Bir sır vereceğim: Küçük, zararsız bir sır… Dünden yayılan, bugünden önce; kendini hep vareden, hep varedecek olan ufak bir fısıltı. Yalnız bir fısıltı…

Bazen yorgun bazen bir savaşçı bazen yalnız bir anıdan ibaret olan…

Hala devam eden, hep edecek olan. ‘Herkes ölür biz kalırız…’ diyen; anılan, anılacak olan, çok çok sonraları dahi hep duyulacak olan küçük küçücük mısralar… Yılların izi olan mısralar…

Söylesem geçmez, öpsem dokunmaz detirten, içinin titrediği kış akşamlarında evine dönerken arkanda duyduğun ayak sesleri kadar yalnız bir o kadar bunaltıcı izler…