bildirgec.org

LORDoftheNADA

11 yıl önce üye olmuş, 12 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

düşüş cümleleri…

LORDoftheNADA | 07 March 2007 09:42

yavaş yavaş günü batırıyorum içimde saatlere günışığı vururken…hala yalnız,hala ürkek susuşlar süslüyor cesaretsiz bakışlarımı…kendimden bile kaçar mı oldum bu aralar nedir?neden artık korkuyorum ellerimi herhangi bir yere uzatmaya?hatırlamıyorum,en son ne zaman sevmiştim…en son ne zaman aşık olmuştum yahu?kafam karıştı şimdi..ben hiç aşık olmuşmuydum?tırnak yemeyi de bırakmıştım sözde…sonra teker teker yemeye başladım…bir tane kalmıştı..sağ elimin yüzük parmağındaki tırnak..onuyemeyeceğim diye söz vermiştim kendime sözde…kendime verdiğim hangi sözü tuttum ki? onu da yedim…sözümü de,tırnağımı da…

tahra..

LORDoftheNADA | 14 February 2007 17:01

bir ölüm sessizliği bu..ya da ölüme adanmış bir sessizlik…içimde bana ait olmayan şeyler var..aslında bende ben hariç herşey var ya o da ayrı mesele…dalıp gidiyor gözlerim uzaklara…görmekten çok uzağım ama bakındığım şeyleri…sadece düşündüğümün farkındayım…oluşumumu oluşturan şeyleri ovuşturuyorum…belki alaaddin olurum..belki lambanın içinden birşey çıkar…seslenir belki bana dile benden ne dilersen diye…”beni” derim hiç duraksamadan…bilirim cevabını..”seni,kaybettiğin yerde ara,benden isteme ” susar kalırım…hatırlayamam ki nerde yitirdiğimi…hemen sol yanımda bir kapı durur…geniş camları olan ahşap bir kapı…içeriye ışık hüzmeleri doluşur…bilirim..tam karşımda ki duvar aydınlanmıştır..ama benim olduğum yere yansıyan ışık yitip gitmiştir karanlığımda…gökyüzüne bak der lambanın içinden çıkan şey…gökyüzüne bak…inceden bir tebessüm yapıştırırım dudaklarıma…hangi gökyüzüne derim…hangi gökyüzüne..?

martı

LORDoftheNADA | 14 February 2007 15:07

gökyüzünüzde gördüğünüzü,gökyüzsüzlüğümde görebilseydim keşke...
gökyüzünüzde gördüğünüzü,gökyüzsüzlüğümde görebilseydim keşke…

faydası yok…sadece bir zamanlar olduğum adamın yankısıyım…sadece bir inancım…kendimi tekrardan ibaret günlerle süslüyorum nefes alışlarımı…yarattığım suni günbatışlarında soluyorum mutluluk olduğunu zannettiğim tek kişilik tragedyalarımı…buhran demek istiyorum adına ama yetmiyor..sonra ölüm koyuyorum adını…o da bana ağır geliyor bu sefer..kendi içimde çelişkiye düşüyor ve susup kalıyorum…gün hala batıyor..ben hala gülümsüyorum..ufku aşıyor güneş ve gözlerime bir martının süzülüşü takılıyor…ne bulur ki yazarlar martıda bilmem…iğrenç sesi olan ve çöplükten beslenen bir kuştan nasıl ilham alır ki bir insan? anlamaya çalışıyorum…nasıl olur da binlerce eserde kendinden bahsettirir böylesine aptal bir kuş anlamıyorum…devam ediyor martı süzülmeye..sabit duruyor kanatları…bir tek tüyü bile kıpırdamıyor…ama süzülüyor ve uçuyor…sanki göğün efendisiymiş gibi salınıyor mavi boşluğun içinde…kendime dönüyor namlularım daha sonra…içinde oturduğum kendi mavi boşluğuma bakınıyorum…o uçuyor…kımıldamasada uçuyor…ben duruyorum…yazarlar ve şairler martıları neden sever ki…anlamamazlıktan geliyorum…

kaçış…

LORDoftheNADA | 14 February 2007 14:56

bir kapı açılıyor zihnimde…ve hemen arkasından binlercesini yüreğimin üzerine kapatıyorum…kaçıyor,koşuyor,terliyor ve düşüyorum…kalkmam gerekiyor belki…yürümem veya devam etmem…bilmiyorum…birşeyler yapmam gerekiyor belki ama ben oturmuş ağlıyor ve tırnaklarımı kemiriyorum…tuhaf hissediyorum kendimi…sanki..sanki biri gelecek ve koluma yapışıp beni kenara çekecek gibi geliyor…tamam evlat…tamam bitti herşey…hayattaki görevini başarıyla tamamladın…işte annenin kucağı..haydi uyan ve başını annenin etekleri arasına göm..artık kimse erişemez sana,kimse zarar veremez..

yüreğimden yüreğime şizofren seslenişler…

LORDoftheNADA | 14 February 2007 13:21

neden!!! çaresiz ve umarsız bir yuvarlanıştan ibaret aslında tüm gözlemlerim…biliyorum ki bir sabah uyanacağım ve o andan sonra bir daha asla ben olarak kalamayacağım…kabulleniyorum varoluşumu bir anlamla süsleyemediğimi..biliyorum…ona bir fiil yükleyemedim bu ana kadar…hep NaDa olarak kaldım…hep hiçliğe yuvarlandım ama engelleyemiyorum bu kahroluşu o tek soruyla süslemeyi neden!!! ve hemen sahibi olmadığım bir özne geliyor devamında..ben…neden ben…ben asla ben olmayı istemedim…olduğum yerden memnun olmamak değil konum..konu olduğum şeyden memnun olmamak…varoluşumu yokolmakla mükafatlandırmamın önünde ki tek engel de tanrı…ama konu ürkmekle de alakalı değil…konu yitmekle alakalı…şizofrenik çalgılardan yükselen seslere bırakıyorum kendimi…tek bir ritim var ölüm…ama tek bir ölüm var…o da benim ritimlerime uymuyor…sonuç yine aynı…yaşamakla cezalandırılıyorum…

hüzün…

LORDoftheNADA | 14 February 2007 12:14

gelde ölme…

LORDoftheNADA | 11 February 2007 16:55

nasıl sağ kalınır ki tüm yaşam olasılıklarının sıfırın altına çekildiği bu soğuk iklimde…insan nasıl yaşar ki yüreksiz bir toplum tarafından oynanan bilinçli bilinçsizlik oyununun içinde..?merak ediyorum,acaba nasıl taşırabilirim içimden gereksiz imla kurallarına inat,anlamdan çok imla hatalarıyla zenginleştirmeye çalıştığım serzenişlerimi…sorudan ziyade çözüme yöneltmek isterdim haykırış vari sözcüklerimi…ama kelimelere yenik düşüyorum yine anlamsız susuşlarımın içinde…ve yapmaktan nefret ettiğim bir şeyi yapıyor ve yarım bırakıyorum bu mısraları da,hayatta ki yarım kalışlarıma ithafen…

edebiyat,öykü,şizofreni

LORDoftheNADA | 06 February 2007 21:22

sadece bir gidiş bu…tek biletli bir ölüm…tek yolculu bir toplu taşıma aracının içine sıkışmış bir tek ruh…benden ve bana ait olduğu söylenilen herşeyden kaçış…şişşşttt…sadece sessiz adımlarla kalp atışlarını duymaya çalışmalar yakışır artık yalnızlığımıza…haydi NaDa…gel kaçıp gidelim bu şehirden…boşver geceyi de…o hiç aydınlık olmadı zaten…at gözlüklerini de çıkart at…hiçbir estetikliği yok artık…hadi gel…gidelim kendimizden…

kendimi gördüm sanki

LORDoftheNADA | 06 February 2007 20:15

bir düş gördüm sanki…evet evet kendimi gördüm…ya da kendimde bir düş gördüm…ama eminim…birşeyler gördüm…bilmiyorum..belki de ölmüştüm,belki de kendimden uzak biryerlere göçmüştüm…ama bir şeyler gördüğüme yemin ederim.hemen şuradaki köşeden döndü az önce..şurada ki canım işte,hemen yanında ki sokak lambasının altında bir sokak köpeğinin uzandığı köşe var ya..oradan işte…kimdim ben peki bu sahne de..?geceyi aydınlıpıyla boğan sokak lambası mı..? köşeden dönüp kaybolan düşük omuzlu adam mı..? yoksa kıskanılası gibi görünen bir mutlulukla lambanın altında uzanan sokak köpeğimi…biliyordum o olduğumu…ah..ne kadar da huzurluyum…ama bir de yağmur yağmasa değil mi dostum…bir de yağmur yağmasa…

NaDa felsefesi

LORDoftheNADA | 28 January 2007 10:00

İnsan ister istemez düşünüyor bir noktadan sonra…ben neyim,nereden geldim ve belkide en önemlisi nereye doğru gidiyorum.Oldum olası hayatı bir sürükleniş olarak görmekten kaçınmışımdır…Bunun için hiçliği arayıp durduğumuzdan ya da bilmediğimiz bir şeylere doğru sürüklendiğimizden bahsetmeyeceğim…Benim iddiam aslında kendi varoluşumla ilgili…Başlangıçta nihilizm olarak anlaşılacağını biliyorum ama değil…Ben kendimi NaDa olarak tanımlıyorum.İspanyolca da Hiçlik,hiçlik duygusu,hiçbirşey demek.Gariptir ki Rusça da ihtiyaç duymak anlamına geliyor,ama şimdilik bunu gözardı edeceğim.Evet..benim anlatmak istediğim şey hiçlik…Yani aslında varoluşum…Dünya üzerinde belirli bir süreden beri nefes alıp vermekteyim.Varoluşum dediğim senaryoyu birşeylerle süslemekte ve insanların önüne,işte bakın,bu benim diyerek umarsızca sunmaktayım..Oysa ki gerçeği sadece ben biliyorum.Herhangi birşey olmadığımı yani.Bir çoğumuz yer kabuğu üzerinde geziniyor ve birşeyler olmakla övünüyoruz.Peki aslında biz neyiz?Fight Club adlı kitapta inanılmaz hoş bir cümleyle açıklamış yazar bunu…Bizler hiçbirşey değiliz,bizleri diğerlerinden farklı kılan hiçbirşey yok…Bizler herkes gibi çürüyen sıradan organizmalarız..Şimdi devam etmesi gereken yazıyı burada kesiyor ve bir soru soruyorum;Bizler aslında neyiz?Yazının cevabı sizlere kalmış…