bildirgec.org

yusuf hakkında tüm yazılar

Öğretmenlere Müjde! EKitap 2.2

admin | 08 January 2010 16:32

Bilindiği gibi öğrenci notları, devamsızlıkları gibi bilgiler bir süredir e-okul.meb.gov.tr adresinden girilmektedir. Bu bilgi girişleri öğretmenler tarafından yapılmaktadır. Ancak her öğrencinin okuduğu kitapların da bu internet sitesinden girilmesi gerekmektedir. Bu işlem oldukça uzun sürmektedir. Bu program bu işlemi kısaltmak için yazılmıştır. Program hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. indir

GEL…

kahvekokusu | 03 January 2010 13:02

Öyle bir zamanda gel ki yeter dediğimde yetmeyeceğine inansın kendi sesim. Bezirgân birikmişliklerin çoğalırken heybende, bereketli tövbeleri unutmuş olsun dilim. Beşik gibi sallanan bir nümayişin son secdesi olsun sahte imana… Biriktirdiğim hınçlarımı dudaklarına bıraksın asil debdebelerim…

Filistin’in, Kudüs’ün sapana sarılan çocuklarınca büyüsün kaderim. Bosna’nın yitik devrikliğine dirensin işkencelerine ket vuran beynim ve Çölemerik’in ve Amid’in ve Dersim’in yalnızlığıyla içerlesin sana bir kez daha terk ettiğin kimliğim.

sevdan

nebilim | 04 September 2008 13:29

sevdan
zifiri zümrüt bir kuyu
kalbim
kuyu da bir Yusuf
gözlerine kavuşturacak
merhamet kervanını bekliyor
biçare

sen
sevdaya gardiyan
merhamet kervanının haramisi

ben
ne kuyuda bir Yusuf
ne de kervan başı
sadece yalnızlık ötesinin mecnunu

Masumiyet (1997) Bir Zeki Demirkubuz Filmi

XemBiLL | 09 July 2008 16:47

Masumiyet afiş
Masumiyet afiş

Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Senaryo: Zeki Demirkubuz
Görüntü:Ali Utku
Kurgu: Mevlüt Koçak
Müzik: Cengiz Onural
Oyuncular: Haluk Bilginer, Derya Alabora, Güven Kıraç

Bir Zeki Demirkubuz filmi Masumiyet…

Bir yanda hapisten yeni çıkmış ve kendini boşlukta bulan Yusuf (Güven Kıraç) , diğer yanda 20 yıllık aşkının peşinden sürüklenen Bekir (Haluk Bilginer), ve bir hayat kadını olan Uğur(Derya Alabora)

Uğur ve Bekir ile bir otelde yolları kesişen Yusuf’un masumiyeti tüm çıplaklığıyla ortaya serdiği bir başyapıt.

Zeki Demirkubuz dibe vurmuş insanların acı öyküsünü iyi bir yönetim ve oyunculukla ustaca işlemiştir.

Bekir otelde Uğur'a silah çeker
Bekir otel’de

Bekir’in kırda 20 yıllık aşkını ve başlarından geçen onlarca olayı ve hatta aşkın tarifini 8 dakikalık muhteşem anlatımıyla ortaya koyduğu sahne filmin en çarpıcı sahnelerindendir…

”hep denedin hep yenildin.olsun.yine dene yine yenil”

Samuel Beckett’ın bu sözleriyle sona eren filmi tekrar tekrar özümseye özümseye izleyin…

2005 yılında çekilen Kader ise Masumiyetin devam filmi niteliğindedir. Uğur ve Bekir’in tanışmalarını anlatır. Fakat bence Masumiyet kadar çarpıcı oyunculuklar gösterilmemiştir…

geride, güzel bir isim bırakmak

| 21 February 2008 22:25

Yaşayıp gidiyoruz işte.
Yiyip içiyoruz.
Eğleniyoruz.

Çoğumuz iyi kapli olduğumuzu,
iyi bir insan olduğumuzu söylüyoruz.
Bunu söylemesek bile,
yaptıklarımıza mazeret bulabiliyoruz.

Yani…
Katiller, caniler, suçlular bile haklı!
Tabii ki kendilerine göre…

***

Muassır batı medeniyetleri refah içerisinde yüzüyorlar.
Bunun bir kısmını çalışmaya borçlular.
Bir kısmını ise,
yaptıkları zulme, soykırıma, insanlık suçlarına borçlular.

***

Öyle günler görmeye başladık ki…

“Bilim, akıl ve mantık bir yaratıcıyı, bir Tanrı’yı reddediyor.
O zaman Tanrı diye bir şey yoktur!”

“Üstelik, dünyada yaşanan haksızlıklar ve adaletsizlikler,
ve bunlara karşı çıkan bir gücün olmaması da
Tanrı’nın aslında var olmadığını gösteriyor.”

…diyebilenler de var.

Masumiyet

INTERNET CAFEE | 12 November 2007 23:23

namazgah’tan çıkıyorum mahalleye doğru. sabah ezanı okuyor kuşlu camii’nin imamı. gün aydınlanıyor. halbuki biz gece yaşıyoruz. işimiz bu. süfli hayatlar beyle seviyor, ne yapalım. kader. kader mi yoksa ben mi seçtim yolumu tam olarak bilemiyorum. zaten artık bilmemi gerektirmeyecek kadar uzun zaman geçti üstünden. alıştıktan sonra farkedeceğini de sanmam. herkes için de bu şekilde olacağını tahmin ediyorum. her ne kadar tanıyanlar kesik diye çağırsa da, hacı dedem doğduğumda kelime-i şehadet ile beraber memet ismini kulağıma üflemiş. ancak ne bu mukaddes isim, ne de mukaddes kelime engel olmamış itin önde gideni olmama. namım olan kesik nerden kaldı diye meraka düşecek olan olursa, ödemiş’te yatarken karagümrüklü piçlerden biri kellem ile bedenimi ayırmaya kalktıydı. onun aziz hatırasındandır. karagümrüklüler’de intikam mukaddestir. aksi, türkiye’deki bütün cezaevlerinde itibarlarının sonu olur. hakikaten her cezaevinde semtin koğuşu mevcut. istanbul’un bu mıntıkaları serseri fabrikası mübarek. ödemiş’ten bahsetmişken söylemeden geçemeyeceğim, bir ara gidip bozdağ’dan gonca toplar, kale’de satardık mahallenin diğer kopukları ile. en güzel zamanlardı o günler. gonca da en güzelidir ancak delidir işte. bunun bir kusur mu meziyet mi olduğunu bilemeyeceğim. bu meseleye uzun süre kafa yormama rağmen neticeye henüz varamadım. sadece insanı mesud ettiğini söylemem yeter. neyse sözü bulandırmayayım, bu kanlı mevzunun bıraktığı iz namım oldu işte. herkes ilk enfes hatırama bakar, gözünü oraya kaydırmaktan kendini alamaz nasıl hayatta kaldığıma hayret eder. belki de gündüzün aydınlığına karşın gecenin karanlığını seçmem bundandır. zira gece, güneşin ortaya çıkardığı tüm yaraları örtmeye mukadderdir. ancak derinde olanlara gücü yetmez, acısını pekiştirir. misal kalp kırıklığı buna en güzel örnektir.

Yusuf’un başrolde olmadığı hikayesi.

| 19 October 2007 10:02

BÖLÜM 1.
Gaybdeki: mecaz-ı aşkın acısı da mecazidir.
Gökteki: mecazı idrak mümkün müdür?
Gaybdeki: fasıl fasıldır. Önce pişmeli, sonra yanmalı. Yandığını idrak; müdrik olmaktır.
Gökteki: peki Zehra müdrik olabilecek mi?
Gaybdeki: benden başkası bilemez. Ben de şüphesiz bildiriciyim.
Yusuf: biliyor musun? Bugün okula giderken, iki serçe kuşu gördüm. Ama biri ölüydü ve diğeri onun başındaydı. Çok üzüldüm. Ölüm niye var?
Zehra: ölümde hayatın bir parçası…
Yusuf: bugün yüzün asık. Niye ki?
Zehra: eğer söyleyeceğin bir şey, karşındakini üzecekse ve dahi söylemediğinde de sen üzüleceksen. Hangisini tercih edersin.
Yusuf: hımm! Sanırım söylerdim. Tüm insanların sevinci; benim mutlak sevincim olamıyacağı gibi, benim üzüntümde; başkalarının sevinçleri üzerinde durmamalı.
Zehra: ayrılmalıyız…
Yusuf: neden?
Zehra: çünkü; sana aşık olamadım.
Yusuf: 1,5 senedir arkadaşız. Daha önce hiç böyle şeyler söylememiştin. Hani. Hani… evlenecektik. Güzel bir yuvamız olacaktı. Şimdi…
Zehra: aşık olamadım işte. Ömrümün sonuna kadar aşık dahi olamadığım biriyle nasıl yaşarım? Seni anlıyorum fakat, beni de anlamanı istiyorum. Sen bana belki aşıksın, lakin ben sana olamadım.

ÜÇ DİLEK

akoni | 23 February 2007 17:02

Bugün okuduğum Nurbanu kitabının bir bölümüde şöyle yazıyordu.Yusuf adında bir adam 40 yıl Allaha ibadet ediyor.Bunun karşılığında da üç şey dileme hakkı varmış.Bu konuda danışacak birisini aramaya başlamış.Evine gelince kendisine en iyi,en yakın karısı’nın olabilceğini düşünmüş.Benim iyiliğimi çocuklarımın anasından başka kim isteyebilir demiş ve karısına sormuş.Ben kırkyıllık ibadetimi tamamladım,üç ihtiyacımı Allah kabul edecek.Kadın bu sorusundan memnun olmuş.Demiş ki gönlün beni görmekle bahtiyar olduğuna,benimle konuşmaktan zevk aldığına göre bana hiç bir kadına vermediği güzelliği vermesini dile demiş.Adam düşünmeden bunu dilemiş.Kadın çok güzel olmuş.Bu güzellik geçen zaman içerisinde kadını şımartmış,karakteri ve kişiliği değişmiş.Yusuf bunun karşısın da ikinci dileğini kullanmış.Karısının ayı gibi olmasını istemiş,kadın ayı gibi olmuş.Yusuf karısını evden atmış.Ama kadın kapıdan ayrılmamış.Bütün gün ağlamış kocasını ayaklarına kapanmış.Yusuf dayanamamış ve üç üncü hakkını kullanmış.Tanrıdan tekrar karısının eski haline gelmesini dilemiş.Yusuf”un kırkyıllık ibadeti bir kadın uğruna heba olup gitmiş.