bildirgec.org

zaman hakkında tüm yazılar

okuluma zaman yolculuğu

taha3045 | 25 November 2009 09:46

Öğretmenlerin hakkı ödenmez, öğretmenim canım benim gibi bir yazı yazmayacagım, bu öğretmenlerin hakkının ödenemeyecegini değiştirmez tabiki ama ben anılarıma yolcuyum bugün, kara önlüklü günlerime gittim, geldim, sanki zaman makinem vardı.

Tahtadaki hece fişleri gözümün önünde, gidip tuttum onları, artık kocamanım ,boyum yetişebildigi için rahatça elime alabildim, tahtada gerilmiş kınnap denen sert beyaz ipte asılı duruyorlar ve tahtada oldugu gibi tebeşir kokuyorlar.Heceler ellerimden dökülüyor süt, gel,di,git,iç,ders,mek,mak

Zamanda Yolculuk Olasılıkları

Colpadan | 24 November 2009 10:36

Zaman zaman, zamanda yolculuk yapmayı birçoğumuz hayal etmişizdir. Hayalin de ötesinde bunun üzerine düşündüğümüz zamanlar da olmuştur. Peki nedir bu zaman dediğimiz şey? İçinde yolculuk etme fikri, nasıl her daim bizi sıkmadan hayallerimizi süslemeyi başarıyor? Bu soruların cevapları zamanın hem soyut hem de somut bir kavram olmasında gizli belki de. Algımızda oluşturduğumuz çizelge şeklindeki zaman olgusu ile fizik kurallarınca tanımlanmış reel zamanı, hayalgücümüzü kullanarak birleştirip, bir de yanına güzel bir seyahat planı koyduk mu, yolculuğa hazırız demektir.

Zaman yolculuğumuza başlamadan önce önümüzde iki adet yön ve iki adet de versiyon seçeneği olduğunu belirtmek isterim. Yönlerimiz bildiğiniz üzere geçmiş ve gelecek. Versiyonlarımız da tekil evren veya çoğul evren. Hangi yöne gitmek istersek isteyelim yolculuğumuzu ya sadece kendi evrenimizde gerçekleştireceğiz ya da sonsuz sayıda evrenin olduğu bir ortamı seçeceğiz.

Tekil evren adından da anlaşıldığı gibi çevremizi saran gerçekliğin eşsiz benzersiz yani tek olması demektir. Bu versiyona göre sadece bizim evrenimiz vardır ve içinde yaşadığımız bu evrenin dışı diye bir şey yoktur. Sonsuz değildir. Kendisini oluşturan atomların sayısı belirlidir. “Her şey” kabının içinde duran tek şey, evrenin ta kendisidir.

MAVİNİN ÖYKÜSÜ

kahvekokusu | 11 November 2009 10:44

Bıraktığı yerde öylece kalakaldım… Yorgun, umutsuz, yıpranmış… Biliyor mudur acaba şimdi nasıl hasretle beklendiğini ya da ne kadar umarsızca sevildiğini…

Takvimlerden habersizim… Zamana kattığı değerle biliyorum ancak aylardan ne… Mevsimlerden hangisindeyiz… Bedenime can verecek, kendi varlığıyla varlığımı anlamlandıracak olan O, neden yok şimdi…

Tek değildim biliyordum… Olamazdım da… Benzerlerim o kadar çokken… Her gün bir başkasıyla sarmaş dolaş arşınlarken şehrin kaldırımlarını, böyle deliler gibi bekleten neydi bana gelmesini… Üzerimdeki hala onun kokusu mu, tüm zerrelerime, tüm ilmeklerime işlemiş olan?

Işık

Colpadan | 02 November 2009 18:32

Bir ışık doğdu zamanın başlangıcında
Kendisinden bile hızlı, siyahın zıttı
Karanlığın ortasında
Hiçliği yırttı

Bir ışık doğdu zamanın başlangıcında
Umut oldu, uzandı kolları, ısıttı
Milyar yıl sonunda
Kalıntıları hala çok parlaktı

Her şeyden habersiz gönül
Bir kıvılcım tüm ömür
Hırs dolu acınası halin
Gerçeği ölüm anı görür

Bir ışık doğdu zamanın başlangıcında
Hala çok genç, bembeyaz, ölümden uzak
Nefes verir, şans tanır yaşamın başında
Görmeyene hayat tuzak

Nostalji

Colpadan | 26 October 2009 12:43

İçinde bulunduğumuz zamanın karakteristik özelliklerini yaşarken çok da farkedemiyor insan. Oysa geçmişe dönüp baktığımızda, hele ki bir de üstünden bir on yıl geçmiş ise herşeyin ne kadar çok değiştiğini görüyoruz. Müzikler, kıyafetler, eşyalar ve tabiki teknoloji hemen ilk gözümüze çarpanlar oluyor. Sizi bilmem ama söz eskilerden açılınca benim içimi çoğu kez bir sempati duygusu kaplıyor. Bazen hiç varolmadığım zamanlarda yaşasam acaba nasıl bir hayatım olurdu diyorum. Bazen de çocukluğuma dönerek şimdiki zamanın karmaşasından geçmişin sadeliğine keyifli bir seyahat yapıyorum. Geçmişe yaptığım bu zihinsel yolculuğa eskilerden bir şarkı eşlik ediyorsa, kendimi sanki yıllar sonra evime dönmüş gibi hissediyorum. “Eskiden herşey ne kadar güzelmiş” şeklindeki klişeleşmiş cümleyi içimden geçirirken, geçmiş zamanın güzellikleri, sempatiyi özleme dönüştürüyor. İşte bu özlemi içinizde hissedince nostalji kelimesinin anlamını da kavramış oluyorsunuz.

BEN,BEDBİN…

il mare | 20 October 2009 09:55

Korkuyorum şu sıralar…
Son zamanki hal ve tavırlarımdan,gözlemlerimden,bazı çizgilerin dışına çıkışlarımdan,ötekilerine kayışlarımdan…

Yeni bir güneş gözlüğü almanın ardından mesela,gözümün, yanımdan geçenlerin güneş gözlüklerine takılıp,onlarınkinin nasıl olduklarını merak etmesi gibi bir hal içerisindeyim…Güneş gözlüklerinin yerini insanların meslekleri,ne yapıyor oldukları aldı şu günlerde…Yeni bir şeyin içine girmenin hayatımda yarattığı etkiyle,kimi görsem,kimi izlesem televizyonlarda falan,söylediklerinin,yansıttıklarının anlık etkisi değil de bunların onların hayatındaki uzun ömürlü etkileri umursama alanıma giriyor.Araçlardan çok amaçlarla ilgileniyorum şu sıralar,insanların hayatlarını nasıl idame ettirdiklerini,bunu yaparken mutlu olup olmadıklarını onlar adına sorguluyorum en çok kendime pay çıkararak.

DAMLA DAMLA SIZIŞLAR

il mare | 04 October 2009 14:45

Bir damlacık sızılır her bir hayata ve bir damla sızı kalır kalpte yokoluşların hatrına
Bir damlacık sızılır her bir hayata ve bir damla sızı kalır kalpte yokoluşların hatrına

Dışarıda olmak;az önce dışarıda olduğun için evine gelmek,birkaç saat öncesine kadar zilini çalıp beklemek zorunda olmadığın dükkanların,kafelerin kapılarından girdiğin için,işte şimdi diyafondan çıkacak olan ‘kim oo’ sesine cevap vermeye hazır beklemek, güzel.

‘Benim,aç’ Gene ben. Bu sefer daha başka ama;daha büyümüş ve görmüş.Kimbilir neler neler?Kimlerle aynı havayı solumuş olarak bu defa.
Kaç katille gözgöze gelmişimdir bugün acaba?Kaç cinayete ortak olmuşumdur saliselik bir bakışla,hangi çaresiz maktulün çırpınışına…Kaç başarıyı taramışımdır sonra gözlerimle gene,şu kendinden emin,ayakta dikilen güzel gözlü adam;kaç mutluluk vardır hayatında,toplansa bir elin parmakları ediyor mudur? Tam karşımda,önemli bir yer ile randevusu varmış gibi giyinmiş duran,lacivert takım elbiseli,kır saçlı, yakışıklı amcam. Sadece bir yudumuna ortak olabildiğim,ceketinin iç cebinden çıkarıp yudumladığı şişesinden belli kanyakını,uzaklara dalarak hangi düşünceler eşliğinde yudumlamıştı acaba?Çok geride bıraktığı o büyük aşkı mı vardı aklında ya da yakın zamanda kaybedip de unutamadığı ya da kaybedeli zaten uzun zaman olmuş hayat arkadaşının hayalini mi ortak etmişti yudumlarına, ya da kim bilir ne zaman içinde olduğu kanlı bir savaşın yaralılarının acı inleyişleri mi karışmıştı,kulağına bir yandan takılı olan kulaklıktan çıkan müziklerin arasına.Hangi şarkıyı dinliyordu,radyo muydu,yoksa torununun yüklediği hep başa dönen şarkılarla mı keyifleniyor,hüzünleniyordu?Acaba içkisinden bir yudum alma ihtiyacını onda uyandıran nağmeler hangi sözlerin sahibiydi,hangi şarkının hangisine geçişindeydi?

Upload Araçları

badreal | 30 September 2009 16:31

yararlı olacağına inandığım bi bildiri yazmak istedim,bi çoğumuz pc başında gerek resim gerek dosya uploadı olsun kesinlikle yaptığımız işlerdir. resim için imageshacke tarayıcımızdan girmek yada dosya upload için 4shared a girmek çoğu kez eziyet…en azından benim için öyle 🙂
Kısa çaplı araştırmam sonucunda derdimize derman iki program buldum…
1.si imageshack uploader

imageshack uploader
imageshack uploader

bu program ile tarayıcımla imageshack.com a girmeden resimlerinizi upload edebilirsiniz,üstelik tek tek değil istediğiniz kadar resmi programa sürükleyip upload tuşuna basın ve diğer işlerinizle ilgilenin. Gerçekten müthiç bi kolaylık.
Programı ücretsiz indirmek için şöyle buyrun

Farkındalık

grimwhul | 27 September 2009 13:42

Ve artık var olmadığını anladığında
Yaptığı pek az şeyin anlamı vardı
Yapmadıklarına zaten hiç üzülen olmamıştı
Hayatının bir evresinde yaptığı aptallıkları
Fark edemedi…
Zaten farkında olduğu şeylerin,
Pek azı ona bir anlam ifade ediyordu
Uyuduğu uykudan sonra uyandığı sabah,
Onun değildi artık
Sanıyordu ki çektiği acılarda gidecekti
Sahip olduğu her şeyle beraber
Sanıyordu ki acı çekmişti
Zamanın gölge dolu sayfalarında
Acıdan bahsediyordu sayfalarca
Çektiğinden, çekeceğinden…
Diyordu ki karanlık tüm dünyam
Dünyam zaten benim karanlığım
Kalp kırıklıklarından bahsediyordu
Çocukça aşklarından kalan…
Ve artık var olmadığını biliyordu
Başlangıcı ve sonu aynı olan yaşamında
Yaşadığı aptallıkların yoktu hiçbir anlamı
Gitmişti yaşadığını sandığı onca acı
Silinmişti unutulmaz sandığı onca anı
Sanki asla var olmamış gibi
Silinip gitmişlerdi birden
Ve artık var olmadığını anladığında
Silinip gitti kendiliğinden…

ZAMANI GÖZÜNLE GÖRMEK İÇİN ONA İSİM KOY!

il mare | 26 August 2009 09:01

“Herşey beyinde biter!”

Zaman da!

Hayret edilmeli ki evrim geçirmemiş olgu kalmamışken dünyada,zaman hala yerinde saymakta.

“Zaman çok değişti evladım”,kabul,genel bir söylem…Ama yerinde sayıyor olarak tabir ettiğim zaman,değişimlerin giydiği bir kılıf değil,sözlük anlamıyla o akıl ermez,miniminnacık zaman parçacıklarının oluşturduğu derin kuyu. Şöyle bir geri çekilip bakılınca gözleri yaşartan bir süreç değil de, üzerinde durup düşünülemeyecek,varlığı bile hissedilemeyip bir hiçlik zırhı ile örtünecek değişik bir şey zamandan kastım.Bir şey işte,henüz adı yok…Koca bir gizem.