bildirgec.org

llus

11 yıl önce üye olmuş, 123 yazı yazmış. 452 yorum yazmış.

Eylül’e Mektuplar 2

llus | 29 September 2003 23:32

“… benim” departmanından

Gidiyor musun? Bir daha görüşür müyüz? Hayat hep “Kinder Sürpriz Yumurta” gibi. Bakarsın seneye geldiğinde mevsimler de manasını çoktan kaybetmiş olur.Belki seni hatırlayan bile olmaz.

Bu gece seninle yazdığım satırları okudum. Resim yapmaya karar vermişim büyük bir heyecanla yazmışım. Arkamı dönüp merdiven altına baktım da ne şövalye vardı ne de boyalar… Kilo vermişim ama emin ol Kasım da alırım… Geçen Pazar bakkala diye evden çıktım kendimi Beşiktaş sahilde buldum. Anadolu yakasının ışıklarını seyrettim. Gördüğüm yüzlerce ışıktan hangisi onunkiydi bilemedim.Azcık esiyordu. Birsürü sigara içip gözlerimi kısarak izledim denizi. Susmak en iyisi bu aralar. Zaten yazamıyorum. Sol kolum da bir ağrı, sağ elimde bir yarabandı. Sende sus… Onlarda… Kaçan kurtulurmuş.Ya kaçamayan? Yağmurları bekliyorum..Pazar sabahları gizlice kapıma konan içi gül dolu naylon poşetleri… Tazecik ekmeğin ucundan iştahla koparıyorum ve tam götürecekken gözlerimde flashlar patlıyor. Pardon o 2 Eylül önceydi. Özler miyim? Özlerim tabii… Ama geçiyor işte biliyorsun.

06:35 Kadıköy Taksim Otobüsü

llus | 20 September 2003 11:38

Geçtiğimiz hafta içi boyunca Anadolu yakasında ikamet etmek zorunda kaldım. Bu durumda gecenin karanlığının yırtılıp aydınlığa kavuşmak üzere olduğu vakitlerde yola çıktım. Sabahın o saatlerinde Kadıköy’de en az Beşiktaş sahili kadar boş ve huzur doluydu.4 gün boyunca dikkatimi çeken şey; sabah 06:35 Kadıköy-Taksim otobüslerinde nedense çoğunlukla yaşlılar yolculuk etmesiydi. Normalde sabah 08’de Beşiktaş’tan bindiğim otobüslerin hiçbirinde bu kadar çok yaşını almış insanlara rastlamamıştım. Bu insanlar işe gidiyordu. Kadıköyden taaa bilmemnerelere sabahın köründe giden bu yaşlı kadın ve erkekleri takdir ettim. Bir çoğunun çalıştıkları yerlerde çok fazla yüksek mevkilerde olmadıkları belliydi. Otobüste onların birbirleriyle olan diyaloglarını yarı uykulu bir şekilde dinlerken içim ısındı. Uzun zamandan beri bu kadar çok yaşını başını almış, güleryüzlü insanları birarada görmemiştim. Hepsi işlerine gidiyordu. Ve bir çoğumuzun uykusundan uyanmamak için direndiği saatlerde yollara düşüp kaybederlerse geçim sıkıntısı yaşayacakları işlerine koşturuyorlar. Bir kaçının poşetinde Kadıköy sahilinden aldıkları sıcak ve yağlı poğaçalar, bazılarının poşetinde öğlen yiyecekleri evde hazırlanmış sandviçler. Bir çoğunun koltuğu altında bir gazete ve avuçların indirim kartları… Henüz gün bile aydınlanmamış hepsinin torbacık dolu gözleri açık, yüzlerinde bir gülümseme ve sanki azcıkta eziklik… Bu haftadan itibaren yine 08:00 Beşiktaş-M.köy arabalarında olacağım oysa o insanlar çoktan yorgun bedenleriyle işbaşı yapmış olacaklar.

Eylül’e Mektuplar 1

llus | 08 September 2003 22:13

“Tamam kabul senide üzdüm departmanından”

Yazmam gerekiyordu. Damarlarım, tenim, kıl köklerim, dudaklarım kaşınıyordu… Evet, yazmam gerekiyordu, içim bu kadar doluyken ne yazacağımı daha doğrusu nasıl yazacağımı bilemezken, ekranın sağ alt köşesine takıldı gözüm. Eylül ayının 8. günü geçmek üzereyken en sevdiğim bu Eylül ayının turuncuya kaçkın kırmızı hissini hayatımdan kaçırmak üzereydim…Bugün Eylül’ün farkıvardım. Özür dilerim geç oldu ama sende hak ver bana n’olur. Süslendim ve geldim işte… Yılın bütün ayları ayıplasın beni, Kasım nefret etsin benden bende sevmiyorum onu ama Eylül; sen darılma bana… Şey oldu.. Ne bilim. Yaşam kof olur ya.. Hah işte ondan oldu. Bilirsin sende ne çok severim seni… Son 2 haftadır bir çok şey yazdım. Herbirine heyecanla başlayamadığım için kısa sürdüler ve devam etmek üzere sadece kaydedildiler.Öylesine bir klasörde dokunulmayı bekliyorlar.Dokunamıyorum da sadece okuyor ve kapatıyorum hemde defalarca.Sonra bende soruyorum kendime; Zor zamanlar mı kahramanları, yoksa kahramanlar mı zor zamanları yaratır? Sonra bende cevaplıyorum ve kendi cevaplarımın içinden bile sorular çıkarıyorum; “Ben zor zamanları çok gördüm ama kahramanlar yoktu ortada, öyleyse kahraman ben miydim?”diye…

Tezeği Avuçla Yedik

llus | 03 September 2003 13:48

Geçen sene tam da şu günlerde taşındığımız evin kontrat süresi bu ay doldu. Korku dolu gözlerle Nurten abla’nın bizi arayıp cüzzi bir rakam söylemesini bekliyorduk. O gün geldi çattı… Mooonsco aradı ve ev sahibimizi olan Nurten abla’nın ona söylediği rakamı bana telaffuz etti. Ey Nurten duy bizi diyerekten kendisini aradım…
-Nurten abla meraba ben Redx.
-ahahahahahah.. hayırdır Redx.
-(ha) ya nurten abla zam yapmışın kiraya ya diyorum ki akşam eve kaçta gelcen?
-aahahah 20.30 gibi gelcem gelmeden evden ara yukarı çıkarsın.
-taaaam.

Olayın şokunu üstümden atmaya çalışıyordum. Nası olcaktı ki?
Oha yaw o kadar zam yapılır mı? Eve birde tadilat yaptık, o kadar boyadık, mineflo şey ettik, çiçek yaptık evi…

Körebe Oynayan Sağırın Günlüğü

llus | 09 August 2003 12:29

hayatında ilk defa YÜREKTEN “senden nefret ediyorum dedim ama hiç heyecanlanmadım çünkü GERÇEKTEN nefret ediyordum” diyenler departmanından

Yemyeşil gözlerine baktı… bir zamanlar bakınca içi-dışı aşk dolan gözlerine baktı ne aşk vardı ne de askın ucu. Kurduğu cümlelerin içine yerleşen kelimeler yapış yapış ağda gibi üstüme siniyordu…Eros uçkurundan çıkarsın hançerini o çatal dilini koparıp sana gerçek bir şeyler göstersin…

Dokunduğu ellerin yapış yapış şimdi. Yıka yıka çıkmıyor. Evimin kapılarında hep onun gidiş ve kalışlarını görüyordum….

Remziye’nin Şerefine

llus | 06 August 2003 00:27

Olay şu: Bu ara fazla verdik kendimizi alkolün sarısına ve de kırmızısına. Bir bakiyorum Pano’da Kırmızı olmuşum gecenin sonun da Caravan’da sarıyım. Ertesi gün Victor Levi’de yine kırmızıyım sonra Nevizade’de sarı. Bu da yetmiyor Caravan’da yine sarı oluyorum. İçelim hadi! Gece oluyor simsiyah aslında rakı ile yarmak lazım gecenin siyahını rakının beyazıyla. Sabah uyanıyorum sürünerek işe gidiyorum gün boyunca ayılma teşebbüslerime kahve rengi Nescafe yardım ediyor.eee tabii o kahve ya rengide kahvenin rengi olacak. Bunu da pek düşünüyorum…

Daha çökmedim, yolun yarısına geldim.İçince eğleniyorum ben n’apayim? Nevizade gelen gidene bakıp eğleniyorum, düşünüyorum hatta tartıp yetmiyormuş gibi biçiyorum. Eee bunları yaaparken milk shake mi içççem? Dönüyorum galiba yine kendime ama başkalarını da yanımda sürüklüyorum.