bildirgec.org

Galanthus

11 yıl önce üye olmuş, 56 yazı yazmış. 3732 yorum yazmış.

İskenderiye Kütüphanesi

Galanthus | 10 April 2009 13:27

Kitapların önemli olduğundan , hatta bazen kitap okumanın zararlarından, bazen okuduğumuz güzel kitaplardan hatta dünyanın en ünlü kütüphanelerinden ve bunlara olan özlemimizden hepimiz ara ara bahsediyoruz. Peki nerden çıkıyor bu kitap yakmak?!…

Aslında kitap yakmanın , yazılanları yok etmenin geçmişi milattan önceki yıllara dayanan köklü bir tarihi var ve o zamanlar kitap ve kağıt olmadığında tabi ki tabletler yok ediliyor.

Millattan öncesinde yakılan yakılıp, yok edilen kütüphanelerden bir tanesi de bizim konumuz olan İskenderiye Kütüphanesidir. Kendisi MÖ yakılan ilk kütüphane olmamakla beraber , insanlığın utancı olarak bilinir. Yakıldığı bilinen ilk kütüphane MÖ 614-612 yıllarında Asur – Babil ve Med ordularının yaptığı savaştan sonra yakılan Asur İmparatorluğunun kütüphanesidir. Babil ve Med müteffik ordularının imparatorluğu ortadan kaldırmasından sonra yaktığı bilinir. Böylece bir yandan Asur İmparatorluğunun politik ve kültürel hazinesi yok edilirken bir yandan da Kuzey Mezopatamyada bilinen çivi yazısı okuryazarlığını neredeyse tamamen ortadan kaldırmıştır. Biz dönelim İskenderiye Kütüphanesi’nin hikayesine…

www.americaslibrary.gov
www.americaslibrary.gov

Tarih öğretmenimiz zamanında derste bu kütüphaneden bahsetmişti, hala içimi acıtır.

Özgürüz?

Galanthus | 09 April 2009 12:44

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=930330&Date=09.04.2009&CategoryID=77

Dali ve Ben

Galanthus | 07 April 2009 09:44

Aslında Dali ve Ben uzun zaman önce okuyup bitirdiğim ve edebi açıdan olmasa bile içerik olarak beğendiğim bir kitap.
Kitabı şöyle bir uzaktan gördüm, o zamanlar Salvador Dali hakkında bu kadar ilgili ve bilgili değildim ama kitabın yanına varınca biraz tereddütlerim olsa da okumalıyım diye düşündüm…

Dali ve Ben
Dali ve Ben

Eser Stan Laurysssens adında başı Salvador Dali yüzünden ( yüzünden demek kesinlikle doğru değil, kendi etmiş kendi bulmuş!) başı belaya giren bir sanat komisyoncusu tarafından yazılmış. 1946 yılında Antwerp, Belçika’da doğan yazarın Naziler üzerine beş kitap yazdığı ve ayrıca Holywood ünlüleriyle , Panorama dergisi için, sahte röportajlar yaptığı biliniyor.( Kitabında bahsediyor bu röportajların bazılarından) Ayrıca yazarımızın hiç bir zaman elinde olmayan Dali eserlerini pazarlamaktan dolayı suçlanıp, dolandırıcılıktan hapis yattığını da belirtmekte fayda var.

Zebercet

Galanthus | 05 April 2009 22:57

Küçükken beni bir kumsala ya da taşlık çorak bir alana götürdüklerinde , ben genelde oradaki taşların şekillerini incelerdim. Değişik şekillerdeki ya da dokulardaki taşları anneme heyecanlı bir şekilde gösterdiğimi hatırlarım. Bana olağanüstü gelen o çeşit çeşit taşlar anneme çok sıradan gelirdi doğal olarak. Bir yaz tatilden dönerken yanımda bir sürü taşla dönüyordum, tabi annem poşetin ağırlığını farkedip sorgulayana kadar. Neymiş efendim taş kolleksiyonu yapacakmışım, annem baktı durum ciddi, bana o taşların nasıl oluştuğunu bir süre sonra nasıl ufalandığını, yıllar yıllar önce o taşların aslında belki de çok daha büyük taşlar ya da kayalar olduğunu anlattı ve taş kolleksiyonuyla bir yere varamayacağımı çünkü ellerimdeki taşlar değersiz olduğunu, bana göre fazlasıyla değerliydiler aslında.( Bende de ne biçim bir kolleksiyonuculuk merakı varmış! İleride bir gün işe yarasa bari.) Üzülerek sokağa attığımı bilirim taşlarımı.

Kahve kadar taş

Galanthus | 03 April 2009 18:08

Daha önce farklı kültürlerle ticaret diye bir yazım vardı, orada şu ana kadar karşılaştığım bazı kültürler hakkındaki bazı taraflı düşüncelerimi paylaşmaya çalışmıştım. Malumunuz Hırvatlardan da bahsetmiştim ve sevdiğimi söylemiştim kendilerini… Bu yazı öncekinden farklıdır, şimdiden uyarmak lazım!

Çok sevgili Hırvat müşterilerim ürettiğimiz ürünleri yerinde kontrol etmeye geldiler, satın alma müdürleri ve kalite kontrol müdürleri toplamda üç kişi, bizden de ihracat müdürümüz ve ben olmak üzere iki kişi.

Sabaha Kalmadan

Galanthus | 02 April 2009 09:48

Bir hastalık mı bilemiyorum ama ben o işi yaparken çok zevk alıyorum. Öyle böyle değil zevk alıyorum , mutlu oluyorum. Şirkette herkes çıkıyor, tüm personel…Patronlar ve bir kaç müdür kalıyor , satış müdürü , bazen kalite kontrol müdürü , klima satış müdürü. İşte o zaman benim için eğlence başlıyor…

Aslında ilk olarak , erkekler tuvaletinin bozulduğu güne denk geldi bunu yapmam. Bizim patronla kalakaldık ortada, n’apalım dedi , bende patron bayanlar tuvaletine girelim dedim,nasıl olsa kimse yok dedim. Girdik. Her şey öyle başladı işte.

Vicdanlı askerler

Galanthus | 21 March 2009 11:00

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=927282&Yazar=AYŞE%20KARABAT&Date=21.03.2009&CategoryID=100

Tik Tak-4

Galanthus | 17 March 2009 12:22

—Kuşkuş Dede diye seslendim çocukluğuma geri dönerek, sen Sumru’yu kendine almıştın, hemen de bana verdin, yalnız kalacaksın artık.

—Merak etme yalnız değilim ben.

—Ama ben Refika Ninenin dedim ve kestim cümlemi, öldü kelimesini kullanamazdım, yakıştıramıyordum ağzıma ölüm kelimesini, Refika ninenin ayrık dişlerinden savurduğu ıslık benzeri kahkahalarına da, öyle bir kadın nasıl ölebilirdi ki…

Sustum. O da sustu. O sırada başka bir sokağa doğru gitmekte olduğumuzu fark ettim.

—Nereye gidiyoruz biz?