bildirgec.org

buddhala

11 yıl önce üye olmuş, 124 yazı yazmış. 787 yorum yazmış.

Harry Potter ve Böbrek Taşı

buddhala | 08 July 2006 02:22

Yok yok meraklı olmayın fazla, böyle bir kitap yok ya da her elementi altına çeviren bir böbrek taşı da yok. Sadece ufak bir sancısı var o kadar. Harry Potter serisinin sinemaya her uyarlamasında ya da çıkan her yeni kitabında dünya çapında bir meksika dalgasına yol açan Harry Potter çılgınlığı ne kadar sürer bilinmez ama Harry Potter ın küçük hayranlarının kafasındaki çocuk görüntüsü kaybolmaya başladı sanki. Harry Potter da büyümedi değil gerçi. Hermione ye de arada sırada bakmıyor değil:) Modern Tıp büyümeyen çocuk için bir ilaç bulamadı ama bence Harry Potter kamera hilesiyle daha fazla idare edemez. Harry Potter ın böbrek taşları var irili ufaklı, Hogwarts da kaybolduğunda yere yayıp yol yaptığı, böbrek taşları var, Nimbus 2000 ile her yerden topladığı, boşluğa düştüğünde oyunlar yaratıp oynadığı…

Geleceğiniz artık 195 dakika…

buddhala | 11 June 2006 15:38

Pek sürpriz olmasa da bu sene sınav sistemi değişti. Bence “gelecek sene sınav sistemi nasıl olmalı?” diye bir soru ÖSS’ nin sözel kısmına eklenebilir. Şu sıralar gazetelerin haftasonu eklerinde yer bulan ilginç ama zekice bir rekor denemesi, haliyle benim de ilgimi çekti.
Sefa Boyar dört yıl sonra yeniden ÖSS’ ye giriyor. O şuan ODTÜ (ODTÜ de okuyanların telaffuzuyla METU) İnşaat Müh. okuyor. Sağlam bir puanla yerleşmiş mevcut bölümüne. (Sadece 5 yanlış) Ama rekor denemesi tüm soruları doğru yapmak değil, yanlış yapmak. Ona bu denemesinde başarılar dilerim ama normal öğrencilere göre başarısızlıklar…
Girişimde Leman dergisinin parmağı da var. Böyle güzel bir organizasyona da evsahipliğini yapsa yapsa Leman yapardı zaten.
Ama mevcut sistemden veryansın eden bizim gençlik protesto için neden toplu bir eylem kararı alıpta 195 dakika boyunca tüm soruları yanlış yapmaya uğraşmıyor. Etrafımda ÖSS’ nin (mağduru değil) müdavimi o kadar çok arkadaşım var ki, bence bu konuda ortak bir hareket kararı alınsa ve daha uygun bir sistem için bastırılsa, bir takım merciler konuyu sınav sistemini değiştirmek olarak algılamayıp daha yapıcı çözümler öne sürebilirler.
Sefa Boyar’ a tekrar başarısızlıklar dilerim. Ve ben de karar aldım, gelecek sene ÖSS’ ye girip tamamen yanlış yapmaya. Okul puanım tam geliyor, sanırım bu yüzden istediğim birinciliği elde edemiyebilirim.

Tıkanma

buddhala | 07 May 2006 23:19

Dövüş Kulübü’ nü izleyenler daha sonra işin cılkını çıkarıp ben de böyle bir zincir oluştaracağım rüyasına kapılmışsa, Chuck Palahniuk ismini iyi bilir. Yeraltı edebiyatının güzide ve tanıdık yazarlarından Chuck Palahniuk’ ın diğer kitaplarını okuyup “Ben Chuck Palahniuk’ ın diğer kitaplarını da okudum senden daha iyi bir Dövüş Kulübü müridiyim!” havasını yapmaya başlarlar. Halbuki arkadaşımız aynı dakikalarda Dövüş Kulübü’ nün birinci kuralını çiğnemiş vaziyettedir.
Chuck Palahniuk’ ın diğer tıbbi tahliller, bedensel müdavimler ve ruhsal sümüklükler içeren bir kitabını okudum, ben de havasını atayım. “Tıkanma” pek bilinen tabirle düşündürüp güldüren değil de daha da ileri gitmiş bir kitap. İğrendirip güldüren ama o sırada sizi düşündüren. Belki o yüzden tıkanıp kalabilirsiniz. Chuck Palahniuk bu sefer insanı bacak arasından tutuyor ve
-Dövüş Kulübü’ nden de hatırlayacağımız tıbbi rahatsızlıklara göre gruplara ayrılan ilgiye veya sevgiye muhtaç insanlar- seks bağımlılığını; uyuşturucu müptelalığı gibi, tedavinin değişik seviyelerine (basamak sayılarına) gelmiş olanl insanları inceliyor. Kahramanımız Victor da seks bağımlısı haliyle. Ama amacı başkalarını da kahraman etmek. İşin içine deliler de girince burda daha anlatamayacağım ve sizi iğrendirip güldürecek ama düşündürecek daha birçok şeye şahit olacaksınız. Yeni kulübümüzn adı mı nedir? Kaya doğru değil ama akla ilk geleni!

Lekeli Zihnin Sonlu Işığı

buddhala | 09 April 2006 19:33

“Eternal Sunshine of Spotless Mind” vizyona girmedi ama eminim çoğumuz evde dvd, vcd olarak izledi. Sanırım ben de 6 kez izledim. İlk beşinde kız arkadaşım yoktu ama altıncısında mutlu, mesut izledim. Sonra birden aklıma durumun tersini hayal etmek geldi. Lekeli Zihnin Sonlu Işığı?
Zihni kirlendikten sonra ne kadar sildirsek de, temizlesek de aynı duyguları, hataları tekrar ediyordu. Bu zihnin kusursuzluğu muydu? Hayır. Lekeli bir zihin, yaşanmış imgelerle süslü, hatırlayıp içini cız ettiren birşeylere sahip olduğun bir zihin. Böyle bir zihin geçmişinden feyz alıp, geleceğine daha fazla ışık tutabilir miydi? Ya da birşeyleri yaşamamış olan zihin? Hangisi daha güçlü aydınlatırdı ki önünü? Lekesiz olanı bence.
Lekesiz bir zihinle bir duyguyu daha fazla yaşarsın, ama o duyguyu tatmış olan bir beden tadabileceği duyguları ışığıyla gölgeleyebilir.
Sana ufacık bir bakış atan erkek-kıza aşık olabilirsin kız veya erkek arkadaşın yokken ama o olgunluğa ulaştıktan sonra sadakat kavramı lugatına giriyor ve birşeyleri engelliyorsun hayatında, gölgeliyorsun. Belki de yeni ışığındır sadakat…