bildirgec.org

ashg

11 yıl önce üye olmuş, 18 yazı yazmış. 12 yorum yazmış.

Melodramdaki Temel Dramatik Yapı

ashg | 10 August 2010 15:59

Melodramın temel dramatik yapısı kalın çizgilerle birbirinden ayrılan karşıtların çatışması üzerine kurulmuştur. Konular evrensel sayılabilecek çatışmalar üzerine temellendirilmiştir. Örneğin; “Dünya iyiler ve kötüler olarak kesinlikle ikiye ayrılmıştır.” Melodramın dramatik yapısındaki olaylar ve karakterler ilk örneklerinden sonra, tekrarlarla kalıplaşmıştır. Bu olaylar ve karakterler dramatik yapının çatışmasını sağlayan özelliklere sahiptir. “Çatışma durumu dramatik bir hareket yaratır, çünkü karşıt iki ilkenin uzun bir süre bir arada varlıklarını koruması olanaksızdır ve ikisinden biri öbürüne üstün gelecektir.”

Kahramanlar Sinemada

ashg | 29 July 2010 10:42

Herkesin bir süper kahramanı vardır. Herkes en sevdiği süper kahramanın yerine geçip maceralar yaşamak, kötülerle savaşmak dünyayı kurtarmak ister. Birçok kişinin süper kahramanlara olan ilgisi özel koleksiyonlarla somutlaşmaktadır. Hakan Tunga Kalkan da süper kahramanlara olan ilgisini kahramanlarsinemada.com’da paylaşıma açmış. Çocukluğundan itibaren çizgi romanların içinde yaşayan Kalkan bir sinemasever olarak bütün bilgisine sitede yer vermeye başlamış. Ekim 2008’den beri yayın yapan “Kahramanlar Sinemada” sayfası içeriği ile diğer sinema sayfalarından daha farklı bir yerde bulunuyor çünkü bu sayfada yer alan tüm haberlerin içeriğini süper kahramanlar oluşturuyor.

Kahramanlar Sinemada

“Kahramanlar Sinemada” sayfasında süper kahramanların 1940’lardan günümüze gelen sinematografisi hakkında ve yapım aşamasındaki projeleri ile ilgili haberler yer almakta. Sayfada başta süper kahraman filmleri olmak üzere önemli çizgi roman uyarlamalarına ait filmlerin fragman ve posterlerinin olduğu ayrı bir bölüm de bulunmakta. Bu bölümde sayfanın takipçileri filmler hakkında yorumlarını paylaşıp, filmlere puan verebiliyorlar. Süper kahramanların sinema dışındaki haberleri de sayfada paylaşılıyor. Yeni çıkacak süper kahraman oyunlarına ait görüntülere, günlük yaşamda süper kahramanların yer aldıkları olaylara, çizgi roman dünyasındaki önemli gelişmelere “Kahramanlar Sinemada”dan ulaşabiliyorsunuz.

Kahramanlar Sinemada

Melodram Tanımı ve Ortaya Çıkışı

ashg | 08 July 2010 09:25

Melodramın tanımı ve tarihsel gelişimini incelemeden önce bir kelime olarak ‘melodram’ın ne anlam ifade ettiğini bilmek faydalı olacaktır. Kelime kökenine baktığımızda, Fransızca bir kelime olan “melodram”ın Yunanca şarkı anlamına gelen “melos” ve oyun anlamına gelen “dram” kelimelerinden türetildiği görülmektedir. Bu bileşik kelimenin anlamı ise fazla heyecanlı dram’dır. Bu dramda intikam, ihanet ve cinayet hüküm sürer. Melodram için, “en kestirme yoldan seyirciyi etkilemek amacıyla en kolay çarelere başvuran olağanüstü durumlar, olağanüstü rastlantılar, çapraşık olaylar düzenleyen; basit, kaba çizgilerle karakter çizmeye kalkışan, ahlak dersi çıkarmaya uğraşan bir tür” tanımlaması da yapılmıştır. Melodram “müzik eşliğinde okunan dizeler anlamına” da gelmektedir. Melodram terimi ilk olarak İtalya’da 17. yüzyılda yaygınlaşmaya başlayan müzikli dramlar için kullanılmıştır. Gelişimini devam ettiren melodram, 18. yüzyılın sonunda Fransa’da burjuva dramının yanında, hem yeni klasik trajediden hem de aşırı duygusallaşarak yozlaşmış burjuva dramından çıkan bir tür ‘halk dramı’ olarak da tanımlanmıştır. Çağdaş tiyatroda hareketli ve duygusal olaylar üstüne kurulmuş, sürekli olarak dokunaklı etkilerden yararlanan oyun türü olarak tanımlanmaktadır. Kökleri tiyatroya uzanan melodramın ortaya çıkışı ve gelişmesi de elbette tiyatro yoluyla olmuştur. Melodram, Batı tiyatrosunda gerçek yaşamda olamayacak bir olay örgüsü içinde erdemli kişilerin kötülerin elinden çektikleri acıları anlatan ve erdemin zaferiyle sona eren duygusal dram olarak tanımlanmıştır.

Pygmalion
Pygmalion

Melodramın ortaya çıkışı ve gelişimi tiyatroda gerçekleştiği için melodram tiyatrodan ayrı düşünülemez. Melodramın tiyatrodaki ilk örneğinin 1770’de sahnelenen Jean Jack Rousseau imzalı “Pygmalion” (1762) monoluğunun etkisiyle ortaya çıktığı ve geliştiği bilinmektedir.

İSTANBUL – Meeting of Souls (2009)

ashg | 03 March 2010 13:40

Türkiye ile Almanya arasındaki birçok Avrupa ülkesinden çok daha eskiye dayanan ve yadsınamayacak kadar güçlü bir işbirliği var. Ne de olsa “Alman yenilince biz de yenik sayıldık” daha ilkokul sıralarında Birinci Dünya Savaşı’nın naif bir sunumunu yapan tarih derslerindeki sonuç buydu. Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan büyük bir yenilgi ile çıkması ülkenin demografik yapısını olumsuz yönde etkilemişti. Almanya genç nüfusunun büyük bir kısmını bu savaşta kaybetmişti. 60’lı yılların başında Almanya’nın gerçekleştirdiği Türk işçi alımı iki toplum arasındaki ilişkiler için yeni bir çığır açmıştı. Almanya’ya göç eden aileler bugün aralarında İsmail YK’dan Fatih Akın’a kadar ilginç bir kültürel çeşitlilik içeren kuşaklar ortaya çıkmasını sağladılar. Zaman zaman ırkçı eylemlerin hedefi olan Türkler bugün Alman siyasetinde söz sahibi oldular. İki toplumun birbirine bakışı zaman içinde olgunlaştı ve yeniden şekillendi. “İSTANBUL – Meeting of Souls” belgeseli bu değişen bakış açısının belki de son ürünü. Augsburg’lu bir genç olan (henüz 23 yaşında) Michael Hehl’in yönettiği belgesel oldukça yalın ve oryantalist olmayan bir bakış açısı ile İstanbul’u farklı bir bakış açısı ile ele alıyor. Belgesel büyük bir ihtimalle ülkemizde gösterime girmeyecek. Ama yönetmen katıldığı festivaller ve gerçekleştirdiği özel gösterimlerle filmini daha çok seyirciye ulaştırmayı planlıyor. Michael Hehl ile kendisi ve belgeseli üzerine konuştuk.

Michael Hehl
Michael Hehl

Seni yönetmen olmaya iten neydi?

Film, çocukluk yıllarımdan bu yana ilgimi çeken bir konu olmuştur. Yani bu benim için bir bakıma hareketli resimlere olan sevgi, öteki bakıma resimlerle insanları heyecana sürükleyecek bir öykü yaratmaya provoke edilmek. Birde çekilmiş olan resimlerin sonuçta uyumsuz olmaları korkusuna karşı süregelen mücadele eklenebilir. Film çekmek, yaşamı bir parabol olarak eklemeye benzer. Benim için iyi bir film, iyi bir rock müzik parçasına benzer: parçanın akortları birbirine öylesine uymalı ki, dinleyicinin duygusal seviyesine inilebilinsin. Film çekiminde ise öykü, resimler ve özellikle oyuncuların sergilediği oyun birbirlerine öylesine uymalılar ki, seyirci etkilensin. Beni filme bağlayan en önemli nokta da, oyuncularla beraber çalışmak, çünkü onlar filmin kalbini oluşturuyorlar ve seyircilerin onların aksiyon ve gösterilerine inanabilmeleri gerekiyor. Bütün bunları oluşturmak ve ortak bir çalışma haline getirmek beni her defasında tekrar heyecanlandırıyor.

Another “Brick” In The Wall *

ashg | 14 November 2009 10:02

Uyarı: Bu yazı filmin sürpriz gelişmelerini açığa çıkarmaktadır. Lütfen filmi seyretmeden yazıyı okumayınız.

Yaratcılıkla ilgili basit bir önerme vardır: Tersine düşünmek yaratıcılıktır. Ama bu önerme her yerde her zaman geçerli değil. Rian Johnson’ın “Brick” inde de olduğu gibi…

“Brick”

2005 yapımı “Brick” Rian Johnson yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı film. “Brick” Güney Kaliforniya’ da bir lisede geçen aşk, cinayet ve uyuşturucu konuları üzerine kurulmuş. Yönetmen başlıca karakterlerini Amerikan gençlik filmlerinin klişeleşmiş tiplerinden farklı bir biçimde sunuyor: Sosyopatik seks düşkünü yerine tiyatro kulübünün kraliçesi, polis şefi yerine müdür yardımcısı, dedektif niyetine gözlüklü bir “inek”, kötü adam yerine adı çıkmış bir liseli uyuşturucu satıcısı, femme fatale olarak ise her Amerikan lise filminde mutlaka bulunan ponpon kız… Joseph Gordon-Levitt, kız arkadaşının öldürülmesinin ardından gerçeğe ulaşmaya çalışan ana karakter “inek dedektif” Brendan’ ı canlandırıyor.

Yönetmen bu ilk uzun metrajlı film deneyiminde bir kara film ekseninde türler karmasına beyazperdeye aktarmaya çalışmış. Oldukça zor bir işe girişen Johnson bana göre tüm filmi eline yüzüne bulaştırmış. Bunun nedenleri arasında öne çıkan ilk özellikler filmin bir bütünlükten uzak olan yapısı ve karmaşık bir olay örgüsüne sahip olması.

Hayatkurtaran yakın planlar
Hayat kurtaran yakın planlar

Filmin iki saate yaklaşan süresine rağmen sorduğu sorulara doyurucu cevap vermediğini düşünüyorum. Ayrıca filmin inandırıcılıktan uzak olan oyuncu seçimini ve canlandırdıkları karakterleri de ekleyebiliriz. Tüm bunlara rağmen “Brick” açılış sekansında öyküsünün en dramatik sahnesini seyircinin zihninde soru işaretleri uyandıran sürükleyici bir başlangıçla açılıyor.

90’ları özleyenlere ücretsiz ikon seti

ashg | 10 November 2009 22:17

90’lara özgü bir dokuydu ‘kot’ ya da blue jean’ teknik adı ise ‘denim’.. bu doku ile hazırlanmış ikon setleri çeşitli başlıklar altında hazırlanmış:sosyal ağlar, iş, işaretler yemek vs. tamamı ücretsiz olan setleri buradan indirip blogunuza ya da sitenize renk katabilirsiniz.