bildirgec.org

koza 68

11 yıl önce üye olmuş, 140 yazı yazmış. 991 yorum yazmış.

SALACAK CANAVARI…

koza 68 | 18 January 2007 10:21

“Little children”, yönetmen,Todd Field filmi…sinemalarda “tutku oyunları” adıyla gösterimde…İzlemenizi öneririm…Film; Sessiz ve sakin bir Amerikan kasabasında geçiyor…Sıkıcı hayatlarına renk getirmeye çalışan aileler ve yaşadıkları prangalı hayatlarından, kurtulmaya çalışan insanların serüveni anlatılıyor.Filmin en can alıcı noktası ise, eski bir kasabalı olan ve çocuk tacizi suçlamasından hüküm giymiş komşularının kasabaya geri dönüşü ile başlayan , paronoya ve panik…
Bu filmde “pedofili”var ve de bana, annemden dinlediğim, Üsküdar da, yıllar önce meydana gelen bir cinayetin öyküsünü hatırlattı; Salacak sahillerinde “Kandemir Sipahipala” adında bir kayıkçı , sandalına aldığı iki kız çocuğuna ve annelerine tecavüz eder ve kürekle kafalarına vurarak öldürür..
Adamın adı bende hep ürperti yaratmıştır…Kandemir!…( konduk alınmasın)
Yanılmıyorsam, Üsküdar da idam etmişler…
Kandemir, “little children’ı” izlediğimiz gece rüyama girdi…Adamla, bilmediğim bir sebepten boğuşuyorum, yüksek adrenalin, aksiyon hepsi limitte,yardım isteyebileceğim kimse yok!… İşte tam bu sırada belimde hissettiğim ağırlığın etkisiyle uyandım…Adam, beni ikiye böldü diye düşünürken., belimdeki ağırlığın, sevgilimin sol bacağı olduğunu anladım…
Sevgilimin sol bacağı Kandemir’den kurtarmıştı beni…Güzel ,uzun, sütun gibi bir sol bacak
Hala Kandemir’in etkisindeyim, bayağı hırs yapmışım,keşke uyanmasaydım da şu herifi haklasaydım diye düşünüken…sevgilim” Rüya gördün dimi bitanem?” deyip, iyice sokuldu …”Neydi rüyan?” diye seksi seksi fısıldamaz mı…
“kandemir’le kapıştım”
“Ne Kandemiri be! Manyak mısın! o da kim?” kızcağız haklı Kandemiri bilmez ki…
Nerden bilsin ki , Kandemir’in ırz düşmanı olduğunu…Kendisi gibi “Lolita’ları” hap gibi yuttuğunu…Ona doğru döndüm, dönmezsem ayıp olacak, darılıp gücenecek , olanı biteni anlattım…
Uyku moduna girdiğinde, gecenin sessizliğinde ne bir ses ne bir nefes duymak ister insan...Ama o gece sevgilimin sol bacağı ve seksi sesi olmasaydı, Kandemir’in elinden zor kurtulurdum…
Kaçış yok!… Sevgilim bu yazıyı okuyacak ve beni kabak gibi oyacak…
Kandemir’ den iyidir boş verin….
Little children’ı izleyin…

Bir sorum var…

koza 68 | 15 January 2007 15:36

Eğer,
1=5
2=25
3=125
4=625 ise…
5= ?

Bu soruyu daha öncekilere bağlı kalmadan çözmeyi deneyiniz,geçmişi unutmadan ve de izin vermeden…

Gönül aynı gönül…

koza 68 | 15 January 2007 14:56

Nazım Hikmet,Bursa cezaevinden çıktığında,düşüncelerinizde bir değişiklik oldu mu? diye soranlara “Gönül aynı gönül, kafa aynı kafa ” diye yanıt vermiş…
Bizim çocukluğumuzda; Öğretmenlerimiz, ebeveynlerimiz çizgi romanları, kitaptan saymazlardı…Şimdi de saymıyorlar!…Rahmetli babam ” Okuyacaksan bunu oku ” deyip, önüme “Doğan Kardeş” ciltlerini yığardı…Okurdum ama, bu derginin eğitici,öğretici yanı sıkardı beni…Tam da o sıralarda yayımlanmaya başlayan ” Çocuk Haftası” dergisi kurtarıcım olmuştu…Yıldırım kaptan’ın uzay serüvenleri hala belleğimde…
Bu günlerde yeni bir girişim var; Toplum Gönüllüleri vakfının, çizgi roman platformu desteğiyle,Sakarya’da Halk kütüphanesi işbirliğiyle, oluşturulan önemli bir girişim…Konuyla ilgili geniş bir makaleyi buradan okuyabilirsiniz…

LEŞ KARGALARI…

koza 68 | 15 January 2007 11:39

Seçimler yaklaşıyor, siyaset sahnesi kızışacak, halkımızı kim daha iyi ” kucaklarsa” malı o götürecek…Anlaşılmayacak bir şey yok bunda…
Saddam Hüseyin’in idamı ile yeni bir gündem oluşturuldu farkında mısınınız…
Menderes ve arkadaşlarının idamları gündeme yeniden getirildi…
Sabık başbakanın asılmadan önce prostat muayenesi yapılarak taciz edildiği söyleniyor, oğlu da doğruladı … Deniz Gezmiş’in idamında kasıtlı olarak, yağlı ipe iki ilmek atıldığı iddiası ….
Öyle anlaşılıyor ki, “üç sizden üç bizden” hesabı seçim meydanların da yeniden hissettirilecek…Yeri gelmişken;
Bu şüpheli ve “şaibeli” ölümler listesine bir ilave de ben yapmak istiyorum…
Menderes döneminin, iç işleri bakanı Dr.Namık Gedik!…
İntihar ettiğini biliyoruz….tutuklu bulunduğu yerin camından aşağı atmış kendini…

Ya öyle değilse!…Benim kafam karıştı….
Fazla uzağa gitmeye de gerek yok, Turgut Özal’ın, Bülent Ecevit’in ölümlerindeki “sır”perdeleri !….
Roma İmparatorluğunu geçtik….Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir ülke!
Neyse!…
Yine mevsimler geçecek,yine meydanlar dolacak…
siyasetçilerimiz, Milletimizi “kucaklama” yarışına girecekler …Birbirlerinin arkasına dolanıp,puanları toplayacaklar…Ödev bilincinden yola çıkacaklar, ama en ciddi konuları bile mizah konusu yapacaklar, aynı küçümsemeyle aynı karanlık vicdanlarıyla kirletecekler meydanları…
Belki de “kurt sürüleri” yeni av mevsimi için, birleşecekler…Seçim barajını bahane edip, sağ,sol,ilerici,gerici demeden ittifak yollarını arayıp,meclise girmeye çalışacaklar…( LDP,nabız yoklamaya başlamış)…
Gördüğümüz filmleri yeniden “gösterecekler” …Tıpkı sinamatek gösterimi gibi…
Kaçınılmaz gerçek; Biz de yiyeceğiz, ya da yemiş gibi yapacağız…
Son “dürüst” gitti…Son mohikan gibi !…
Bülent Ecevit de yok artık…
Ne yapacağız şimdi ?” Devlet adamlığı tartışılır ama “dürüst” adamdı be!” kime diyeceğiz?
Acilen hem devlet adamını hem de “dürüst” olanını bulmalıyız…
Bulamazsak!…
Leş kargaları pek uzağımızda değiller…”sevr’i” canlı tutmak için tepemizde daireler çiziyorlar…
Çetin Altan ,her şeye rağmen “ enseyi karartmayın” der.Evet gerçekten karartmayın ;19 mayıs 1919 ‘dan daha kötü bir durumda değiliz…
Henüz, vatanın bütün kaleleri ele geçirilemedi…
MİT ayakta…
TSK ayakta…

Her şeye rağmen,kainatın “ayar babası” simdilik bizden yana görünüyor…

MARJİNASTRAL!

koza 68 | 09 January 2007 13:08

Kediniz amansız hastalığın pençesinde,yumuşacık patilerinde derman kalmamış, sizden hayat dileniyor…
Kedicik lösemi…
Üzgünsünüz !…İnsanları da haberdar edip,acınıza ortak etmeye çalışıyorsunuz…

Ardından,klavyenin başına geçip, sermayesi tükenen yazarlar gibi , aşk fantezilerinizi anlatıyorsunuz!…
Yav! İnsan ne kadar profesyonel olursa olsun “kedisi” ölüm döşeğindeyken aşkı,meşki düşünür mü?…
Adam, Ankara’ya gelmiş;Bir güzel sevişmiş hatun,ama adam arada bir yerde başka bir hatunla evlenmiş,ikisini de sessiz sedasız götürüyormuş…

Kıymetli “yazarın” aşkı öyle yüce ki “ olsun, o beni öylesine iyi götürüyor ki, o karıya asla yar etmem keratayı , avucunu yalasın kaltak” gibisinden tehditler savuruyor…

Bekarlık vergisi geliyor !

koza 68 | 27 December 2006 11:36

Bu gidişle, evlilik yolunda atılan her adım, her girişim sonuçsuz kalacak gibi…
Çiftlerin ortak ilgi yaratma, sadakat,sevgi , saygı gibi birlikte yaşamanın ön koşullarını sağlayabilecek ne güçleri kaldı ne de arzuları…
Gerek “kadın düşmanları” gerekse “erkek düşmanları” birbirlerinin en kötü portrelerini çizmek için yarışıyorlar adeta…
Ya , erkeklerimiz kadın bedeninden nefret eden birer “schopenhauer” olup çıkarlarsa ne yaparız?…İki erkeğin, ya da iki kadının “imam nikahı” kıydırdığını düşünemiyorum…
Serbest piyasa ekonomisi bizlere hep iyi şeyler dikte etmiyor; Gençlerin evlilik kurumuna “ fayda-maliyet” ya da “maliyet-külfet” ekseninden bakmalarını da öğütlüyor…
Bu gidiş, tehlikelidir ve toplumun en güçlü halkası kırılmak üzeredir…Gelecekte neler olabileceğini kestirmek ve bunları denetim altına almak zorundayız…ABD ve batı dünyası bunu yapıyor ; Gençlerini evliliğe özendirici tedbirleri düşünüyor…

KİM KİME GİRMİŞ !!!…

koza 68 | 26 December 2006 09:46

Tarih boyunca zaferden zafere koşmuş, yedi düvele dünyayı dar etmiş, nice destanlar yaratmış, Malazgirt’leri, Mohaç’ları yaşatmış, aziz milletimizi AB’nin kucağına oturtmuşlar…Yeni öğrendik !…Kim mi oturtmuş ?…
Her zamanki gibi “ içimizdeki oligarşi, içimizde ki hainler”…

23 aralık Cuma ; Tv de ceviz kabuğu programı …Cevizoğlu’nun konukları AB teknisyeni, akademisyen “buz “ bakışlı Can Baydarol ve ATO , Sinan Aygün…AB süreci tartışılacak…
Baydarol , “buz” gözleriyle, Cevizoğlu’na sırıtarak bakıyor ve “buz” gibi bir açıklama yapıyor;
“ Biz gümrük birliğine falan girmedik yav !..” diyor…
Cevizoğlu ve ATO Sinan şaşkınlık içindeler…
AB ve gümrük birliği konuşulacak ya, ATO Sinan her zaman ki gibi gazete küpürlerini toplayıp gelmiş…
“ Ne demek girmedik kardeşim, al işte bu ne?”
Gösterdiği gazete küpürlerin de imza gününe ait ” zafer “ manşetleri var…ATO Sinan beklemediği golün şaşkınlığı içinde gazeteleri Baydarol’un gözlerine sokarcasına bir bir masanın üzerine koyuyor…
“ Buyurun işte bitanesi de bu!”
“ Ya buna ne demeli !…” Elindeki, Hürriyet gazetesini sallayarak, “ Nası girmedik ya!, bal gibi girdik arkadaş!…”
Baydarol derdini anlatacak anlatmasına da, adam fırsat bulamıyor bir türlü…
Sonun da, benim de hocam olan Prof.Dr. Erol Manisalı bağlanıyor…
ATO Sinan’la Hulki ;
“ Girdik mi hocam ?!” diye soruyorlar…
Baydarol sinsi sinsi gülüyor…
Manisalı hocanın açıklamalarından da anlaşılıyor ki “ucundan girmişiz”…
Gümrük birliğinin imzalandığı tarihin Resmi gazetesi falan okunuyor…
ATO Sinan’la Hulki acı gerçeği fark ediyorlar sonunda…
“ maalesef gene bize girmişler!.”…İsyanlardalar…
Ekonomik veriler falan ortaya konuyor…Milyarlarca dolar aleyhimize işleyen bir tablo…
Düşünüyorum da ; “ Bu kadar da girilmez ki !”
“foldur foş olduk be!”
Non stop , toplu tecavüze uğruyoruz….
Maddi hata, hukuksal hata…. Şu hata bu hata…Sonuçta aleyhimize işleyen bir ortaklık…
Ayrıca tek taraflı ayrılmanın milyarlarca doları bulan ağır tazminat hükümleri….
Ne diyelim;
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime…

Bu da geçecek, geçmesine geçecek de bunca deliği kim kapatacak!…
Zor be !…