bildirgec.org

akoni

11 yıl önce üye olmuş, 88 yazı yazmış. 5046 yorum yazmış.

happy new year (mutlu yıllar….)

akoni | 29 December 2007 13:05

Yeni bir yıla daha merhaba demek üzereyiz. Eski yılın 365 tane 24 saatini tüketmiş durumdayız. Geçtiğimiz yıla başladığımız ilk saatlerde nasıl geçecek bu kadar gün, nasıl alışacağız bu yeni sayıya derken bittiğinin bile farkına varamadım. Bu yıl gerçekten hızlı geçti Bugün ilkokul yıllarımda öğretmeninim yeni yılla ilgili resim yapın dediğinde, şöyle bir şey çizdiğimi hatırladım: eski yıl yaşlanmış uzun sakallı arkasını dönmüş gidiyor. Yeni yıl ise yeni doğmuş küçücük bir bebek. Hep böyle resmedilmez mi eski yıl ve yeni yıl. Şimdi düşünüyorum da acaba yaşlanan yıl mı, biz miyiz? Aslında bu soruya cevap vermek istemiyorum. Çünkü ruhumdan çok bedenimin yaşlandığı düşünmek beni zaman zaman sıkıntıya sokmuyor değil. Yani anlayacağınız aslında bedenimiz yaşlanıyor ve yeni yıl gibi her yıl kendini yenileyemiyor sıfırdan başlayamıyor Bu nedenledir ki, bu yılı huzur içinde bedenimizi ve ruhumuzu daha çok yormadan sağlık ve mutlulukla geçirelim. Tüm hafif ahalisinin yeni yılı kutlu olsun, 2008’de eski hafifimi geri istiyorum ..

HAYALLERİM…

akoni | 16 December 2007 20:01

Hayatımızı hep hayal ettiğimiz gibi ya da hep istediğimiz gibi yaşasaydık acaba nasıl olurdu? Ama düşünmüyor değilim hayal ettiğim gibi bir yaşamı. istediğim, zihnimde canlandırdığım gibi bir yaşam….süpermiş gibi gözüksede aslında hiç de öyle değil. Aslında, hayallerindeki herşeyi gerçekleştirebilenler gerçekleştiremeyeceklerini aklıllarında kurmaya başlamıyorlar mıdır? Kim bilir? Ben bilmiyorum az önce de demiştim. Hayal ettim, ulaşmaya çalıştım hayallerime. Bazen ulaştım bazen de gerçekleştiremediklerim beni yıldırdı. Ama herşeye rağmen halen hayal kurmaya devam ediyorum. Biliyorum ki yine bazıları gerçekleşmeyecek, olsun ben hayatı böyle hayat da beni böyle seviyor. Hayallerim sakın kaybolmayın ve her zaman tam istediğim gibi gerçekleşmeyin. Çünkü o zaman ümitlerimi kaybedebilirim değil mi?

ACABA..

akoni | 05 December 2007 11:51

Az önce çok sevdiğim bir yazarın bir dergide yazmış olduğu birkaç yazısını okudum. Yazıların bir çoğu yaşamımızda karşılaştığımız, hissettiğimiz, paylaştığımız…vs şeyler üzerine ince ince dokunuşlardan ve yazarın hayata bakış açısından izlerdi.
Yazılarda yer alan konuların bir çoğunu yaşıyoruz ya da yaşayanlarla paylaşım içindeyiz. Yani kısacası bu yazıların bazılarında kendimi buldum (bende bu şekilde düşünüyorum) diyebilirim.
Peki acaba neden düşüncelerimizin parıltılarını başkalarının yazdıklarından buluyoruz ve neden düşüncelerimize tercüman olamıyoruz? Kim bilir?
Galiba bize kendimizi başkalarının anlatmasına o kadar çok alıştık ki, kendimizi kendimize anlatamaz ve hatta kendimizi başkalarının yazılarında arar olduk. Başkalarının beğendiği ve anlattığı gibi olup çıktık açıkçası.
Sanırım bu yazı bu nedenle kendime eleştirimdir. Takılıp kaldığım “acaba ne düşürler” deyip yapmak isteyip de yapamadıklarıma karşı bir duruştur. Bu nedenledir ki, aldım elime kağıt kalem yazmaya başladım.
Bu yazı düşüncelerimin derin ve sağlam ayak izlerinin başlangıcıdır. Bu ilk adım, ikinci adımı atmadan ilk adımın ne kadar güçlü olduğunu görmem zor.

EVİMDEYİMMM!!!

akoni | 03 December 2007 12:07

Hafif gecesi için Antalya’dan ayrılışım nedeni ile birazcık hafiften ayrı kaldım. Çünkü İstanbul’daki günlerimi yakınlarım, dostlarım, arkadaşlarım ve sevdiklerimle birlikte geçirdim. Benim için güzel bir tatil oldu, aslında giderken bu kadar uzun süre İstanbul’da kalmayı düşünmemiştim ama sevgili gelinimden dönüş iznini almam bir hayli güç oldu. Sizlere hafif gecesinden resimler getirdim, çünkü bunlar sizleri yad ettiğimizin delilleridir. Bu kadehler siz gelmeyenler için kaldırılmıştır. İnşallah bir başka bahara yine birlikte olmak
umuduyla.

SABAYA KADAR EĞLENDİK :)

akoni | 29 October 2007 17:31

Herkese merhaba,
Yazmak için ancak fırsatım oldu. Benim için gerçekten hayatımdaki özel ve unutamayacağım anlardan biri oldu hafif gecesi. Çok güldüm ve sabaya kadar eğlendik 
çilek, euqon, arrogante, buddhala, devilorangel, pilli pati, gonulerdas, sedaflora, expresyon, esrikgemi, guddicini, xogego, zeyynep… Hepsi birbirinden güzel, şeker insanlar. Hepinize bu güzel gece için ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Korkarım bu gidişle bende bağımlılık yapacak ve kısa sürede yeni bir organizasyon isteyeceğim.İçlerinde en yaşlı üye olarak gerçekten çok keyif aldım. Gelemeyenleri tek tek yâd ettik hep birlikte. Bir kez de bu geceye gelemeyenler için kaldırdık kadehlerimizi. Umarım bir daha ki sefere onları da aramızda görebiliriz.
Bu gecenin organizasyonunu yapıp son andaki rahatsızlığı dolayısıyla aramıza katılamayan nicholai hel’e de geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.

YARIM ASIRLIK ÖMÜR

akoni | 02 October 2007 09:51

Geçtiğimiz aylarda 50. yaş günümü kutladım. Yarım asır. Dile kolay. Çocukluğumu hatırladım, elli yaşına gelmiş insanları düşündüm… Çocukken onlar çok büyük, yaşlı gelirlerdi gözüme. Yıllar ilerleyipte o yaşlara gelince ruhun genç kaldığını ama aslında bedenin yaşlandığını farkettim. Çocukluğumdaki 50 yaş kavramı değişmişti. Ben kendimi genç hissetmekteydim. Çok sular geçmişti köprünün altından. Geçirdiğim her yıl beni büyüttü, geliştirdi, değiştirdi.
Değişen her şey yaşamıma özgürlüğü getirdi. Tarifi kolay, anlamı derin.. Meğer hayat nasılda başkaymış özgür olunca.. Ama ne gariptir ki bazen o yüklerin tekrar gelip omuzlarıma oturduğunu farkediyordum. Her seferinde özgürlüğüm güçleniyor ve içimi her seferinde tarifi mümkün olmayan güzel bir duygu sarıyordu.
Kimi zaman kendimi ifade edebilmenin özgürlüğü , kimi zaman hayır diyebilmenin özgürlüğü, kimi zaman sevmenin, kimi zaman bağımsız olabilmenin özgürlüğü , kimi zamanda var olmanın özgürlüğü yaşamımı zenginleştiriyor.
Bazen tutsaklığımı farkediyorum. Yaşam deneyimlerim beni kendime tutsak ediyor.
Yaşamı paylaştığımız herkesle öylesine sıkı bir ilişki içerisindeyiz ki. Yaşamı paylaşırken bu kalıplarımızı çevremizdekilere yansıtıyoruz. Özgürleşmek adına bazen tutsaklığı kabulleniyoruz Bazen de tutsak ediyoruz etrafımızdakileri.. Ancak yaşama tanık olabildiğimizde bununda farkına varabiliyoruz.
Peki tek başına özgürlük ne ifade ediyor ? Ben tek başıma özgür olmuşum ne fayda.. Sen, o, diğerleri özgür değilse, içimdeki coşkunun ne anlamı varki ? Biz olabilmenin yolu hepimizin özgürlüğünden geçiyor. Birimizin özgürlüğü diğerimizin tutsaklığına neden olabiliyorsa o özgürlüğün ne anlamı var.. Çünkü hepimiz biriz ve aslında hepimiz birbirimizin içinde birbirimize hizmet etmekteyiz. Bu duruma tanık olunca. Her özgürlüğün içinde tutsaklık, her tutsaklığın içinde de özgürlük vardır. Tutsaklık özgürlüğe giden yoldur aslında.

HAFİFTEN İÇMEYE GELEMEYENLER İÇİN…

akoni | 27 September 2007 09:17

Merhaba,
Bu yazım hafiften içmeye gelemeyenler için. sizlerden ayrı olmak, bir arada olamamak sizlere haksızlık olur diye düşündüm. Lütfen sizde 27/10/2007 Cumartesi akşamı bu sayfadaki sizler için hazırlanmış ortama girmek için eğer ki 18 yaşından büyükseniz (içki ortamı olduğu için 18 yaş sınırı) eveti sonra da böyle buyurun yazısını tıklıyorsunuz. Artık gerisi size ait. İsterseniz ilk önce gramafonu tıklayın 1- hüsnü fasıl 2- fidayda 3- kumsalda parçalarını dinleyebilirsiniz. o arada rakı şişesini tıklayarak içecekler hakkında bilgi edinebilir, yiyeceğiniz mezelerden hangisini seçerseniz tarifinide alabilirsiniz. Penceredeki manzarayı, duvardaki belgeyi, tv’yi ve asılan örümceği de tıklamayı unutmayın ki içim rahat olsun. Sizler de bizlerle olmuş kadar olacaksınız .Hemde zahmetsiz…