bildirgec.org

yüzleşme hakkında tüm yazılar

Fobi listesi

bithikotsis | 04 April 2011 21:56

fobiler
fobiler

Korkularımız, yüzleşemediklerimiz, cesaret edemediklerimiz…Hepsi değişik olsa da hepsiyle yüzleşmek isteriz. Tabii ki öncelikle hangisinin ne olduğunu öğrenmekte fayda var.

Yüzleşme

admin | 23 March 2011 09:36

– Hatırladın mı beni?

Yüzünün yumuşak hatları çocukluğunun yuvarlak suratından kalma. Aslında taş gibi sert. Kaskatı. Bakışlarıyla yüzünün bu derece tezatlığı… Tanıdık. Kendime benzer başka şeyler arıyorum suratında, yüzünde geziniyor gözlerim. Acaba gülerken nasıldır? Bakışları sakinleşir mi, dinginleşir mi? Biraz daha bana bezer mi? Her insan güldüğünde yumuşar yüz hatları…ağlar mı, hiç ağlamış mıdır? Arkamdan ağlamış mıdır?

– Konuşmalıyız seninle, bu şekilde susarak benden kaçamazsın.

YÜZLEŞME

lavinya76 | 08 April 2010 12:58

-Suçlu aramanın anlamı yok, hayat böyle bazen yalnızca tek seçim bırakıyor insana…

-Tek seçim mi? yapma, sen de biliyorsun ki istemediğin hiçbir şeyi hiç kimse yaptıramaz sana!

-İstemiyordum böyle olmasını diyorum, neden anlamıyorsun?

-Peki, sen kendine yalan söylemekten ne zaman vazgeçeceksin?

-Yalan değil, bu sonu ben hazırlamadım. Ya da tek sorumlu ben değilim. O da üstüne düşen hiçbir şeyi yapmadı kurtarmak için bu evliliği. O sadece talep eden taraftı, bense onun isteklerini yerine getirmeye çalışan bir memur…

YOKEDİP ŞUURUNU,APTAL ET RUHUNU

il mare | 22 September 2009 10:54

Dün,Cnn Türk’ün Ankara temsilcisinin bir röportajını okudum internetten.İnsan yazma işini bir meslek olarak görmemeli diyordu,gördüğü taktirde işin içine maddiyat girer,mazallah bu derde düşmesi,onu gün gelir yazma zevkinden de mahrum edebilir diyordu.Doğru da söylüyordu bence,maddiyatın mutlak bir tatmin ile ilişiği olduğunu düşünürsek,ve yazmak ile de maddiyat ilişiğini varsayarsak;maddiyatta beliriverebilecek olan herhangi bir tatminsizliğin haliyle ilişiğini,yani yazma eylemini de etkileyebilmesi an meselesi.Bu yüzden,üzerinden trilyonlar da kazanılsa,yazmak işi kesinlikle bir gönül işidir,öyle olmalı,bunu vurguluyordu sayın temsilci.

Yüz*leş*me

ceyhunak | 24 January 2009 15:11

…beni her terk edip gittiğinde bir boşluğa düşüyorum. Ve bu boşluğu doldurmak için sen gider gitmez, telefona koşup, aklımda ki ilk telefon numarasını çevirip, uzun uzun konuştuktan sonra, koşar adımlarla ona gidiyorum. Mum ışığında yarı aydınlık oda da kendimi rahatlatmak için konuşur, hayallerimi ve hatta bedenimi paylaşıp gün doğmadan kaçıyorum sessizce o semtten. Bir suçlu gibi, cinayet işlemiş bir katil gibi… Bu gece de beni terk ettiğinin hemen ardından, yine vardım farklı bir semte. Eve dönüp aynaya baktığımda utandım kendimden, seni değil kendimi aldatıyordum aslında. En acı olanı da bu ya. Odama gittim, pencereyi açtım, ayaz hava odamla beraber, bedenimi serinletti. Uykumun kaçtığının farkına vardım. Bu halde yatağa uzandım, ama uyuyamadım. Ve düşündüm, Biliyordum sevgili; sende beni her terk edişinde benim gibi yapıyordun. Bir başka evde, bir başka beden de hüküm sürüyordun. Belki bu yüzden vazgeçemiyorduk birbirimizden, sen beni terk etmekten ve bende seni beklemekten.Günahlarımız bile aynı senle… Ama şimdi söyle hangimiz daha günahkârız?

yüzleşme!!!

uuuucar | 17 August 2007 17:20

bugün yine fena çuvalladım bakalım yarın delik deşik ettiğim çuvalları dükebilecekmiyim!!!bazen üzerimdeki yük beni asfaltın altına itiyor ve bazen onun altından çıkamıyorum.şimdi hala asfaltın altındayım berbatım!!!kimsenin göremedikleriyle konuşuyorum bazen,geceleri camda sigara içerken aslında orada olmuyorum.ben hep çuvallıyorum ben hep inişteyim.çocukluğumdan beri “hayatta inişler ve çıkışlar var” dediler ama benim yaşamımda çıkış hiç olmadı ve olmayacak aslında çıkşa izin vermeyeceğim.çok derdim var, kimseye anlatmak istemiyorum ve insanların bana dertlerini anlatmalarını istemiyorum.çevremde kimseyi istemiyorum çünkü insanlar beni sadece geriye doğru itiyorlar,benim hiçbir doğrum insanların doğrularıyla örtüşmüyor,insanlarla birlikteyken hep donuk hep mesafeli hep dalgınım.oysa kendimleyken ne kadar mutlu,huzurlu ve konuşkanım.hiçbir kız arkadaşımı yeteri kadar mutlu etmedim.evet etmedim ve bunu bilerek yaptım ve onlar benim için sadece bedensel olarak cardılar onların düşünceleri yada yaşamları beni hiç ilgilendirmiyordu ve sırf bu yüzden onlarla sadece benim istediğim zamanlar buluşup birlikte oluyordum.ki zaten onların hepsi normal yada toplumsal doğrularla yoğrulduğu için bana ve ilişki türüme alışamayıp gittiler.aslında onları yargılamıyorum ki zaten söylediğim gibi yaşamımda çokta önemli değillerdir onlar!!!onlar gidince yenileri gelir ama benim bu hasta yapım hiç değişmez bundan dolayıda hiç çalışmadan ve hiç sizin hayata atılma olarak gördüğünüz iş yaşamına girmeyeceğim.ben sadece alıp çantamı bir sahilde küçük kulübemde yaşayacağım.yada bir yerlerden küçük bir meblağ para bulup sahaf dükkanı açıp içinden hiç çıkmadan yaşayacağım.bütün gün kitaplar ve müzik beni insanların hırslı,kindar,ikiyüzlü… dünyasından kurtaracaktır.

Yüzleş benimle. Nereye kadar??

darjeeling | 30 May 2007 10:36

Hadi bana herkesin önünde anlat.
Seninle yüz yüze konuşamıyorum, iletişim kuramıyorum, o yüzden burada anlat.
Neden böylesin?
Neden özgürlüğüne bu kadar çok düşkünsün? Uzun soluklu bir ilişki yaşamak senin için neden bu kadar zor? Zor ki ilk ayımızda bile 3 kere ayrılma lafı çıkmıştı ağzından. Ama neden? Sorun nerede? Bağlanmaktan bu kadar korkmak neden? Yüzüme sürekli ‘hangi evlilik mutlu?’ sorusunu sormana sebep hem yaşadığın babasız aile kavramı hem de etrafında ki uçkuruna sahip olamayan bazı saçma sapan arkadaşlarının evlilikleri mi? Öyleyse neden ben hep umutluyum evlenme ve bağlanma konusunda? Buna sebep benim etrafımda hep uzun soluklu ve düzgün giden evliliklerin olması mı? Bu yüzden mi ortak paydada buluşamıyoruz?
Gece hayatını pek sevmem ben. Eskiden severdim ama sen hayatıma girdiğinden beri sevmiyorum bilirsin. Uzak duruyorum. Sen de genelde uzak durmaya çalışsan da etrafındaki insanlarla birlikte olma isteğin bazen birbirimize verdiğimiz sözlerin önüne geçiyor. Sen hırçın bir kedi gibi oraya buraya saldırıyor, tırmalıyor ve canımı acıtıyorsun.
Ben senin şimdiye dek hiç bir erkekte görmediğim bu özgürlük düşkünü hırçın hareketlerine bazen sert bazen ılımlı tepkiler veriyorum. Ama soruyorum. Nereye kadar?
Ne var birazcık iyimser olsan ilişkiler hakkında? Hadi hepsini geçtim sadece kendi ilişkin hakkında iyimser ol bari.
Ve ben diyelim ki seni sorgulamıyorum, nereye kadar seni çekeceğim?………………

YÜZLEŞME

sbaskentli | 02 October 2005 21:36

Günler ve geceler aslında ne kadar uzundur biliyormusunuz .. İnsan kendi ile kaldığında daha farkına varıyor zamanın aslında o kadar hızla akıp gitmediğinin… Yanımızda ki dostlar mıdır zamanın o kadar hızla akıp gitmesine neden olan yoksa yaşamın kendisimidir bilmem ama bildiğim bir şey varsa arada bir de olsa insanın kendisi ile yalnız kalıp zamanı ve anı durdurmasının gerekliliğidir. Kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki anlık telaşlara ve akıp giden o deli nehre …… Belkide korkuyoruz zamanı bir an olsun durdurmaktan ve karşılacağımız soruların cevabını kendimize verememekten… Ama nereye kadar bu korku ve kaçış…. Günün birinde olmayacak mı bu nasıl olsa biz şimdi dur deyip kendimizi biraz olsun dinlemek için vakit ayırmazsak ve hatta buna cesaret etmezsek günün birinde ya bedenimiz bu emri verecek ya da ruhumuz. Ama o saatten sonra ne kadar sorulara cevap vermeye vaktimiz kalmıştır , ya da gerçek cevapları verip kendimizi tedavi etmeye hayatla yüzleşmeye cesaretimiz kalacakmıdır bu da ayrı bir tartışma konusu değil mi sizce de ?????? Merak etmeyin bir ana dur deyip kendinizi dinlemey başladıktan sonra hayat normal akışında sizi bekliyor olacaktır. O her zamanki telaşesi ve hatta hızlı akışının içine sizi çekmek için büyük bir sabırsızlıkla bekliyor olacaktır. Bence herkes bir an önce o anı yakalamalı ve kendisi ile tanışmalı ve barışmalı hızla ve hoyratça harcadığı zaman içerisinde kazandıklarının ve kaybettiklerinin muhakemesini yapabilmeli……………………..