http://www.sondakika.com/haber-ferrari-otomobiliyle-eczaneye-girdi/
iPod Partisi Siteye Taşındı
shayma | 16 June 2008 16:41

elmasepeti.com’un düzenlediği Sennheiser ve Apple IMC sponsorluğundan gerçekleşen iPod Partisi’nin sitesi.
Aslında parti bu siteden yönetiliyor denebilir. Parti gecesi herkes iPod’larında çalmak istediği parçaları buradan girip kayıt oluyor.
Sonrasında parti gecesi performanslarını sergileyen DJ’ler yapılan çekilişte ; Sennheiser kulaklıklar, iPod, iPod touch, iPod shuffle gibi hediyelerin sahibi oluyor.
Parti sonrasında ise görseller buradan yayınlanıyor.
Herkesin Sahip Olmayı İsteyebilecegi 7 Prototip Cep Telefonu
xerre | 16 November 2007 17:27

finger phone
1) Finger Phone
Parmaklarını ceptelefonuna çevirmişler…Nasıl mı?
Laser dalgalarıyla çalışan ve parmaklarınıza ışınlar gönderebilen bu alet ile,laser sayesinde parmaklarınıza dokunduğunuzda tuşlara da basmış oluyorsunuz.
2) CUin5 Interesting Concept Phone
Bu telefonla,istediğiniz kadar tuşa sahip olabilirsiniz.Ekranı yok ama tabiki mikrofon ve speakerı var hem de telefonun heryerinde…

CUin5
3) Mountable wall phone
Bu ceptelefonu tasarlanırken, tüm ilhamını dillere destan Apple Phone ‘ dan almıştır. Fakat daha sonra bikaç benzersiz özellik eklenmiştir …

Mountable wall phone
Beyin Gücünüzü Geliştirin!
bpilli | 10 July 2008 11:28

Beyin gününüzü 2’ye katlamak için test edilmiş 7 ipucu:
1- Fiziksel Egzersiz Yapın
Egzersiz bedene olduğu kadar beynede iyi gelir. Egzersizle beyninize çok daha fazla oksijen alırsınız.
2- Gece Uykularına Dikkat
Uyku, hafızayı yeniler, yeni beceriler kazandırır. Bu yüzden uykuya dikkat edin! Bazı araştımalara göre 6 ile 8 saat arasındaki uyku yeterli görülmüştür.
istiklal caddesi’nde kablosuz internet…
nikita | 22 September 2003 15:55
At, evrimi en iyi bilinen türlerden biridir
balbazar | 07 July 2008 10:33
http://yaratiliscilaracevaplar.blogspot.com/2008/07/at-evrimi-en-iyi-bilinen-trlerden.html
Commodore 64’ün arkasındaki adam
| 23 December 2007 15:08

Şurada da bildirildiği gibi, dünya Commodore’un 25. yılını kutluyor. Kişisel bilgisayar tarihinde en çok iz bırakan isimler sıralandığında, genellikle Steve Jobs ve Steve Wozniak, Bill Gates ve Paul Allen, Gordon Moore, Andy Grove, vb.’lerinin isimlerini duyarsınız. Fakat Commodere iş Makineleri’nin kurucusu olan (daha sonra Atari’nin CEO’luğunu yapmış) Jack Tramiel ismi genellikle bu listede yer almaz. Tüm zamanların en çok satan Pet, Vic20 ve Commodore 64 gibi kimi kişisel bilgisayarlarda doğrudan etkisi olmasından dolayı, bu tip listelerde ismi en fazla zikredilmesi gereken kişilerden birisi de sanırım o.
Şu site‘de, kendisi ile yapılan ilginç bir röportajı okumanız mümkün. (İlginç diyorum, çünkü Auschwitz’den kurtulan bir adam olduğu, bir süre Amerikan ordusunda çalıştığı, sonra elektronik sektörüne adım attığını, hala oyun oynamak için C64 kullandığını ve kısa süre de olsa her gün Pacman oynadığını öğrenmenin yanı sıra C64’ün gelişim süreci ve günümüz PC piyasası hakkındaki yorumlarını da öğrenmek mümkün röportajında.
Jedi Beckham. Takmış bu ingilizler bekam
WeaponX-hafif | 04 July 2002 15:21
40 adet yeni photoshop dersi
patrokan | 30 October 2009 16:12
Arayüz tasarımı becerilerini geliştirmek ister misiniz? Eğer aradığınız Photoshop arayüzü tasarımı ile başlamak veya bu becerileri oluşturmak, sonra bu öğreticiler içine hemen atla!
- Creating a Knob in Photoshop
- How to Make a Menu Interface for a Fantasy Themed iPhone Game
- Create a Promotional iPhone App Site in Photoshop
- How to Create a Slick and Clean Button in Photoshop
- Simple Button
- How to Create a Detailed Audio Player in Photoshop
- Create an Apple IPhone case from scratch
- iPhone Style Icon Tutorial
- Create the Glass Shelf Dock from Leopard OS in Photoshop
- Build a Slick Rich User Interface in Photoshop
- Loading Interface
- Make a Web Interface with Car Images
- Zoom Player Design Skin
- Volkswagen Inspired Navigation
- MP3 Player Interface Design
kaynak>>
Böylesi bir hayata yokum
MerakliKedi | 06 October 2008 13:36
Sürekli duyuyorum “Var mısın, Yok musun”. Herkes televizyon başına kilitlenmiş sürekli bunu izliyor. Türkiye’de herhalde izlenme rekoru kıran bir yarışma bu. Bir akşam sabredip ben de izledim neler oluyor diye görmek için. İşte gözlemlerim:
Acun Ilıcalı’yı gezi programından tanırdım. Eğlenceli, yerinde duramayan bir gençti. Bir ağırlaşmış, bir trajedi sunucusu oluvermiş. Eh para insanı değiştiriyor demek ki. Yarışma da zaten tam da bununla ilgili değil mi?
Kendi anlattıkları öz yaşam öyküsüne göre hayatında on milyarı olma ihtimali bulunmayan insanlar birden para beğenmez oluveriyorlar. Aman allahım, taş atıp kolunuz mu ağrıdı? Al 40 milyarı git işte. Hamdi Bey hayatlarının en büyük teklifini yapıyor onlara. Onlarsa gözlerini bürüyen para hırsı yüzünden hep daha fazlasını istiyorlar. Sadece yarışmacı mı? Seyirciler, kutuların başında bekleyenler… Herkes, herkes bir açgözlülük halinde, ille de daha fazla olsun diyor. Kimsede teklif edilen miktarın eteri olacağı duygusu uyanmıyor. Kimse tatmin olmuyor. Adeta hep bir ağızdan söylüyorlar “yokuz”… Nasıl bir dürtü bu hırs ve açlık…
Sonra hep beraber kahroluyorlar… Daha önceki teklifi kabul etmedikleri için hep beraber üzülüyorlar. Ama öyle bir üzüntü ki, sanki yıllardır çalışıp, senelerini verip biriktirdikleri para gitmiş ellerinden. Bir anda evsiz, barksız, aç, çıplak kalakalmışlar 70 milyonun önünde. Halbuki en kötü ihtimalle geldikleri durumda geri dönecekler oradan. Yani HİÇ kayıp yok. Ama bunu anlayabilecek durumları da yok maalesef.
Hani, küresel ısınma diyorlar, çamaşır yıkarken şu tasarrufları yapın, lambalarınızı şu şekilde alın, televizyonunuzu düğmeden kapatın, sifonun içine su şişesi koyun diyorlar ya… Ve bu tasarruf tedbirlerinin arkası gelmiyor ya bir türlü. En büyük tasarrufun tüketmemek olduğunu hala anlayamamış bir toplumuz galiba. İlla ki tüketmek istiyoruz. Hem de daha fazla paralar kazanıp onu da tüketmek istiyoruz. 500.000 YTL olmayacaksa daha azına yokuz. Rahat rahat tüketebilmek için ille de 500.000 YTL. Aslında daha fazlası olsa ne güzel olurdu. Daha da fazla tüketirdik… Sonra da oturur kendimize, çocuklarımıza, torunlarımıza, dünyaya yaptıklarımza ağlardık. Kim bilir, yokuz diye bağıran kitleler o zaman belki de birlikte ağlama seansları yaparlardı…