bildirgec.org

zirve hakkında tüm yazılar

Proje ve Araştırma Zirvesi

afs | 05 March 2007 14:26

Boğaziçi üniversitesi Proje ve Araştırma Kulübü (PARK), 9-10 Mart 2007 tarihlerinde Istanbul Ticaret Odası ve istanbul Büyükşehir Belediyesi‘nin katkılarıyla Proje ve Araştırma Zirvesi düzenliyor. Boğaziçi üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek olan organizasyon, akademik dünya ve iş dünyasının önemli isimleri ile üniversite ögrencilerini bir araya getirmeyi amaçlıyor. Zirveye katılım ücretsiz.

Office 2007, Ofisler Eskisi gibi olamayacak

enstarter | 27 January 2007 09:02

Daha önce buradan da okuyabileceğiniz gibi microsoft zirvesiizlenimlerimi ve vista özellikleri hakkında bilgilerimi görüşlerinize sunmuştum. Office 2007 için ise ayrı bir yazıyı hak ettiğinden bahsetmiştim.
İşte sebepleri :
Office 2007 ile Genel Yenilikler ;

  • Öncelikle “ribbon” denen zargan sözlükten bakıp türkçesini bir kere daha kontrol ettiğim “şerit” – “ribbon” özelliği geliştirmişler. Bu şerit dediğimiz kavram aşağıdada resmini görebileceğiniz gibi eskiden yazılardan ibaret olan üst menüyü tab(sekme) yapısıyla tamamen gözle görülür, ferah ve karmaşadan eser bırakmayan bi hale getirmiş.
    Ribbon - Şerit  Yapısına örnek bir görüntü
    Ribbon – Şerit Yapısına örnek bir görüntü
  • “Damla” denen yapı ile yine “ribbon” resminde görebiliriz dosya sekmesinin yapısını oraya aktarmışlar.
  • Artık yeni office 2007 sisteminde açtığınız dosyayı değiştirp yanlışlıkla kaydetseniz bile eski hal veya hallerinin kaydını tutmaya devam ediyor.
  • Dosya isim ve uzantıları değişmiş örneğin artık Exel dosyalarını XML olarak kaydediyor ki hem boyutta tasarruf hemde kullanım açısından rahatlamalar sağlanmış (Ayrıntısı her bir office başlığında anlatılıyor) .
  • Office 2003 te artık iyiden iyiye karmaşıklaşmaya başlayan menü yapı – görüntüleri derlenip toplanmış.
  • Bu çok önemli ama aynı zamanda ramden çalan bir özellik; anında görüntü diyebileceğimiz canlı önizlemelerle ,örneğin yazı fontnun üstüne geldiğinizde metninizdeki yazı otomatik olarak değişiyor, genel tasarım hakkında karar vermeniz kolaylaştırılmış. Seçim yapıp gördükten sonra diğer fontu seçme derdi bitmiştir :).
  • Son olarakta acayip bir entegrasyon görülüyor office 2007 de. Özellikle IT ci arkadaşların çok işine yarayacak hatta bayılacakları entegrasyonlar var. Tüm office 2007 yapısını SharePoint , Exchange ve BizTalk ile entegre çok kolay hatta modüllerini kısmi olarak office in içine dahil etmişler.
  • Ve gelelim office 2007 nin satışa sunulacak paketlerine:
    Microsoft Office Basic 2007
    Microsoft Office Home and Student 2007
    Microsoft Office Standard 2007
    Microsoft Office Small Business Edition 2007
    Microsoft Office Professional 2007
    Microsoft Office Professional Plus 2007
    Microsoft Office Enterprise 2007 (Veriler Microsoft office Türkiye sitesinden alınmıştır)
    Office 2007 Programlarına genel bakış:
  • MS Ofis Access
    Çok daha profesyonel hale gelen Access e çok ayrıntılı göz atma fırsatım olmasa da daha çok tad alacağımız belli. Database yapısını yeniden elden geçiren Microsoft ekibi daha hızlı ve daha effektif bir Access vaad etmekte.
  • MS Ofis Exel
    İşte Office 2007 nin bence en ağır topu Exel 2007 yi kullanmadıysanız Exel kullandım demeyin bu kadar kesin konuşuyorum.Birincisi Exelin dosya sistemi tamamen değişmiş XML dediğimiz programcı arkadaşların çok iyi bildiği bir formata dönüşmüş ve bunun sonucunda dosya boyutlarında 50-60 % ye yakın küçülmeler yaşanmış tabii web için kullanılır hale gelmesi de cabası.İkinci olarak hücrelerden acayip güzel değerlendirme ekranları yapmak mı dersiniz, dağılım çizimlerindeki mükkemeliyetçi yaklaşımı mı yoksa hücreyi istediğiniz gibi şekilleyerek harika sunumlar hazılyabileceğinizi mi !Son olarakta sharepoint ile acayip bir entegrasyon görülüyor iş akış şemalarına geçiş gibi yorucu işlere gerek yok “workflow” butonu bu işi tek tıklamayla yapıyor.Ferrariler için derler ya “anlatılmaz yaşanır” işte Exel o kıvama çok yaklaşmış
  • MS Ofis Word
    Bir bombada wordden gelmiş içimden noluyorBill Amca yaşlandım dedirten olay ise artık yazdığınız word dökümanlarını açmak için karşı makinada da Wordün veya Word dökümanı gösteren bir programın yüklü olmasına gerek yok Vistalar bu dökümanları kendiliğinden açabiliyorlar.
    Word dökümanlarına eklediğiniz resimlere gayet profesyonel bir görüntü verebiliyorsunuz ayrıca
    Ve word döküman dosyalarının uzantıasınıda değiştirmişler yine.
  • MS Ofis OutlookEn önemli yenilik şu olmuş ; artık ekleri(attachment) kendi içinde açıyor ve değişiklik yapıldığında attachmentın içinde değişikliği saklayabiliyor.Karışık Outlook yapısını çok çalışıp derleyip toplamışlar bazı arkadaşlara karışık gelsede alışınca insanın Mozilla Tunderbirdden bile vazgeçesi geliyor.
  • MS Ofis PowerpointOfis, Üniversite projeleri ve Tanıtımar için değişmez neferimiz powerpoint öyle profesyonel effektler ve düzenlemeler ile karşımıza çıkıyor ki özellikle Powerpointle çok uğraşan arkadaşların şikayet ettikleri tekdüzelikten eser kalmamış. Bunun için çalıştığınız grafik ajansı, grafiker v.b. haber verin artık sunumlar için onlara ihtiyacınız olmayacak gibi.
  • InfoPath, Publisher, OneNote, Groove
    InfoPath ile sharepoint server can ciğer kuzu sarması olmuş durumdalar iş akış formlarını hazırlaması ve paylaşması çok kolaylaşmış. OneNote ise daha akıllı ve pratik bir hal almış, Grove için ise kendi messenger sisteminizi kurun doyalarınızı paylaşın toplantı odanızı da bana verin diyebileceğim şekilde devleştirilmiş.Sonuç olarak MS Office 2007 bence parlayan bir yıldız olmanın ötesinde iş dünyasındaki ihityaçlara çok yerinde cevaplar verecek hale getirilmiş. Ayrıca mobilite gibi kavramların yanı sıra önümüzdeki yıllarda SharePoint ismini çok duyacağa benzeriz bunu demedi demeyin özellikle SharePoint üstünde durulmuş. Sonuç olarak beklentilere cevap veren ama Sistem gereksinimleri de yabana atılmayacak bir serinin parlayan yıldızlarından biri olacak bir office 2007 göreceğiz.

Maaşlı iş dünyası

sbaskentli | 16 January 2007 10:11

Yeniden merhaba maaşla çalışanlar dünyası ;

Yaklaşık bir yıl kadar önce bir daha dönmem dediğim bu dünya ya yeniden adım atmış bulunmaktayım. Mesaimin henüz 1 saati geçti ama ben daha şimdiden ortalıkda hiç kimse olmadığı halde çatlama ve patlama durumuna geldim. Psikolojik olarak bunun bir adı varmıdır bilmiyorum. Ama bir şekilde sabit maaşla ya da belli mesai saatleri arasında çalışıyor olma düşüncesi bile beni fazlası ile germeye yetiyor.

Maaşsız ortamda ne kadar başarılı olduğumuz ciddi bir tartışma konusu olsa da enazından uçsuz bucaksız bir huzur denizinin derinliklerinde yüzmektesiniz. Zaten maaşsız kendi özerk ortamımızda başarı elde etmiş olsaydık şu an burda bu aptalca satırları karalamak yerine her zaman ki gibi aptalca satırlardan karalıyor olurdum. Sanırım şu an hissettiklerimi bir kaç yüz yıl öncesinde köle olma ızdırabını tatmış olanlar ancak anlayabilirler.

resmi olmayan bildirgec yemegi

mnc | 11 October 2006 13:07

pek yeri olamaya bilir ama en iyi si burasıdır düşüncesiyle istanbuldaki tüm bildirgeçlileri (17 Ekim) salı günü kadıköy veya beşiktaş’ta iftar yemeğine davet ediyorum (bedava değil 🙂 çadıra razıysanız başka) buraya yorum yaparak eklemek istediklerinizi, gelmek istiyorsanız; özel mesaj yoluyla bildirin.

Dağcıların kirlettiği zirveler….

oci | 01 August 2006 07:49

Dağcıların zirvelerde bıraktığı çöplerin giderek artmasından dolayı İtalyan yenilenebilir enerji firması Actelios ve Ulusal Araştırma Konseyi’nin Himalayalar’dan sorumlu Everest-K2 Komitesi (EV-K2-CNR) tarafından geliştirilen Earth isimli alet, yüksek zirvelerde ki az oksijenli ortamlarda ve sert çevresel faktörden etkilenmeden çalışabiliyor. Çalışması için elektriğe ihtiyaç duymayan alet dağlarda ki kirliği %97 oranında azaltacağını öngörülüyor. Haberin detayları burada…

2. Kobiler ve Bilişim Zırvası

abacus | 15 March 2006 17:29

Eskişehir’de bu yıl 2 si düzenlenen Kobiler ve Bilişim Zirvesi gerçekleştiriliyor. Ben bu yazıyı yazarken zirve devam ediyordu. Açılış konuşmalarında TBD Eskişehir Şubesi Başkanı Uğur Akkuş’un konuşması gerçekten komikti. Eskişehir’i Türkiye’nin silikon vadisi yapıcaz falan dedi. Umarım sonu kurtlar vadisine benzemez. izleyebildiğim konuşmalar arasında en iyi konuşma İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’ındı. en azından ayakları yere basan gerçekci bir konuşma yaptı. Zirve’ye olan katılım da oldukça azdı. Toplam kobi sayısının bir milyon yüzbin olduğu söyleniyor. Zirveye gelen katılımcı sayısı ise 80’i geçmiyordu. İşte türkiye’de kobilerin bilişime olan ilgileri. tbd’nin bilişim zirvesi için gönderdiği 12 tane spam maile hiç girmiyorum bile. Zirve’nin benim için tek iyi tarafı Pardus proje yöneticisi erkan tekman‘la yaptığım röportajdı.

hey corc versene borc & Ab

suitfly | 01 July 2004 20:07

İşgalcilerin zirvesi İstanbul’da oldu bitti. Peki ne kazandık? Veya ne kazanmışız gibi gösterildik bir bakalım. Türkiye’nin AB yolunda attığı büyük bir adım olarak tanımlandı. Demekki AB yolunda bir zirveye konukluk ederek ve Bush’a yalakalık yaparak yol alınıyormuş. peki ab’ye doğru yol alma isteği neden? Türkiyede AB’ye girmeyi neden istediğini bilmeyen büyük bir topluluk ve bu topluluğu yönlendiren medya var. Keşke Türk medyası zirvenin hemen ardından Emine ERDOĞAN’ın kostümlerinin şıklığıyla ilgilenmeyi bırakıp gerçekleri yansıtsaydı diyorum. Keşke Türk medyası hükümetin sadece iyi yönlerini göstermese. Kısaca yalakalığı kesse. “Hey corc versene borç” şeklinde ülkeyi yöneten hükümete karşı tepkisini gösterse. Ama nedense AKP başa gelmeden hespine saydıran bir çok yazar AKP başa gelince sustular. Gerçek yüzlerini gördük. Medya daha çok nasıl ilgi çekeriz diye düşünüyor. Tabi ki bu sorunun cevabını türbanlı olduğu için Çankaya Köşküne davet edilmeyenlerde buluyor. Hâtta Cumhurbaşkanını burda eleştiren bir çok yazar var. Keşke onlarla konuşup bu konunun lâiklikle ne gibi bir ilgisi olduğunu sorabilsem. Lâiklik resmi devlet alanlarına türbanla girmekte bitmiyor. Kimse onlara türbanını hiç bir zaman takamaz demiyor. Madem ülkeyi yönetiyorlar belirli sorumlulukları ve uyması gereken kurallar var. Türban dini bir sembolden öte siyasal bir sembol hale geldi zaten. Bir de türbanın kamu alanlarına sokulması için elinden gelen yapılıyor. Sizde buna destek veriyorsunuz. Bende Çankaya köşküne çıplak gireyim o zaman. Benimde inancım böyle. Çankaya köşküne çıplak giremezsek Türkiye lâik olmaz… Bu arada insan hakları mahkemesine başvuran ve üniversitede türbanla okumak istediğini bildiren bir bayan da reddi almış. Kabul edilmesinimi bekliyordu acaba? Veya kabul edilse Avrupadaki kurallar Türkiyedeki kanunların önündemi yer alıyor? Irak’ta alel acele devredilen yeni hükümet PKK’yı terörist grup olarak tanımış. Iraktaki yönetim daha kendini toparlamamışken dağdaki eli silahlı teröristlere nasıl söz geçirecek merak ediyorum. Verilen sözler daha önce de verilmişti zaten. Ülkece aralıkta verilmesi beklenen AB müzakere tarihini bekliyoruz, daha o zamana kadar istedikleri herşeyi yapabilme potansiyelimiz var malesef. Peki AB’yi neden istiyoruz? Bazılarımız çoktan vazgeçilmiş olan Avrupa’da serbest dolaşma hakkı için, bazılarımız ekonominin düzeliceğini düşündüğü için. Peki bunlar için AB’ye bu kadar yalakalık değermiydi. AB ekonomimizi düzeltecek deniyor ama ABD, Çin, Rusya gibi ülkelerin yanında Avrupa ekonomisi gittikçe arka plana kayıyor. Yaşlanan nüfusuyla nereye kadar? AB bize insan hakları getirecek deniyor. İnsan hakları getirmek ne demek? İnsan hakları sadece siyasal bir aldatmaca haline geldi. İdamına karar verilen, insan haklarına tutunmaya çalışıyor. Eğer insan olsa o idamı hakketmezdi zaten. Diğer bir yandan Türkiye’de insan hakları zaten korunuyor. AB bize daha fazla demokrasi getirecek diyorlar. Biz bilmiyoruz ama galiba demokrasinin bir ölçü birimi var. Ve Türkiye’de yeterli değil. Yoksa neden böyle bir şey istesinlerki. Batıdaki demokrasiyi daha çok beğenen varsa, bunu Türkiyeye dayatmayı değil gidip orda yaşamayı amaç edinsinler. Çünkü bize ATATÜRK’ün kurduğu demokrasi yetiyor. Doğu Türkistan’da her gün zulüm gören Türkler varken biz AB’ye bakıyoruz. Türk Birliği diye bir şey olabileceği kimsenin aklına gelmiyor sanırım. Ya da kişisel çıkarlar yüzünden getirilmek istenmiyor. Avrupa Birliğine girince, her zaman yaptıkları gibi Türkiye’yi bir şeyi yapma mecburiyetinde bırakmıyacaklarını kim garanti ediyor? Her zaman bir isteği olduğunda ya Ermeni soykırımı ya da Kıbrıs meselesini dile getiren Avrupa’nın bizim milli egemenliğimize dahi göz koymuyacağını kim garanti edebilir? Kıbrısı milli egemenliklerinden vazgeçirmek için elinden geleni yapmadılarmı. Ve başardılarda. Bizimkilerde sağolsun Avrupaya bu konuda çok destek verdi. Gönül isterdi ki istenmediğimiz yere zorla girmeyelim! Başkaları gibi olmayalım…