bildirgec.org

mavilikler

11 yıl önce üye olmuş, 99 yazı yazmış. 872 yorum yazmış.

UÇURTMANIN İPİ

mavilikler | 01 November 2010 11:01

Karanlık… Ama zifiri değil… Sokak lambasının ışığı eşyaların yok olmasını önlüyor.

Yatakta doğrulmuş, sessizliği dinleyen adam hiç de hoşnut değil bu durumdan.

O her şey yok olsun istiyor. Karanlığa gömülsün her yer… En küçük ışık kalmasın…

Tek bir kişi bile kalabalık demek şimdi. Hiç değilse bu saatte yalnız kalabilsin. Böylelikle de unutabilsin bir süreliğine de olsa insanları… Ki onların arasında en az var olanını, yani kendisini buraya çağırabilsin…

DAYANAMAM

mavilikler | 22 October 2010 10:38

Eğer gözlerini dört açıp her bir yöne aynı dikkatle bakarsa, gördükleri karşısında en fazla birkaç saniye içinde sımsıkı kapayacağından emindi göz kapaklarını.

Onları tekrar dünyaya aralamak içinse oldukça uzun bir zamana ihtiyacı olacaktı.

Nihayet açmayı göze alabildiğinde de kesinlikle öncekinden çok farklı bir şekilde ‘merhaba’ diyecekti her şeye. Gözleri dışarıdan bakan birinin bakış açısından, olabildiğince açıkmış gibi görünse de sadece kendisinin bildiği o gerçek değişmeyecek, aslında çevresindekilerin son derece sınırlı bir bölümünü görüyor olacaktı yine.

ÇOKTAN GİTTİM

mavilikler | 10 October 2010 15:34

Kadın elma soyuyordu. Adamsa bomboş gözlerle televizyona bakıyor ama muhtemelen onun yerinde koca bir duvar görüyordu.

Bu bakışı tanırdı kadın. Görünmez ederdi baktığı şeyi. Kendisine de yönelmişti defalarca. Yerine bir boşluğu koyarak…

Kadın soyulan elmaları doğrayıp iki tabağa böldü. Adamın önüne koydu tabaklardan birini. O duvarın önünde ne vardı kimbilir?! Geride kalan gerçeğin yerine neyi koyuyordu adam? Biri mi vardı yoksa orda? Bir kadın belki… Kendisi değil ama… Mümkün değil! Yoksa böyle görünmez hissetmezdi kendini.

ALACAKLIYIM

mavilikler | 04 October 2010 12:49

Hiç yaşamadığım duygular var. Alacaklıyım onlardan!

Şu kadının gülüşü gibi olmadı hiç gülüşlerim. O adam ne söylüyor O’na? Çaylarını yudumlarken sözcüklerin ötesinde gözleriyle neler fısıldıyorlar birbirlerine?

Önlerinden geçerken duyduklarıma bakılırsa, sözünü ettikleri şeyler hiç de öyle o kadını göründüğü gibi dünyanın en mutlu kadını yapacak türden değil…

Bir şeyler kaçırıyorum ama ne?.. Nerdeyse yanlarına gidip kurulacağım masalarına. “Arkadaşlar, muhabbetinizi böldüm ama sormazsam çatlayacağım: Neler dönüyor bu masada?” diye…

ÖYLE GÜZEL Kİ

mavilikler | 01 October 2010 09:59

Denemekten ne zarar gelir ki?! Kafamda bir şeyler şekillenmeye başladı bile.

Gerçekle ne kadarı örtüşecek, kim bilebilir? Hayal etmesi bile öyle güzel ki!

Sabah erkenden çıkarım yola. Ama gerçekten erken… Kuşlar bile uykuda, güneş yeni yeni yükselmeye başlamış, hafif bir pembelik varken ufukta… Kapımı kapatır, atarım kendimi dışarı.

Nasıl bir sessizlik karşılar kimbilir beni! Koca şehir bir bana kalır. Ayaklarım döverken kaldırımları, hiç olmadığı kadar bana ait olur tüm sokaklar.

UÇAR GİDER

mavilikler | 21 September 2010 10:27

Orada oturuyorsun. Hep oturduğun o koltukta… Gözlerini binbir güçlükle açık tutarak, televizyona bakmaya zorluyorsun.

O kadar yorgunsun ki, söz geçiremiyorsun bedenine. Uyumak istiyor o çünkü. Sense uyanık kalmak, sabahı geciktirmek, her an’ı bilinçli kılmak istiyorsun.

Yoksa uçar gider zaman. Uyku alır götürür seni, bir yere koyar. Öyle bir yer ki, yoktur zaman. Sen de yoksundur, düşlerin vardır. Çok başka bir senle dolu sahneler saniyeler içinde gelip geçer.

Sonra bir bakmışsın yatağındasın. Gözlerin açık… tavanı seyrediyorsun. Şu lamba uyanışı müjdeliyor sana. İşte o lambayı görmeden önce daha fazla zaman geçirmek istersin uyanık olarak.

HAYAT ÇAĞIRIYOR

mavilikler | 16 September 2010 12:41

Bırakmalısın artık O’nu! Bırak incinsin biraz… Canı acısın. Direnmeyi ancak böyle öğrenebilir çünkü.

Her zaman yanında olamazsın O’nun. Ne kadar uğraşsan da bir gün sen olmadan da var olmaktan alıkoyamazsın.

Bak O’na, mutlu mu şimdi? Güvenli bir yerde olması gülümsemesine yetiyor mu? Yaşıtlarının kahkahaları balkona kadar geliyor. Hayat koca bir şaka sanki. Onlar da durmadan gülüyorlar ona.
Kendisiyse aynı hayata çok başka bir yerden bakıyor. Bu balkonda otururken o kadar uzak ki her şey!

OYUNUN DIŞINDA

mavilikler | 11 September 2010 13:05

Ölümden korkmuyorum ben! Korkanlarıysa hiç anlamıyorum.

Ne var ki yani gözlerimizi son kez kapıyorsak dünyaya?! Bir daha hiç açmayacaksak… Ne görmeyi umuyoruz ki açtığımızda?

Hep aynı şeyler boy göstermeyecek mi sahnede? Biz seyirci koltuğunda sıkıntıdan iç geçirmeyecek miyiz? Diyelim fırladık sahneye… “Ben de oynamak istiyorum!” dedik. Seyirci olmaktan kurtulmaya yetecek mi bu? Sahnenin ortasında da olsak, yine seyretmeyecek miyiz kendimizi? Her şeyin bir oyun olduğunu bilmeyecek miyiz?

ÇOK DAHA FAZLASI

mavilikler | 06 September 2010 15:47

“Mutluyum.” dedi. “En azından şimdilik…” diye ekledi ardından.

Neden hep aynı şeyi sorup dururlardı ki?! Bekledikleri cevabı vermeye, hissetmesi gerektiğini düşündükleri hisleri duymaya neden zorlarlardı?

Sevdiği erkekle evlenmiş bir kız… mutlu olmalıydı! Telefon açıp hatırını soranlara, kelimelere dökmesine bile gerek kalmadan cevabı anlatmalıydı, sesinden taşan duygular.

Tıpkı mutlu sonla biten filmlerdeki gibi olmalıydı her şey. Birbirini seven kızla erkek evlenmeli ve bununla da bitmeliydi tüm mesele. Mutluluk denen o son’da nefes almaktan bile korkarak sonsuza dek çakılıp kalmalıydı.

ARKANDA DENİZ

mavilikler | 27 August 2010 10:11

İstanbul’da olmak var!

Sabah yürüyüşe çıkmışsın. Dönüşte fırından ekmek alacaksın. Bu son derece sıradan görünebilecek durum, İstanbul’daysan olağanüstü bir şölene dönüşebilir.

Martılar da katılır işin içine. Deniz zaten hep vardır… Sonsuzluk katar her şeye. Küçücük bir hareket, önemsiz bir durum bile sonsuzluğun içinde başka başka anlamlara bürünür. Hiçbir şey yok olamaz sanki, fonda deniz varsa.

Hele o yosun kokusu… Ekmek falan silinir aklından. Kıyıda bir banka bırakırsın kendini. Önünde derya deniz… Sen de ondan bir parça olur, sonsuzlaşırsın.