bildirgec.org

Harbiyemutlu

11 yıl önce üye olmuş, 8 yazı yazmış. 19 yorum yazmış.

Para ne işe yarar

Harbiyemutlu | 05 December 2007 13:29

PARA NE İŞE YARAR

Arjantinli golfçü Robert de Vincenzo, bir golf turnuvasını kazanıp ödülünü aldıktan sonra, kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanır. Binadan çıkıp arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaşır ve çocuğunun çok hasta olduğunu, ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarını ödemesinin de olanaksız olduğunu anlatır. Kadının hikayesinden etkilenen ünlü golfçü, turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdığı bir çek ile kadına verir ve ekler: “Umarım bu parayı bebeğinin iyi günleri için harcarsın.”

Yaşam Yaptıklarımızın Aynada Yansımasıdır

Harbiyemutlu | 28 November 2007 14:22

1. ÖYKÜ: YAŞAMIN YANKISI (Görüş)
Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorken, oğlan bir taşa takılıp düşer. Canı yandığı için “ahhh” diye bağırır. İleride bir dağın tepesinden “ahhh” diye bir ses gelir ve çocuk şaşırır. Merak ederek “Sen kimsin?” diye bağırır, bu kez..Aldığı yanıt “Sen kimsin?” dir. Aldığı yanıta kızıp “Sen bir korkaksın” diye tekrar bağırınca, dağdan gelen ses “Sen bir korkaksın” olur.
Çocuk babasına dönüp “Baba ne oluyor böyle?” diye sorar.“Oğlum” der adam, “Dinle ve öğren!” Ve dağa dönüp “Sana hayranım” diye bağırır..Gelen yanıt “Sana hayranım” olur..Baba tekrar bağırır , “Sen muhteşemsin!” Gelen yanıt ; “Sen muhteşemsin!” Çocuk çok şaşırır, ama hala ne olduğunu anlayamamıştır.. Babası açıklamasını yapar ; “İnsanlar buna Yankı derler, ama aslında bu Yaşamdır.. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy! İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren!”
”Yaşam bir tesadüf değildir, yaptıklarımızın aynada bir yansımasıdır!”

Beyin, Üç Boyutlu Resimler, Nasıl Görebiliriz

Harbiyemutlu | 19 November 2007 14:31

BEYİN, ÜÇ BOYUTLU RESİMLER, NASIL GÖREBİLİRİZ

..

..

..

..

..

Beyin, sağ ve sol olmak üzere iki lobdan oluşmakta olup; bu iki lob birbirine “korpus kallosum” adı verilen ve yoğun sinir liflerinden oluşan bir ağ demeti ile bağlı..Korpus Kallosum ağ demeti, beynin sağ ve sol lobu arasında sürekli bilgi alışverişinin yapılmasını sağlayan bir köprü vazifesi görmekte..Ve her iki lobun farklı görevlerinin olduğu da bilinen bir gerçek..Beynin sol lobunun; konuşma, matematiksel işlemler, diziler, sayılar ve analiz gibi konularda üstün olduğu, mantıklı ve lineer çalıştığı, sağ lobun ise; ritm, hayal kurma, renkler, boyut, hacim, müzik gibi konularda yetenekli olduğu ise bilimsel deneylerle kanıtlanmış durumda..Yani; beynin sol tarafı bilgiyi mantıklı ve lineer olarak işlemekte, sağ lob ise artistik tarafı oluşturmakta, detaydan çok resmin bütünüyle ilgilenmekte ve bilgiyi şekil ve hayal gücüyle işlemektedir..Bir bütün olan beynin yarısını yoğun olarak kullanıp diğer yarısını ihmal eden insanların performanslarında düşüş görülmesine karşın, beynin her iki lobunun birlikte ve dengeli olarak kullanılması ile gerçek öğrenme sağlanabilmekte, üretkenlik potansiyeli kat kat artmaktadır. Tarih boyunca, büyük sıçramalar yapan insanlar da, bilerek ya da bilmeyerek, beynin her iki lobunu birlikte kullanan insanlardır. Genellikle daha fazla kullanılan sol lobun yanında sağ lobun da devreye sokulması, duyusal keskinlik kazandırmakta, hedefini sürekli ve her şeyiyle canlı tutan kişiye müthiş bir motivasyon katmaktadır.

Hem-Hem de

Harbiyemutlu | 06 November 2007 13:33

Birkaç yıl önce arkadaşlarımdan birisi benim de tanıdığım bir arkadaşından aldığı ödünç kitabı geri göndermek için, kitabın sahibinin yeri benim yolumun üzerinde olduğundan, beni aracı olarak görevlendirdiğinde Alev Alatlı ve kitabı Viva La Muerte ile tanıştım..Kitap o akşam bende kaldığı için, içine bi bakayım dedim ve bi daha elimden bırakamadım..Sonra da diğer Alev Alatlı kitaplarını ardı ardına aldım tabii ki..Kitaplardan biri de Schrödinger’in Kedisi..Shrödingerin Kedisi kitabının giriş bölümünde ise Kuantum fiziğinin önemli deneylerinden biri olan “Shrödingerin Kedisi Deneyi” anlatılmış..Bu deneyi okuyunca ise, kuantum fiziği ile de tanışma yolunda adım atmış oldum..

Küçük Ağaç’ın Eğitimi

Harbiyemutlu | 31 October 2007 14:51

KÜÇÜK AĞACIN EĞİTİMİ

“Küçük Ağacın Eğitimi” Çeroki Kızılderilisi olan yazar Forrest Carter’in kendi otobiyografik hikayesini anlattığı kitabıdır..Forrest Carter, yani Küçük Ağaç, küçük yaşında anne ve babasını yitirince büyükbaba ve büyükannesi tarafından, on yaşına gelinceye dek eğitilen bir çocuk..Küçük bir kulübede yaşamaktadırlar.

Büyükbaba, yüksek patikaya gideceği zaman zorlamaz Küçük Ağaç’ı onunla gitmesi için, kendi kendine uyanabilirse birlikte gidebileceklerini söyler sadece.. ama sabah kalktığında onun duyabileceği kadar gürültü yapar ve küçük ağaç kendi iradesi ile kalkarak büyükbabaya katılır. Bu Küçük Ağaç’a verilen ilk derstir..Kararlarını kendi kendine verebilmesi için bir ders..

Dilek Yıldızı

Harbiyemutlu | 23 October 2007 15:46

Dilek Yıldızı

Karanlık bir gecede,
Başımı kaldırıp göğe,
Bir yıldız seçip kendime;
Yüreğimin özlemini,
Fısıldadım gizlice.
Dinleyip anlayınca;
Sana doğru kaydı yıldız.
Ben bir dilek tuttum,
Sen bir yıldız.

Kokuya Dair Kıssadan Hisse

Harbiyemutlu | 17 October 2007 15:38

KOKUYA DAİR
Şimdi kitap okumuyorum pek ama eskiden çok okurdum hem de ince ince
Bu nedenle şimdilerde, gözlerim sekiz numara bir çerçevenin içinde
Olmayan kokusunu arayan birisinin öyküsüydü, okuduklarımdan biri de
Kendine koku yapmak için, insanları öldürüyordu çaresiz bir biçimde
Kokusu olmadığından çünkü, hiç önemi yoktu diğer insanların gözünde
Ruhlar aradıklarını bulmak için aromalı kokusunu gönderir birbirine
Bizi birbirimizden ayırteden çok önemli bir özellik koku bilimce de
Kişinin kendi eşini, kokusundan bulduğu görülmüş yapılan deneylerde

Gülmek Üzerine

Harbiyemutlu | 16 October 2007 09:24

İzlediğim bir filmde, başrol oyuncusunun elinde bir kronometre vardı ve yaşadığı her mutlu anı kronometreye kaydediyordu..Böylece yaşamı boyunca mutlu olduğu toplam zamanı hesaplayabilecekti..

Bu bana bir Uzakdoğu öyküsünü hatırlattı: Bir keşiş araştırma için gittiği bir köyün mezarlığında dolaşırken, mezar taşlarının üzerlerindeki rakamlar dikkatini çeker..Mezar taşlarının üzerlerinde 7, 18, 978, 22500, 5567, 358 ve bunun gibi birbiriyle alakasız rakamlar vardır..Uzunca bir süre düşünmesine rağmen bu rakamların anlamlarını çözemeyeceğini anlayan keşiş, en sonunda köyün bilgesine danışmaya karar verir ve bilgeye bu rakamların günleri mi, yılları mı, yoksa saatleri mi gösterdiklerini sorar..Bilge gülümseyerek şu yanıtı verir: “biz bebeklerimiz doğduğu zaman bellerine bir ip bağlarız ve beline ip bağlı olan kişi, yaşamı boyunca her güldüğünde ipe bir düğüm atarız,öldükten sonra ise ipteki düğümleri sayarak mezar taşına düğüm sayısını yazarız, böylece de o kişinin ne kadar yaşadığını anlarız.” der.