bildirgec.org

gorcun

11 yıl önce üye olmuş, 181 yazı yazmış. 33 yorum yazmış.

Uçuşa hazır olun: ”Iron Maiden : Flight 666”

gorcun | 23 August 2009 14:09

Iron Maiden : Flight 666
Iron Maiden : Flight 666

Kanadalı metal tutkunu antropolog, müzisyen ve yönetmen Sam Dunn’ın Scot McFadyen’la birlikte çektiği son belgesel olan ”Iron Maiden: Flight 666” adından da anlaşılacağı üzere efsanevi İngiliz heavy metal grubu Iron Maiden üzerine yapılmış 2 saatlik bir yapım. Grubun 2008’de gerçekleştirdiği büyük turun içinde yer alarak 45 gün boyunca grubun performanslarından, yolculuklarına, hayranlarla buluşmalarından, kendi aralarındaki konuşmalara kadar bir çok özel anı belgeleyen Sam Dunn seyirciye eşsiz bir Iron Maiden tecrübesi yaşatıyor. 4 kıtaya yayılarak yaklaşık 60.000 km kateden grup yolculuğunu özel Iron Maiden yazılı Boeing 757 modelindeki ”Ed Force One” adlı uçakla yapıyor. Pilotluğu ise grubun vokalisti Bruce Dickinson bizzat kendi yapıyor. Belgesel ilk olarak bu alışılmışın dışındaki turnenin nasıl başladığını gösteren yola çıkış görüntüleriyle giriş yapıyor. Tüm ekibin yaşadığı strese burada şahit oluyoruz ve Iron Maiden’a duyulan saygı bir kat daha artıyor kuşkusuz.

Bitmeyen yolculuk : ”Final Destination” (Son Durak serisi)

gorcun | 22 August 2009 17:18

Final Destination serisi
Final Destination serisi

James Wong, Glen Morgan ve Jeffrey Reddick tarafından yaratılan ”Final Destination” (Son Durak) serisi bu sene vizyona girecek sonuncusuyla birlikte şimdilik 4 filmden oluşuyor. Dağıtımcılığı New Line Cinema tarafından yapılan filmler ölüm konusunu farklı bir şekilde ele alıyor. Seri, ölümün bilinçli bir şekilde insanlara geldiğini ve bu durumun bilinse bile kaçınılmaz olduğunu kimi zaman gerilimli kimi zaman eğlenceli atmosferiyle işliyor. Kadercilik, önsezi ve ölümün belli bir amaca yönelik olarak nedenselliğe dayandırılması da filmlerin içindeki felsefi düşünceleri oluşturuyor. Hatta öyleki serinin her hikayesinde farklı biri olarak karşımıza çıkan baş kahramanların gördüğü ”gelecekteki ölümlerin” her biri geçte olsa kurbanlarını yakalıyor ve onları kaçınılmaz sonla (çoğu zaman son derece incelikli bir planla) yüzleştiriyor. Daha sonra bu düşünceden yola çıkarak filmler bir çizgi roman serisine de dönüştürülmüş. Bu noktada wikipedia’daki Rube Goldberg makinesine yapılan benzetmeyi de vermeden geçemeyeceğim. Amerikalı karikatürist Rube Goldberg’in karikatürlerinde çizdiği karmaşık görünen bir aletin basit bir şeyi yapmasıyla ortaya çıkan bu deyiş ”Son Durak” serisinde ölümün işleyişiyle benzerlik gösteriyor.

Final Destination
Final Destination

Filmlere gelince; ilk film, 2000 yılında James Wong tarafından çekilmiş ve kadrosunda Devon Sawa, Ali Larter, Kerr Smith, Kristen Cloke, Seann William Scott, Chad Donella ve Amanda Detmer gibi çoğu gençlerden oluşan isimler bulunuyor. Baş kahraman Alex sınıfıyla birlikte Paris’e bir gezi için uçağa bindiğinde uçağın kalkıştan kısa bir süre sonra havada infilak ettiğini görür. Kafasındaki bu görüntü olaylı bir şekilde uçaktan inmesine ve kendisiyle birlikte bir kaç kişinin daha havaalanına geri dönmesine neden olur. Ancak asıl gariplik onlar havaalanındayken uçağın havada gerçekten infilak etmesi ve tüm yolcuların ölmesiyle başlayacaktır. Bir süre sonra diğer kişilerin de yavaş yavaş ölmeye başlamasıyla Alex kendisinde olan bu korkutucu yeteneği ölümden kaçabilmek için kullanmaya çalışır. Ama ölüm ne kadar kaçmaya çalışsalarda er ya da geç onları bulacaktır. İlk film olması ve klişelerin dışına çıkan konusu sebebiyle iyi bir gerilim filmi olarak görülebilir. Ayrıca klişelerin kaçınılmaz olduğu teen slasher türüne yeni bir tat kattığını bile söyleyebiliriz.

Final Destination
Final Destination 2

3 yıl sonra gelen devam filmini David R. Ellis yönetmiş. Oyuncu kadrosunda ise ilk filmden Ali Larter başta olmak üzere A.J. Cook, Michael Landes, Terrence ‘T.C.’ Carson, Keegan Connor Tracy, Enid-Raye Adams ve Sarah Hattingh gibi isimler var. Bu filmde Kimberly ve arkadaşları bir yolculuğa çıkarlar. Yolculuk sırasında Kimberly, korkunç bir kazanın yansımalarını zihninde görür. Olayı bir polis memuruna söyler ve o anda önlerinde (Kimberly’nin arkadaşları dahil) bir çok kişinin ölümüne sebep olan büyük bir kaza gerçekleşir. Bundan sonra o kazada ölmesi gereken ancak Kimberly’nin müdahalesiyle kurtulan herkes yavaş yavaş ölmeye başlayacaktır. Seri etkisini bu filmde de sürdürüyor özellikle ilk baştaki trafik kazası olmak üzere tüm ölüm sahneleri yaratıcı ve başarılı örnekler olarak görülebilir.

Final Destination
Final Destination 3

2006 yılında yönetmen koltuğuna yine James Wong geçiyor. Serinin üçüncü filmi, bir lunaparkta yaşanan tren faciasıyla açılıyor ve yine liseli gençlerden oluşan yeni kurbanlar teker teker ölmeye başlıyorlar. Bu sefer ölümü gören kahramanımız Wendy, çevresindeki potansiyel kurban arkadaşlarıyla ölüme meydan okumaya çalışıyor. Son film seriye yeni bir şey katmıyor ama yine de olabildiğince eğlenceli ve seriyi sevenleri tatmin edecek potansiyelde. Kadrosunda Mary Elizabeth Winstead, Ryan Merriman, Amanda Crew, Sam Easton, Chelan Simmons, Dustin Milligan, Gina Holden ve Patrick Gallagher gibi isimler bulunuyor.

Final Destination 4
Final Destination 4

Serinin 4. filmi geleneği yine bozmuyor ve 3 sene sonra geliyor. Film Amerika, İngiltere ve Kanada’yla birlikte ülkemizde de bu hafta vizyona girecek. 4. filmin diğerlerinden farkı ise 3D (3 boyutlu) olarak sinemalarda oynayacak olması. Belki de 4. filmin çekilmesinin en etkili nedenlerinden biri budur. Yeni film seriye hiç bir değişiklik katmasa bile 3 boyutlu haliyle ilgi çekmesi kaçınılmaz. Bu filmin yönetmeniyse 2. filmi yönetmiş olan David R. Ellis. Bu kez bir araba yarışında meydana gelecek olan bir faciadan sonra Nick ve arkadaşları ölüme karşı hayatta kalma mücadelesi verecekler. Filmin fragmanı için buraya bakabilirsiniz. Adı ”Son Durak” olmasına rağmen bir türlü sona ermeyen film serisi belki de bu filmin gişedeki başarısıyla yeni bir ”Son Durak” filmine kapı açacak. Bakalım yeni film serinin içinde kendine nasıl bir yer edinecek göreceğiz.

Thrash Metalin Hikayesi: ”Get Thrashed”

gorcun | 18 August 2009 09:56

Get Thrashed
Get Thrashed

Rock’n Roll ve Blues etkileriyle şekillenip oluşan metal müzik ilk çıktığı zamanlardan itibaren bir çok değişim geçirerek günümüze kadar gelmiştir. Artık günümüzde onlarca yeni tür olarak karşımıza çıkan metal müziğin dönem dönem etkili olmuş baskın türleri de olmuştur. İşte ”Get Thrashed” 1980’lerde doğan ve dönemin en etkili akımlarından birine dönüşen Thrash Metalin doğuşunu, yükselişini ve günümüze getirdiği etkileri anlatıyor. Belgeseli yöneten, düzenleyen ve ortaya çıkmasını sağlanan kişi Rick Ernst. Diğer türlere göre zamanının en sert ve hızlı şarkılarını yapan thrash metal gruplarının şarkı sözlerinde toplumsal, politik olaylardan her türlü insani duygu ve düşüncelere kadar çeşitli konuları görmek mümkün. Belgeseldeyse trash metalin en büyük gruplarının şarkıları eşliğinde grup elemanlarıyla yapılan röportajlar ve konser görüntüleriyle bu akımın etkisi sonuna kadar hissettiriliyor.

Kill Em All
Kill Em All

Belgesel, yaklaşık 15 dakika süren Metallica röportajları, müzikleri (Kill ’em All) ve görüntüleriyle Thrash metal’in doğuşuna en büyük etkiyi yapmış grubun türe etkileriyle güzel bir açılış yapıyor. Aynı zamanda grubun geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Cliff Burton, gruptan kovulup Megadeth gibi başka bir efsaneyi kuran Dave Mustaine ve Metallica’nın zamanla Thrash Metalden uzaklaşmasına kadar bir çok konu gözler önüne seriliyor. Ardından Dave Mustaine’in kurduğu Megadeth’e geçiyor, özellikle Mustaine’nin gitar çalış tarzı ve metali adeta caz müzikle birleştirdiği konu ediliyor.

İspanyol gerilimi: ”Eskalofrio” (Ürperti)

gorcun | 17 August 2009 15:35

Eskalofrio
Eskalofrio

Korku türüne son dönemde en etkili örnekleri ( ”[Rec]”, ”The Orphanage”, ”Fràgiles” vs…) sunan İspanyol sinemasından gelen etkili bir filmi daha tanıtmak istiyorum. ”Eskalofrio” (Ürperti), uluslararası alanda ”Shiver” adıyla biliniyor. 2008 yılında İspanyol yönetmen Isidro Ortiz tarafından çekilen film, karanlık atmosferin içine gireceğimiz bir kahramana sahip. Lise öğrencisi olan Santi, deri hastalığı yüzünden güneşe çıkamamaktadır. Devamlı kapalı mekanlarda, güneş ışığından uzak yaşamaya mahkumdur. Dolayısıyla arkadaş çevresi de yok denecek durumdadır. Santi ve annesi doktorun tavsiyesiyle bu durumdan birazda olsa kurtulmak ve normal bir hayat yaşayabilmek için, dağların arasında izole olmuş küçük bir köye taşınırlar. Köy günün büyük bir kısmı gölgede kaldığından genç çocuk orada dışarı çıkabilir ve arkadaş edinmeye başlar.

Etkileyici bir gerilim ”Wicked Little Things” (Madendeki Çocuklar)

gorcun | 16 August 2009 12:55

Wicked Little Things
Wicked Little Things

”Wicked Little Things” (bilinen diğer adlarıyla ”Zombies” ve ”The Children”) 2006 yılında Joseph Stephen Cardone tarafından çekilmiş. Amerikan yapımı bu film gerilimli atmosferiyle tatmin edici bir zombi hikayesi sunuyor. Filmin kahramanları ölümcül bir hastalıkta kocasını kaybetmiş tek başına yaşamak zorunda kalan Karen Turen ve biri lise çağında (Sarah), biri çocuk yaşta olan kızları (Emma). Kızlarıyla birlikte kocasından miras kalmış eski ve büyük bir eve yerleşen Karen, bu evde kızlarıyla birlikte yaşamaya alışmak zorundadır. Ancak çevresinde eski ve ürpertici evden daha korkunç şeylerde vardır. Pennsylvania’daki küçük bir kasaba olan bu yerin kötü bir geçmişi vardır. 1913 yılında Carlton Madenlerinin sahibi acımasız işadamı madenlerde küçük çocukları çok kötü şartlarda çalıştırmıştır.

Teen slasher filmi ”The Hills Run Red” fotoğrafları ve fragmanı

gorcun | 15 August 2009 10:00

The Hills Run Red
The Hills Run Red

”The Hills Run Red”, daha çok video piyasası için çekilen filmlerde çalışmış Dave Parker tarafından çekilmiş. Takıntılı bir film fanatiğinin kayıtlarını bulduğu bir slasher filminin çekimlerinin yapıldığı ormana arkadaşlarıyla birlikte gitmesiyle ilerleyen ”The Hills Run Red” yavaş yavaş kendi bir teen slasher filmine dönüşüyor. Gençler, ormana gittiklerinde aslında filmdeki katliamın bitmemiş olduğunu farkederler. Filmin yıldızı deforme olmuş katil ”Babyface” ve ailesi ormana gelenleri öldürmeye ve filme almaya devam etmektedirler. Artık genç arkadaşlar ya bu katliamdan kurtulacaklar ya da filmin bir parçası olacaklardır. Filmin oyuncu kadrosu Sophie Monk, Tad Hilgenbrinck, William Sadler, Alex Wyndham ve Janet Montgomery gibi çoğunluğu genç isimlerden oluşuyor. Çekimleri ise Bulgaristan’da gerçekleştirilmiş. ”The Hills Run Red”, 1970 ve 1980’li yıllarda çekilen slasher türünün izinden gidiyor. İçerdiği şiddet, işkence ve çıplaklık vs. sahneler dolayısıyla R derecesi (18 yaş sınırı) almış. Film, sinemalarda oynamayacak ve doğrudan video piyayasından sunulacak. Amerika’da 29 Ekim 2009’da raflardaki yerini alacak. Türün meraklılarına hitap edecek filmlerden biri olacak gibi gözüküyor. İşte filmin fotoğrafları ve fragmanı.

The Hills Run Red
The Hills Run Red

Cem Yılmaz’ın ”Yahşi Batı” filminden fotoğraflar

gorcun | 14 August 2009 09:54

Yahşi Batı
Yahşi Batı

Her filmi olay yaratan Cem Yılmaz’ın yeni filmi ”Yahşi Batı”nın çekimleri son hızla devam ederken filmle ilgili ilk fotoğraflar da yayınlandı. Filmde Cem Yılmaz’ın favori oyuncuları Ozan Güven, Zafer Algöz, Özkan Uğur’un yanı sıra Demet Evgar, Dilek Çelebi ve Ferdi Sancar gibi isimler yer alıyor. Ayrıca Cem Yılmaz’ın sevgilisi Cansu Dere, Uğur Polat, Süleyman Turan ve Yılmaz Köksal gibi isimlerde konuk oyuncu olarak filmde yer alacaklar. Filmin yönetmeni ise ”G.O.R.A”, ”Vizontele” ve ”Sınav” gibi filmlerin yönetmenliğini üstlenmiş olan Ömer Faruk Sorak. Film, 1800’lü yılların sonunda geçiyor ve padişah Abdülhamit’in, Amerika’ya görev için gönderdiği iki kişinin hikayesini anlatıyor. Konusuna bakıldığında daha önceki Cem Yılmaz filmlerinde bilimkurgu, fantastik türlerine ve özellikle Amerikan sinemasına yapılan göndermelerin bu filmde western türüne yapılan göndermelerle devam edeceği görülüyor. Zaten yapılan röportajlarda da bu durum belirtilmiş. Ne yazıkki filmin çekimleri sırasında talihsiz bir olay yaşandı ve atların seyisi Ramazan Eser kaybolduktan bir süre sonra ölü bulundu. Bu üzücü olaydan sonra çekimlere bir süre ara verildi. Buna rağmen filmin yapım aşaması bitirildiği takdirde 2010 yılının başında seyirciyle buluşması planlanıyor. İşte filmden fotoğraflar… Tüm galeri için

Simülasyon evrenler: ”The Thirteenth Floor” (13. Kat)

gorcun | 13 August 2009 11:04

The Thirteenth Floor
The Thirteenth Floor

1999 yılında Josef Rusnak tarafından çekilmiş olan ”The Thirteenth Floor” (13.Kat) ülkemizde çok fazla duyulmamış bilimkurgu filmlerinden birisidir. ”13th Floor” , Daniel F. Galouye’nin Simulacron-3 adlı romanı ve Rainer Werner Fassbinder’in iki bölümlük televizyon filmi Welt am Draht’tan esinlenerek film haline getirilmiştir.

Konusu ise şöyledir; bilgisayar mühendisi Hannon Fuller çalışmaları sırasında çok önemli bir şey keşfeder. Keşfini meslektaşı Douglas Hall’a söylemek üzere yola çıkar. Takip edildiğini bilen Huller, bilgisayar sisteminde yaratılmış olan 1930 yıllarındaki, insanların gerçek dünyadaki gibi yaşadığı paralel dünyaya bir mektup bırakır. Ve aynı gece gerçek dünyada öldürülür. Gecenin ardından Douglas, Huller’ın banyosunda kanlı bir gömlek bulur ve cinayet gecesi nerede olduğunu ve ne yaptığını açıklayamayarak şüpheli duruma düşer. Kendini aklamak ve Huller’ın sırrını öğrenmek için bilgisayar sistemine girip geçmişe giden Douglas, orada hiç ummadığı bir gerçekle yüzleşecektir.

Gemide (1998)

gorcun | 11 August 2009 10:07

Gemide
Gemide

Serdar Akar’ın başını çektiği ”Yeni Sinemacılar”ın ve aynı zamanda yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olan ”Gemide” 1998 yılında çekilmiş. Film bir kum kosterindeki kaptan ve 3 kişiden oluşan tayfasının hikayesini anlatıyor. Esrar ve içki içip, geyik muhabbetleri yaparak zaman geçiren tayfa yine bir muhabbetin döndüğü gecede beklemedikleri bir olayla karşılaşırlar. Tayfadan boksör diye bilinen kişi dayak yemiş, kaptanın paralarını çaldırmış ve beklenilen yemekleri getirmemiş halde gemiye gelir. Hem aç hem kafası güzel olan kaptan tayfayla birlikte Laleli’ye paralarını çalan kişileri bulmak için giderler. Kısa bir gezinti sonrasında aradıklarını bulan tayfa yanlarında bir kız da olan grubu döverler ve alacaklarını alıp gemiye kızı da alarak dönerler. Sabah olduğunda hiç bir şey hatırlamayan kaptan gün içinde yavaş yavaş olanları hatırlamaya başlar.

Gemide
Gemide

Gece esrarlı kafasının etkisiyle adam öldürdüğünü ve Rus bir fahişeyi (üstelik bakire!) kaçırdıklarını hatırlayan kaptan durumun vahimiyetinin farkına vardığında her şey daha kötüye gidecektir. Üstelik olaylar çığrından çıktıkça tayfa, birbirlerine ve kaptana karşı daha isyankar ve güvensiz hareketlerde bulunurlar. Kaptan bir an önce kafasını toparlayıp kendilerini temize çıkaracak bir plan yapmaya karar verir. Ama artık hem mürettebat hem iş çığrından çıkmıştır. Oyuncu kadrosunda Erkan Can, Haldun Boysan, Yıldıray Şahinler, Naci Taşdöğen gibi isimlerin yanı sıra rus kızı Ella Manea adlı oyuncu oynamıştır.