NY da kaldığım zamanlarda uzun uzun gezintilere çıkar girmemiş deliklere girer sanki bela arardım. Vücudumda bu sayede bir kaç iz kalmadı değil. Yine bir ögle sıcağında rock n roll adına bir şeyler yapmak istiyordum. Bu istek sıkı bir dayakla sonbulabilirdi.
NY da asla kazanan çıkmamıştı. Bense o kaybedenlerin arasında soguk bir duş ile sabahları uyanıyordum. Evden çıkarken posta kutumda her zaman olduğu gibi 10 larca flyer ve fanzin buldum. Bunları biriktirip arşivliyordum. Bu sefer işin derinine inmeğe karar vererek downtown dan biraz uzaklaştım. Metro karardı, yollar ıssızlaştı ve varmak istediğim noktaya geldim.
Zine adlı dükkan tıklım tıklım doluydu. İçeride sadece kurukafa eksik gözüküyordu. Kimse birbirine değmeden fotokopi ile çogaltılmış dergileri karıştırıyor, mırıldanıyordu. Önümde duran fanzine baktım kapak sadece simsiyahdı. İçine göz atınca tüm sayfaların simsiyah oldugunu gördüm. 2 dolar olan bu kirliliği hemen yerine koyarak birinin bana seslendğini duydum.
Bay Bastiani dedi. Arkamı döndüğümde uzun saçlı Mr Mark St yi gördüm. Bana sarıldı. Elindeki dergileri bir çıpıda bırakmış şimdi koyduğu yerden alıyordu. Kapaklara baka kaldım Mr Mark elindeki porno dergileri gösterip ilgimi çekip çekmediğini sordu. İlgi alanımı hemen oradacıkta sınırladım. Mr Mark yeraltında çıkan bir porno derginin editorlüğünü üstlenmişti. Ama bu dergide resim adına bir şey yoktu. Dergi sadece porno piyasasında çıkan filmleri inceliyordu. Derğiyi incelediğimde oldukça geniş bir arşive sahip olduklarını düşündüm. Gözüme çarpan ve beni oracıkta vuran türk pornosunun ilk 10 da olmasıydı. Mr Mark a hemen bunu sordum. Beni kahve içmeye Edz12 ye davet ederek yol boyunca lafladık.
Türk pornoları dediği aslında bizim eski erotik filmlerimizdi. Piyasa o kadar hızlıydı ve o kadar çabuk tükeniyordu ki bizim haberimiz olmadan türk filmleri burada eşsiz bir yer edinmişti.
Elimde gerçek yerli porno olup olmadığını sordu. Bir iki tane olduğunu ona söyledim. Bunları hemen incelemek istediğini hatta dergiye yorumlarını yapıp yapamayacağımı sordu. Filmler vcd formatındaydı ve bu ilkellikti. Biraz canı sıkılarak VHS olsa dedi. Mr Mark mail adresini vererk kapaklarınıda scan edip yollamamı tembihledi.
Eve dönerken filmlerin isimlerini düşündüm. Bunlar ingilizce nasıl olacaktı. Bende hiç kasmayarak isimlerini tercüme etmedim.