bildirgec.org

hearon

11 yıl önce üye olmuş, 5 yazı yazmış. 4 yorum yazmış.

aşk

hearon | 20 April 2009 09:49

Hic beceremiyorum yazı yazmayı. Düsündüklerimizi yazıya aktarmak hele o duygu coskunlugunu yansıtabilmek bilgisayar monitörüne bakarak hic te kolay olmuyor ne yazık ki. Samimiyetin kayboluyor sanki sırların ifsa edilirmis gibi utanc duyuyorsun. Konu aşk bile olsa böyle bu durum. Aşkın ızdırabını anlatabilmek bile olsa tek secenegin hislerini dökebilmek kendini avutabilmek icin su klavyeye muhtac isen isin daha da bir zor oluyor. Hersey cok sıradan aslında…Milyonlarca insanın icinde bulundugu durum belki de ama insan bazen bunlar sadece kendinde oluyor sanıyor dünyanın en özel seyi gibi… Bir kız seviyorum ben. Bunu benden baska belki iki arkadasım bilir. Giris cümlen biraz sıradan oldu sanki… Bu kız söyle güzel böyle güzel demek istemiyorum cünkü bu o kadar sıradan ki bunları söylemek ona duydugum sevgiye gölge düsürür diye korkuyorum. Hani ilişkiler vardır ya eline hic kalem almamıs birini yazar yapan siirler yazdıran… öyle birsey belki de..ferhatın sirine askı? Ne bakımdan? o kadar degisti ki ask kavramı artık…seviyorum evet ama hayatımda en fazla bir kere daha yasadıgım türden bir sevgiyle..ısık göremiyorum ne var ki kendimi avutuyorum sürekli söyleyecegim diye ama hep bir ”ama” bulabiliyorum kendimce her seferinde..onu gördügümde o kadar mutlu oluyorum ki sacma sapan seyler yapmak ugruna bile olsa sırf bir dakika daha gecirebilmek icin katlanıyorum herseye. Aynı yolu onlarca kez gidip gelmeye bile razıyım halbuki o sıcacık saniyeler icin… Gittigimde onu arıyor gözlerim bulamadıgımda yer anlamsızlasıyor gözümde zaman bütünlügünü kaybediyor degerini amacını yitiriyor sersemliyorum. Sorguluyorum bazen neden istediklerim olmuyor diye yanıtını biliyorum aslında hic cesaret edemedim ki birseyleri degistirmek icin gururum kırılır diye… Hayırın anlamını daha önce hic bu kadar sorgulamamıstım diyorum bazen de isyan ediyorum ben burada fırtınalarla bogusurken o limanında sessiz uyuyor diye… Usanıyorum giydigim maskelerden onu gördügümde takmak zorunda oldugum o igrenc samimiyetsiz arkadas maskesi midemi bulandırıyor ama cıkaramıyorum cıkarırsam özgüvenimi iki paralık edecek zayıflıgımdan utanıyorum korkuyorum kaybetmekten ya bir daha göremezsem onu?

Çirkin olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Evet Çirkinsiniz!

hearon | 15 February 2009 12:01

İnsan İlişkilerinde Güzellik Çirkinlik Meselesi
Her ne kadar yazının başlığı psikologların inceledikleri türden bir akademik çalışma başlığı gibi dursa da aslında yazacaklarım sadece kendi düşüncelerimden ve gözlemlerimden ibaret. Sosyal varlığının gereği insanlarla bir arada yaşamak zorunda olan ve bu bakımdan birbirine muhtaç olan insan güzellik – çirkinlik kavramı karşısında ne düşünüyor ve ne hissediyor?

Şüphesiz ki biz insanlar yaratıcının güzellik konusunda her insana karşı aynı derecede cömert olmadığının farkındayız. Her gün banyo aynasında yansımasını gördüğümüz yüzden ne kadar memnun olduğumuz sorusu hayatta ancak zaman zaman ve sadece yalnızken kendimize yöneltme cesaretini gösterebildiğimiz aslında çaresizlik içinde saklamak istediğimiz yine de ara sıra kendisini gösteren bir kâbustur adeta. Farklı bir açıdan bakılırsa görülür ki aslında medyada, arkadaş çevremizde kısaca her yerde dayatılan ‘güzellik görecelidir’ kavramı her gün odasındaki aynanın karşısına geçtiğinde kendisine ’ o’ soruyu sormaya korkan insanların ortaya attıkları acemi bir yalandan ibarettir. İşin acıklısı çoğu insanın da bu yalana gönüllü olarak inanmasıdır. Aslında insan psikolojisi incelendiğinde görülür ki aslında bu durum; kişinin kendisini savunma mekanizması ve doğal olarak vücudun verdiği tepkiden başka bir şey değildir.

Ah Şu İnsan..

hearon | 28 November 2008 09:49

Sıradan bir hayata sahibiz çoğumuz.. Sosyal çevremiz, her gün tanıdığımız insanlar, küçük mutluluklar, hesaplar, kıskançlıklar kısaca bizi biz yapan her şey… Sadece ufacık bir an için dünyayı kendi gözlerinizden görmeyi bırakın ve yukarılardan izleyin… Bulutların arasından… Ne kadar da sıradan ve acizsiniz değil mi? Ne kadar herkes gibi… Küçük hesaplar peşinde, bayağı, saçma sapan bir koşuşturma içinde zamanını amaçsızca harcayan, ufacık ayrıntılarda mutluluk arayan ama bulamayan… Yıllar yılı hükmettiğini zannettiği halde doğa karşısında bile hala ne kadar zavallı… Ve hala inanıyor musunuz kutsal olduğunuza? Yeri geldiğinde küçük hesapları, çıkarları için benliğini bile satabilen bu aciz, bir o kadar da güçsüz varlık mı değiştirebilir dünyayı? Şimdiye kadar dünyayı daha yaşanmaz hale getirmekten, doğayı kendi pis emellerine alet edip, bozup, mahvetmekten, pisletmekten başka ne yapabildi ki gelecek için umuttan bahsedilebilsin… İnsanoğlu kendini bile değiştirebilmekten o kadar aciz ki… Hâlbuki önce bir kendini değiştirebilse insan… Bir denese… Küçük hesaplarını bir kenar fırlatabilse… Belki zamanı geldiğinde çevresin, hatta daha da ileri gidip günün birinde dünyayı bile değiştirebilirdi… Belki o zaman ne Ortadoğu da yetim bırakılan gözü yaşlı küçük çocuklar olurdu… ne de açlıktan ölmek üzere olan bir deri bir kemik siyah insanlar… Hayat o zaman daha bir adil olurdu sanki var oluş amacına daha yakın…

Başörtüsü üzerine bir deneme

hearon | 24 November 2008 16:28

Başörtüsü ve üniversite kavramlarının aykırılığının kafamda yer etmeye başladığı ilk günü hayal meyal hatırlayabiliyorum. O zamanlar bu konunun yıllardır tartışıldığını nereden bilebilirdim ki? Pespembe dünyamın içerisinde çizgi filmler ve yapmakta zorlandığım ilkokul ödevlerimden başka bütün bu karışık düşüncelere yer var mıydı? Hiç sanmıyorum. Baş örtüsü üzerine tek bildiğim ailemdeki kadınların çoğunun yıllardır başörtüsü taktığı idi. Gazetelerde türbanlı öğrencilerin büyükçe bir kapı önünde -tahminimce bir üniversitenin kapısı- eylem yaparken çekilmiş büyük resmi zihnimi epeyce kurcalamıştı. Türbanlı bir öğrenci elleri havada slogan atarken.. Bugün bile hatırlarım. Şu anda üniversite öğrencisi olduğuma göre aradan uzunca bir zaman geçmiş olmalı. Gazetelerde türban ve üniversite tartışması hala yapılıyor. Peki, nedir bu işin iç yüzü? Neden üniversitede türban istenmez? Neden bu ülkede türbanlı türbansız ayırımı var?