bildirgec.org

cellatlina

11 yıl önce üye olmuş, 17 yazı yazmış. 10 yorum yazmış.

içgüdüsel soru: kimmiş hayvansever?

cellatlina | 01 December 2008 19:03

‘Bizimle birlikte yaşayacağına göre,’ diyoruz, ‘bizim düzenimize uysun.’ Doğru. Her konuk, az ya da çok, bunu yapar zaten. Evin düzenine uyar. Uymayanın ‘konuk’luğu sona erer. Ama hayvanlarımız konuğumuz değil. Yaşam ortağımız.

Evet, Bilge Karasu Bir Hayvanla Yaşamak adlı denemesinde böyle demişti. Nice hayvansever yazar vardır fakat bu konuda ilk aklıma gelen o oldu. “Ne Kitapsız Ne Kedisiz” adlı kitabından olsa gerek. Ne güzel bir kitap ismi!Şimdi “hayvansever” ne demek bir bakalım… Evde bir çok hayvan beslemek, hayvansever olmak mıdır bunu bir düşünelim. “Yaşam ortağımız” olmasına karar verme hakkına sahip miyiz, bu ayrı konu, yani bir başka canlıyı iradesi olmamasından faydalanarak yavruyken ya da yaşını/yaşlarını doldurmuşken evimize almaktan bahsediyoruz. Doğadan olmalarına rağmen “medeniyetleşme”mizden ötürü şehirlerde yaşamak zorunda kaldılar çoğu,bizler gibi. Bizimle yaşamaya devam ediyorlar, hakları bile var! Bizden daha masumlar, hayatla mücadele etmek zorunda değiller; zira işe gitmiyorlar ve karınlarını doyurup yavrularına (çoğu kısırlaştırıldığı için “varsa” demeli) bakmaları ve yaşamlarını sürdürmeleri kafi. Halbuki bizler daha çok zorlukla yüzleşmek ve savaşmak zorundayız. Çoğumuz, çoğu kedinin yaşadığı “çöp tenekesinde karın doyururken kafasına düşen poşetin yarattığı acı” hissini yaşamamışızdır ama manevi olarak, çoğu kedinin yaşamadığı, “yaptığımız iyiliğin müsait yerimize girmesinin acısı”na alışığız. Bu durumda bizden daha masum bir toplumla karşılaşıyoruz. İyilik yapmıyorlar dolayısıyla bu onlara acı vermiyor. Dolayısıyla “iyilik yaparsam anamı ağlatırlar” anlayışları yok ve bu yüzden kimseyi de sömürme isteği duymuyorlar.
(Hayvanların masumiyeti daha kısa yoldan da açıklanabilrdi ama ben bu yolu daha uygun gördüm.)

Contemporary Noise Quintet

cellatlina | 18 November 2008 16:02

Grubumuzun ismi “Contemporary Noise Quintet“.
Bizi Polonya’ya götürüyorlar.
Chopin’i mi duyuyorum?
Ama bu jazz.
“Jazz yaşamdır” diyorum.
“Dünyayı müzik kurtaracak” diyorum.
“Walking Sin” duyuluyor ben bunları söylerken,
çok yukarılardan geliyor ses.
Tam o sırada yeryüzünden ayrılıyorum.

DÜNYAYI KURTARIYORUM, GERİ ÇEKİLİN!(1)

cellatlina | 17 November 2008 12:46

Bütün güvenlikleri geçip uçağa bindim ve kalkıştan sonra “dünyayı müzik kutaracak” diyerek bir yolcuyu kucakladım,onunla kabine yürüdüm. Pilota, havada hareket etmeden durmamızın mümkün olduğunu bildiğimi ve tüm uçaktakilere bir

ibret

vermek için bunu yapmasını istediğimi söyledim. Elimdeki su tabancasıyla onu ne kadar korkutmuş olduğumu görünce ben de korktum. Durduk. İbret kılavuzlarını yolculara dağıttım. Okumaları için 10 dakika verdiğimi, yavaş okuyanlara müsamaha gösterebileceğimi ama ciddiyetle okumayan birini görürsem -bunu alın çizgilerinin değişimlerinden anlardım, iberet kılavuzlarının alın çizgileri üzerinde bazı kodladığım etkileri vardı- vicdansızca davranacağımı söyledim. O dakikada durdum, uçak da durmuştu, tarihi sözler etmenin vaktiydi. Pilotun ağırlığını üstümde hissettim, yere düşmüştüm, ya da düşürülmüştüm.OLMAMIŞTI.

Pele’nin Keşfi: Erdem Yener

cellatlina | 09 November 2008 19:07

Her ne kadar resmi web sitesindeki forumda “sakallarını kesmesin aman ha” muhabbetleriyle , endam ediliyor olsa da,yine resmi web sitesinin giriş sayfasında bizde “karşımıza karizma göstermek için çıkmış” gibi bir his yaratsa da,popüler olana yaklaşması işbu haliyle kaçınılmaz gibi gözükse de,malum reklamdaki (dankek-pele mevzuu ) oyunculuğu ile gözlerimizi gülmekten yaşartmış olan ademoğlu “ERDEM YENER” ilk müzik albümünü çıkarttı.Albümün adı “KİRLİ”.
Popüler olandan yahut popüler olacağı muhtemel olan işlerden -neden bu kadar kaçtığım ayrı bir sorundur ama- kaçamadıklarım oluyor.Zira Erdem Yener son derece anlamlı bulduğum şarkı sözleri yazıyor:
Bu kadarı var bana hayatta,yetinirim belki”

KANAYAN YARAYA İNSANDAN PANSUMAN

cellatlina | 09 November 2008 09:01

Günlerden bir gün kaybolduğumu farkettim.Kitapların arasında kalmıştım.Dışarı çıktım.Bana mükemmel olmayan bir takım şeyler göründü,ağlamadım.Ziyadesiyle zahirdi ki: dünya mükemmel değildi.Ziyadesiyle emindim ki: ben mükemmeldim.Rüyalarım mükemmeldi.Hayallerim mükemmeldi.Sese olan güvenim görüntüye olan güvenimden çok daha fazlaydı,bu sebepten “sesli mükemmeliyet”e temayyülüm oluştu.Annemin sesi yeterince mükemmel değildi,bazı radyolarda mükemmele yakın sesler duydum.
Bir adam etkileyici sesiyle “hello,I love you” diyordu,bir diğeri başka bir şey.Bir kadın ağlar gibi şarkı söylüyordu,bir diğeri dövüşür gibiydi bağırırken.Duyduğum sesler bana insanların mükemmel olabileceğini hissettiriyordu.Enstrüman tutan eller silah tutanlar gibi beş parmaklı değil miydi?Duyduğum sesler tanrının sesi olabilir miydi?
Bir müddet sonra sese olan temayülüm çizgilere kaydı.Bir takım insanlar başka bir yerde mi yaşıyordu,onların dünyaları neden mükemmele daha yakındı?
Sonra uzun süre yürüdüm.Yürürken düşündüm:
Neden sanat sadece insan yapımı olabiliyordu?Neden bir kedi sanat eseri yaratamıyordu?Mükemmel olmayan bir şeyden mükemmel olan bir şey oluşturması beklenebilir miydi?
Benim “dünya neden böyle” adlı çok kanamalı yarama insandan pansuman yapmam,ama aslında pansumanlık eden insancıkların da benim derin yaramla aynı yaraya sahip olmaları komik miydi?
Bana mükemmel olan bir takım şeyler göründü,ağladım.

kadın

cellatlina | 29 July 2006 02:46

hırsımdan yerimde duramıyorum diyor biri.

bir diğeri gözleri kara kara düşünüyor.
öteki aklının içinden çıkmış vücuda meğilli.
beriki çok daha fazla ilgi bekliyor.
biri çocuk gördüğünde ağlıyor.
bir diğeri erkek gördüğünde ağlıyor.
çapraz yürümek için ders alıyor biri.
bir diğeri patronuna “hoş” davranıyor.

ama biri hırsından yerinde duramıyor.
bir diğeri kaşla göz arasında evlenmiş bile.
istemeye gelmişler berikini.
“otobüs şoförü olmak isteyen kadın mı olurmuş,
dalga mı geçiyorsun?” diyen başka biri.
http://kadin-otobus-soforu-gormek.istiyor.us/