bildirgec.org

zaman hakkında tüm yazılar

can sıkıntısında ne yapacağını bilemeyenlere…

ledriw | 25 December 2009 16:55

domood yılbaşı logosu
domood yılbaşı logosu

Domood.com “can sıkıntısında ne yapacağını bilemeyenlere…” sloganıyla yola çıkmış basit ve sade bir site. Amacı canı sıkıntısını gideren önerilerde bulunmak. Sitede “mood” olarak adlandırılan öneriler bulunuyor. Sitenin açıklamasına göre; “mood: canın sıkılındığında aklına gelen şey oluyor” . Site ayrıca her ay en güzel moodlara 20-50 lira arası para vereceğini söylüyor. Erdil yaşaroğlu gibi büyük karikatüristlerin de destek verdiği siteden bir kaç mood örneği;
“Kadir gecesinde inş. bugün kimsenin duası kabul olmaz diye dua et islam alemini kısır döngüye sok. (mert41)”
“kalorifer peteğinde piyano çalma antremanı yap (du bakiim)”
“annenizin telefonun açılış notuna “kullanmadan önce çalkalayın” yazın telefonu kapatın annenize verin.sonra şamatayı seyredin. (massama)”
Girmenizi tavsiye ederim gayet eğlenceli bir site.

‘Şimdi zaman bir kuru yalan…’

astral | 23 December 2009 09:45

Gabor Dvornik, Macaristan
Gabor Dvornik, Macaristan

Asılı, yükleniyor hayat girdaplarına.
Bir dönüyor, bir duruyor, baş aşağı dünyaya Leyla Leyla bakarken. Çoktan göz yaşları akmışken, kurumuşken; ruhu kurumuş bir okyanusken…

Hala onu bekliyor, istiyor, söylemiyor; söylemeyecek; kendine dahi. (!)
Son nefesini ruhundan evrene üflerken, ‘Şimdi zaman bir kuru yalan.’ diye tekrarlayıp duruyordu, terler içinde kalmışken; kendinden geçmişçesine, gözlerini bir noktaya dikmiş, burada değilmiş ve gördüğü başka bir evrenmiş gibi söylendi söylendi durdu, zaman tersine akarken…

Gazetelerin fotoğraf manşetleri bir sayfada

biradamiste | 22 December 2009 17:00

Her sabah çoğumuz önce gazetelerin anasayfalarını açıyoruz haberleri öğrenmek için. Bu Alexa ‘nın türkiye için top 100 listesinden de anlaşılabilir. Alexa verilerine göre Hürriyet 6. sırada, Milliyet 7. sırada, Habertürk18. sırada, Sabah19. sırada, Haber728. sırada, İnternetHaber29. sırada, Ntvmsnbc30. sırada… ve listeböyle uzayıp gidiyor. Google trends for websites ta da ilk sıradaki gazetelerin ziyaret oranlarını görebiliriz.

Google trends for websites taki gazete karşılaştırması
Google trends for websites taki gazete karşılaştırması

Bu gazetelerin anasayfalarında ilk bakılan yer de muhtemelen manşet fotoğrafları oluyordur. Hatta bazen sadece gazete anasayfasına manşetleri bakmak için gireriz. İşte böyle bir durumda eğer birden çok gazeteyi takip eden birisi isek zorluk yaşayabiliriz. Tam da bu noktada imdadımıza bir araya toplanmış gazete manşetleri yetişiyor. Sitenin ana sayfasında bir çok gazetenin sadece fotoğraf manşetleri yer alıyor.

tumgazetemansetleri.com'un anasayfası
tumgazetemansetleri.com’un anasayfası

Manşetler 30 dakikada bir yenileniyor böylece sürekli sayfayı yenileme gereği de ortadan kalkıyor. Sitenin tasarımı oldukça basit, igoogle ‘un temalarından birinin aynısı alınmış. Umarım bu site internette daha az zamanda daha çok şey yapabilmemizi sağlar.

Bağban…

gencay seysi | 21 December 2009 16:26

İki elimde iki nefes…
Portakal kokusu,
Işığın dokusuna, bir de,
şu gürültü,
Gözeneklerine…
Gelmişsin.
Yol ediyor gelişin…
Hoş beş,
İnşallah maşallah…
Bir sırt dönüyor.
Güvercinler uçmuyor,
Güneş batmıyor…
Hayat durmuş değil
Ve uzayıp kısalmıyor gölgeler.
Aynı hızda dönüyor semazen,
Aynı hızda başım.
Hepi topu bir gitmek işte!
-Elleri ceplerinde…-
Durgun bir denize girerkenki halkalar
Gözlerinin çevresinde yine.
Bilirim ki, aşk doludur cepleri.
Biliyor ki son kez dönüp baktığında,
Yeni bir bağ kuracak,
Toprağın eskisine
Bağbozumu mevsiminde bile!
Bir bakışla bağban olacak
Yeni eskiye…
El değmemiş fidelerinde
Kara bir pençe,
Kör bir makas gibi…
Gelecek…
Öyle biliyor,
Bilsin…

bozuk zaman onarıcı

astral | 18 December 2009 15:12

Küçük saatçiler…
Düşünürüm, iki metre kare alana sıkışıp; diğer insanların bozuk zamanlarını onaymaya çalışırlar.

Bu hep enteresan gelmiştir bana. Bozuk zaman onarıcı.

Küçük ve sessizdirler. Kendi hallerinde bir halleri vardır, sanki herbiri bir diğerine benzer. Bir parça içe dönük olmak şartmış gibi gelir, ‘bozuk zaman onarıcılarda.

Bir yanıyla da aynı erkekler gibi içe dönük. Ama saatçilerle erkeklerin kesiştiği nokta, o küçük iki metre karelik alana sıkışıp kendi zamanlarını, hayatlarını orada heba ederler. Belki yapılacak birşey de yoktur, öyledirler.

zaman

astral | 14 December 2009 13:22

Bir gece yarısı.

‘Çalmayan telefon ya da açılmayan telefon ne olurmuş?’

hissettiğin anlar… Zamanın durmadığı zamanlar. Zamanın seni kaile almadığı zamanlar…

Dünyanın sesinin seni kaile almamasından, yok olmaktan çok daha fazla korktuğun zamanlar… (ki, yok olmaktan korkmuyorum, içimde birçok şey yok olduğunda yok olma korkusu da kalmadı.)

Zaman akıyor, o deli zaman. Beni deli etmek için ve akıl sağlığım ne kadar bende kalırdiye beni test eden, test eden ve deli eden zaman…

Dünyanın üzerime geldiği bu zamanlarda, tüm dünyadan korkuyorum. Evet, ne olacağını bilmiyorum çünkü. ‘Ne olursa olsun banane’diyemiyorum.

İL MARE’ME MEKTUP…

admin | 09 December 2009 00:31

Sevgili,yaşlanmış İl Mare,aşağıda 08.12.2009 tarihli güne uyanış ve kahvaltı ediş sürecin yer almakta…Miniksin çok daha,hadi muhtemelen numarası artmış gözlüklerinle okumaya başla:))Son paragraflardaki öğütlerimi de sakın gözardı etme…

Öhöömm…

bak,sen çekmişsin bu eli de,sırf yaşlanmış diye...
bak,sen çekmişsin bu eli de,sırf yaşlanmış diye…

Neşeli bir şarkıyı dudaklarla arkadaş etmek hayatın diğer yarısı..
Hiç aramayın nereye gitti diye kalanııı….

Yaşamak üzerine…

admin | 07 December 2009 10:23

Kendini yaşamalı insan… Yaşayabilmeli…
Bilmiyorum bu işin sırrı nerede. Ama bir gizem olmalı mutlaka. Akılda durmayan bir şeyler olmalı. Yoksa nedir aldığım nefesteki anlam, zıtlıkların birlikteliği mi? Ya da göremeyip bildiğim, hissettiğim bir boşluğun aslının boş olmadığı mı?
Yarınlar güzel olacak dedim hep. Ama hiçbir yarına garanti vermiyor aklım. Neyi ne için ertelediğimi bilmiyorum. Ertelenmeyecek yarınlara bugün dendiğinin yeni yeni ayırdına varıyorum sanırım. Bugün, bugün olmuyor yaşamayınca…

Yaşamak bir sanattır.
Yaşamak bir sanattır.

Şarkılar Seni Söyler…

admin | 04 December 2009 11:18

“Şarkılar seni söyler,
Dillerde name adın…”

Her insan biraz şarkıdır aslında. Her insan biraz şarkıcı… Ne önemi var ki geçen zamanın. Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Yaşamak bu değil mi ki özünde? Başlamak ve bitirmek… Gülmek ve ağlamak… Uyumak ve uyanmak… Yaşamak ve ölmek…
Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Şarkı olmadan nedir ki şarkıcı! Ya da söz söyleyenini bulmadan şarkı olabilir mi! Var olmak şarkıcının şarkısını söylediği anda başlar. Ve şarkı bittiğinde şarkıcı da yok olur o an.
Her insan biraz şarkıdır aslında. Her insan biraz şarkıcı…
Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Varlık, sözün ses bulmasıdır aslında. Yaşamak da bu değil mi özünde. Ne önemi var geçen zamanın…

AŞKTA DEFEKT VAR

elllllla | 25 November 2009 18:31

Ankaradaydım.akşam üstüydü.dostumla birlikte.

İstanbulun kalabalığında boğuluyordum…
atla gel .özledim zaten. ikimizede iyi gelir dedi
atladım…
Ankaradaydım.Akşam üstüydü.
telefonum çaldı…
-evleniyorum
-hayırlı olsun
-bunu beklemiyordum
-neydi beklediğin???
-beni hiç anlamadın…

iş arkadaşımdı.hiç hoşlanmamıştım ilk karşılaşmada.kendini beğenmişti.bende öyleydim.anlaşamazdık…
aylar geçti
utana sıkıla benden hoşlandığını söyledi.
güldüm.
ben hoşlanmıyorum nolucak dedim
sustu…
gülümsüyordum
çıktı.

mutluydum.çünkü aşık olmuştum ilk karşılaşmada hoşlanmadığım adama.aşık olmuştum ilgisine,ela gözlerine.o herkesin gözdesi,istediğini istediği zaman elde eden adam pervaneydi yanımda.şimdi beni sevdiğini söylüyordu…bunu kullanmalıydım…içimdeki şeytan daha fazla kırbaçla bu aşkı diyordu.yeter bende istiyorum dedikçe devam etmemi söylüyordu durma devam et…
durmuyordum…

gözgöze bile gelmiyorduk artık.bakmıyordu yüzüme.bense en umursamaz tavırlarla en mutlu maskemi takıyordum.neden acı çektiriyordum ona? kendime?
gerçekten beni inandırmasınımı istiyordum bu aşka…ya sandığım gibi değilse?ya geçerse?ya temenni giderse?
eğer öyleyse doğru yoldaydım.devam etmeliydim.
günler geçiyordu.ben işten çıkıyordum o geliyordu,o çıkınca ben teslim alıyordum.
kader kimden yanaydı bilmiyordum.tahmin edebiliyordum ama benden değildi…
2 ay 16 gün geçti…
odamda bir not
bekleyeceğim seni.git uyu önce.dinlen yorulmuşsundur.16:00’da hastanenin önündeki cafede.gözlerine bakmayı çok özlediğimi söylemek için.bekleyeceğim seni…

radyoda bir şarkı….söyle buldunmu aradığın aşkı söyle
yoksa yalnızmısın sen yine…
yalnızdım…
gururum,yersiz kibirim,nedendi bu aşkı bunca zaman erteleyişim?
şimdi gitmeyi çok isterken gidersem gururumu yarı yolda bırakıp ona haksızlık etmeyecekmiydim?
ya gitmezsem,kendime yapacağım haksızlıktan öte ne olacaktı?
bir soru yumağı kafamda…napıcaktım?
çıktım odadan.
evdeyim.duş aldım.uzandım.uyuyamadım.kalktım bişeyler atıştırdım.biraz okudum.kafam başka yerdeydi okuduğumu anlayamadım.
yorgundum zorlada olsa uyumalıydım…
12:00 gibi uyuyakaldım.tam 15:30’da uyandım.
lanet olsun.daha hazırlanıcam…
çok güzel olmalıyım.ne giyeceğim?trafikte var.offff…
bi dakika ya gidiyormuyum?

evet hazırım.nerde arabanın anahtarı?hah burdaymış.bu elbise olmuşmu ya?çok mu süslendim meraklılar gibi..?
offf hadi çık geç kalıyosun ela…

saat 17:00
gitmişmidir?
cafedeyim…
oturuyor:)
-merhaba
gülümsüyor…
-hoşgeldin
bekleyeceğim dediğin için,ayıp olmasın diye ne söyleyeceksen söyle çok vaktim yok gibi hazırladığım cümleler aklıma bile gelmiyor…
gülümsüyorum.
-hoşbulduk

2 yıl geçiyor aradan mütemadiyen mutluyuz.
evlenmek istiyor.kızımız olur hem(çocukları çok sevdiğini biliyorum)
-eee bişey söylemeyecek misin?
bende istiyorum ama susuyorum.gururdan değil bu kez çaresizlikten
beni sevdiğinden artık emin olduğum güzel,sağlıklı kalbine seni daha çok seven delik kalbim evet diyemiyor…
susuyorum…
3ay daha geçiyor.hastayım.arada soluğum kesiliyor.kalbimdeki defektten sızan kirli kan bu aşkı kirletiyor.ritmi bozuk seyredecek bu sevdanın belli.elimden hiçbirşey gelmiyor…ilişkimiz zaman zaman soluk bile alamıyor..
ne kadar aptalmışım.gururuma yenilmesem,onu daha çok görecek,ela gözlerine daha çok bakacak,ellerini daha çok tutacaktım…beraber daha çok film izleyecek,ona daha çok hediye alacaktım…o bana daha çok gül verecekti.kırmızı…kıpkırmızı…