bildirgec.org

estragon

11 yıl önce üye olmuş, 5 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

KALPAZANLAR ( Die Fälscher )

estragon | 08 May 2009 16:12

Yüz milyonu aşkın insanın neler olduğunu anlayamadan, anlatamadan yok olup gittiği, kalıcı hasarlarının onlarca yıl insanların bedenlerinden ve ruhlarından silinip gidemediği, bir travmatik kriz İkinci Dünya Savaşı. Büyük yıkımın beraberinde yüksek tempolu bir üretim yarattığı göreceli gerçeği, her sene 40’larda geçen yeni bir film görmemize sebep olmakta.

Die Fälscher de bu filmlerden biri. Filmin önemli karakterlerinden komünist Adolf Burger’in “The commando of counterfeiters” adlı kitabına dayanıyor. Naziler, savaşın gidişatını ve dünya ekonomisini kendi lehlerine çevirme adına planladıkları sahte para basma işlemini, dönemin utanç kapılarının ardında yetenekli Yahudilere, Burger’in dediği gibi toplama kampındaki bir adam için “Sadece bir tatil “ karşılığında yaptırıyorlar.
Filmin başlıca hikayesi bu olmakla birlikte…Her ikinci dünya savaşı hikayesinde olduğu gibi; yeryüzünün acımasız bir makineye dönüşmesini izlerken, bir tarafta zavallı insancıkların gözyaşları belirir. Ancak hikayelerin can alıcı yanı, yoldaşlarına –çoğu zaman hayatta kalabilmek için- ihanet edenlerin ikilemleri ve çırpınışları olur. Sartre’da da, Brecht’de de , Schindlerin Listesin’de de bu ikilemler çarpıcı bir şekilde anlatılır. Die Fälscher ‘de de, bu ikilemi özellikle filmin iki ana karakteri Sorowitsch ve Burger’in karşı karşıya geldiğinde net olarak görebiliyoruz.
Bir tarafta dönemin ünlü ve yetenekli kalpazanı Sorowitsch; kuş tüyü yastıklar, şampanya ve kadın kokuları arasından getirildiği toplama kamplarında, hayatta kalmanın hırsı ve bunu başarmak için her yolun kabul edilebilir olduğunu savunurken. Diğer tarafta komünist Adolf Burger’in , adaşının önderliğindeki Nazi soykırımına karşı direnmenin bir yoldaşın asli görevi olduğu fikirleri beliriverir. Filmin asıl sorgulaması bu iki karakterin yaşamak, savaşmak, var olmak arasındaki çelişkileri ve aldıkları kararlar ekseninde belirir.
Sorowitsch rolünde Karl Markovics, Burger’i canlandıran August Diehl dengeli oyunculuklarıyla bu çelişkiyi başarılı bir şekilde yorumluyorlar. Özellikle Karl Markovics’in zaman zaman eğlenceli oyunculuğu, filmin dramatik yapısında akılda kalıcı renkler olarak yansıyor. Filmin bir başka ön plandaki karakteri Devid Striesow’un canlandırdığı Herzog adlı Nazi komutan. Genel olarak tipik itici nazi profili çizmesine rağmen savaş sonrası iş dünyasının sıkıcı beyaz yakalı, fırsatçı yöneticilerinin geleceğini temsil detayını iyi çizdiğini görebiliyoruz.

otobüste gösterilen filmler

estragon | 28 October 2006 13:18

Anlıyamıyorum daha doğrusu anlıyorum ama anlamamazlıktan geliyorum.Neden otobüs yolculuklarında gösterilen filmler insanın stresini bir kaç kat daha arttırır.Fast and furius,transporter,taksi serileri….benim otobüste yolculuk ederken izlediğim filmler.Hız hastası değlim ama bu ve benzeri filmlerle de alıp veremediğim birşey yok.Aksiyonu kim sevmez!Ama neden otobüsle karanlık otobanlarda,tanımadığınız bir şöförün ellerine emanet bir şekilde saatte 90 km hızla giderken tv de bu filmleri izlemek zorunda kalıyoruz.Ya zaten önümdeki kahvenin dökülmemesi için bin bir cambazlık yapmaktayken ve elimde o her zaman açılması zor naylonlara koyulmuş sandiviçin açılması için insan üstü bir gayret sergilerken Frank martinin audisinin 360 derecelik manevraları ben de nasıl bir ruh hali yaratıyor tahmin edemezsiniz ey otobüs firmaları.
Sizi de anlıyorum biliyorum ki seviyorsunuz hızı arabaları iş gereğince.Ama otobüste insanlar zamanın geçmesi ve stresin azalması için ister tvdeki filmleri sanki.

Fizikçiler(die physiker)

estragon | 20 October 2006 21:12

Herkese selam.
Malum tiyatrolar perdelerini açıyorlar yavaş yavaş.
SHEM_TK(sarıyer halk eğitim merkezi tiyatro kolu) da yeni sezonunu açtı.20 yılı aşkın süredir aralıksız olarak seyirci karşısına çıkan Shem-tk nın yeni oyunu:FİZİKÇİLER(Die Physiker).

İsviçreli ünlü yazar Dürennmatt’ın en ünlü oyunlarından Fizikçiler her cumartesi saat 17.00 da Sarıyer halk eğitim merkezinde.Ayrıntılı bilgi için ben size bir link veriyim.buyrunuz

Hepinize keyifli seyirler…

Selam veriyim dedim

estragon | 20 October 2006 16:01

1(bir) ay içinde 3. yatak odam.Ev değiştirme konusunda sanırım artık profosyonel oldum.Profosyonel yanlış bir kelime sanırım çünkü bu işten para kazanmıyorum tam tersine epey bir şey kaybediyorum.

Şimdi yeni bakkalımla muhabbeti koyulaştırmam lazım veresiye durumları nedeniyle.Hala veresiye sigarayı eski bakkalımdan alıyorum.O bayırı kim çıkar artık.

Günlükcüüm asında bugün pek yazasım yok.Özellikle nedenini bilmediğim bir sebepten ötürü bilgisayarımdan gelen saç kurutma makinasının sesine benzer sesler eşliğinde zor oluyor.Bir de yazarken aynı anda sigara içilmiyor.Dolayısıyla küllükteki sigaranın dumanı gözlerime hatta hissediyorum kulaklarıma giriyor.Bu ses beni öldürcek sanırım taşınmalar onu da etkilemiş olmalı.Ne de olsa benle beraber yerleştiği ya da yerleştiğini sandığı 6. ya da 7. ev.Ya da bu kadar seneler içinde eskimişte olabilir.Olsun.Ben şuna inanırım : tecrübe bilgisayarlarda bile önemlidir ve bir türkün bilgisayarı dayaktan anlar.Ancak anladığı her dayak yemiş çocuğun anladığı kadardır.

4. vida

estragon | 03 October 2006 10:12

Sevgili günlük,
Bilemeyeceğim belki çok şey paylaşırım senle,belki de defalarca başlayıpta bir türlü devamını getiremediğim çöpe giden günlük defterlerimin sanal karşılığı olursun.Tabi kabul etmek lazım konsept farklı biraz.Her neyse…

Evet yaz bitti.Bunu grip oluşumla ve gene indirmli satışlardan hiç bir şey alamayınca fark ettim.Hakkaten şu alış veriş konusunda niye bu kadar başarısızım ki.Mesala yaz başında tişört almak isterim ama pahalı olunca vazgeçer indirime girmesini beklerim.İndirime girince de “E yaz bitiyor ne yapacağım tişörtü”deyip vazgeçiyorum.Sonuç ‘tişörtsüz estragon’.