bildirgec.org

Galanthus

11 yıl önce üye olmuş, 56 yazı yazmış. 3732 yorum yazmış.

O Ses

Galanthus | 25 May 2009 09:18

Bir ses.

Halbuki ben ne güzel yolumda yürüyordum kendi kendime.

Güneş gözlüklerimi yanıma almamıştım, gözüme gözüme giren güneş sayesinde kimseyi görmüyordum, sadece kokluyordum ; yolun kenarıdaki ıhlamur, erguvan ağaçlarını ve nergisleri…kokularıyla ayırt edebiliyordum hangisinin sokağın kaçıncı cmsinden itibaren yer almaya başladığını ve bunu yapabilmek beni mutlu ediyordu.

O ses.

Yıllar öncesinden zihnime yerleşmiş…
Duyunca irkildim. Olamaz dedim, tesadüfün bu kadarı olamaz.

Ama oldu işte. Hafızam sesin sahibini tanıdığını bas bas bağırıyordu. Güneşin katkılarıyla yüzünü göremesemde, nasıl biri haline geldiğini anlayamasam da, emindim o olduğuna. Onun sesiyle birlikte tüm duyularım açıldı bir anda; üç tekerlekli bir bisikletin tekerleklerinin taş döşenmiş sokakta çıkardığı ses, bisikletin üstündeki ufak çocuğun mutlulukla çıkardığı mırıltılar ve yine o ses.

Kitap Yakmak

Galanthus | 23 May 2009 14:08

Brian Dettmer’in kitap otopsi çalışması
Brian Dettmer’in kitap otopsi çalışması

Çocukken duydukları okudukları insanın içine işlermiş, hatta çocukken öğrenilenlerin hayatın geri kalanı için temel oluşturduğunu düşünen, kabul eden birçok uzman var. Bu yüzden ki şu anda eğitim yedi yaş sınırının altında tutulmaya ve dört yaşından itibaren çocuklara belirli bir eğitim sağlanmaya çalışılıyor. Sanırım benim de içime işleyen kitap sevgisi oldu, bunda babamın kırtasiyeci olması, babamın gençliğinde ateşli bir kitapsever olması ve annemin onu gördüm göreli okumayı sever olması etken olmuştur tabi. Annemle okumaya yeni başladığım zamanlar eve gelen paketlenmiş gazete kâğıtlarını bile okuduğumuzu hatırlarım. Ki annem kendisi okuma yazma öğrenirken de aynı şeyi yaparmış, çünkü onların bulunduğu koşullarda hem kitap bulmak çok zormuş hem de kitaba para verilmesi fuzuli bir harcamaymış. Ben ise bu konuda oldukça şanslıydım; çocukluğum bir çocuk için fazla büyük sayılabilecek bir yerde geçirdim hayatımı ; babamın kırtasiyesinde. İnternette görsel için araştırmaya kalktığımda ise hiç bir fotoğraf çocukluğumun kitaplığıyla eşleşmedi, şimdiki kırtasiyeler fazlasıyla test kitaplarıyla dolu.

Sonrasında kendisi gibi bir öğretmene hala rastlayamadığım ortaokuldaki Türkçe öğretmenim aklıma gelir; bugün eğer ben hala kitap okuyorsam ve elime kağıt kalem alıp bir şeyler karabiliyorsam kendisi sayesindedir.

Çocukluktan zihnimde kalan kitaplara dair bir anım daha var, yüzyıllar önce var olmuş, yakılmış kütüphaneler ve kitaplar oldu, her seferinde içim acıyarak canım yanarak dinledim bu hikâyeleri…

al, bi de burdan yak!

Galanthus | 18 May 2009 15:14

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=936443&Date=18.05.2009&CategoryID=77

Yorumsuz

Galanthus | 15 May 2009 12:58

http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=1294

Küstüm, yemiyorum

Galanthus | 09 May 2009 10:51

Annem bir süreliğine yurtdışında ve evin büyük kızı olarak yeni anne benim. Babam yurtdışına gider evin babası ben olurum, arkadaşlar izne gider, ben onların işine de sahip çıkarım, annem gitti en sonunda şimdi de anneyim ben. Hep birilerinin yerini tam olarak doldurabilme çabası… İster istemez yoruyor insanı.

Asıl sorun şu ki, babam gittiğinde evle ilgili çok fazla yükümlülüğüm olmuyordu, pazardı marketti evin eksiklerini tamamladım mı sorun bitiyordu. Ama mesele annem olunca hiç öyle olmuyor, çünkü annem yemek yapıyor! Yazları annem kardeşlerimle gittiğinde benle babam gül gibi geçinip gidiyorduk. Babam yemek yapıyordu bende temizlik evdeki nüfusta azaldığı için tek sorun annemi özlemem oluyordu. Şimdi evdeki nüfus sayısı oldukça fazla.

Farid Farjad, Kemanı Ağlatan Adam

Galanthus | 07 May 2009 13:03

Ben küçükken klasik müzik dikkatimi çekmeye başladı, nasıl oldu bilmiyorum. O zamanlar ailemden kimse klasik müzik dinlemezdi ki hala da klasik müzik dinleyenlerin sayısı azdır.

Ben ilk olarak Motzart’ı keşfettim sanırım. O zamanlar elimin altında internet yoktu. Kısacası şu anda sahip olduğum kaynakların bir çoğuna sahip değildim. Nasıl olduysa çok derin olmamakla beraber klasik müziğin kapılarını kendime açtım. Aradan yıllar geçti , hala yazarken , okurken, düşünürken, koşarken, kafamı dağıtmak isterken( iki anlamıyla da!) klasik müziğe sarılırım. Tüm müzik aletlerinin ayrı bir yeri vardır elbet ama keman sesinin duygusallığı hoşuma gitmiştir hep.

Koşuşturma hali

Galanthus | 06 May 2009 14:12

Oldum olası koşuşturma hali mevcut hayatımda.

İlk hatırladığım anılar şimdi belki uzak zamanları anlattığından sakin geliyor bana, belki o da zamanların yapısında sakinlik hakimdi… Şimdi öyle mi, sadece ben değil, nerdeyse tüm dünya koşturuyor, koşuşturuyor…

Hayatımın en başarılı dönemlerini gözden geçiriyorum ve farkına varıyorum ki ben ne zaman başarı karnemde yıldız gibi parıldadıysam, hayatımın en yoğun dönemlerine denk gelmiş.

Sınavlara hazırlandığım dönemi düşünüyorum, okul ve dershane vardı, hatta kimilerinin önceliğine göre dershane ve okul vardı. Herkesin ayak uydurduğu, ya da buna uğraştığı bir durumdu. Tablo bilindikti. Okuldan gelinir dershaneye gidilir, eve gelinir test çözülür. Harıl harıl ders çalışılması gereken dönemlerde ben harıl harıl kitap okurdum…Herkesin içinde bulunduğu yoğunluk sanırım benim hayat dinamiklerime yetmedi; ve annem ilerleyen yaşından dolayı bizim korkmamıza rağmen hamile kaldı! İşte hayatım şimdi istediği dinamiğe kavuşmuştu! Sürekli anneme destek olmalıydım evet sınav vardı. At yarışı vardı, ve bende belki bir Arap atıydım ama bir Arap atının bile kendi öncelikleri vardı!

Kaç kişiyim ben?

Galanthus | 04 May 2009 18:08

Hepimiz bölünmüşüz sanki.

Hepimiz ayrı bir yerde, ayrı bir yere, belkide ayrı kişilere ait. Gerçekten bu şekilde birilerine, bir yerlere ait ait olmak zorunda mıyız? Ya da bu içimizdeki bölünmüşlüklerin hepsinin aynı bedene, aynı zihine hatta aynı ruha sahip olması sizce de saçma değil mi?

Benim içimde kimler kimler yok ki.

Anne var mesela; alabildiğine merhametli, karıncanın canını incitmez. Dünyanın neresinde olursa olsun, birinin canı acısın, onun da canı acır, savaş olmasın, açlık, susuzluk olmasın, çocuklar çocuk olsun bunu yaşasın ister. Bu dediklerinin hepsinin aynı anda olamayacağını bilese bile , bile bile istemeye devam eder. Tek başına karşıdan karşıya geçen çocukları bile gözünün ucuyla takip, kontrol eder onlarında anasıdır sonuçta. Kedi emziren köpekler şaşırtmaz onu, bilir bu dünyada her zaman merhamete yer olduğunu.