bildirgec.org

eceligelenfare

11 yıl önce üye olmuş, 74 yazı yazmış. 189 yorum yazmış.

GaRamp

eceligelenfare | 02 September 2003 17:45

GaRamp Artık Winampta çalan bir parçanın sözleri nelerdi diye kasıp durmak yok(muş)

Uçurum

eceligelenfare | 01 September 2003 17:41

Uçurumun kenarından ilk baktığımda çok korkmuştum, içim ürpermişti. Ya ayağım kayarsa, başım dönerse ve kendimi o boşlukta hissedersem diye. Daha önce çok yükseklerden bakmışlığım hatta sarkmışlığım vardı ama her seferinde bir demir parmaklık yada korkuluğa tutunmuştum. Bu sefer ne demir parmaklık nede korkuluk vardı. Üstelik uçurumun ucundada değildim. Uzaklardan uçurumun tepesindeki evlere bakmış o evlerde yaşayan küçük çocukların oynarken düşebilecekleri uçuruma taa uzaklardan bakıp onların yerine korkmuştum. AltınŞehir isimli pekte altın olmayan bir şehirdeydim. Televizyonlarda tartışılan “Öteki Türkiye” diye tabir edilen çarpık kentleşmenin, altyapı hizmetlerinin yetersizliğinin ve yoksulluğun buram buram koktuğu bir semtten belediye otobüsü ile geçiyordum. Uçuruma odaklanmıştı gözlerim. Korkuyordum çocuklar düşecek diye. Belli belirsiz manevralarla bozuk bir türkçeyle yazılmış “24 saat açık” tabelalarıyla süslü Otolastik tamircileri, bakkal-manav karışımı dükkanların arasından asfalt yolu olmayan arasokaklara baka baka planlı şehirleşmenin en güzel örneği, çöp bidonlarının bile kenarlarında saksı saksı çiçeklerle süslendiği başka bir şehire BahçeŞehir’e gidiyordum.

Samsun

eceligelenfare | 29 August 2003 23:18

İlk Samsun’u içtiğimde gözlerim kaymış, beynim yerinden oynamıştı. Sonra arkadaşıma dönüp, “gözün aydın olm yasal ot buldum” dedim. “Hadi lan yasal ot mu olur” diye bir tepki aldıysamda bakkala gidip bir Samsun 216 almasını ve denemesini tembihledim. Daha sonra bana hak verdi.

Salem Light’ın nane aroması, Chesterfield Light in uçuk şarap kokusu iyiden iyiye midemi bulandırdığı bir vakit bakkaldan ani bir kararla istediğim Samsun hayatımı değiştirdi.

Saf tütün içmenin zevkini damarlarımda hissettim.

Samsun; köyden kente göçen kepli amcaların değişmez gömlek cebi aksesuarı, işsiz kahvelerinin dumanaltı ambiyansı sponsoru. Cebinizin dostu akciğerinizin düşmanı.

Öyleki bir zamanlar Samsun içmek bir siyasi görüşü bile temsil eder olmuş. Üniverstie yıllarında sosyalist olup parayı bulunca liberal olan dostlarımdan dinlemiştim bu hikayeyi ellerinde Parlement, Marlboro’ları içlerine çekerken.

Tamamen Türk tütününden mamul oriyantal içimli, kendine has özel naturel aromalı bir sigaradır. diye tanımlıyor Tekel Samsun’u kendi sitesinde.

Öte yandan SİNOP Y.T.İŞL. Müdür Yardımcısı O.HAYDAR POLAT Sigara ile Savaşanlar Vakfının Televiyonlarda yayınlanan programını kastederek “Sözü edilen programlarda benim dikkatimi çeken işin bu yönünden çok programda görüntüler de kullanılan ve yırtılıp parçalanan sigaranın markası. Bu sigara SAMSUN sigarası. Tamamen yerli tütünden yapılan , kendi insanımızın alın teri ile yoğrulmuş bulunan bu toprağın ürünü SAMSUN sigarası. Yıllarca her türlü saldırıya karşı, dünyanın en büyük sigara tekellerine karşı ,her türlü satış çabasına karşı bu güne kadar bizim olmuş bir marka SAMSUN sigarası.diyerek Samsun’a uzanan ellerden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.

Günümüzde kimbilir hangi bodrum katında hangi artık haşhaş yapraklarıyla üretilen sahte Marlboro’ların Eminönü’nde 1 buçuk milyona satılırken “21 Şubat 1979 : Samsun sigarası vurgunu ortaya çıkarıldı. Sahte “Samsun”ların yurtdışında üretildiği ortaya çıktı.” ifadesiyle karşılaşmak beni çok şaşırttı doğrusu.

Lise ve üniversite’yi sigaradan nefret ederek geçiren, sigara yüzünden 12 kişilik oda arkadaşlarını karşısına almaktan çekinmeyen, suratına doğru üflenen sigara dumanı yüzünden ana avrat küfrederek kavga eden biri yazdı bu satırları.

Ve Kanuni’nin “Halk icinde muteber bir nesne yok devlet gibi,Olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi.” sözlerini unutmak üzeredir.

YASAL UYARI : Sigara sağlığa zararlıdır.

elim sende !

eceligelenfare | 21 August 2003 15:52

Güzel bir gecenin ardından sabah sabah Blind Guardian dan “Surf’n USA” ile uyanmak güzeldi. Bu güzel şarkı iMesh senin Kazaa benim aramaya sevketti beni. Önce “The Beach Boys” tan, sanırım şarkının orijinalini güzel bir video klip eşliğinde izledim. Fönlü saçlı Rock’n Roll canavarları oturdukları yerden çığlık atan üniversite gençliği ile coşuyorlardı. Ve aynı parçanın değişik gruplardan bir kaç cover ı daha. Bir cover çok değişikti. Varyemez amcanın sesine benziyordu. Vikgidi vikgidi ördek sesi mi fare sesimi anlayamadım. Baktım “alvin and chipmuks yazıyor” Hmm. alvin alvin.. nerden hatırlıyorum ben bu ismi ?

zift

eceligelenfare | 13 August 2003 15:21

Taa eskilerde tüm insanların çıplak dolaştıkları ve bir kralın bundan rahatsız olduğu için çıplak dolaşmanın günah olduğunu ortaya çıkardığı ve bu batıl inancın günümüze kadar gelmesiyle her gün o kalın yeşil hırkayı, tarhana çorabasını anımsatan tüylü turuncu kazağımı ve belimi bir balıkçı pantolonu gibi sıkan kadife pantolunu giymek zorunda olduğumu annem canımı yakarak üstüme geçirirken düşünürdüm. İşte bu günlerde evimizin dışardan merdivenlerinden birinci kata inerken sonradan dedemin ikinci karısından olduğunu öğreneceğim ve bu yüzden babamla kardeş olup olmadıkları fikrinin beynimi kurcalayacağı amcamı sigara ve çay içerken görmüştüm. Bana intihar ediyor gibi gelmişti. Zift gibi demli çaydan bir yudum aldıktan sonra baş ve işaret parmaklarıyla tuttuğu kısa samsun dan derin bir nefes çekip ciğerlerine eziyet ediyordu. Bir kaç gün önce ışığı yakmak üzere çıktığım su bidonu ile devrilip alt kattaki tuvalet deliğine sularla birlikte girip kaybolacağımı düşünerek ve bu yüzden çok korkarak yuvarlandığım merdivenlerdeki parmaklıklara kafamı sokmuş amcamı izlerken meraklı bakışlarıma o pos bıyıkları altından gülerek ve göz kırparak cevap vermişti. Alt katta dedem ve diğer amcamla beraber yaşayanlarla babamın iyi geçinemediği için büyüyünce bizimde babalarımız gibi birbirimizden nefret edeceğimiz amca çocuklarından başka birinin bize değil bir şey söylemesi, göz kırpması bile içimizde korku uyandırıyordu. Merdivenlerden inerken sağ tarafta bulunan pencereden gelecek büyük amcamın ürkütücü sesini duymamak için sağır olur, suretini görmemek için kör olurduk. Merdiven bittikten sonra kurtuluşa, eğlenceye, özgürlüğe, tozlu toprak sahada satılan limonataya yani sokağa uzanan uzun, rutubetli ve duvarların üzerinde dolaşan kedilerin bir gün üzerime atlayacağından korktuğum koridor her gün biraz daha uzuyordu. Koridorun sonundaki kapıyı açmak için zıplamak zorundaydım. Bir gün kapıyı zıplamadan açabilmiş ve bunu önüme çıkan herkese defalarca anlatmıştım.

çikito finale

eceligelenfare | 10 August 2003 03:18

Mutlu bir akşam üstüsü.. Tv de aynı derece keyifli bir yerli dizi. kuru temizlemeci ihsan yıldırım hizmetçisi menekşeye erkek tavalamanın inceliklerini öğretiyor.. seksi bakışlar, baştan çıkarıcı hareketler ve “çikito finale”..

ha ! diyor menekşe benim gibi. ihsan yıldırım açıklıyor. italyanca diyor, öldürücü final.. “aaah gözüme bişey kaçtı” diyor dudaklarını şuh bir vaziyette uzatarak..

o an gözüne bişey kaçan kız arkadaşlarım geldi aklıma.. kıl oldum !

alo merkez

eceligelenfare | 30 June 2003 18:13

15-16 yaşlarındaydılar.. ilk günler 3-4 kişilerdi.. gece yarılarına kadar bi duvarın dibinde ellerinde tiner poşetleri oturuyorlardı.. insanları topluma kazandırma içgüdüm tetiklenmiş onların hakkında bir şeyler düşünmeye başlamıştım..

bir akşam serinliğinde kavak ağaçlarından dökülen sinir bozucu şeytan tüyleri arka balkondaki çay bardaklarımıza düşerken içlerinden biri belinden yaklaşık 20-30 cm lik bir bıçağı çıkarıp dibinde oturdukları garajın bir yerlerine sakladılar..

bir başka akşamdan sonrası yediklerimizi hazmetmesi için tv karşısında pineklerken bir iki el silah sesi geldi, balkona çıktık.. sokak lambasını altında birbirleriyle dişiyorlardı bu sefer daha kalabalıklardı yaklaşık 20 kişi..