bildirgec.org

admin

11 yıl önce üye olmuş, 1894 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

Sağlıklı Beslenmek – Ama Nasıl?

admin | 15 March 2011 10:45

Kabul etmek lazım ki, günümüzün dünyasında aslında birbiriyle temelden çelişen iki eğilim var: Bunlardan biri, mutfakla ilgili ve mutfakta başarılı olmak; diğeri ise, fit yani sağlıklı, formda olmak. Blog dizinlerine baktığınızda mutfak ve/veya yemek tarifleriyle ilgili olanların fazlalığı gözden kaçmıyor. Türkiye’nin en sevilen, en çok tıklanan blogları arasında mutfak blogları herhalde başı çekiyor. Öte yandan, bir diğer eğilim sağlıklı olmak. Artık bir dirhem et bin ayıp örtmüyor. Fazla kilosu olan kişi, sistemin dayattıklarından biri olan modaya uyamıyor, iş görüşmelerinde tercih edilmiyor, kendine daha az güvenebiliyor.

Ruhumu tatile çıkardım

admin | 15 March 2011 06:30


Ruhumu tatile çıkardım bugün, dedim ki ona, sen çok hırpaladın kendini çok yıprattın ama dinlenmelisin artık. Dinlemek istemedi tabii ki beni, anlamak istemedi, kulaklarını tıkayıp kafasını sağa sola sallamaya başladı bir yandan da seni dinlemiyorum, dinlemiyorum, dinlemeyeceğim diye bağırıyordu. Çünkü içinde bir işkolik gizli, bir ben olmadan kimse yapamazlar sesi çınlıyor boş koridorlarında, ben olmazsam her şey yarım kalır. Belki de yarım kalan bir tek hayatımdır.

Hah şöyle! Bırak ben diye başlayan cümleler kurmayı bir köşeye. Hatırla geçmişini, mesela geçen senenin kasım ayını…hatırladın di mi yine böyle olmaz, ben olmazsam bir şeyler yarım kalır derken bir anda içinden bir ay kafa izni yapsam diye iç geçirmedin mi hani, hatta hatırlasana bir bahanem olsa da bir ay kimsecikler bana dokunmasa dediğin anı. Dua niyetine geçti belki de belki secret’ın sırrı gerçek oldu, belki pozitif düşünce gücü. Peeh! Palavra! Nasıl istediysen öyle oldu değil mi, sahiden bir süre kimsecikler sana dokunamadı…

felaket senaryoları ve sürüklendiğimiz huzursuz ortam

admin | 14 March 2011 21:27

Dünyamızda son yıllarda yaşanan büyük felaketlerden bahsetmek istiyorum. Aslında felaketlerden ziyade basında ve insanlar arasında çıkan dünyanın sonu senaryolarından. Felaket senaryolarıyla gelen insanların amacını anlamak kolay değil. Sanki felaket senaryolarıyla insanları korkuttukları dünyada yaşamıyorlar. Japonyada yaşanan büyük felaketten dolayı zaten tüm insanlığın içinin sızladığına, felaket anına dair videoları çok kimsenin izleyemeyecek kadar hassas olduğuna eminim. O insanlara bir yardım eli nasıl uzatabiliriz diye düşünürken önümüze sırf biraz daha fazla okunmak yada izlenmek adına felaket ve dünyanın sonu senaryolarıyla geliyorlar.

Ramadan’a hazır mıyız?

admin | 14 March 2011 15:18

Türk popüler müziği, aynı, sığ nehirde akıp duruyor hep. Kendi etrafında tur atan bir oyuncak gibi. Cesaretsiz yapımcılar, fotokopici söz yazarları, havada asılı kalmış vaziyetteler. Kağıt albümler, lunaparksız vokaller neredeyse üretilirken çöpe gidiyor. Ama neyse ki uzaktan beliren ışık kümeleri de var. Rengarenk, korkusuz, “yeni”nin peşinden yürüyen gençler. Onlar renkleri karıştırıyor, deniyor, çekinmiyor, farklı tatların ardından koşuyor. İyice kararan müzik aleminde onların sayesine pastel renkte ışıltılar beliriyor. Onlar, ışıklarıyla nehrin karşı tarafında.İşte o nehrin karşısındaki isimlerden biri, Ramadan. İlk albümüyle samimi, ısrarcı olmayan, sakin hatta neredeyse çekingen bir vokale hazır olup olmadığımızı soruyor. Tüm söz, müziklerin kendisine ait olduğu “Hazır mısın?”da, biri yeniden düzenleme olmak üzere dokuz şarkı yer alıyor. Synth pop’u alıp kendince yeniden üreten genç müzisyen, şarkılarındaki samimi sözleri, temiz altyapı ve düzenlemeleri ile övgüyü hak ediyor.İnternet sitelerinin başında, küçücük bilgisayar ekranlarının karşısında, profillerden, resimlerden, kamera görüntülerinden aşık olmaya çabalıyoruz. Böyle bir arkaplanın üzerine inşa edilen “Aşık Olasım Var”da tüm zamane gençleri gibi “ilk görüşte”, “sırılsıklam”, “hatta ölesiye” aşık olmak isteyen birinin hikayesinden bahsederken, “7 24”te bir türlü aklından çıkmak bilmeyen sevgilisinden yakınıyor. Arada kalma durumuna yoğunlaşan “Yüksek Kontrast”, demosu ile Ramadan’ın müziğiyle tanışmama vesile olan şarkıydı, genelde demolar, albüm kayıtlarına dönüşürken içlerindeki su kurur, demir çürür; amatörlüğün, yeni bir şeyler denemenin tadı tavsar. Neyse ki Ramadan’da öyle olmamış, şarkıların içlerindeki sevimli renk tonları korunmuş. Ki bu sözünü ettiğim üç şarkı, albümün diğer şarkılarından birkaç adım önde yürüyor. Ama albümün tümü özenli, eli yüzü düzgün parçalarla ilerliyor, hiçbir şarkıyı geçmek istemiyorsunuz. 80leri duyumsatan bir synth pop nehri, bu albüm. Bir ömür aynı kano ile üzerinde gezinmeyi seveceğiniz, eve dönmek istemeyeceğiniz bir nehir. Tabii nehre yansıyan Pet Shop Boys gölgesini ve kısmi bir Depeche Mode izini fark etmemek mümkün değil. Bu bir yergi değil tabii ki, Ramadan önümüzdeki albümlerinde muhakkak kendi suyunu, akışını bulacak.

Örümcek Isırığının Viagra Etkisi

admin | 14 March 2011 12:13

Örümceklerden hemen herkes korkar veya tiksinir. Oysa örümceklerin zehirlerinden günümüzde birçok ilaç ve faydalı çözümler üretilebilmekte. Orta ve Güney Amerika’da görülen muz örümceği Phoneutria nigriventer bir erkeği ısırdığında 4 saate kadar ereksiyona sebep olduğu gözlemlenmiş. Georgia Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanları bu durumun ereksiyon bozukluklarında tedavi amacıyla kullanılabileceğini söylemiş. Bence bu durum örümceklere olan bakış açımızı bir nebze olsun olumlu yönde etkiler. Yani artık örümceklere bir haşere gözüyle değil, birçok erkeğin bir gün başına gelebilecek olan büyük korkusuna kurtuluş reçetesi olarak bakılıyor.

BOB ROSS ( TRT 2’deki Kıvırcık saçlı ressam amca )

admin | 14 March 2011 11:13

Bob Ross, insanlara resim yapmayı sevdiren ressam…
Yarım saat içinde kendine yeni bir dünya yaratabilen tek kişidir.

Birçok mükemmel resim sanatçısı vardır. Fakat Bob Ross farklı ve özeldir. Onu özel yapan samimiyetini resimlerine işlemesidir. Kalem kullanmadan resim yapan, silgi kullanmadan yaptığı yanlışları düzeltebilen, siyahla beyazı rengârenk yapmayı başaran, siyah arka plandan parlayan güneş ışıklarını yansıtan, beyaz tuvalde kapkara geceyi resmeden mucize eller ona aittir.

Mükemmelin de ötesinde çok başarılı bir anlatım tarzı vardır. Hep aynı kelimeleri kullandığı halde her seferinde farklı bir konuyu anlatır. Ev yaparken ağaçtan bahseder ve ev çizerken ağaç yapmayı öğretir. Denizdeki dalgaları yaparken oradan hep bir geminin geçtiğinden bahseder. Geminin hızına göre dalgaların boyunu sınırlar. Büyük tepeler çizerken önce güneşin mesafesini ölçer. Gökyüzüyle tepelerin arasında mutlaka bir renk değişimi olur. Tepelerin güneşe bakmayan bölgelerini gölgelendirirken orda birilerinin dinleniyor olma ihtimalini göz önünde bulundurarak iniş çıkışlı, merdivensi bir yamaç yapar.

Kaybolmana İzin Vermeyeceğim

admin | 14 March 2011 10:03

Hep böyle oluyordu. Ne zaman tesadüfen başbaşa kalsalar, yanlarında birileri olduğunda bitmek bilmeyen sözcükler bir anda tükeniveriyordu sanki.

Az önce masalarında diğer arkadaşları da varken, saçmalamaktan zerre kadar korkmadan, aklına geleni söylüyordu oysa. Topluluğun bir parçası olmak, sadece kendisi olmaktan çok daha az sorumluluk gerektiriyordu ne de olsa. Yersiz bir gülüş ya da saçma bir espri, kendi kişiliğini temsil eden şeyler haline gelmiyordu.

“Birazdan kalkarım.” diye yatıştırmaya çalıyordu kendini. Şu kahveyi bitirmeden önce, gitmek için iyi bir bahane bulmalıydı.

ÖRÜMCEK

admin | 14 March 2011 09:10

Bir kütüphanede ağını örüyorsun örümcek… İnce, çok ince bir iş yapıyorsun, muazzam bir teferruatı kollarına sarınıyorsun.

İki saattir sınırlarını görmeye, seni daha iyi tanımaya çalışıyorum.

Şu önümde bir zincirini daha tamamladığın ağın mesela…Çalışma masasının bir kenarına bir şey salgıladın, gelen gidenin kokulu rüzgarlarıyla bir sağa bir sola sallanan ince ipini geldin önüme yapıştırdın. Kimbilir nereden geldin… Sonu yok çünkü zorla görmeye çalıştığım bu şeffaf icraatının… Görünmüyor yaptığın iş, seninki öyle tehlikeli bir gidiş… Şu yanımda oturan çocuğun bir kolunu kaldırmasına bakar harcadığın saatlerinin bir hiçe dönüşmesi… Tıpki bir tusunami gibi…

savaş

admin | 13 March 2011 17:55

Yaşamak için en temel gereksinimlerimiz yemek su ve havadır. Vücudumuzun sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebilmesi için bir de zararlı dış etkenlerden korunması gerekiyor. Soğuk, sıcak, zararlı güneş ışınları vs. Bir de bunlara ek olarak mikrop ve virüs gibi sağlığımızı bozabilecek, hayatımıza son verebilecek canlılardan korunmalıyız.

Japonya Depreminin ve Tsunamisinin Bize Hatırlattıkları

admin | 12 March 2011 14:35

Tsunami felaketi
Tsunami felaketi

Bugün itibariyle Japonya’nın kuzeyinde meydana gelen yaklaşık 9 şiddetindeki deprem ve ardından gelen tsunami neticesinde 400’den fazla kişinin öldüğü belirtildi. Birçok yerleşim yeri sular altında kalırken, bunun yanında sanayi bölgeleri, ekili tarlalar, limanlar, havaalanları vs. felaketin boyutunu gözler önüne seriyordu. Sular içinde yüzen arabalar, evler, devrilmiş gemiler tam bir küçük kıyameti andırıyordu.

Aynı felaket acaba Türkiye’de olsaydı, deprem bölgemiz Marmara bölgesinde meydana gelseydi acaba durum ne olurdu? Ölü sayısı 3 haneli değil belki 5 belki 6’lı hanelerle ifade edilecekti. O Japonlar tarihlerinin en büyük felaketlerinden birini yaşadılar. Bu kadar büyüğünü beklemiyorlardı doğrusu, onların tabiriyle onlar bile korkmuştu. Ama hepimizin tanıdığı meşhur Türkiye’deki Japon sunucu ve oyuncu Ayumi Takano şunları söyledi bir TV kanalında: “Bizler küçüklükten beri depreme duyarlı ve bilinçli yetiştirildik. Her yıl 1 Nisan’da okullarda deprem için eğitim yapılır, deprem çantaları hazırlanır, eksikler tamamlanır. Mühim olan deprem anında soğukkanlılığı korumaktır. Deprem sonrasında yönetimin direktiflerini uygulamak gerekir. Herkes kendi kafasına göre hareket edip karışıklığa neden olmaz.” bağlamında sözler sarf etti. Bu sözler bizim için çok büyük anlam ifade ediyor. Hele ki deprem sırasında yerlerinden kıpırdamayan, bulundukları bina ve yapıların sağlamlığına 0 güvenen bu insanların yerinde bizim vatandaşımız söz konusu olduğunda tepki tam tersi oluyor.