bildirgec.org

absynthe

11 yıl önce üye olmuş, 54 yazı yazmış. 214 yorum yazmış.

Voynich El Yazması

absynthe | 06 April 2008 21:11

Amerikalı sahaf William Voynich, 1912’de İtalya’da üzerinde anlamsız sembol ve resimler bulunan 240 sayfalık belgeyi satın aldığında, büyük ihtimalle bunun çözülemeyecek bir dilde yazıldığını tahmin etmemişti.

Kitabın 13. yüzyılda Roger Bacon tarafından yazıldığı iddia ediliyor. Ölçüleri 15 cm’ye 27 cm ve araştırmalara göre 28 sayfası eksik(muhtemelen kaybolmuş veya yırtılmış). Yazılar mavi, sarı, kırmızı, kahverengi ve yeşil.

Mimesis: Platon Vs. Aristoteles

absynthe | 22 February 2008 15:02

Antik dönemin büyük iki filozofunun, Platonve Aristoteles’in neredeyse her konuda söyleyecekleri vardı. İkisi de etiğe, politikaya, fen bilimlerine, matematiğe, geometriye ve daha birçok konuya ilgi duydu. Bazen birbirlerinin fikirlerini kabul ettiler, fakat genellikle zıt düşüncelere sahip oldular. Edebiyattaki görüşlerine gelince, ikisi de edebiyatı gerçek hayatın taklidi olarak görüyorlardı (mimesis); fakat bu taklidin tanımı, kullanışlılığı ve insanlar üzerindeki etkisi hakkında tamamen farklı düşünüyorlardı.

Platon ve Aristoteles
Platon ve Aristoteles

Endüstri Devriminin Toplumsal Etkileri

absynthe | 29 January 2008 00:22

İngiltere’de başlayıp tüm dünyaya yayılan Endüstri Devrimi 18 ve 19. yüzyılın dönüm noktalarından biri. Devrim, seri üretime imkân sağlayan buhar gücünün keşfi ile başladı. Ve toplum hiç olmadığı kadar değişti. İlk olarak işverenlerin gücü arttı ki bu bir işçi sınıfının oluşmasına yol açtı. İşçi ve işveren arasındaki açık büyüdü de büyüdü. Bu değişiklikler ilk önce İngiltere’de, daha sonra da devrimin etkisi altına giren tüm ülkelerde toplumsal değişikliklerin oluşmasına yol açtı. Bunlardan en önemlileri çocuk işçi sayısının muazzam bir şekilde artması, evde yaşam ve çevre koşullarının değişmesi ve sendikaların kurularak işçilerin işverenlere karşı bir araya gelmesi olarak sıralanabilir.

Madımak’ın Altındaki Lokantaya Uyarı

absynthe | 14 December 2007 21:13

İlk defa geçen sene Simurg
adlı belgesel oyunu seyrettiğimde Sivas Katliamı’na sahne olan Madımak Oteli’nin alt katında hala bir kebapçı olduğunu öğrenmiştim. Oyunun yazarı iyimser bir bakış açısıyla kebapçının sahibinin orayı kapatmasıyla bitirmişti oyunu, ama gerçek bu değildi.

Maalesef o kebapçı hala orada. 37 kişinin yanarak öldüğü yerde insanlar nasıl oraya gidip yemek yiyor, o dükkanın sermayesi nasıl dönüyor bunları aklım almıyor ama, dükkanın kapatılması için uyarılar devam ediyor. Son olarak ‘Sebati İskender’ adlı lokantaya İskender markasının sahibi Yavuz İskenderoğlu’ndan da ihtar geldi. Yavuz İskenderoğlu, “Madımak Oteli altında bu tabela canımı çok yaktı. İşyeri sahibi tabelayı indirmezse tazminat davası açacağım” dedi.

Hebenneka…

absynthe | 05 December 2007 18:06

http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2001/03/03/yazarlar/yazarlarprn13.html

Holofonik Ses Kaydı

absynthe | 19 November 2007 00:34

İlk ses kayıt cihazının(phonograph) 1877’de Edison tarafından icat edildiği biliniyor. 1950lerde ise çift kanallı ses kaydı geliştirilip iki kulaktan duyulan sesin bir çevreleme(surround) etkisi yaratması sağlanıyor.

Fakat ses mühendisleri farkediyor ki kaydedilen ses kulağımızla duyduğumuz özgün sesten çok farklı, bunun üzerinde çalışmaya başlıyorlar. quadrophonic, yani dörtyönlü ses kaydı yapmaya başlıyorlar.

1980lere geldiğimizde Hugo Zuccarelli’yi görüyoruz, holofonik ses kaydını icat ediyor bu amcamız. Hologramkısaca üç boyutlu resim tanımlanırsa, holofoni de üç boyutlu ses diye tanımlanabilir sanırım.

Teşekkürler hafif(ve hafif’teki siyasi tartışmalar hakkında)

absynthe | 18 November 2007 00:54

10 dk. kadar önce mim başlığının en tepesindeki linke tıkladım. Açılan sayfada Kürtleri aşağılayan bir şiir, aşırı milliyetçi bir siteye link gönderiliyor. Herkesin siyasi görüşü olabilir, bunu insanlarla paylaşmak ve hatta tartışmak bana kalırsa çok sağlıklı ve gereklidir, zaman zaman hafif ortamında bunu görüyoruz.

Fakat bir topluluğu aşağılayıp yanınıza yandaş toplamak size bir kar getireceğine zarar getirir, çünkü aşağıladığınız insan topluluğunun da sizi aşağılama hakkı doğar. Ayrıca elinizde bilimsel (antropolojik) veriler olmadan bir halk hakkında keskin sınırlar çizemezsiniz, zira insanın olduğu her yerde farklılıklar mevcuttur. Tam buna benzer bir yorum yazacaktım ki sevgili editörlerimizden biri bu mim girişini silmiş. Çok teşekkür ederim, böyle bir linke bu sitede izin vermediğiniz için..

ODTÜ Barış Günleri

absynthe | 04 November 2007 23:47

Son günlerde tezkere tartışmaları ve kaybettiğimiz şehitlerle artan faşist söylemler, hatta biraz sakin olsak dediğim yazıda karşılaştığım tepkiler(ki bu tepkilerden çok daha fazlasını sokaklarda görmem) beni barış çağrısı yapmakta yıldırmadı. Ne mutlu ki yalnız değilim, barışı isteyen insanlar olmasından dolayı çok mutluyum. 3 Kasım Ankara mitinginde onbinlerle barış için yürümüş olmaktan çok mutluyum.

Ve ODTÜ’de önümüzdeki iki hafta barış günleri, işte asıl bunun için çok mutluyum. ODTÜ’deki öğrenci toplulukları birleşti ve ODTÜ Barış Günleri’ni düzenledi. Etkinlik hakkında daha fazla bilgiye barissenicagiriyor.org‘dan ulaşabilirsiniz.

Kafamın içinde şarkılar.. Hepsi de senden dem vurur..

absynthe | 01 November 2007 09:08

Biz değil, şarkılar yaşadı aşkımızı, sen de fark ettin mi bilmem… Ah, hatırlayabilsem ilk hangi şarkıyla seni sevmeye başladığımı; o kadar şarkı geçti ki üstünden… Fakat senin beni sevdiğini anladığım parça, neydi adı, Twist in My Sobriety, Tanita Tikaram‘dı, değil mi? Benim doğduğum yılın şarkısı… Belki de benim sende doğduğum anın şarkısı… Aslında hiç alakası yoktur o şarkının aşkla, nasıl da anladık ama değil mi, o şarkıdan sonra her şeyin değişeceğini… Değişti de… Şarkıları daha bir iyi anladık o şarkıdan sonra.