bildirgec.org

Ho_Amca

11 yıl önce üye olmuş, 3 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

Hey gidi hey, ne günlerdi be

Ho_Amca | 13 May 2003 16:35

İlginç, ilginçten de ziyade bir başarı öyküsü anlatacağım size, başıma gelmiş bir olaydan bizzat yaşadığım bir gerçekten bahsedeceğim, şehir efsanesi değil tabi ama efsaneleştirilmeye musait. Ben x şehri, x semtinde x okuluna giderken herkes gibi benim de biyoloji dersim vardı. Girerdim derslere, kaçmazdım herkes gibi, sınav zamanı gelince çok ders çalışır, sınava girer, 100 çekerdim. Ama bu sefer böyle olmadı. Leman veya lemanyak dergisinde ayın şabalağında yer alan çok sevgili şahsına munasır hocamızın yaptığına bakın.Bir gün yine oturmuşuz sınıfta, hoca sınavları okuyor, herkesi okudu, sıra bitanesine geldi, kükredi: “Bu kağıt kimin, üstelik tükenmezle yazmış, adını da yazmamış, 60 almış her kiminse” Kimsede ses yok tabi. Olay sonradan anlaşılıyor: O kağıt, o masum endüstri ürünü, hocanın sınav için hazırladığı kontrol sınav kağıdıymış. Ve hocamız kendi kağıdını okuyup, kendi kağıdına 60 vermiş, üstelik tükenmezle yazmış diye söylenmesi beni göbeğimi kaşıya kaşıya gülmeye itti. Olay büyüdü tabi dergilere kadar gitti. Saf hoca, saf hocadan zarar gelmez:))

Belediyenin süper adamı.

Ho_Amca | 27 April 2003 01:27

Geçen sene ITU inşaat mühendisliği, inşaat jeolojisi dersine girdiğimde diğer derslerden almadığım zevki burada aldığımı farkettim. Hocamız 1 saat ders yapar 2 saat bizle geyik yapardı. “Hah!” dedim, işte özlediğim lise ortamı. Kişiliğine şahsına çok güvendiğim, şu anda halen maden mühendisliği dekanlığı yapmakta olan hocamız Mahir Vardar bu derslerden birinde ilginç bir olay anlattı. Ben onun yalancısıyım.

İstanbul büyükşehir belediyesinden bir şahıs, kendini geliştirmiş etmiş, nasıl olmuşsa tüm İstanbul’un alt yapısını ezbere biliyormuş. İnsan beyni sınırları dahili içinde dedim garipsemedim. Benim garipsediğim başka bir olay. Kesinlikle bunları herhangi bir şekilde belgeleme gereği duymuyormuş, bunları kağıda aktarmayı teklif etseler de kabul etmiyormuş. Elleri mahkum birşey de yapamıyorlarmış. Herhangi bir kazı olacağında bu adama gidilip soruluyormuş. Bu adam aha burada kanalizasyon var, burada su borusu var dediğinde çıkıyormuş. İşini garantiye almak için geleceğe yatırım olsun diye böyle yapıyormuş. “Peki bu adam yarın bir gün hayata gözlerini yumsa ne olacak?” diye soruyor insan kendi kendine.

Bunun cevabı da var. Oğlunu ya da bir yakınını bu gibi duruma hazırlıyormuş. Tıpkı coca colanın formülünün birkaç kişi tarafından bilinmesi gibi, İstanbul’un alt yapı haritası da iki şabalak tarafından biliniyor.

Bu ciddiyetsizlik, daha önceden haritanın çizilmemiş olmasının sebebi nedir? Sevdiğim bir yazarın İlhan Selçuk’un köşe yazısından çalarak söylüyorum:

Olgun kadınlar, genç erkekler

Ho_Amca | 21 April 2003 11:44

Soyulmuş, soyunmuş, çırılçıplak bir portakalı elimde dolandırıyordum. Çıkar çıkmaz döneceğim dönemece bakıp sabırsızlığımı arttırdım. Benden 30 yaş büyük kadınlarla burada ne yapıyordum? Etilerde, bir ofis bir ev aynı zamanda gideri yok, biri genç biri yaşlı iki bayan, yaşlı olanı düşen göbeğinin sarkan yağlarının tasasında daha mutlu daha umutlu ve ilgiyi beynine çekiyor. Genç olanı gülmek için zorlanıyor belliki yoruluyor. Görgüsü, evhamı, titizliği, onu engelliyor. Soğuk bel.. İlgimi çekiyor bir yan odadaki rahat yatak.. Tenimin soluk alması, maddenin irin olup çıkması deri gözeneklerimden. Sadece yorgun bir bedevi bir hamam tası ve peştemale sarılmış namuslu bir hamam müdavimi. – Gerçekten seyretmekten zevk alıyordum. İletişim kurduğumu hissettim. – Yaklaşan yazın öncesinde, baharı kutlamak için en doğru seçimdi yaşlanmış bir beyin. – Eğlence tadındaydı, çaylar ise sıcak geliyordu elime. – Elinde hem olumsuzluklar hem olumluluklar aynı anda varken olumluları ön plana çıkarmak zor olmuyor.