bildirgec.org

badoer

11 yıl önce üye olmuş, 14 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

kayıtdışı cepler

badoer | 12 December 2005 20:59

Bu Cep telefonlarının kayda alınmasına yönelik çalışmalarda bir tuhaflık var. Imei numaranıza göre kayıt dışı olup olmadığınızı kısa mesajla gönderiyorlar. Uygulama geç bile kalınmış bir durum. Ancak öyle durumlar oluyorki insan şaşırıyor. Gazete haberlerine göre bir grup milletvekilinin cep telefonlarıda kayıt dışıymış. Operatörlerin zamanında hediye etmiş oldukları telefonlarmış. Kara mizah türündeki bu haberlere yer veren gazeteler kendilerinin zamanında dağıttığı tüm telefonların kayıtdışı olduğunu bilmiyorlar galiba. Kardeşimin bu gazetelerden aldığı telefon için mesaj geldi. Kayıtdışı diye. Kayıtdışı telefonların bir çoğunu hediye diye insanlara dağıtan bu zihniyet, şimdi bunlarla hiç ilgileri yokmuş gibi haberler yapıyorlar. Artık yüzsüzlüğünde bu kadarı fazla. Bu gazetelere inanıp telefon alan insanlar kandırılmış durumda. Ama bunu ifade edebilecekleri bir yer yok. Bunu duyuracak olan yerler zaten bu işin baş aktörleri. Bu ülkede insanlar kime ve neye güveneceklerini bilemez durumdalar. Tabiki kaçak telefonlar kapatılmalı. Ama güvenerek aldıkları telefonlarının kayıtdışı olduğunu öğrenenlerin yapacakları hiç bir şey yok. Parayı ödeyip kayıt yaptırmaktan başka. Önemli olan 5 YTL lik kayıt parası değil yapılan çirkin uygulamalar. Artık son günde bitti. Artık yapılan kayıtdışı uygulamalar kayıt altına alındı. Kayıtdışı yollardan kendilerine menfaat sağlayanlar artık rahatlamışlardır. Artık herşey yoluna girdiğine göre büyük basınımıza güvenmeye devam edebiliriz. Bir sonraki kampanyalarını dört gözle bekliyoruz.

İÇLERİNE SAKLAYALIM

badoer | 10 December 2005 04:22

İnsanoğlu mutluluğu hep hor kullanıyormuş… Hep şikayetçi hep bıkkınmış… Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler. ”Saklayalım, zor bulsunlar. Zor buldukları için belki kıymetini bilirler” diyerek başlamışlar tartışmaya. Sorun büyükmüş. Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü. Kimisi” Everest’in tepesine saklayalım”, kimisi ”Atlas Okyanusu’nun dibine” demiş. Tac Mahal’in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası, bir hastanenin yeni doğan odası, dondurma külahı, şarap şişesi, sigara paketi, lale bahçesi… Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş.. Derken meleklerden biri ” İÇLERİNE SAKLAYALIM ” demiş. ”Kimsenin aklına gelmez içine bakmak” İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış… Hiçbir mutluluk kolay gelmiyor. Kolay kolay gülmüyor insanın yüzü… Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk. Ne başkasının ekmeğinde, ne başkasının evinde, ne de başka bir şeyde…… Bu yüzden gözünüz hep içeride olsun. Siz dışını boş verin, içine bakın…

90/10 nun SIRRI

badoer | 08 December 2005 22:33

90/10 Sırrını keşfedin. Bu hayatınızı değiştirecek. Bir örnek verelim:

Ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız, kahve fincanına çarpıyor ve bir fincan kahve gömleğinizin üzerine dökülüyor. Biraz önce olan olay üzerinde hiç bir kontrolünüz yok. Sonradan olacaklar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek. Lanet ediyorsunuz. Kahveyi üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz.Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor. Kızınızı azarladıktan sonra eşinize dönüyor ve kahve fincanını masanın kenarına çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor. Öfkeyle üst kata çıkıyor ve gömleğinizi değiştiriyorsunuz. Aşağıya indiğinizde Kızınızı, ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve okul için hazırlanamamış bir halde buluyorsunuz. Kızınız otobüsü kaçırıyor. Eşinizin işe gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Hemen aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak üzere hareket ediyorsunuz. Geç kaldığınız için, saatte 50 km hız sınırlaması olmasına rağmen, saatte 70 km hızla gidiyorsunuz. 15 dakikalık gecikmeden ve hız sınırını aştığınız için ödediğiniz 160.000.000,TL’lık trafik cezasından sonra okula ulaşıyorsunuz. Kızınız size ” Hoşcakal ” demeden binaya koşuyor. İşyerinize 20 dakika gecikmeyle geliyorsunuz ve evrak çantasını evde unuttuğunuzu anlıyorsunuz. Gününüz korkunç bir şekilde başladı! Devam ettikçe, kötüleşiyor, daha da kötüleşiyor sanıyorsunuz. Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz.Eve ulaştığınızda eşiniz ve Kızınızla olan ilişkilerinizde araya sıkıştığınızı sanıyorsunuz.

OKUMA YETENEĞİ

badoer | 08 December 2005 22:28

Bir ignliiz üvnseritsinede ypalaın arşaıtramya gröe, kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brincii ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyş. Ardakai hfraliren srısaı krıaşk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri btün oalark oykuorumuşz. Bakın nasıl da düzgün okudunuz..!

MATEMATİK SORUSU

badoer | 08 December 2005 22:08

Matematiğe merakı olan arkadaşlar, lütfen aşağıdaki soruyu çok dikkatle inceleyiniz !!!

Aşağıdaki soru Barcelona Üniversitesi Matematik profesörlerinden biri tarafından hazırlanmıştır.

Bu sorunun çözümü vardır ve göründüğü kadar da zor değildir. Ayrıca herhangi bir kelime oyunu da içermemektedir.

Problem :
Bir anne çocuğundan 21 yaş daha büyüktür.
6 yıl sonra çocuğun yaşı annesinin yaşının
1 / 5 i kadar olacaktır.

Soru :
Baba nerededir ?

Daha önce de belirtildiği gibi bu sorunun kesinlikle matematiksel bir çözümü vardır ve göründüğü kadar da zor değildir! Ayrıca herhangi bir kelime oyunu da içermemektedir !

Eğer çözüme ulaşamazsanız lütfen cevap için mail atın. [email protected]

AÇLIK

badoer | 08 December 2005 21:37

Serbesi Mahlasiyle Rahmetlik Mevlüt ŞAHSUVAR. Seferberlikte aç kalmış ve dönüşümde şu yemek şiirini yazmış.

Ben hastayım dermanımı söyleyim Gamdan ezadıma derman ah olsa Gurbetlik ayağıma duzak neyleyim Gurbetlik affına ferman ah olsa.

Hak rahmet eylese resul şefaaat Her zaman lazımdır buna itaat Dünyaya geleli görmedim rahat Ahir günümüze Kuran ah olsa.

İlaca başlayak baklava gelsin Nihayette gurabiye bulunsun Kabağın defterden ismi silinsin Güzel ilaç biliyorsun ah olsa.

Kaz kızartmasını koyun siniye Helva hıtap bide sütlaç hanila Kaykanada lazım merhem etmeye Güzel merhem düzüyorsun ah olsa

İHTİYARLIK

badoer | 07 December 2005 00:49

Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir. İnsan, kendine olan güveni derecesinde genç, şüphesi derecesinde yaşlıdır. Cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır. Ümitleri derecesinde genç, ümitsizlikleri derecesinde yaşlıdır. Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. İnsanları ihtiyarlatan ideallerinin gömülmesidir. Seneler cildi buruşturabilir. Fakat heyecanların teslim edilmesi ruhu buruşturur. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıkları sanırlar, halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar. Güzellikleri görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz. Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibdir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler.

“BEN 24 YAŞINDAYKEN KENDİMİ TÜRKİYE’NİN BAĞISIZLIĞINA ARMAĞAN ETMEKTEN ONUR DUYUYORUM”

badoer | 06 December 2005 18:58

“BEN 24 YAŞINDAYKEN KENDİMİ TÜRKİYE’NİN BAĞISIZLIĞINA ARMAĞAN ETMEKTEN ONUR DUYUYORUM”

Deniz Gezmiş’in kendi sesinde savunmasının son sözleri. Bu insanların mücadelelerini yüzüstü bıraktık. Yok saydık. Tek suçları bu ülkenin tam bağımsızlığını istemekti.Mustafa Kemal’e, cumhuriyete, devrimlere ve bu ülkeye sahip çıkmak zorundayız. Artık korkusuzca heryerde fikir ve düşünce özgürlüğü adı altında irtica bayraklarını açanlara karşı durmalıyız. Cumhuriyeti ve anayasayı yok sayarak kendi düşüncelerini benimsetmeye çalışanlara dur demeliyiz. Alkol yasağı ile başlayan ve artık insanları din ve görüşlerine göre ayıran bir anlayışın elinde tutsak olmamalıyız. Bu ülke bu insanlaraın eline bırakılamaz. Korkarak ve çekinerek sığındığımız sırça köşklerimizden çıkmak vaktidir. Ülkenin ve cumhuriyetin geleceğinin teminatı modern Türkiye’nin sahipleri artık sesimizi çıkarmanın zammanı geldi. Uyanın ve tepkinizi ortaya koyun.

GENEL MÜDÜRÜN ŞOFÖRÜ

badoer | 05 December 2005 19:50

Tanınmış bir günlük gazetede gelişmiş bir insan kaynakları merkezi bulunmaktadır. Genel Müdür personelin kuruma kazandırılması ve kurum kültürüne alıştırılmasına özen göstermektedir.Genel Müdür, haftanın ilk günü hr zamanki gibi 08:30 da bürosuna geldiğinde ilk iş olarak İKM yöneticisi Ali Bey’i çağırarak şoföründen memnun olmadığını şu sözlerle belirtir: “Ali Bey, bizim şoförü çok aradınız biliyorum, fakat böyle olmaz ki kardeşim. Az kalsın bu sabah kaza yapıyordu. Uyardım birkaç defa, aslında iyi şoför ama uyarmak durumunda kalıyorum. Ne yapalım? Yeni bir şoför arasanız diyorum.” İKM yöneticisi Ali Bey gerekli notunu alıp konuyla ilgileneceğini söyler. Ali Bey şoförle konuşmayı düşünürken, öğle yemeğinden sonra şoförün kendisiyle konuşmak üzere odasına geldiğini görür. Genel Müdürün kendisi hakkında Ali Bey’le örüştüğünden haberi olmayan şoför şunları aktarır: ” Efendim biliyorsunuz ben 13 yıllık bir şoförüm. İşe alınmamda hiç kaza yapmamış olmam tercih sebebiydi. İşimde iyiyim. Ancak Genel Müdürümüz seyir halindeyken trafikle çok ilgileniyor. Çoğu zamanda bana karışıyor. Bu sabah gelirkende kuruma yakın kavşaktan yan yola dönmek için hazırlık yapıyordum. “Evlat sen satranç bilmiyorsun galiba. iki hamle sonrasını görüp, ona göre davranmalısın ” dedi. Aslında ne demek istediğini anladım. Ama ben bilerek sağa yanaşmadım çünkü, sağda park halindeki iş kamyonlarından birşeyler dökülebileceğinden endişelendim. Ayrıca ben satranç bilmiyorum. Bilmem mi gerekir acaba diye düşünürken az kalsın kırmızı ışığı geçecektim.”

HAYATIN KATLARI ve KADINLAR

badoer | 05 December 2005 18:45

Bir erkeğin düşünsel yeteneği, estetik birikimleri ne olursa olsun, hayatta durduğu kat, içine doğduğu kattır, tanıdığı ilk kadının, annesinin onu bıraktığı kat. Giyim zevkinin bulunmadığı bir bahçede doğduysanız, giyim zevkinin gelişmiş olduğu bir bahçeye sizi ancak bir kadın götürür. Birlikte olduğunuz kadın değiştiğinde, değişen yalnızca bir kadın değildir, hayatın neredeyse bütünü değişir.

Hayat kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır. Kabil’in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür