bildirgec.org

Başka çare kalmadı! Bu sayfalarda ‘müzik yapmak farz oluyor’ başlıklı haberde bahsedilmiş ilk hobnox‘tan. Kendisi bir alternatif müzik ve kültür platformu. Ve son 3 aydır düzenlediği Evolution 2 adlı acayip yarışmada bizim topraklardan Fecr-i Ati finale kaldı. Müzik kısmında final oylamaları devam ediyor ve bizimkiler şu anda 3. sırada. IDM türünün hayranı ve takipçisi olarak ilk iki sıradakilerin ‘cemiyet’ oylarıyla oralarda bulunduğunu düşünerekten bu çareye başvurmaktan başka çarem kalmadı. Bizimkileri birinci yapabilir miyiz bilemem ama diğerlerinden daha iyi oldukları kesin. Orada parçaları dinleyin, görün!
Siteye bir kez üye olduktan sonra 14 Aralık gecesine kadar her gün oy verilebiliyor. Girmişken yine bizim buralardan Fuji Kureta ile culture kısmında finale kalan in-depth_surgery’ye de oy atınız. Ödülü merak edenler için söyleyeyim. Üç kategorisinin her birinde kazanana para veya eşya verilmiyor, ama yaklaşık 30 bin dolar degerinde prodüksiyon desteği sağlanıyor. Süper di mi?

Voyager’lar 30 yılı geride bıraktı

Uzaya önce Voyager 2, 20 Ağustos 1977’de fırlatıldı; hemen ardından da, 5 Eylül’de, Voyager 1 yola koyuldu. Yani bundan tam 30 yıl önce. Kağıt üstünde 5 yıl süreceği öngörülen görevin temel amacı Jüpiter ve Satürn’e daha yakından bakıp onlar hakkında bilgi toplamaktı. Ancak araçların yolculuk esnasında ‘başka uzaylılara rastlama ihtimali’ düşünülerek insanoğlu hakkında biyolojik ve kültürel veriler taşıyan altın-bakır plaklar kondu. Neler yok ki içinde. Balina seslerinden 55 dilde ‘merhaba’ya, erkek ve kadın insan çizimlerinden Back sonatına kadar.. Voyager‘lar elbette sadece bu işi yapmıyordu. 30 yıl boyunca 13 milyar km yol kattetiler ve 48 ay ve 4 gezegeni incelediler, fotoğrafladılar. Bunlar o güne kadar elde edilen en çok, en detaylı ve en doğru bilgilerdi. Voyager kardeşlerin yolculuğu orada bitmedi, uzayın derinliklerine doğru süzülmeye devam ettiler. Bugün Voyager 2, Güneş Sistemi’nin dışına çıkmış durumda. Kardeşi ise yıl sonuna doğru çıkacak. Ayrıntılı hikayeyi ve fotoğrafları merak edenler tıklasın…

Sevgili portaliniza layik nefis bir tarihce. ‘Ucan daire’ tamlamasi bundan tam 60 yıl önce ilk kez telaffuz edildi. Kenneth Arnold’ın gökyüzünde gördüğü hareketli tuhaf cismi nitelendirmek için kullandığı terim (flying saucer) o günden itibaren tam bir popüler alt-kültür yarattı. Uzaylılarca kaçırılanlardan devlet komplolarına, ‘bulunan’ uzaylı cesetlerinden yine uzaylılarca düzenlenen uzay seyahatine dek yüzlerce fantastik veri üzerinde koskocaman bir dünya kuruldu. ‘Ucan daire’lerin nereden nereye geldiğini ya da getirildiğini dönüm noktalarıyla anlatan bu derlemeyi kaçırmayınız!

Bilimkurgu edebiyatı ve sinemasında sıkça işlenen ‘robot ayaklanması’ temasıyla eğlenen pek mizahi bir kitap. Robotbilimci Daniel Wilson ‘How To Survive a Robot Uprising’ adını verdiği kitabında, evdeki robotunuzun huysuzlanmaya başladığını nası ayırt edersiniz, düşmanca tavırları karşısında ne yaparsınız, dövüşmeniz gerekirse nelere dikkat etmelisiniz, nasıl robot gibi hareketler yapıp aralarından sıvırşırsınız gibi çok ‘faydalı’ bilgilere yer vermiş. Özetini buradan okuyabilirsiniz. Belki 10-20 seneye kalmaz lazım olur!

Simdiki cocuklar harbiden sansli. Stephen Hawking’in fazla sisirildigini iddia edenler olsa da adamin sadece bir organının bilmem kaç yüz milletvekilimiz kadar fikir ürettiği bir gerçek. Neyse, cocuklar sansli ki adam kizi Lucy ile oturmus (lafın gelişi), çocuklar için bir bilimkurgu romanı yazmaya başlamış. Özetle kahramanımız delikanlı George bir bilimadamı ve kızıyla tanışır ve hayatı değişir! Bilgisayarların da marifetiyle, evren ve zamanın karmaşıklığı içinde çılgın maceralara sürüklenir… Okuyun, okutturun..

Avrupa’nın yüksek teknoloji inovasyonunda feci bir kabızlık çektiğini artık cümle alem bilmekte. Elbet Türkiye ile değil ABD, Japonya, hatta Güney Kore ve Çin’le kıyaslandığında öyle. Sadece benim Almanya ve Fransa’da lisans yapıp genetik ve nanoteknoloji gibi ‘fazla’ ileri teknolojilerde çalışmak isteyen üç arkadaşım ABD’nin yolunu tuttu. Avrupa’dan aktardıkları izlenimler de bu paralelde oldu hep. Nitekim çalışmadan çalıştırıp rahata kavuşan ve bu rehaveti bir türlü üstünden atamayan Avrupa’nın kendi Komisyonu bile durumu itiraf etti. Haftabaşında açıklanan Avrupa Konseyi raporuna göre Avrupalı devletler ve firmalar Ar-Ge’ye acilen daha fazla ve sürekli yatırım yapmazsa birkaç yıl içinde Güney Kore’nin gerisinde kalacak. Bir tarafta tüm Avrupa, öbür tarafta Güney Kore!!! İşte bu gerçekçi raporda bir de firmalara fırça kaymış Avrupalı raportör. Diyor ki “Ar-Ge’ye yatırım yapın.. hemen ve şimdi..! Yoksa fazla uzun olmayan bir vadede teknolojik dünyaya hiçbirşey satamayacak hale geleceğiz! Detayları merak edenler buradan lütfen

Özellikle yazılı ve müzikal eserlerin sahipliği konusunda bol kapışmalar yaşanıyor malum. Bir de yazdığı eseri çalınır korkusuyla dolapta tutan kesim var. İşte bunlara çare olacak dijital ‘noter’ sistemi tasdix‘i tanıttılar dün. Denedim de, gayet iyi çalışıyor. Henüz Mac uyumlu değil ama en kısa zamanda yapacaklarmış. Olay şu: Eseriniz ne olursa olsun size ait olduğunu hukuksal açıdan ileride kanıtlamak zorunda kalırsanız diye, giriyorsunuz tasdix.com‘a, kendi bilgisayarınızın üstüne eserinize saat ve tarih ekletip dijital olarak damgalatıyorsunuz. Ve hukuki geçerliliği de var. Fikir ve sanat eserlerinin telif korumasına taraftarız, değil mi? Akıl fikir sahipleri, buradan lütfen..

‘Küresel ısınma canlıları yokedecek’ derken nedense hayvanlar akla geliyor hep. Ne var ki son 30 yılda yüzde olarak en çok tür kaybeden canlı grubu bitkiler. Elbette buna tarımsal ürünler de dahil ki onların azalması bütün facialardan daha feci. Norveçli bilimadamlarının dört ay önce inşasına başladığı Svalbard Küresel Tohum Kasası, ki ‘Kıyamet Kasası’ olarak da anılmakta, halen sahip olunan tarımsal zenginliği korumaya adanmış müthiş bir proje. Kuzey Kutbu’ndan 965 kilometre daha kuzeyde konumlanan bu high-tech ‘Nuh’un gemisi’, yaklaşık 3 milyon tohumu olası facialara karşı koruyacak dev bir ‘robot-bina’. Hangi hücrelerde nasıl korunacakları burada kısaca anlatılıyor. Kasım’da tamamlanacakmış.

DRM denilen kopya kilidine karşı hareket başlatan Apple Jobs patronu Steve Jobs meğer ‘potansiyel korsancıları’ takip ettirecekmiş. Habere göreApple kendi Fairplay anti-korsan yazılımına bu ‘korumasız’ müzik dosyalarını satın alan kişi hakkındaki bilgileri toplayan bir yama koymuş. Yamanın, iTunes’tan şarkı satın alanların kişisel bilgilerini kaydedeceği ve müşteri parçayı ‘lisanssız şekilde’ başkalarına yolladığında kolayca takip edilmesine olanak sağladığı söyleniyor. Elbette her kodu kıran cabir hackerlarımı çoktan bu kodu da pasifize etme yolunu aramaya başlamışlar. Yakındır!

İnternet tarihinin en büyük ‘suiistimalcisi’ olarak ün salmış Robert Soloway‘i yıllardır faka bastırmaya çalışıyorlardı ama ABD’deki internet yasalarında henüz açıklar olduğu için bir türlü yapamamışlardı. Sonunda spam ya da junk mail dediğimiz o sinir bozucu tacizin ağababasını ‘internet yoluyla dolandırıcılık’tan tepelediler. Adam kendi şirketinin zoraki (zombiye çevirdiği PCler yoluyla) tanıtımı sonucu 770 bin dolardan fazla para kaldırmış. Hem onu geri alacaklar hem de 65 yıla kadar hapis isteyeceklermiş. Acıyan var mı?!