bildirgec.org

koza 68

11 yıl önce üye olmuş, 140 yazı yazmış. 991 yorum yazmış.

PENİS VE FARELER

koza 68 | 26 July 2006 15:43

Arkadaşım uzunca bir süredir sesiz,dalgın ve dünyayı umursamaz tavırlarla aramızda…Ona zaman zaman ne olup bittiğini sorsakta yanıtı ”yok bişi”oluyor sürekli…Geçen günlerin birinde Amerikan hastanesinin kapısında karşılaştık…”Hayrola ne işin var burda” dedim…Sorgulanmaktan bıkmış bir tutuklu psikolojisiyle ”Aleti pansumana getirdim” dedi.Gülmemek için direniyorum bi yandan ayıp olacak diye çekiniyorum,o anlatmaya devam etti…. Efendim bu arkadaşım Zeytinburnu semtine yakın semtlerden birinde dört katlı apartmanlardan birinin en üst katında oturuyor.İş dönüşü evine gelip rahatlamak için büyük abdestini yapmak üzere klozete oturuyor,hatta bulmacayı da o arada çözüp aradan çıkartmayı planlıyor…İşte tam o sırada penisinde bir acı hissediyor,kafasını eğdiğinde gördüğü manzara şu;Penisi ve klozetin içi kan gölü ve uzaklaşmaya çalışan bir fare…Arkadaşımın penisinin, aşağı yukarı üçte biri farenin ağzında gidiveriyor…
Olay aynen böyle ceryan etmiş,uzun süren bir tedavi ile sol kolundan aldıkları bir parçayı penisine ilave etmişler…
Efendim bu fareler o semtteki deri fabrikalarının yıkılmasıyla şehre dalmışlar ve penislerimize dadanmışlar! Bu hayvancıkların öyle meziyetleri varmışki duyduğumda dudağım uçukladı; Bir kere, bu cinslere Rattus rattus deniyomuş,çok iyi birer tırmanıcıymışlar ve kanalizasyon şebekeleri yoluyla binaların en üst katlarına ulaşabilirlermiş ve yüzme yeteneklerinden dolayı uzun süre su altında kalabiliyorlarmış…Rattus rattus ların çok yetenekli oldukları su götürmez bir gerçek elbette ama benim merak ettiğim arkadaşımın penisi rattus rattuslara rağmen eski işlevini devam ettirebilecekmiydi? Bunu ona soramadım!

AH ŞU İMAJIMIZ!

koza 68 | 25 July 2006 17:10

Malum, AB sürecini yaşıyoruz, karşıyız veya değiliz bunu tartışmak niyetinde değilim… Ancak dışardan bakıldığında bu sürecin olumlu sona ermesi pek mümkün görülmüyor. Adamlar en ufak bir pürüzde ”Halkımıza sorarız”diyorlar. Eh! Avrupa halklarının Ülkemize bakışları da pek iç açıcı olmadığına göre, bu refarandum olayına pek sıcak bakmamamızı da doğal karşılıyorum… Ayrıca böyle bir uygulamanın topluluk içinde ilk kez bize uygulanacağını da göz önüne aldığımızda haklı gibi görünebiliriz…

Avrupa halklarının büyük bir bölümünde bize karşı soğuk bir bakış vardır. bu doğrudur ama bu bilinmeyene karşı bir korku ve umursamazlıktır… İnsanların bilmedikleri bir kültüre ve dine ön yargılı bakışlarını kınayabiliriz bu da bizim hakkımızdır… Ama geçmişteki ve şu andaki realite budur ve bunu değiştirmek için yaptığımız, Türkiye’nin tanıtım fonundaki paraları çar çur etmek…

hackerlara dikkat!

koza 68 | 25 July 2006 15:15

Dün bizim ofiste yan odada çalışan arkadaşımın ”Ulan bu da olurmu”diye kükrediğini duyunca yanına gittim.Meğr mail adresine Merkez Bankasından bir mail gelmiş;Kullanıcı adı,şifre ve müşteri no’sunu istiyen bir masaj var ekranında…Merkez Bankasının web sitesini birebir kopyalıyıp aynısını başka bir sunucuda yayımlayan hackerlarla karşı karşıyayız…Duyurulur!

verem kapıyı çaldı

koza 68 | 25 July 2006 14:47

İngiltere’ye inen doğu kökenli yolculardan Landing card (iniş kartı) doldurulması istenir. Bu kartta çeşitli soruların yanında kişiye verem ve aids hastalığı geçirip geçirmediği sorulur. Hatta daha da ileriye gidilerek basit testler bile uygulanabilir… İngilizler bu konuda son derece hassastırlar ve doğu uçuşlu yolculara potansiyel hasta gözü ile bakarlar… Elbetteki bu uygulama bana çok yüz kızartıcı gelmiştir her zaman…

Dikkatinizi çektimi bilmem ama ben yaşadığım kent itibariyle söylüyorum; Tüberküloz (verem) vakaları süratle artmakta… Uzun yıllardır adını unuttuğumuz bu sinsi hastalığın yeniden hortladığını söyliyebiliriz. Öyleki DSÖ (Dünya sağlık örgütü) Türkiyede ki bu olumsuzluğa dikkati çekmekte. Açıklanan son verilere göre; Veremden ölüm hızı, Afrika da yüzbinde 78, Doğu Akdeniz ülkelerinde 65, Doğu Avrupa da ise 7 imiş…

dikkat hırsız var!

koza 68 | 24 July 2006 15:53

Tıb mensubu bir dostum anlattı,olay Ankara’da yaşanmış…
Marketlerden birinin parfüm reyonuna bir kadın yaklaşıp,görevli kıza elindeki parfümü uzatarak”Sizden ricam şu kokuyu denermisiniz,benim tenimde pek hissedilmiyor da”der.Kızcağız müşterisinin ricasını kırmıyor ve parfümü koluna sıkıp kokluyor ve hemen oracığa yığılıp kalıyor…Müşteri pozisyonundaki kadın ”koşun arkadaşınız bayıldı”diye bağırarak marketi ayağa kaldırıyor…Tam o sırada markete müşteri gibi giren bir adam,olaya dahil olarak kendisinin ambulans şöförü olduğunu ve kapıdaki arabayla hastayı hemen hastaneye götürebileceğini söyler…Panik halindeki çalışanlar teklifi memnuniyetle kabul ederler ve bir müddet sonra genç kızın cesedi Sincan’da bir mezarlıkta bulunur…Tüm organları çıkartılmıştır…
Evet olay çok hazin ve ancak üçüncü dünya ülkelerinde rastlanabilecek cinsten…Türkiye’de 7000 ,Avrupa’da ise 40000 diyalez hastası böbrek nakli için bekliyormuş…150-200 dolara alınan bir böbrek ihtiyaç sahibine 100000 dolara satılıyomuş.Olayın ticari boyutları çok büyük,işin kötüsü Türkiye organ ticaretinin geçiş yolunda bulunuyormuş!
Bana kalırsa biz bu ticaretin geçiş yolunda falan değiliz bilakis tam ortasındayız…Bu da hergün adeta buharlaşarak yok olan insanlarımızdan belli olmuyormu?.

Gülelim eğlenelim

koza 68 | 24 July 2006 14:14

Amerikalı bilim adamları insanların neden güldüğünün formülünü çözmüşler.Uzmanlara göre;Kahkaha tamamen bir refleksmiş.bunun için kişinin iyi bir ruh haline sahip olması ve yaşanılan olayın kişiye iyi şeyler hatırlatması gerekiyormuş.
Bu araştırma Türkiyede yapılsaydı bilim adamları nasıl sonuçlara varırlardı acaba.? Bu olayın refleksle falan ilgisi olmadığını,görüp şaşıracaklardı belkide!…Öyle ya insanlarının %70 nin asgari ücretle geçinmeye,tutunmaya çalıştığı bir ülkede gülme refleksi kalırmı?.Sokaktaki insanın yanına yaklaşıp,”En çok nelere gülersiniz?” gibisinden bir soru yönelttiğiniz zaman,eğer şanslıysanız suratınıza yumruğu yemezsiniz…Ama şuna inanıyorum ki Amerikalı bilim adamları yakında çok daha fazla güleceklerdir…Başkanları Bay Bush,biraz daha gayret edip, elini çabuk tutup üçüncü dünya savaşını çıkarttığı zaman!

Çekin fişini

koza 68 | 19 July 2006 12:59

Bülent Ecevit’i 70’li yılların sonlarına doğru ilk kez taksim mitinginde görmüştüm…Otobüsün üzerinde,karayağız görüntüsüyle hayli görkemliydi…Aradan yıllar geçti.”Karaoğlan”siyasi hayatımızdaki yerini hep korudu…Doğruları,yanlişları tartışıldı…Beni siyasi arenadaki yerinden çok,Rahşan hanımla olan derin ve sarsılmaz birlikteliği etkilemiştir…Rahşan hanımda çok eleştirildi,parti içindeki etkinliği,siyasete doğrudan müdahalesi yıllarca tartışıldı…İnatçı ve taviz vermeyen bir kadın görüntüsü çizdi…Şimdi sevgili eşi ona vedaya hazırlanıyor,bu derin ve sarsılmaz birliktelik sona ermek üzere…
”Karaoğlan” yoğun bakımda,makineler yaşatıyor onu…Duygu yoğunluğu had safhada iken bir adam çıkıp,son noktayı koyuyor…”Fişi çekin olsun bitsin”Bunu söyleyen adam bir ”sanatçı” bir ”müzisyen”En azından bugüne kadar böyle nitelendirilmiş bir adam…Bu ”Adam” Mazhar AlansonHayranlarına ”Kaşar”diyebilen ”adam”…
İşte, yıllarca şarkıları ile duygulandığımız adamın, insana bakışı ve insanlaşma sürecini ne yazıkki tamamlayamamış olmasının bir sonucu…Ben,bundan böyle, en azından onun şarkılarını dinlemiyeceğim,hafızamda olanlarıda silmeyi deniyeceğim…Sizler ne yaparsınız bilemem….

Reha bey

koza 68 | 18 July 2006 15:11

Her taşın altından Reha çıkıyor…Adam Playboymu,Televizyoncumu anlamadık gitti…son yaşananlara bakarmısınız,kimin eli kimin cebinde bellimi?.Toplumun az çok aklı başında bir kesiminin kanaati;Tüm olup bitenlerin,Gülşen hanımın yeni çıkacak albümü ilgili promosyon faaliyetleri ile alakalı olduğu yönünde…Eğer öyleyse insanın aklına şu soru geliyor; Bu insanlar maddi kazançları uğruna ya, her şeyi göze alabilecek kadar ”profesyonel”ya da mezhepleri çok geniş…Yaşananlara, daha saftirik bir açıdan bakarsak;Adına aşk ya da sevgi dediğimiz şey, bu kadar kolay tüketilebilen bir olgumudur?.
Her ne olursa olsun bu insanlar,halkımızın ne örfünü ne adetini sallıyor…
Kimin umurunda!
Aslında biz de boş yere ahkam kesiyoruz…
Kim ne yaparsa,hangi amaçla yaparsa yapsın…
Bildiğimiz ve inandığımız bir şey var…
Yaşam deneyimi derin,kişiliği sınırsız Reha bey ne yapmışsa doğru yapmıştır!

Yetti ama!

koza 68 | 18 July 2006 11:44

Her gün onlarca şehit veriyoruz..Gün geçmiyor ki yerine yenileri eklenmesin..
Topyekün ,bir savaşın içindemiyiz?. Elbette hayır.
Yeni bir kurtuluş savaşımı veriyoruz?. Hayır!
Peki tabutlara sarılıp,ağlaşan bu insanların gönülleri neden yaralı,ocakları neden birer birer sönüyor?.
Düşman kim,kime karşı savaşıp ölüyoruz?.
İnanın bendeniz o bilinen klasik yanıtı veremiyeceğim.
Çünkü artık inanmak istemiyorum,üç beş çapulcunun bu koca devleti yıllardır oyalamasını hazmedemiyorum…
Çeşitli batı ülkelerinin kendilerine başkaldıran terör örgütlerinin tepesine nasıl balyoz gibi indiklerini biliyoruz.Onlar böyle hassas bir konuda ne BM kararlarını dinlediler,ne de ABD den gelecek bir uyarıyı…Büyük devlet anlayışına uygun olanı yaptılar…Halklarına ve dış dünyaya karşı prestijlerini korudular…Bir İngiliz,bir İspanyol askerinin öldürülmesine karşın,başkaldıranların tepesine kabus gibi çöktüler…Biz ne yapıyoruz?. Yıllar önce,Ermeni çetecilerin kurşunları ile şehit olan bir dış işleri görevlimizin maaşını yanlış hesap edip,eşine devlete geri ödemesi için milyarlarca liralık borç çıkartıyoruz!.Bu hareket bir devletin büyüklüğü ile bağdaşırmı?.Hergün toprağa verdiğimiz şehitlerimizin yakınları,bizler, rencide olmuş kalplerimizi,yeniden ve nasıl ,vatan sevgisiyle yıkayacağız….

Hoş geldin batı kafası

koza 68 | 17 July 2006 15:04

İtalya dünya şampiyonu oldu…Mili takımları görevini yaptı.Buna karşın beklenen olmadı,şike skandalına af çıkmadı.Yani italyan yargısı da görevini yaptı,suçluları kim olduklarına bakmadan yerle bir etti…Bu süreç Ülkemizde yaşansaydı neler olurdu?.Elbetteki hamasi bir düşünceyle affı patlatırdık hemen.Tüm rezillikler hiç olmamamış,hiç yaşanmamış gibi,unutulur giderdi…İtalya doğru olanı yaptı ve bizler gibi çabuk unutanlara müthiş bir ders verdi.