bildirgec.org

yazı hakkında tüm yazılar

BEYAZ KEMİK TOKA (İkinci bölüm)

astral | 24 December 2009 12:04

KÜÇÜK KADIN, HAVVA

Doğarken yetim kalacak küçücük bir yürek dünyaya adım atar, yankılı olmayı beceremeyecek kaderlere börek açacaktır, Yunan yemekleriyle daima. Baba bir çatışmada kaybolur. Hiç tanışması nasip olmaz ne babayla, ne de anneyle. Halası bakar ona, Yunanlı bir Hala.

Bacadan kaçırılmış ve daha on ikisinde gerdeğe girmiş bir anne olmuş isimsiz küçük kadın Anjelika’nın yetim bebeğidir Havva.

İşte dünyası böyle başlar Havva Kadın’ın. Müslüman olmayan bir aile Havva adını verir, kaçırdıkları aile Müslümandı diye… Hava akrabalarını hiç bilmez.

İKİ GÖZÜM

herkeshermes[pilli_silinen_hesap] | 14 December 2009 17:27

iki gözüm

nefesin kesti gülü öldüm
kısa metraj bir aşk kime yeter gülüm
ipince aynalar bakma kırılır dünüm
beni anlat hayata külüm
zaaflardan, ihtiraslardan mamul hüznüm
derin arbedelerden arta kalan bir sözüm
yalnızlığımın belden aşağısı tutmuyor kötürümüm
insanın kalbi yarasından anlaşılır iki gözüm

yemek atasözleri

nazokiraze | 14 December 2009 14:13

Çinliler “yemeklerle beslenmek ilaçlarla beslenmekten iyidir” atasözü ile beslenmenin önemini vurgulamışlardır.Beslenmeden kasıt elbette karın doyurmak amaçlı Allah ne verdiyse mideye indirmek değildir eminim. İlaçla beslenmeye karşı düşünüldügüne göre eminim bizim pek işimize gelmeyen sağlıklı yiyecekler kastedilmiştir. Biz de boş durmamışız ”can boğazdan gelir” demişiz.

Aç ayı oynamaz diyerek biz de karnı doymayan birinden pek bir hayır beklenmemesi gerektigini açıkça beyan etmiş bir milletiz, önce karın doyacak sonra iş beklenecek. Bu da çalışanlarına iyi yemek yedirmeyen kurnaz işverenlere hatırlatılsın aç ayı ne yapmaz, oynamaz. Hatta aç olup oynayamayanlara yani karnı doymadan bekleneni yapamayanlara ve bunu belirtemeyenlere bir atasözü gelsin: ağlamayan çocuga meme verilmez veya yemeyenin malını yerler.

Mutluluk

admin | 01 December 2009 10:37

Hayatta mutlu olabilmenin yolu en başta sevmektir. Nedensizce , herşeyi sevebilmektir mutluluk. Bir müzik dinleyip duygulandığın zaman , duygulanmana sebep olan akıldaki nedenle beraber gözyaşlarınıda sevmektir. Halbuki gözyaşlarını kim sever ki! Ama o gözlerden akmasa yaş kim içini döküp rahatlayabilirki?
Her konuda pozitif düşünebilmektir mutluluk. Her konunun altında bir şey aramadan olduğu gibi görmektir. Zaten neden her taşın altında bir şey arayalım! Her karıncadan şüphe etsek geçmek bilmez bu hayat. Karıncadan şüphelenmeden onuda bi canlı olduğu için sevmektir mutluluk.
Allah sevgisidir mutluluk. Herşeyden üstün olduğunu , her şeyi onun yarattığını bilip sevebilmektir mutluluk.
Mutluluk önce beyinde gerçekleşir. Beyninde mutluluğu isteyeceksin ki , kalbinde mutlu olabilsin.
Herkese kalpten mutluluklar=)

Edebiyat Yaşıyor

Karamazov Brother | 27 November 2009 19:23

Post-Entelektüel Dönem. Hasan Bülent Kahraman yaşadığımız çağı böyle niteliyor. Bu nitelemenin fikir babası bizzat kendileri. Son kitabında hem bu dönemi, hem de bu atmosferde edebiyatın nerede durduğunu irdeliyor. Aslında Kahraman’ın fikirleri oldukça iddialı. Ama üstünde düşünmeye değer. Zira öne sürdüğü en önemli ve ilginç nokta, Türkiye’de artık edebiyatın işlevini tamamladığı görüşü. Yani artık bizim için söyleyecek yeni bir söz yokmuş!

Anglosakson edebiyatının giderek daha da hacim kazanan romanlar yazdığına tanık oluyoruz. Fransız romanı ise küçülüyor. Amerikalılar ve İngilizler 600 sayfalık romanlar yazarken, Fransızlar 90 sayfalık romanlar yazıyorlar.

Tipografi ve Reklamcılık

admin | 25 November 2009 15:32

tipografinin ne olduguna değinecek olursak, tipografi yazının içerik (reklam, video, grafik tasarım, albüm kapakları, afiş) içerisinde güzel ve etkili kullanımı diyebiliriz. Yazı sanatı da diyebileceğimiz tipografi özelllikle grafik tasarımda ve reklamcılıkta etkili bir şekilde kullanılıyor. amaç ise insanları etkileyebilmek ve yazıları içerikle tamamen uyumlu, gözü yormayan yazılar kullanmak. Tipografi hakkında daha kapsamlı bilgi edinmek isteyenler buraya bakabilirler. Bu makalede tipografinin basılı reklamda kullanılan en güzel örneklerini bulabilirsiniz.

SignCafe Magazine Cover Design

Brighton Language School

BMW X3

En acil kurtuluş..

| 08 October 2009 15:49

Kızımın bitirme tezini birlikte hazırladık.. Konumuz Althusser idi. hani şu avrupa medeniyetinin foyasını çıkartıp,yerle yeksan eden adam..voltair’i de unutmayalım.
Tam da bu işlerle meşgulken,
şu aralar, çok cahilce kaleme alınmış yazılar okuyorum; Adam, mukayeseli tarihten anlamaz..terminoloji nedir bilmez, kalkar osmanlı-Abd mukayesesi yapar. Şimdi gel de ağzını bozma. Yahu bu derece dandik bir yazı yazılır mı?
adam osmanlı ile abd’yi harb ettirmiş!. Neyse iyiki de yazmış; Ağzımı bozıyım da, gevşiyim diye düşünürken, düşüncemi anlamış olacaklar ki, yazı işlerinden uyarı geldi; sakın ha! başımıza iş açma.( tck.nın ilgili maddelerini de gözüme sokmuşlar)
Ağzımı bozmuyorum ama,berhava olan yazıyı da yeniden yollamadan edemedim..

taş parçaları için küçük, masum bir teşekkür

kahramancayirli | 06 October 2009 16:22

taş parçaları için küçük, masum bir teşekkür

sevgili Birhan Keskin,

Taş parçalarınızla uyudum uyandım çok. Kim Bağışlayacak Beni ve Ba’daki şiirlerinize elbette hayrandım, hayranım ama Y’ol içindeki Taş Parçaları, fena yer etti içime. O dizeleri koynumda tuttum, ceplerime doldurdum, öyle gezindim deniz şehirlerinde. Su’ya baktım, taş parçalarını okudum, okudum su oldum. Gündüz oldu gece oldu, pek hareket etmedim. Çok derinlerimde yer ettiler hakikaten. Durup durup yeniden okudum. İnsanlara, dağa, ovaya, göğe baktıkça daha da kıymetini bilir oldum. Hiç bilmediğim bir kentte bomboş bir oda beklerken içi doldurulsun diye; ilk hayâlim yayınevinizden kitabınız ve posterlerinizi istemek. Tavanım ve dört duvarım da taş parçalarıyla d’olacak. Nefesim, sözüm yettiğince başkalarına anlatıp kendi elimle hediye edeceğim şiir kitaplarınızı, tabii ay’ın karanlık yüzünde biraz da kıskanarak. İnsan şairini, şiirini bölüşmek istemeyebiliyor bazen.

YOKEDİP ŞUURUNU,APTAL ET RUHUNU

il mare | 22 September 2009 10:54

Dün,Cnn Türk’ün Ankara temsilcisinin bir röportajını okudum internetten.İnsan yazma işini bir meslek olarak görmemeli diyordu,gördüğü taktirde işin içine maddiyat girer,mazallah bu derde düşmesi,onu gün gelir yazma zevkinden de mahrum edebilir diyordu.Doğru da söylüyordu bence,maddiyatın mutlak bir tatmin ile ilişiği olduğunu düşünürsek,ve yazmak ile de maddiyat ilişiğini varsayarsak;maddiyatta beliriverebilecek olan herhangi bir tatminsizliğin haliyle ilişiğini,yani yazma eylemini de etkileyebilmesi an meselesi.Bu yüzden,üzerinden trilyonlar da kazanılsa,yazmak işi kesinlikle bir gönül işidir,öyle olmalı,bunu vurguluyordu sayın temsilci.