bildirgec.org

mengu yincge

11 yıl önce üye olmuş, 26 yazı yazmış. 152 yorum yazmış.

usulünce ağlar gökler

mengu yincge | 30 January 2008 23:55

Zenci
-siyasi olarak doğrusu-
siyahi bir çocuk
yedi-sekiz yaşlarında
Anne
beyaz
boylu poslu, kalıplı
Amerikalı bir kadın
yanındaki erkek, arkadaşı!
kısa boylu
saçları şimşir tarağı hüzünlendirir
kafada bir pırıltı
döküldü sözler dudaklarından
gözleri sağa sola
felfecir okuyup dururken
az önce yanına gelip
elini omzuna koyan
garson kız
ona dokunmanın hazzıyla
“bugün senin doğum günün
doğum günün kutlu olsun”
demişti
fazlasıyla cıvıltılı ve ağır ağdalı
vıcık vıcık eklemişti
“canım kardeşim”
Allah muhafaza!
ve şimdi pür dikkat dinliyordu kız garson,
adam
“thank you for eatin with me”
dediğinde
Amerikalı kadına.
Nasıl olduysa
olmuştu işte
yalanların zamana
yazıldığı
yalan mutlulukların
katran karası zamana
kazındığı bir an
Kimde
kederli, hüzünlü
garip bir mutluluğun
yalnız
yalnızlığın anısı kalacak?
Siyahi çocuk
karnını doyurmuştu
annesi ile kısa boylu kel adam
İngilizce
garson kızla kısa boylu kel adam
Türkçe
konuşurken.
Olsun
o doymuştu
ve mutlu olmuştu
siyahi çocuk
çocuktu
yaşamıştı anı gerçekten
geçerken
kimseye bir şey söylemeden
kahvaltı etmiş
ve
karnı doymuştu
Ürkek?
bakmıyordu pek etrafa
ancak belliydi
görüyordu
o yaşta
tüm çocuklar gibi
Sessizce gelmişti
çığlık çığlığa
havayı çekerken ciğerlerine
ve
usul
usulünceyaşayacaktı.
Bildiyse bir
usulünce ağlar gökler!

RS- 17.06.07

bir iki şiir, üç; biraz eski bir yazı

mengu yincge | 24 January 2008 00:44

Masumum
Günahlarım kadar
Yüzümde bir tebessüm belli belirsiz
Damla damla akıyor sular bedenimde
Çıplak bedenim
Ruhum çıplak
Görmüyor kimse
Banyodayım…

Hüzün saklansın
Günah aklansın
Hava kararsın
İstemen ne
Damla damla akıyor hayat bedenimde
Görmüyor mu kimse
Ağır aksak hafif bir
Yoldayım…

(01.01.08 R S K)

Ağlamak istiyorum
doya doya
güldüğümde
yalandan gülüyorsunuz ya
bir anlam yüklüymüşcesine siz
kahkahalar attığımda ben
müstehcen bir fıkraya
ve hayatın protokolüne
var ya sürüsüyle kinayeli bakışlarınız
Ağlamak istiyorum
doya doya
hıçkırıklarla
çünkü yumruğumda yüreğim
korkusuzca açıp
el sallıyorum
ve küçücük
ben
halen
kocaman
seviyorum
cesurca
Kahkahalarla gülün siz
ağlamak istiyorum ben
doya doya
Mumcu, Mardin, Ertegün
var nice sevgileri
bende.
“Tanıştım denmez”deme!
ben de
tanıdım
sevmek kolay mı
güzelim
ağlamak istiyorum
doya doya
hıçkırıklarla
Majörden minöre
Artandan dağılana
Doğrudan yanılana
Gülerken ağlayana
Sevilmeden sevene
Ağlamak istiyorum
doya doya
hıçkırıklarla
çünkü
ben
küçücük ve
kocaman
halen
seviyorum sizi
hem de
hepinizi
(25 Aralık 2006 – R S K)

zamanım

mengu yincge | 01 January 2008 03:21

Zamanda
bir ağırlığım
ben
tik ve tok arasında
mesafe koyan
çeken ve çekilen
beklenen
bekleyen
gelecek ve gidecek
şimdi
bükülüp eğilen
ezgi olan
dillerde
hüzünlü ve neşeli
şarkılarda
zamanla
zamandayım
ben
bir hafif
bir ağır
bir
zamandayım
ben
sevgimle
seven
ne güzel
sevilen
sevişen

altın tozuyla süslü
eski epey eski
kömür gözü
parlayan zamanım
ben
benim
o
senin yaşadığın
yaşattığın
unutup andığın
ta kendisi
sevgilim
şimdi
benim zamanım
sevdikçe
sen
içte
bu nefeste
son nefese
zamanda
savaşan ve salınan
güzel bir ağırlığım
ben
zamanla
zamanında
hissedilen
bir zaman
varlığı bilinen
şimdi ve hep
seven
tik ve tok arasında
çok
pek çok
seven

sirayet muhalefet

mengu yincge | 15 December 2007 23:54

“Türban ve/ya başörtüsü yüzümü dine çevirdiğimin göstergesi midir?”Buyurun. Küçük hanım, şimdinin üç otuzunda değil de,kır eşek yaşını, velhasılı otuzunu devireli beri onda bir asır daha geçirmiş dünkü liseli kız, komşu kızı sordu bu nadide soruyu. Hem de başı açık. Alnında da yok perçemi.Devam etti. Dinleyelim.
Beni kim temsil eder ve kim temsil edebilir? Sembollere bu (temsili) işleyişte ne kadar yer verilir ve yer verilmelidir?
Yine ve hala ve tekrar “evim” dediğim yerde arkadaş ve aile üyeleriyle mahalleden başlayıp ülke ve dünya siyaset sahnesinde yaşananlara dair ver yansın dem vuran “sevgili” kalabalığın ortasında görünmez çoğunluğun azınlık sesi olarak buldum kendimi.
Buldum dediysem boşa kayıplar oldu zannedilmesin yanlış anlaşılmasın. Hoş bu memleket de, dünya da ben de epey olduk olalı.
Yakın bildiklerime şunu ifade ettim anlatayım. İsim vermek gerekir: Süleyman beyin eşi Nazmiye Demirel hanım, Turgut beyin eşi Semra Özal hanımdan daha az temsil etmiyor beni Abdullah beyin eşi Hayrünisa Gül hanım. Onlardan daha fazla da rahatsız etmiyor. Hatta hiç rahatsız etmiyor.
Beni temsil eden ve etmesi gereken kişinin illa bir kadın olması ve başının örtülü ya da açık olması değil iyice düşünülüp, tartıp tartışılıp sapasağlam ortaya konması gereken.
Beni temsil eden tek su damlası kadar anlaşılır bir sembol var ve var olması gereken, iyi bildiğim, bilinesi: Bayrağım!

Gidecek Olan

mengu yincge | 07 December 2007 23:07

Gidecek Olan

Yazmış söylemiş olsan da aynı sözleri
Belki aynı başkasına benzer
Bir, iki, üç ard arda
Sadece sayılar mı bir sınıf teşkil eder?
Sordum kendime tekrar
Yanlış olabilir,
Anlamam mümkün
Belki yanlış söyledim,
Yanlış düşündüm, mümkün
Doğrusu soruyorum kendime
Ve yine tekrar tekrar
Teker teker
Ne gösterecek, ne anlatacak –olan- doğruyu
Kim?
Aklım ve yüreğim bende saklıyken
Nereye, kime, neden?
Bakıp sormalıyım
Var mı bir neden
Yok mu sadece olan
Anlamak değil mi sadece yaşananı
Sadece yaşanana
Özlembir de gıpta bazen, belli belirsiz
Tanımlama çabasında, anlamaya
Aklamaya çalışan aklım.
Hissettiğimden çok sezdiği,
Yumruğum kadar yüreğimin.
Sadece yaşanan
Hem de diyorum
Sadece yaşanana
Bir saygı kabul,
Kabulüm anlamasan da, anlatsan da.
Hangi kararda durduk
Ne kıvama geldik
Korkup kaçtık
Çoşup taştık
Gittik geldik
Nereye, ne döndük
Yüzüme çarpan sabahın aydınlık ilk ışıkları
Ferahlığında yüreğim
Şimdi yüzüm akşam üzeri serinliğinde
Tanelenmiş artık çiçekler
Küçücük, büyüyecek yeşil dallarda
Yeniden doğan tadlı meyveler
Yüzümü ışığa döndüm
Görünsün
Ne korkaklığı, ne esareti
Sadece görünsün
Adanmış bir can cesareti
Hayata dopdolu bir sevgiyle
Işıktan gelen
İçime sığmaz, taşan, karanlığı delen
Harf harf damlayan hayata
Sadece yaşanan
Yansısın gözlerimden sek
Bir ışık
Hep sevgiyle
Gidecek olan
Ne sen, ne de ben
Kalacak gerçekten
Yaşanan, yaşandığı bilinen
Ve sadece
Ehl-i sevginin hatırası
Saygının yağmuruyla yıkansın
Hak’aHak edilen
Senden, benden
yadigar kalsın…

11.05.2007 – RSK

Kan Sıcak

mengu yincge | 01 December 2007 18:13

“Sanat da yalnızca bir çeşit yaşamaktır. İnsan herhangi bir tarzda yaşayarak, bilmeden, buna hazırlanabilir. Gerçek olan her şeyde insan sanata, gerçek olmayan, yarı artistik mesleklerde olduğundan daha yakın ve onunla ilgilidir; çünkü yarı artistik meslekler, sanata yakın olacağız diye, her türlü sanat varlığını, gazeteciliğin, hemen hemen bütün eleştirmeciliğin ve yazın denen, ya da denmek istenen şeyin dörtte üçünün yaptığı gibi, doğrudan doğruya inkar ederek üstüne yürürler. Sizin bu duruma düşmenizi atlattığınıza ve kaba gerçeğin herhangi bir yerinde, yürekli ve yalnız kaldığınıza seviniyorum.”