Birçok ilin yerel televizyon kanalı var ve bu kanallarda gece geç saatlere kadar uzayıp giden düzeysiz tartışmalar oluyor.
Geçen akşam Karadeniz Bölgesi’nin yerel kanallarından birinde emekli bir asker, tecrübesiz bir sunucu ve geçmişin karanlık sokaklarından sohbetler vardı. Yok Irak’tı yok siyaset-asker ilişkisiydi falan fişmekan. Ooof!.. İnsan deli oluyor bunları izleyince. Yeter artık yapmayın böyle programlar. Gidin evinize uyuyun.
Bizim mecliste sorunlardan biri de iyi muhalefetçi eksiği. Herkesin liderlik sıfatı olamaz. Bazıları da olumlu eleştiri yaparak vatanına hizmet eder. Meclisten kaçarak bu işler olmaz.
Çok ayıplıyorum muhalefet partilerini. Adam gibi işinizi yapacağınıza yok oylamadan kaçıyorsunuz. Yok Tayyip Efendi’nin geçmişiyle ilgili işe yaramaz bilgiler devşiriyorsunuz. Mal varlığıydı bilmem ne…
Gelecek dönemde parlementoda kafasının üst kısmı dolu muhalefetçiler görmek istiyorum.
Dün Galatasaray’ın Florya Tesisleri’nde Almanya’dan gelen konuklar ağırlandı. Bunlar gurbetçi vatandaşlarımızdı. GS antrenmanını izleyen misafirler, futbolcular ve teknik direktör Eric Gerets ile fotoğraf çektirdiler. Ama Gerets bu karelerde pek neşeli gözükmüyordu. Fotoğraf makinesine bile zor bakmış.
Yabancı uyruklu binlerce öğrenci her yıl Türk üniversitelerine akın ediyor. Biz Türkler de kendi ülkemizde eğitim alabilmek için tabiri caizse yırtınıyoruz. Gönlümüzdeki mesleğe sahip olabilmek için üstün bir çalışma sergiliyoruz.
Yabacı uyruklulara ise YÖS adı verilen basit bir sınav yapılıyor. Yabancı uyruklulardan en kötü öğrenciler dahi ülkemizin güzide üniversitelerinde prestijli bölümlerde eğitim alabiliyor. Bu öğrenciler üstelik birçok yerden burs alıyor. Ülkemiz adına bir faydaları da yok. Diyalog diyalog diye beynimizi yiyen yöneticiler yabancılara bu kadar fazla kontenjan açarsa ben ve benim gibi Türk öğrenciler isyan bayrağını çeker. Tamam diyalog olsun ama kontenjanı düşürün kardeşim.
Biz seçmenler vekilimizi TBMM’ye gönderiyoruz ve bir de bakıyoruz ki kısa bir süre sonra seçtiğimiz partiden istifa ediyor o milletvekili. Sonra da halkı hiç umursamadan başka partiye geçiyor.Bunun örneğini başta Erkan Mumcu olmak üzere birçok milletvekilinde gördük. Ve son olarak Afyon milletvekili AKP’den istifa etti. İbrahim Hakkı Aşkar adlı bu milletvekiline sesleniyorum:
-Ben seni oraya seçtim, başka yere değil!
Pazar günü Çağlayan’da yapılan miting sonrası bazı mitingciler semtimiz Kasımpaşa’dan geçtiler. Çünkü burası bir kavşak noktası. Aynı zamanda hükümetin başkanı Tayyip Erdoğan’ın memleketi. İşte durum böyle olunca Kasımpaşalı halk mitingciler tepki gösterdi, dememi beklemeyin benden. Hiç de öyle bir şey olmadı. Biz Kasımpaşalılar uygar ve laik insanlaız. Abimiz,kardeşimiz,büyüğümüz Erdoğan, bunun örneğini önce İstanbul’un geneline gösterdi, şimdi de Türkiye’ye gösteriyor. Çağlayan’daki insanlar! İzliyor musunuz?
2.Amatör Süper Lig’den saymaya başladığımızda 7. Lig olarak karşımıza çıkıyor. Peki kimler oynuyor bu ligde? Ben geçen gün bir tane takım gördüm. Kısa boylu şişman bir kaleci,saçları ağarmış 3-5 adam ve gençlerden oluşuyordu.
Bu insanları izlemek için toprak sahalara gidin bence. Çok eğlenceli oluyor. Ama 1.Amatör ve Süper Amatör maçları derseniz gitmeyin derim. Çünkü bu insanlar işi çok önemsiyorlar, kavga falan çıkartabiliyorlar.
Spor amatör olunca haz veriyor. Yoksa ben bilirim Galatasaray’ın Fener’in maçına gitmeyi. Lakin ben cebimden hem bilet parası verip hem de kötü futbol izeyince haz maz kalmıyor. Al çekirdeğini,ayranını simitini git en yakın toprak sahaya. Eğer futbolu seviyorsan işte o, orada.
Ben de bir Kasımpaşalı olarak şuncacık semtimizin büyük bir başbakan çıkarmasını, Süper Lig adayı bir futbol takımına sahip olmasını, çevre düzenlemelerinin artarak sürmesini coşkuyla karşılıyorum.
Erdoğan’a da teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanı olmasa da bu nam hepimize yeter. Zaten cumhurbaşkanı olup ne yapacak? Aslanlar gibi hükmediyor Türkiye’ye. Ey Tayyip! Sen Ankara’da biz burada oldukça gayri mutsuz olmayız. Sevgiyle anıyorum seni. Neler neler yapıyorsun bizsizken Ankara’da? Çok iyi şeyler yapıyorsun Ankara’da…
İngilizce’de Ay (Corafi Terim) demek moon demektir. Zaman birimi olarak ay demek month demektir. Bu iki kelime benzeşiyorlar.
Bu kelimelerin Türkçe’deki karşılığı olan Ay’ı da biz hem gök cismi hem de zaman birimi olarak kullanıyoruz. Bu da bir ayın uzunluğunun Ay’ın gökyüzündeki hareketlerine göre şekillenmesindendir.
Altyapı sorunu olan yerlerdeki çocuklar için bu mekanlar hep bir anı olarak kalır. Benim çocukluğumda bizim evin ordan lağım akıyordu lağımdan gelen su bir göl oluşturmuştu. Biz de o gün orda top oynuyorduk. Arkadaşım tam da lağımın olduğu yerden bir pas attı ve top lağımın oluşturduğu o pis suya gitti ve ardından suratıma geldi. Tabi boş gelmedi, beraberinde lağımlı suları da getirdi. Üstüm başım pislik oldu. Maçı izleyen bir grup kız benim bu halime güldü. Ben de onlara ”O” ile başlayan meşhur küfürümüzü ettim. Ve ağlayarak eve gittim.
