bildirgec.org

mevlana yusuf

11 yıl önce üye olmuş, 32 yazı yazmış. 57 yorum yazmış.

KEK’E GEL!

mevlana yusuf | 23 August 2007 21:03

KEK’E GEL!

msn ile işim olmaz. şu an kurulu bile değil ancak çevremde birçok kişi kullanıyor hatta en mahrem bilgilerini bile rahatlıkla girebiliyor bu ortamda. şusiteye rastladım ve bravo doğrusu dedim kendi kendime. İnsanların bilgisizliğinden istifade etmekte bu kadar da ileri gidilmez ki kardeşim. Site tek sayfa ve doğrudan, açık açık, çekinmeden siteye girenlerden güya msn’den engelleme işini yapanın kim olduğunu arayıp tarayıp bulup bildirmek için kullanıcı adını ve şifreyi istiyor.
Bi de siz bakın diye ben de size bildireyim dedim.

SANAL GERÇEKLİK veya GERÇEK SANALLIK

mevlana yusuf | 16 August 2007 17:54

Sanal gerçeklik (Virtual Reality demiş Vikipedi)

Sanal alem, sanal gerçeklik, sanal dünya gibi kelimelerin günümüzün moda tabirleri, olduğu hepimizce malum. Sanal, yani sanılan, zannedilen, öyle olduğu kabul edilen. Bu aslında tam “adı üstünde” deyiminin tüm anlamını tamamiyle ifade eden bir tabir. Adı üstünde… Zannedilen, aslında olmayan, olduğu kabul edilen veya kabul ettirilen gerçeklik, alem, dünya…
İki kelime zıt anlamları ihtiva ettiği halde yan yana kullanışıyla kendini öylesine kabul ettirmiş ki, gerçekliğin mi sanal yoksa sanallığın mı gerçek olduğunun kimse ayırdında değil veya böyle bir fikri taşımanın aslında işin vehametini fazlasıyle ortaya çıkardığı halde herhangi bir tepkinin ortaya çıkmaması, doğrusu bu sanallıktan birazcık sıyrılıp hadiselerin veya hadiselerin tesirlerinin dışında kalabilmeyi becerebilmiş zihinlerin şaşkınlıktan ve çaresizlikten için için kendilerini yiyip bitirmelerini doğuruyor. Peki bu kadar vahim ise durum ve apaçık ortada ise, niçin farkedilmiyor? Bunun en mantıklı cevabı herhalde şu olsa gerek.
Ölüm ölümlere gelmez…
Neyi mi anlatmak istiyorum?Şimdi zihinlerinizi ve becerebilirseniz yüreklerinizi kısa bir süre için “yer”lerinden çıkarıp ( “yer”den kasdım, modernite denilen illetin son piçi “sanal gerçeklik” üreticilerinin, kurbanlar için hazırladıkları ve her ferdin aynı yerde fakat yine her ferde ait özel olarak hazırlanmış “fanus” ve bu fanusta oluşturulmuş tek “kültür”dür) gözlerinizi etrafınızda gezdirin ve görmeye çalışın. Şu sorular da zihninizi kurcalasın.
Bu dünyadaki bir fert olarak durduğunuz yer neresi? Bu ülkenin bir ferdi olarak durduğunuz yer neresi? Kendi irade ve arzunuzla mı ordasınız? Yoksa bir yerlerden uzanmış eller yoluyla mı bulunduğunuz yerdesiniz? Bu haklılık veya hakedişiniz ne/neler yoluyla veya vasıtasıyladır? Orada bulunuşunuzun kararlılığı ve sürekliliği veya süreksizliği hususundaki dahliniz hangi boyutta veya böyle bir seçime, arzu ve iradeye sahip misiniz veya ne kadar sahipsiniz?Özvarlığınıza mahsus mesuliyetlerinizin mi yoksa bir cemiyetin üyesi, bir ülkenin vatandaşı olmanın mesuliyetleri mi daha fazla yer ediyor tüm yapıp etmelerinizde, yaşamınızda ve fikirlerinizde?Doğrusu tüm bu soruların ne amaçla sorulduğu konusunda – belki biraz da soruyu sorana karşı kızgınlık ihtiva eden – şüpheler taşıdığınızı ve kaşlarınızın çatıldığını görüyor gibiyim.Ama, tepesinde sürekli her an aniden inebilecek koca bir yumruğun bulunduğu bilgi, his ve tecrübesini taşıyan biri olarak, bu soruların aslında her açık zihinli vatansever için sabah akşam sorulması ve en doğru en geçerli cevapların bulunması yolunda azami cehd ve gayretin gösterilmesi gerektiğini düşündüğüm için, çatık kaşlarınıza, kızgınlığınıza ve şüphenize seve seve “eyvallah” diyeceğimi belirteyim.
Herşeyin aslında beynimizin bir algılaması olduğu, aslında hiçbir şeyin gerçekte olmadığı ama olduğunun beynimizce kabul edildiği ileri sürülüyor. Yani bir bakıma rüyanın rüyasını görüyoruz bu alemde.İşin sofice bakış ve ifadesi ise şöyle. Malumunuz bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “İnsanlar uykudadır, ancak ölünce uyanırlar”.
Şimdi bu ne demek?Yazının başından beri bahsettiğin sanallık bu mu yoksa, dediğinizi duyuyor gibiyim. Hayır. Bu hadis-i şerif, hakikatin, asl’ın hakikatinin veya en doğrusu hakikatin aslının ifadesidir.Bir çoğumuz bilgisayar karşısındaki bir insanın, o andaki görünümünü dışardan seyretmişizdir. Seyretmeyenler bir kafede bu deneyimi edinebilirler. O makine ile insanın nasıl ‘etkileştiklerini’ dikkatli bir gözle seyredersek şu sanallık denen şeyi biraz kavramaya başlarız. Özellikle chat yapanları veya oyun başındakileri. Artık bütün hisleri meşgul oldukları şey iledir veya tamamen o olmuştur. Dünya o şey halindedir ve onun haricindeki varlıkların çoğu zaman farkında değillerdir.
(Midtown oyununu hatırlayalım.) Son sürat caddelerde sürdükleri taksi sanki kendileri olmuştur. Dönüşlerde bedenlerinin de o yönde hareket ettiğinin, bir şeye çarpınca yüzlerinin aldığı şeklin arabanın parçalanmış şeklinden pek de farklı olmadığının, polise yakalandıkları zaman ki kızgınlıklarının doğrusu ben farkında olduklarını hiç zannetmiyorum. Yani o insan o anda ne ile meşgul ise o makine karşısında, yaşamı o oluyor.
Bu kadar uzun lafın sonunda söylemek istediğim şu.Bugün bize dayatılan hayatın, aslında hayatın aslı olmadığını, ard niyetlerin gerçekleştirilmesi için hazırlanmış; köleleştirici, köleliği yüceleştirici, zihinleri bulanıklaştırıcı, tektipleştirici, zalimleştirici, bencilleştirici, merhametsizleştirici berbad bir kopyası olduğu, ve kopya hayatın o hayatı sürenler için her zaman tedirginlik ve huzursuzluk doğurucu olduğu gerçeğini ifade etmektir.Kurgulanmış bir hayat yaşadığımız. Ama kurgusunda bizim dahlimiz yok.
Ben bu satırları yazarken ve siz bu satırları okurken, belki isteyerek belki istemeyerek, belki farkında olarak belki olmayarak ama muhakkak içinde bulunarak bu kurgunun kurbanı rolünü oynamaya devam ediyoruz.Peki bize bu rolü biçenler kendileri hangi roldeler? Ve hangi hayatı yaşıyorlar acaba?Kurguladıkları hayatı mı yoksa Hayat’ın Kurgu’sunu mu?

JOOMLAPRESOOPS (Yeni CeMeSe’niz)

mevlana yusuf | 06 August 2007 23:59

İKİ ARADA BİR DEREDE
HANGİSİNİ KULLANSAM?

CMS (Content Management System) ya da Türkçesiyle, İçerik Yönetim Sistemi, web kullanıcısının
etkileşimli tekniklerle her tür içerik veya dökümanın oluşturulmasını ve bunların isteğe göre
organizesini sağlayan yeni nesil bir sistem olduğunu biliyoruz.
Yine biliyoruz ki, internet denizinde yüzerken aradığımız en önemli özellikler, iyi bir manzara,
temiz bir ortam, tatmin edici bir sürat, rahatlatıcı bir güvenlik ve tüm bunların sonucunda da
mutlu ve tatmin olmuş bir yüz…
Peki kullanacağımız araçlardan hangileri bu isteklere en fazla cevap verebiliyor?
Xoops kullanan biri diyor ki,
kullanıcı dostudur, yönetimi kolaydır. Sonra güvenlidir de.
Wordpres kullanan bir diyor ki,
kontrol edilmesi kolaydır, temaları güzeldir, güvenlidir de.
Joomla kullanan biri diyor ki,
modül eklemek, çıkarmak kolaydır. Eklentileri zengindir. Temaları daha estetiktir.
Güvenli ticaret için de uygundur.

UNITED (!) STATES OF AMERICA VE ÇATIRTI SESLERİ

mevlana yusuf | 06 June 2007 10:42

USA’DAN ÇATIRTI SESLERİ

Güzel bir atasözümüz vardır. “Eden bulur” yahut “Etme!Bulma” diye.
Kan, sömürü, gözyaşı, soykırım temelleri üzerine bina edilen “United States of America”, united’lık vasfını yavaş yavaş kaybedecek gibi.

Hatırlarsak geçtiğimiz yıl, Vermont-Burlington’da, Middlebury Enstitüsü desteğinde ilk Kuzey Amerika Ayrılıkçı Kongresitoplanmıştı.
Bu kongreye ülkenin birçok eyaletinde faaliyet gösteren ayrılıkçı grupların geniş ölçüde katılımı ile gerçekleştiren kongre, dünyanın patronluğuna soyunmuş ve bu tavrıyla hak, hukuk, adalet kavramlarını ayakları altında ezmiş olan, United States!’in çatırtı seslerinin dünyada duyulmasına vesile olmuştu.

google analytics yardım

mevlana yusuf | 26 May 2007 17:35

Google Analytics kodunun body tag’ları arasına yerleştiriniz ilkesine uyduğumu sanıyorum. Ancak sitemin analitikini bi türlü göremiyorum.
Yani hala aktif değil g.a.
Yardımcı olabilir misiniz?
Nerede hata yapmışım?
site:
www.yazibilm.com
tüm sayfalarda kod var.
Şimdiden teşekkürler..