bildirgec.org

knifeparty-hafif

11 yıl önce üye olmuş, 16 yazı yazmış. 75 yorum yazmış.

like spinning plates..

knifeparty-hafif | 12 August 2002 16:31

her “like spining plates” girişinde içim birden ürperir ve gözlerim dolu dolu olur.. şarkı bitiminde ise hiç bitmesin istediğim halimle back yapar şarkıyı başa alırım.. bu şarkının belki benim üzerimde etkisinden mi bahsetsem bilemeyeceğim ama şuan ki hissettiğim şeyin çok duygusal ama şarkı gidişatıylada ilgili olarak bir yerlere saldırasım geldiğini söyleyebilirim.. ne bileyim belki de bir tatile ihtiyacım olduğundandır.. aklımdan bir sürü satırlar geçtiği halde bu textbox’a yazasım gelmiyor.. biraz sonra da timur selçuk kapıdan girdi.. uzun zamandır uğramıyordu bizim office’e.. bir önceki geldiğinde mouse’u bozulmuştu benden rica etti bakabilirmisin diye çok şeker bir insan kendileri.. hele ki onun bir şarkısını hatırlarım her dinleyişimde gülmekten kopasım gelir.. kriz var kriz var diye bağırışı 🙂 sağ kulağımda kulaklığımdan once again diye ağlayan thom yorke.. ve cuma günü tatil planlarını düşünmeden edemiyorum.. that’s all!

mulholland drive

knifeparty-hafif | 07 August 2002 19:06

saygıdeğer filmsever kardeşlerim, başlıktada yazmış olduğum gibi 2 kere arka arkaya izleyip ve arkadaşımın şiddetli tavsiyesi üzerine alınmış bu filmden ben hiç bir şey anlamadım! belli bir yere kadar her şey süper gidiyo fakat “silenzio” dediği sahneden sonra şalterler attı ve cast’ler girdiğinde ise ben balkona doğru yöneldim hızlı bir şekilde.. nolur bana yardım edin nedir filmin sırrı?

toplaşım ve kaynaşım mekanısı..

knifeparty-hafif | 05 April 2002 23:30

devlete, millete bir hayrımız olsun dedik, iki kişi kafa kafaya verdik ve ortaya yanarlı dönerli olmasada sade ve temiz bir tasarımla kayda değer.. bir design portal çıkardık.. yormadı değil ama olsun bu dünyaya canımız feda : ) gezin, görün, eklenmiş sitelerden ilham alın, sizde site ekleyin, oy verin, vs.. neyse fazla uzatmayalım kısa yoldan www.visualdesigner.net diyelim ve kenara çekilelim..

Çin, yemeği ile şaşırtmış Batı’yı..

knifeparty-hafif | 06 March 2002 10:16

Çin yemeklerinin özel ve leziz olduğunu bir çoğumuz duymuş yada tadına nadir de olsa bakmışızdır. Yemeklerinin en büyük özelliği ise kızartma ve buharda pişirme sayesinde yemeklerin çabuk pişirilmesidir. Ayrıca daha kendisini göremediğim Wog adında ki tavalarda pişirildiğini öğrendim. Çin mutfağı yemeklerinde kullandıkları soya sosu ve sebze ağırlıklı olduğu için sağlığımıza en faydalı mutfaklardan biridir… Ayrıca çinlilerin mutfaklarında diğer bir başka özelliği ise bizim gibi oturup 1 veya 2 ekmek yemek yerine buharda pişirilmiş pirinç ile aynı görevi görürler. Bir de menşei’nin hindistan’mı yoksa çin’den mi olduğu bilinmeyen çay faslı vardır ki bu yemek boyunca sürer. Kalabalık ve önemli yemek davetlerinde ise bizim pek de adını duymadığımız pirinç şarabı sunulur misafirlere. Aslına bakarsanız Hollanda’da bile her adım başı bizim güzide kebabçılarımız gibi asya mutfağından lokantalar ve restaurant’lar doludur. Çünkü 1600’lü yıllarda bütün dünya denizleri üzerindeyken çinliler ile alışverişleri olurdu. Örneğin Amsterdam’da binin üzerinde asya restaurant’ı bulunuyor. Çin mutfağı dört ana mutfağa ayrılır: Şangay, Kanton, Pekin ve Hong Kong mutfakları. Peki bu çin yemeklerini özel kılan nedir diye soracak olursanız tabii ki malzemelerinin tazeliği en başta gelen sebeplerden biridir. Mesela evde misafirinize çin yemeği yapmak isterseniz bazı önemli noktalara dikkat etmeniz gerekiyor. En başta siyah, oval Çin tavasına sahip olmanız gerekiyor. Pişirdiğiniz yemeğin ise tabağının bir kısmı tatlı-ekşi, bir kısmı da tuzlu olmalı. Ayrıca biftek yumuşaksa sebze de onun aksine sert olmalı gibi önemli kuralları var çin mutfağının.. Mesela köpekbalığı çorbası, vücudunuzu temizler ve zihninizi açar. Eğer bir çinlinin parası yoksa o parayı biriktirip bu çorbayı içer. Çünkü böylece beyinlerinin daha fazla çalışacağına inanırlar. Bu yüzden de ellerindeki malzemeyi son noktasına kadar kullanırlar. Ayrıca bir de geleneksel çin şarapları vardır. Bu şarap, pirinçten yapıldığı gibi alkol derecesi de %30 civarlarındadır. Biraz daha etrafta gezinip bazı ilginç olaylara rastladım bunların en başında geleni ise Duvardan Atlayan Rahip Çorbası’nın öyküsü. Bu öyküyü 9 yıl önce Amerikan Express için araştıran Rudolf Van Nunen ile yapılan bir röportajdan okudum ve şaşırdım. “Çin’de budist rahipler, yüksek duvarlarla çevrili manastırlarda yaşıyorlar. Rahiplerin bulunduğu yörede yetişen tavukların etleri, kemikleri, her şeyleri siyah… Ancak bu kara tavuklardan yapılan çorbanın kokusu çok güzel! Oysa budist rahipler gündüz 12’den sonra, bir daha yemek yemiyor, dualara başlıyorlar. Ama manastırların çevresindeki köylerde, köylüler bu kara tavukların çorbasını yaptıklarında, koku etrafa yayılınca, dua eden budist rahipler yüksek duvarlardan atlayıp çorbayı alıyorlar. İşte o gün bugündür, çorbanın adı, “Duvardan Atlayan Rahip Çorbası”. Bu çorbanın içinde, Çin’in değişik yörelerinden gelen 36 farklı malzeme yer alıyor.” Duvardan Atlayan Rahip Çorbası’nı Hong Kong’da bir lokantada, 50 dolara içebiliyorsunuz! Ayrıca bu bilginin üzerine karnı acıkanlar için ve elinde imkanı olanlar için bir kaç yemek tarifinin adresini vermemek de olmaz. Çin Pirzolası, Zencefil ve Sarmısaklı Kızarmış Tavuk, Köri Soslu Tavuk, Çin Lahanası, Çin Salatası, Çin Usulü Bonfile, Sebzeli Kızarmış Pirinç, Çin Usulü Sebzeli Dana Kızartması, Çin Usulü Ballı Tavuk, Çin Böreği (favorimdir), Çin Pilavı, vs… Haa bir de unutmadan istanbul’da eğer çin yemeklerini restaurant’lardan tatmak istiyorsanız minimum paket tutarları 5 ile 20 milyon arasında değişmektedir.

başlık girmekten yana değilim!

knifeparty-hafif | 10 February 2002 10:12

Cem Gül’ün yapım ve yönetmenliğini üstlendiği 5 dk.lık kısa film TripOut‘u cemgul.com adresinden izleyebilirsiniz.. film de bizzat deliren ben olduğum gibi, benim de için iyi bir deneyim oldu diyebilirim..

ben ve salatalığım..

knifeparty-hafif | 22 January 2002 23:14

karşı karşı dururken yüzüne hasret kaldım, al beni kıyamam seni, dümbeleği çala çala yoruldu bileklerim, al beni kıyamam seni.. şirketin kapısından kafayı yarım uzataraktan günaydın naralarıyla gir, üzerindeki ağırlık saydığın mont ve harici donanımlarını itina ile elbiseliğe as, masanın olduğu yöne doğru hala ağzından düşürmediğin günaydınlarını etrafa umarsızca saç, kompüterinin güç tuşuna nazikçe klikle, tekrar mutfağa koş, beşiktaş pazarından aldığın ince belli ama kocaman bardağına tadını hiç çekemediğin her seferinde acı tad bırakan çayını demi az olacak şekilde doldur, yanına aldığın iki adet peçeteyi office’deki diğer elemanların getirdiği hamur işlerine sarkma operasyonların için sakla, ergonomikmiş gibi gözüküp aslında bel ağrılarına her gün yenisini ekleyen koltuğuna zıplayaraktan otur, outlook’undan dost ve eşrafından gelebilecek maillere karşın gönder ve al komutunu eksik etme, gönderilen yüksek dozajdaki (2mb) ppt dosyalarını okumadan sil, ie icon’una tıkladıktan sonra otomatik olarak photoshop ve dreamweaver’ını usanarakta olsa vatani görevini yaparmış gibi açmayı unutma ve bilki sana ilerleyen dakikalarda oldukça işine yarayacak, şirket içi işler ile alakalı mailleri oku, günlük planını kafandan geçir, dün neler yaptığını hatırla, daha sonra photoshop’u ve dreamweaver’ı neden açtığını unut ve kapat sonra hafif.org’a inceden bir gidizle, 0 yeni, 0 eski mesajın var yazısına dikkatlice bakıp 4.5 sn. takıldıktan sonra yeni gelen ahkam’ları dikkatlice oku, dün ftp’ye dosyalarını gönderemediğin ftp şifrelerinde hata olduğunu hatırladığın müşterin için didine didine hosting’in yapıldığı firmayı ara, 25 bağlama melodisinden sonra derdini son kez anlat, şifrelerin gönderilmesi verilmesi için yalvar, ftp’ye dosyaları at, kontrol et, haftalardır içerik gelmediği için sallanan işler aklına gelsin, çalıştığın firmanın yeni sitesini bitirmek için tekrar bir girişimde bulun ama sonra nede olsa seneye anca biteceğini bildiğin için biraz daha salla, iş arkadaşlarına laf at sataş, gidip ellerini soğuk suyla yıkayıp kazaklarının altından elini sok, donarak ölmelerini izle, koltuğuna tekrar dön, mp3 barındırmak ve yataklık etmek yasak olduğu için diğer arkadaşlarının makinasına gizlice saldığın mp3 klasörlerinden itina ile winamp’ına listeni ekle, müziğin sesini fazla açtığında kızılacağından kasanın arkasına eğil ve speaker kablosunu çıkarıp kulaklık kablosunu yerleştir, sesini sonuna kadar aç, mümkünse fear factory – edge crusher adlı şaheserini sadece uykunu açmak için ruhsuzca dinle, daha sonra anathema kıyılarına sandalla açılaraktan aslında ardından gelecek brooklyn funk essentials – selling out şarkısını da çaktırmadan listeye ekle, sonra kalan işlerine geri dön, tam konsantre olmuşken sanki şirkette müşteri temsilcileri yokmuş gibi inatla seni arayan müşterilerine cevap ver, isteklerinin yarısının olmayacağını söyle, yalanlar uydur, telefonu kapat, bir sigara al paketinden ve apartman koridoruna çık, hastası olduğun zippo çakmağınla sigaranı yaktıktan sonra sabah gazetesinin ön ve arka sayfalarını okumakla yetin, şirkete tekrar gir, biten çayını çaycınıza doldurmasını söyle, tekrar işe konsantre olmaya çalış, 3-5 htm dosyasıyla kaynaş ve seviş, öğlen olsun, 12:25 itibari ile bölümünün arkadaşlarına acıktığını söyle, öğle yemeğine çık.. devamı yarın.. 🙂