yalnızlığa öykünmekteler..