bildirgec.org

zulüm hakkında tüm yazılar

vergi dairesinden emekli maaşıma 4 yıl sonra gelen bildirimsiz icra,

vurguni | 22 September 2011 14:36

Vergi dairesinden Emekli Maaşıma 4 yıl sonra gelen bildirimsiz icra,

17. 5.2007 tarihinde yaptığım işi bıraktığıma dair başkent vergi dairesine başvuruda bulundum.
İş yerinin kapanışını yaptım ve görünen borçları ödedim. artık hiç bir borcun yoktur iş yeri kapatılmıştır dediler ve başkent vergi dairesinden ayrıldım.

17 mayıs 2007 tarihinden bu yana hiç bir bildirim yapılmadı.2011ağostos ayı, karadenize gittim bankamatik kartım yıpranmış olduğu için emekli maaşımı, paramı çekemedim, 20 eylülde. ankaraya dönünce, bankamatikten paramı çekmek için gittiğimde paramı yine alamadım, paramı bankamatiklerden, alamayınca. 21 ekimde ziraat bankası tuzluçayır subesine gittim,

Zulüm

olur mu ki | 28 July 2010 13:10

Türk Dil Kurumu kelimeyi “ Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, eziyet, cefa.”olarak tanımlamış.Bence bu tanımlama yanlış. Haydi, yanlış demeyelim de eksik. Çünkü sadece güçlü olan değil, hemen hemen herkes bu zulüm batağına kendini atıyor.Nasıl mı?Hangimiz doğada uzun yıllar kaybolmayacağını bildiğimiz halde elimizdeki izmariti sokağa atmıyor? Hangimiz zararını bile bile poşet yerine kese kağıdını tercih ediyor?Bu söylediğim örnekler konuyla ilgisiz gibi mi göründü gözünüze? O zaman bir örnek daha vereyim size. 1959 yılında şehirlerimizden birinde tarım ilaçları denetimsizce öyle bir kullanılmış ki sokakta kedi kalmamış. Fareler şehri adeta istila etmiş. Farelerle başa çıkamayan ahali, çareyi komşu şehirden kedi ithal etmekte bulmuş. Birkaç ay boyunca komşu bu iki il arasında kedi ticareti yapılmış.Bu yaşananlar insanın doğaya zulmü değil midir? İnsan doğada yahut doğayla yaşamaya muhtaç olduğu için insanın insana zulmü değil midir?Öyleyse ne dememiz gerekiyor? Zulmetme dürtüsü her insanın içinde vardır. Ama insan eğitilebilir bir varlıktır. Zulüm de eğitim yoluyla kurutulabilecek bir bataklıktır.

silahlı yasam

ibrahimustura | 25 June 2008 16:09

maclardan sonra ortaya cıkan magandalar ya gökyüzünde yıltızları vurtuklarını düsünüyor yada ertesi sabah gazetelerde “cocuk ölusü”toplamaya bayılıyorlar bakmayın onlara maganda dediklerine düzen onları alnından öper ülkedeki bütün güzelliklerin yerini onlar dordurmustur hatta bir toplumun gurur anıtları olarak sadece milli maclarda degil bilimum gösterilerde silahlarını konustururlar özel sarkıcılar vardır özel sarkıları ölü yada sakat bırakılmıs cocuk resimleri biriktirmeye bayılırlar cogunun altında kocaman lüks cipleri mevcuttur .camurlu konusurlar silah cekmeden kendi varlıklarının farkına varmadan farkına varmaları imkanzıstır zaden allah”ın yarattıgı kutsal canın onlar icin bir kursunluk degeri vardır “bir arastırma yapılsın kırmızı ısık süvarilerinin bu adamlar oldukları görülecektir trafikte tek cümle zorbalıkta onların gururlu gösterisi bulunacaktır devir onların devri cünkü “cünkü herkes bilmelidir ki…mac geceleri atılan kursunlardan fazlası onların silahlarının icinde gizlidir cünkü onlar ya yasamak icin yada kursun sıkmak icin yaşarlar -onlar silahlarında korkularını tasır cünkü yüreksizdirler silahları yoksa hicbir seyleri yoktur onlardaki bu zavallı tekrarlanıs yasaların onlara gösterdigi özel muameledir yigitleri sorgusuz sualsiz asan ulke onlara kolayca af verir silah verir güc verir her defasında yine af verir onları düketmek yerine cogaltan sistemin “cocukların ölümünden yaralanmasından aslan payını almalı bence ibrahim özcana sorarsanız magdur analar babalar susmayın

dakikada 17 ölü!

| 25 November 2007 21:32

http://www.haber5.com/haber.php?haber_id=300535

abd’nin suç dosyası – 1 –

biSGen | 19 October 2007 07:30

ROSA PARKS OLAYI
42 yaşında siyahî bir kadın olan ve Alabama eyaletinin Montgomery kentinde yaşayan Rosa Parks, 1 Aralık 1955 günü, iş çıkışında Clevaland Caddesi otobüsüne binerek, ” renkliler ” ( zenciler) bölümüne oturdu. (Zencilere ayrılmış bu bölümün kapasitesi, kaydırılabilir bir işaretle belirlendiği için sabit değildi. Otobüs şoförü bu işareti zencilerin bölümünü daraltacak ve hatta tümüyle ortadan kaldıracak şekilde arkaya kaydırabilirdi). Bir süre sonra bir beyaza yer açmak isteyen şoför, Parks’ın da aralarında bulunduğu dört zencinin oturdukları hizaya geldi ve işareti bir sıra arkaya kaydırarak yerlerinden kalkmalarını istedi. Üçü buna uydu ama Parks yerinden kıpırdamadı. Şoförün, “Hemen kalk, yoksa polis çağırıp seni tutuklatırım” uyarısını umursamadı.
Sonuçta Parks tutuklandı, yargılandı ve toplum düzenini bozmaktan hüküm giydi. İşinden atıldı. İş bulamadı. Öldürüleceği, evinin yakılacağı tehditleriyle karşılaştı.. ve sonunda kenti terketmek zorunda kaldı. Ne var ki, aynı kentte yaşayan ve daha sonraları Medeni Haklar Hareketi liderliğini yapacak (ve tabii, 1968’de vurulup ortadan kaldırılacak olan) Martin Luther King’in önderliğinde zencilerin bir yıl sürecek otobüs boykotu başlayıp tüm ülkede yankılandı. 1956 yılında ABD Yüksek Mahkemesi’nin otobüslerde ayırımcılığa son veren kararı ulaştığında, ırkçı beyazlar iyice azdılar. Keskin nişancılarla otobüslere, seri bombalamalarla siyahların ev ve kiliselerine saldırdılar.Parks’ı ırkçılık mücadelesinde simgeleştiren ve önemli bir kilometre taşı olarak kabul edilen olay işte budur. Sonraki yıllarda siyahların kan ve gözyaşı dolu mücadeleleri yıllarca sürdü. Bazı güney eyaletlerinde siyah gençlerin beyazlarla aynı lise veya üniversiteye devam edebilmelerini sağlamak üzere, bizzat Başkan’ın emriyle ABD ordusunun müdahale etmesini gerektiren düzeyde olaylar yaşandı.
ABD IRKÇILIK DENEYİMİNDEN KESİTLE
ABD toplumunda siyahların pis ve aşağılık yaratıklar oldukları görüşü geniş bir taraftar kitlesi bulmuştur. “Buraya köpekler ve zenciler giremez” uyarılarıyla bazı yerlere sokulmamaları, otobüs/sinema/ okul gibi yerlere alınmamaları sıradan uygulamalardı. 1939 yılına ait yandaki resimde, Oklahoma’lı bir ABD yurttaşı tramvay terminalinde siyahlar için ayrılmış soğutucudan su içerken görülüyor.
Linç Şölen(!)leri
ABD’nin yakın tarihinde, aklı başında her kişiyi insanlığından utandıracak örnekleriyle yaygın bir linç geleneği vardır. Bu soysuz adamları yakından tanımak adına bazı belgelere bakmaya katlanmak gerekir.
909’da,Illinois kentinde, Will James’ın linç olayı… Olay yerine bir bakar mısınız ? Geniş katılım sağlayacak bir yer seçilip özenle ışıklandırılmış. Bir insanlık suçunu adeta sirk gösterisine dönüştürmüşler.
kaynak
burada Teksas’ın merkezindeki bir mahkeme binasının bahçesinden 3 Ağustos 1920 tarihli bir görüntü yer alıyor. Cinayet sanığı olduğu iddia edilen 16 yaşındaki bir siyahi çocuk linç edilmiş. Ağaçtan sallanan cesedin altında görüntüye sığmak için birbiri üstüne yığılmış olanlara bir bakar mısınız ? Sanki bir marifet yapmışlar gibi takındıkları mağrur ve mutlu ifadeye lütfen dikkat ediniz. Mensubu oldukları toplumun soysuzluğu ve utanmazlığı aşıp ruhsal bir hastalığa varan durumu şuradan da belli ki, bu sıradan bir fotoğraf değil. Bu bir posta kartı… Bir hoşluk olsun diye, bir bayram hatırası gibi insanların birbirine gönderdiği bir posta kartı…
Bu görüntü de Teksas eyaletinin Waco kasabasından ve 1916 tarihli. Kurban, beyaz bir kadının tecavüz ve cinayet sanığı olduğu iddia edilen 17 yaşındaki zihinsel özürlü Jesse Washington. İlkönce cinsel organı ve bacakları kesilmiş, daha sonra da belediye başkanı ile şerifin de dahil olduğu bir güruhun tezahüratı arasında diri diri yakılmış. Bir görgü tanığının anlatımı şöyle ; ” Washington, kürek ve tuğlalarla dövüldü. Hadım edilip kulakları kesildi. Bir direğe geçirilmiş zincire bağlı olarak ateşin üzerine sarkıtıldı. Feryatlar içerisindeki çocuk can havliyle kızgın zincire tırmanmak isteyince de , zincire sarılan parmaklarını kestiler”… ve bu belge de sıradan bir fotoğraf değil. Bir posta kartı… Kartın arkasında da şunlar yazılı :” Bu bizim dün akşamki barbekü partimiz. Resimde solda görülen benim. Oğlunuz Joe”.
ABD’de yalnızca siyahlara karşı ve de güney eyaletlerinde ırkçılık uygulanmış değildir. Her yöre kendine özgü ırkçılık çeşitlemesi geliştirmeyi başarmıştır.
Batı (Pasifik) Kıyısı ırkçılığı
Batı eyaletlerinde ırkçılık özellikle İrlandalıları, Asyalıları ve Meksikalıları hedef almıştır. Değişik göçmen yasalarıyla Asyalıların ve özellikle Çin kökenlilerin Birleşik Devletler’e girmesi, Çinlileri de kapsamak üzere beyaz ırktan olmayanların beyazlara karşı tanıklığı yasaklanmıştı. ( Etnik olarak Çin kökenli olanların ülkeye girişi 1882’den 1943’e kadar engellenmiştir). Çinliler ancak ağır ve (demiryolu inşaatında dinamitçilik gibi) riskli işlerde istihdam ediliyordu. İrlandalılara ve Çinlilere yönelik olarak sistematik kitlesel şiddet hareketleri görülmekteydi. II. Dünya Savaşı süresince, casusluk yapabilecekleri bahanesiyle Japon kökenli ABD vatandaşları özel kamplarda enterne edilmişlerdir. Daha küçük ölçekte de olsa, benzer uygulamanın Doğu kıyısı eyaletlerinde Alman ve İtalyan kökenlilere yapıldığı görülmüştür. 1943’te Los Angeles’te yaşananlar da ibret vericidir. Buradaki bir üsten izinli çıkan denizciler, Meksikalıların yoğun olduğu yöredeki bir yerleşimde, kıyafetlerini beğenmedikleri Meksika kökenlilere karşı günlerce süren vahşi bir insan avı
gerçekleştirmişlerdir.