bildirgec.org

Site arşivi: hafif

Reklam öldürür

hafifuyku | 01 October 1999 14:42

Adbusters Culture Jammers Headquarters The Media Foundation, günümüz medyasının tüketim merkezli olmasına karşı savaşan ve kâr amacı olmayan bir vakıf. Adbusters sitesinin yanında bir de Adbusters dergisi çıkarıyorlar. Ara sıra Hiç bir şey almama günü, Televizyonu kapatma haftası gibi kampanyalar düzenleyip, anti-reklam reklamları yayınlıyorlar. Alkolle ilgili bir anti-reklamın altında örneğin şunlar yazıyor: Araba kazalarının %50’den fazlası alkolle bağlantılı, Kuzey Amerikalıların %10’u alkolik, bir çocuk yasal yaşa gelene kadar 100.000 alkollü madde reklamı görüyor.

homicidal lesbian terrorist

hafifuyku | 01 October 1999 13:04

Hothead Paisan Dis is the Official Website of Hothead Paisan, homicidal lesbian terrorist, avenger of scum and patron saint of freaks and misfits. Rage therapy like you’ve never seen it. Shed all guilt and repeat after us: They deserve it!

Toy Story II homoseksüelliğe özendiriyormuş

hafifuyku | 01 October 1999 10:52

Disney’s Toy Story Two: The Homosexual Agenda Landover Baptist kilisesi Toy Story II’ye geçiriyor: Toy Story II, a stealthily packaged children’s movie, doesn’t even pay lip service to original Toy Story. No, instead, it picks up where Caligula left off! This stomach-turning tale is so sexually offensive that even that ungodly crippled pervert Larry Flynt would throw his fat little body from his wheelchair and drag his carcass to the lobby to avoid seeing such putrid computer-generated mess as Toy Story II.

Bryan Winter’ın rezil olma vakası

hafifuyku | 23 May 1999 05:18

Salon Dergisinde okuduğum bir hikaye, Bir adamın kıl bir e-mail yazması sonucu başına gelenleri anlatıyor.

Washington’da bir hafta sonu. İki adet çok çalışmış insan gece bir dans mekanında tanışırlar. Dans eder, eğlenir ve e-mail adreslerini değiştirirler. Pazartesi sabahı kadın, adama tipik bir Birbirimizi daha yakından tanıyalım mesajı atar. Dikkatle tasarlanmış, fazla üstüne düşmeyen, çok flört etmeyen, ama adamın cesaretini de kırmayan bir e-mail. Aynı tonda bir mesaj yazacağına adam, dürüst davranmaya karar verir ve şöyle der:

Şu anda ciddi ve sistematik bir şekilde hayatımı paylaşabileceğim birini arıyorum. Sen iyi bir insana beziyorsun, ve inan bunu seni kırmak için söylemiyorum, ama e-mail’le 20 soru oynamaya vaktim yok. Cumartesi gecesi beş kızla tanıştım, bunlardan üçüyle ilk kahve randevumu ayarladım ve dansa her gittiğimde yenileriyle tanışıyorum… Üstelik haftada en az üç kere dansa gidiyorum. Önüme engeller koyan kadınları hemen eliyorum. Bunu, kötü bir şey yaptıklarını düşündüğümden, ya da çok kendini beğenmiş olduğumdan değil, sadece vaktimi daha ekonomik kullanabilmek için yapıyorum.

Bu şehirde randevulaşmanın kadınlar için korkutucu ve zor olduğunu biliyorum. Ama şunu bil ki bu erkekler için de zor. Aklında tutman gereken en önemli şey, ilişki kurma işini tamamıyla erkeğe bırakmamayı kabul etmiş binlerce kadınla direkt rekabet içinde olduğun. Üstelik bir çoğu yakında oturuyor…

Belki seninle bir kez dans etmiş olmaktan çok etkilenmiş, ve o banliyödeki evine ulaşabilmek için sana bir sürü e-mail yazmayı göze alabilecek bir erkekle tanışabilirsin. Ama belki de tanışamazsın. Hem, eğer böyle bir insan varsa, ve günün birinde yollarınız kesişirse, bu kadar çaresiz birinin sana verebileceği ne olabilir?
–Bryan Winter

Küstah şey! Kadın ona bir ders vermeye karar verir. Mesajını kesip yapıştırır ve şu metinle birlikte arkadaşlarına yollar:
Bu e-mail’in yüz binlerce genç kadın tarafından görüldükten sonra ona geri dönmesi ümidiyle… Lütfen bir arkadaşınıza iletin.
Onlar başkalarına, onlar başkalarına ve onlar da başkalarına, ve saire ve saire,…

Bir kaç gün içinde mesaj, dünyayı birkaç kez turlamış, tahminen 10.000 kişi (Salon’un yazarı Gentry Lane’in algoritmasına dayanarak) Bryan Winter’in küstah mesajını okumuştu. Mesajı alanların birçoğu üzerine kendi yorumlarını da eklemiş, mesajın tepesine Hasta bu adam!, Ne biçim bir herif bu?, Bu adam vurulmalı! şeklinde cümleler eklenmişti. Mesajların subject satırı sürekli değişse de yukarıdaki metine hep sadık kalınmıştı.

Bir süre sonra birilerinin aklına Washington bölgesinde kimlik tespiti yapmak geldi. Bu sefer e-mail mesajlarına telefon numarası ve ev adresi de eklendi. Telefon numarası enteresan bir şekilde servis dışı olmuş, ama adamın e-mail adresinin aranması sürüyordu. Birden bire ülkedeki bütün Bryan Winters’lar şüpheli konumuna düşmüştü. Aynı sirkülasyona şu mesaj da eklendi:

İsmim -ne yazık ki- Bryan Winter. Günlerdir bu e-mail’leri alıyorum ve artık gerçekten çıldıracağım. Bu terbiyesizin kim olduğunu bilmiyorum, ama ben değilim. Bu yüzden beni lütfen listenizden çıkarın, ve bu mesajı, birincisini forward ettiğiniz gayretle dağıtın.

Makalenin hikaye kısmı burada bitiyor. Gerisini tercüme edip Gentry Lane’e terbiyesizlik yapmaya niyetim yok. Okumak isterseniz tam adresi: şu.

Bu hikayenin bence enteresan kısmı, ne kadar çok insanın kaynağını sorgulamadan hikayelere tüm kalbiyle inanıyor olması. Üstelik nefret ve kınama hislerini bildirmeye de çok meraklılar. Evet, bu mesaj onlara yakın çevrelerinden geliyor, ve onlar da yakın çevrelerine yolluyorlar. Böylece zincirin ilk halkası, forward edenin bu hassas mesele hakkındaki dünya görüşünü öğreniyor. Mesaj, forward edenin duruşunu yansıtarak, aman da ben şöyle bir insanım, böyle bir insanım şeklinde yayılmaya devam ediyor. Bu görüş bildirme furyası da böyle zincirleri günlerce besliyor.

Yarat, bırak, keyfini çıkar, öğret

hafifuyku | 22 May 1999 10:16

Önce, kim olduğu hakkında en ufak bir fikri bile olmayanları aydınlatalım: Stephen Gary Wozniak, (halk arasında Woz diye biliniyor) Steve Jobs ile birlikte Apple Computer’in kurucularından. Bu ikilinin Dünyanın PC endüstrisine şöyle bir katkıları olmuş: insanlar tarafından satın alınabilir ilk bilgisayarları yapmışlar. Aslında bunları Woz, şahsen tasarlamış ve elde havya yapmış.

Kesinlikle muzip, eğlenceli, ve garip bir adam. Bin bir türlü telefon şakası, lisede okula tik tak eden paketler bırakmalar, üniversitede televizyonda futbol seyredilirken maçın en heyecanlı yerinde parazit yapma aletiyle sporcuları çıldırtmalar. Kısacası her türlü elektronik muziplik ondan sorulurmuş.

‘Woz’niak, Macromedia ve korsan İvanopulo

hafifuyku | 21 May 1999 05:04

Garip bir hikaye ile ilgileniyorum. İvanopulo isminde Rus bir hacker’ın sitesinde bir yazışma gördüm. Bu arkadaş Macromedia‘nın başında korkunç bir bela.

Çünkü adamların 300 ila 1000 dolar değerindeki programlarını kırıyor, ve kırma programlarını (ki bunlara crack diyoruz) Web’de kolayca bulunabilir yerlere koyuyor. Neyse, bahsettiğim yazışma Macromedia’nın anti-piracy müdürü ile İvanopulo’nun arasında geçiyor. Bu e-mail’lere web’de bolca rastlandığından fazla anlatmayacağım. Özetlersem: anti-piracy müdürü, İvanopulo’nun Web’deki sitelerini derhal kapatmasını ve bugüne kadar sebep olduğu zararın ödenmesi için hemen kendisiyle ilişki kurmasını istiyor. İvan da Kardeşim. Bunları yapmak bizim ülkemizde suç değil. Benim yazdığım programa sen karışamazsın. Onların senin yazılımını kırması sadece bir tesadüf. Diyor. İşte böyle bir kavga… Son olarak müdür İvan’a, Moskova’daki kuvvetlerimizi üzerine saldım, sen artık köpek mamasısın. manasına gelen bir mail atıyor ve İvan’dan bundan sonra gelen mail’leri okumuyor. (Çocuğun sitesi: http://ivanopulo-cracks.da.ru)

Bu hikaye de garip bir şey var, onu daha söylemedim. Macromedia’nın anti-piracy müdürünün ismi olarak Steve Wozniak verilmiş. Kim bu Steve Wozniak? Apple’ın mucidi, hatta namı diğer Woz. Mülti-milyoner olduğu için Macromedia’da anti-piracy (eeh, yeter ingilizce laf sokuşturduğun diyenlere: korsanlık karşıtı) müdürlüğü yapması pek mantıksız. Ama bir yandan da hayatında o kadar mantıksız iş yapmış ki insan şüphelenmeden edemiyor. Aslında bir hacker’ın sözüne güvenmemem gerekiyor tabii, ama çocuk da resmen adamın Wozniak’lı macromedia’lı e-mail adresini vermiş. Niye uydursun ki?
Bir dedektif edasıyla olaya yaklaşalım. Önce macromedia.com’a bakalım. Arama sayfasına gidip, Wozniak yazalım. Elimiz boş dönelim. Altavistaya +wozniak +macromedia (tırnaksız yazacaksınız) yazalım. Belki bir basın bülteni filan düşer. Hayır. Tahminen Macromedia logolu, Mac bilgileri veren siteler çıkıyor. (Macromedia’nın Mac’ler için bol bol programı var.) Steve Wozniak’ın hayatını araştıralım. Bilgisayar dünyasının ünlülerini kim en iyi inceler, Wired. http://www.wired.com‘a gidelim. Tepedeki arama satırına wozniak yazalım yandaki menüden de Wired Magazine seçelim. (İtiraf edeyim, Wired’in kapaklarından birini hatırladım. Peki, Woz nerede? diyordu.) Evet, istediğim makale geldi. Adresi: şu. Okuyalım. Yav, ne kadar enteresan bir adam. Print edelim, yarının yazısını buradan çıkaralım.
Tabii, bu arada Woz’un Macromedia ile hiç bir alakasının olmadığı, CTRL+F basmak suretiyle (hangi browser’ı kullanıyorsanız kullanın) elde edilen, önümüzdeki sayfada arama yapma penceresine, macromedia yazarak, arayarak ve bulamayarak tarafımızdan anlaşılsın. A-aa, Woz’un kendi sitesi varmış: http://www.woz.org. Tabii Macromedia’dan bahseden yok. Ama adamın evinde Web’den kumanda edilebilen ve canlı yayın yapan kamera var. Vallahi sağa sola oynatıp zoom bile yapabiliyorsunuz…
Tamam, başarısızdım. Başarısızlığımı, önce İvanopulo’nun verdiği [email protected] adresine, sonra da ivanopulo’nun kendisine birer mail atarak kutladım. Cinim ya, Macromedia’da böyle bir adres tanımlı değilse mail geri gelecek, ben de İvan’ın yalan söylediğini anlayacağım. Geri gelmedi (buna bounce deniyor, sekmek demek) Ayrıca İvan’a da yazıyoruz, çünkü ne iddia edecek merak ediyoruz. Her halde Sen ne kek bi sörfçüymüşsün öyle diyecek, ama n’aapalım. Bir sürü başka şey öğrenmiş oldum. Umarım siz de…