bildirgec.org

llus

11 yıl önce üye olmuş, 123 yazı yazmış. 452 yorum yazmış.

Kendimi arıyorum ÖLÜ yada DİRİ

llus | 21 April 2003 13:19

sende gelmedin…

ne ölüme ne de dirime

Napiyorum ben?

Bahar geldi.

güneş derime doğuyorsa yüreğime batıyor…

herkes üstüme geliyor gibi.

tüm eski sevgililerime veda mı etmeliyim? hepsini çok özledim.

bütün eski sevgililerimi çok özledim. hele ki seni. hala senin için dokunabiliyorum gözümün yaşına.

sense gelmemiştin ne ölüme ne de dirime.. şimdi ki korkum yıllar sonra yanıma gelirsen kurmak üzere oldugum bu yeni kaleyi senin uğruna yıkabilecegim.

ve (diğer)sen.

emin misin ki ?

ben emin miyim?

hayır, ben değilim. hiç bir zaman hiç kimseye karşı emin olamayacagım.

Ama yapacagım bu kaleyi seninle kuracağım çunku kendimden de korkuyorum artık. tek korkum ölüm kokan hastane koridorları… ha bide o küçük kızları üzmek…

aslında ilk gençliğimi özledim.

aşk daha başkaydı, ayaklarım daha bi başka yürüyordu ve yazabiliyordum.

dün gece pencereden bahçede ki kedileri izlerken ne çok yazmak istediğimi düşündüm. ama bu sefer yazdıkça kendimle yüzleşecektim bilinçaltım gözlerimi doldurup taşıracaktı.. yazamadım…

kendimden de kaçamam ki…

uzaktan gelen palyaço balığı ve boş havuz

llus | 15 March 2003 02:29

kafam karışık ama bunu kafama takmayacagım. hayatta hep nasılsa bir gun yaparım diyip yıllardır istedigim şeyleri yapmadığımın farkına vardım.

İstanbuldan gitmeyi özledim sonra gittiğim yerde istanbul’a özlem duymayı özledim…

bilmiyorum sınırlarını ..ödünç bi öfkeyle herseferinde intikam geliyor müjdelerle..

zaferin esrikliini yaşayamayana muzaffer denir mi ?diilim.

kayboldum umudetmekten yoruldum..çok yalan söylüyorum kendime başkalarına doğrular söyleyipte kendimi kandırıyorum.

seni özledim..senli bi kendimi aradım ..burda bi yerde diil…

bisküvi

llus | 11 March 2003 21:27

Olmas ki…. Aslında bisküvi pek yararlı bişiidir ama Çayın içinde kendini ele verip daalınca..iirenç olur di mi? Heh..o işte …… anımsadım..ağlayamıyorum.ağlayamıyorum. ağlaya… sevemiyorum da…..

kan gecikiyor. …öfke geç kalınmış o kan gibi oturuyor göz kapaklarıma… patlasın istiyorum… pat- la- sın! Olmuyor. Anılar sıralanıyor.. Biliyor musun kimisi sonsuzuma dek bekleyecek.. S//tir yaaa bu da diil sorun .. Sonsuz diye bişii olmayabilir,sadece bi oyalama Bilemedin bi risk payı…laneth olsun. Arkamı dönüp her bakışımda..o vadi..o orman..o deniz..o susuş.. O yanar..döner…,e dek bekleyecek.. S///r bu da diil sorun .. Sonsuz diye bişii olmayabilir,sadece bi oyalama Bilemedin bi risk payı…laneth olsun. Kendimi boğazına kadar kana,tere,irine..bin bir çeşit ağza alınmayacak iğrenç salgıya bulanmış.. Birazdan kuruyacak..bu salgılarla donacak…bir heykel gibi katılaşacak..yanımda huzurla uykuya dalan göğüs yine böyle ritmik inip kalkacak…ben bağıracağım…ben ağlayacağım..kimseler sesimi duymayacak..boğulacağım.heykel olacağım… Bilmem .Uzak bir kabustu galiba…bir zil sesi mi..zamanından evvel olmuş akşam..bir hafta kadar kaymış zaman..kalkan bir el mi?-Bana dokunma..-Beni acıtma..

Hiç Komik Deil

llus | 06 February 2003 13:37

buraya geldim cunku; Sadece bi an yaşadığımı hatırlamak istedim.

İstifamın K a b u l u n u

llus | 17 January 2003 14:48

Birkaç saat once istifa ettim… bu sabah kendimi yataktan çıkmak için epey zorladım ve yastıgımdan doğruldugum da yazacagım dilekçeyi nası o cam masaya doğru uzatacagımı düşündüm.yarım saat saclarımı taradım ve son iş gunum de ne giysem diye düşünürken, Mesai arkadaslarımdan birnin yılbaşı hediyesi olarak aldıgı kazağı ilk defa giydim ve ofise doğru yola çıktım. Kartımı giriş için son kez bastım ve asansörü çağırıp ilk defa kalırmı acaba diye kaygı taşımadan sistem katına çıktım. Çilekli süt içtim-herkese gunaydın dedim ve hepsinin yuzune tebessum ettim. maillerimi check ettim ofiste benim dışımda herkes normal gözüküyordu. 10.30 gibi müdürüme toplantı odasında görüşme talep ettim saat 11e okeylendi. Dilekçemi yazdım – imzamı attım ve dosyamın arasına sıkıştırıp toplantı odasına çıktım. dilekçemi ellerinin yakınına doğru uzattım ve Yüzüne baktım. rengi atmış gibiydi bir süre bakakaldı. “ama ama ama ama nası olur bu kadar ani” sayıklamalarından sonra sıra bana geldi ve konuştum. bugun burada ki son gunum ilk gunum ki kadar canım sıkkın. ve pazartesi yeni bir ilk iş gunu yaşayacagım. Haberler-metinler-olaylar-flashlar-demeçler… serverlardan- kafamı karıştıran kodlardan ve dns sunucularından uzakta hayatın çok fazla içine doğru ilerleyecegim. kazık atacaklar birbirlerine ben izleyecegim- köşelerinden yalan satırlar fırlayacak ben gülecegim-yolsuzluk yapacaklar bir diğeri sussun diye payını verecekler ve çark yine eskisi gibi dönmeye devam edecek. Dun gece ki ağır kasvetli toplantıdan beri hala içimde WASP çalıyor. Kill F*ck Die ve Chainsaw Charlie… offf. aklım sen beni koru!

Güzel Çocuk Eve Git

llus | 11 January 2003 19:02

Onu ilk defa bir bar arkasın da bardak yıkarken görmüştü.

Upuzun boyu kumral-uzun dalgalı saçları çekik ve iri gözleri ile bara yaslanmış önundeki kağıda şekilsiz yüzler çiziyordu. Bir gun dj kabininden tuğlalı duvarların kıvrımları arasında Black Sabbath Paranoid çaldı. Gene o uzun boylu çekik gözlü çocuk bar arkasında ki yorgun bedene çok seviyorum bu gurubu dedi. Bar arkasında ki yorgun beden tebessüm ederek limonları dilimlemeye devam etti. Aradan gecen zaman da uzun boylu çekik gözlü çocuk hergun bar onunde bar arkasındaki yorgun bedenin gözleri önunde beliriyor ve konuşmaya çalışıyordu. Bar arkasında ki beden bir gun ona yaşını sordu. 17!

Şok olmuştu bu cüsseye ve bu bara göre çok az yaşanmışlık söz konusuydu. Bir gun ona evine git dedi! Çocuk ise harikulade gözleriyle yorgun bedene bakarak benimle evlen desem dalga gecersin değil mi dedi… Git çocuk başım dan bak hayat, bileklerimi kesti bir de seninle uğraşmayayım diye içinden geçirdi ama bir şey diyemeden gülüp evine dön dedi.

Aradan gecen zamanla iri çekik gözlü çocuk bir gun babasıyla geldi. Oldukça hoş bir manzara vardı ama aldırmadı.İri çekik gözlü cocuk bi ara ortadan kaybolunca babasının yanına gidip 17 yaşında ki bu cocugun sokaklardan eve dönmesi gerekliliği konusunda kendi fikirlerini dostça iletti. Babası hoş bir ifade ile o çok saf ve duygusal ve Onu incitmemeye calışıyorum dedi.

Yorgun beden yerine geçti ve onları izlemeye başladı. İyi bir ikili ama eksik birşeyler var. Çocuk sinema okuyup yonetmen olmak istiyor ama liseyi bile terk etmiş- eve gitmiyor-sokaklarda sinyal çekiyor- bu kadara iyi niyet ve saflık bir insanoğlu için fazla bile belki…

Aradan yıllar geçti. Yoorgun beden de artık diğerleri gibi bar taburesin de birasını yudumlamaya başlıyordu. Tum bar arkaları kemirgen farelere kalmıştı. Bir gun gittiği bir mekanda bara yaslanmış birasını yudumlarken kalabalıklar arasın da o uzun kumral saçlı- çekik iri gözlü çocugu gördü. O bakışlar hangi meleğin bakışlarıydı böylesi tertemiz. Çocuk yorgun bedenin yanına gelip utangaç bir ifadeyle nasıl oldugunu – neler yaptıgını sordu. Aynı sorular ona da yoneltildiginde gelen cevap cansıkıcıydı; Hıçbirşey!

Hala sokaklardaydı ama hala tırnaklarının içi tertemizdi-hala saçları ipek gibi hala bakışları tertemizdi. Acımak mı yoksa kucuk bir çocuga duyulan şefkat miydi bu???

-Ben seni hala seviyorum!

… susuş…

-Baksana bir şey soracagım.

-Sor tabii.

-seni her zaman buralarda göremiyorum telefon numaranı istesem verir misin?

-ne yapacaksın telefonumu?

-arıcam.

-neden?

-bazen sesini duysam en azından belki daha iyi olurum ama sakıncası varsa verme unut gitsin.

-peki madem kendini iyi hissedeceksin vereyim.

-gercektenmi aman allahım inanamıyorum bekle kağıt bulayım geliyorum hemen!!!

Telaşla bar arkasından istenen kağıda yazılan numaraya bakıp bakıp çekik iri gözlerinden çoşku fışkıran bu çocuk nasıl olmuştu da hala kirlenmemişti?

Nasıl olmuştu da hala saflığını birde bu saflığın yanın da o tatlı şaşkın aptal ifadelerini korumuştu?

Öyle ya aradan 5 yıl geçmişti hayat hepimizi biraz daha evirip çevirip büyütmüşken – suratımıza da arada bir tokat çarpıp bakışlarımızı donuklaştırmışken o nasıl hala çoşkulu ve tertemiz turuncu gibiydi. hala akmamış – akrilik bile karışmamıştı… Diğerleri gibi sokaklar da yitip gidecek miydi? Birgun gazete de resmini görüp gözyaşımı dolacak o gözler? Onun iri çekik güzel gözleri – o bakımlı sacları- tertemiz avuçları- bir bebeğin ki kadar pazarlıksız o gülüşleri… dudak kıvrımından akan o ince tebessüm…

ayrılırken iyi geceler diledi ve sonra da nereye gidecegini sordu.

-buralardayım.

-sabah olmak üzere evine git! senden ilk defa birşey istiyorum evine git ve uyu.

giderken de al bu kaseti dinle bir parça var sende cok iyi bilirsin. Mama, I coming Home!

Eve git. İyi uykular