bildirgec.org

yazı hakkında tüm yazılar

NE?

| 09 December 2008 10:23

Soldan geldi,
İz-i kaldı.
Sersemledim.
Günaydın!

Sana inat,
Ona da,
Yazacağım.
Tekrardan,
Günaydın!

Ne? Ne var?
Ne oldu?
Anlamadın mı?
Bir daha,
Günaydın!

sɹǝʇ dönmüş yazılar

mentor | 05 December 2008 08:35

flip title ile yazıları logoda görünen şekilde ters çevirebilirsiniz. Başta gereksiz gibi görünen bu uygulama için geliştiricileri

  • güçlü şifreler oluşturmak için kullanın.
  • msn gibi anlık mesajlaşma yazılımlarında kullanıcı adı olarak yazın.
  • arkadaşlarınızı şaşırtın.

demişler. Buyrun siz de deneyin.

Yüksek Kaliteli 15 Ücretsiz Font

maxhoper | 25 November 2008 16:16

Çeşitli amaçlar için kullanıma uygun 15 yüksek kalitede yazı tipi smashingmagazine ekibi tarafından derlenmiş.

Bunlardan birkaçı şöyle :

Sketch Rockwell

Sketch Rockwell
Sketch Rockwell

Sketch Rockwell elle karalama diyebileceğimiz bir etkiye sahip. Lukas Bischoff tarafından yapılmış ve MacOs Pc uyumlu. Yapımcısı ticari kullanımlarına pek sıcak bakmıyor olabilir ancak kişisel kullanımlara açık bir font.

Profesyoneller için ücretsiz 50 harika yazı tipi

maxhoper | 24 November 2008 14:23

noupe.com çeşitli adreslerden 50 harika ve ücretsiz yazı tipi derlemiş.

Bu fontlardan bazıları şöyle:

GOCA LOGOTYPE BETA

GOCA LOGOTYPE BETA
GOCA LOGOTYPE BETA

Logo tasarımlarında kullanılmaya uygun görünüyor. Büyük puntolarda okunabilirliği yüksek ama küçük puntolarda okuyucuyu biraz rahatsız edebilir.

Evolution True Type Font

Evolution True Type Font
Evolution True Type Font

sıkışık yapısına rağmen temiz ve düzenli bir tarzı var. Oval hatları göze hoş geliyor.

BİR FAHİŞENİN EL YAZISI

aktifparanoya | 15 November 2008 23:12

Aylardan ekim, kasım ya da aralık. Gün herhangi bir gün. Yaşamadıktan sonra takvimlere takılı kalmanın ne anlamı var…
Ne anlamı var kalp atışlarının…
Ne anlamı var nefes alışların…

Yaşayan bir beden kullanılmaya hazır. Ruh yok belki ama halen sıcak bir et parçası “Ben”siz “Ben”liğimle.

Ruhum şimdiden gömülmüş Cehenneme ama şimdilik tek hissettirdiği soğuk. Mahşeri kalabalık üstümde tepinmekte, gözleri aç, her biri yemekte… Nem var nem yok yediler. İlk başlarda masum dokunuşlardı, minik öpüşler. Bedelini öderse sırtlan nefesi, akrep zehri, akbaba darbesi…

DEDECİĞİME …

deelalim | 12 November 2008 17:38

Yıl 1980,batıkaradenizde küçük bir kentte,yaşama merhaba dedim.Küçük yerlerde yaşayanlar bilirler,insanlar birbirlerinin seceresini bilir,alışverişe yada herhengi bir işinizi takip etmek için kentin merkezine indiğinizde,esnafından,şoförüne hemen hemen herkesi tanırdınız,o yıllarda,..çok uzun zaman oldu gidemedim,gitmekte içimden gelmiyor açıkçası,hayatımın en güzel anılarını ve dostlukları bıraktıgım o kente anılarıma ihanet olur diye gidemiyorum.Herşeyin hızla şekil degiştirdiği bu düzende,oradaki degişimi ve kirlenişi görmekten kaçıyorum aslında.Size çok sevdiğim bu kentle ilgili anılarımı,o kentin kozmopolit yapısını,bu yapının içinde yer alan insanların ,nasıl tek beden ve tek yumruk oldugunu ileride yazarak sizlerle paylaşmak isterim.Bu gün yıllar önce beni,sevgi ve itinayla büyüten,birlikte oldugumuz her an bana insan sevgisini ve paylaşımın önemini anlatan dedeciğimle yaşadıgım bir anıyı sizlere aktarmak istedim..Dedem yaşadığımız minik kente,doguanadoludan tek başına akrabalarının yanına iş bulmak amacıyla 13 yaşında gelmiş,çalışkanlığı,hümanistliği ve hatipliğiyle,( zekiliğini belirtmeden geçemiyecegim),kent yönetiminde aktif görevler almış,kent iyileştirme projelerinde çalışmış,emekçi ,salt kendi için değil,çevresindeki herkes için yaşamayı ilke edinmiş biriydi.Din,dil,ırk gözetmeden herkesi kucaklayabilmişti ….O gün alışverişe çıkmıştık,birlikte yapmaktan keyif aldıgım şeylerin başında gelirdi.Çarşı adı verilen tek alışveriş merkezi,ne ararsan kolayca bulabilirdik,toplam iki kilometrelik bir alana konuçlanmış,magazalar,balık ve sebze hali falan.Ana cadde üzerinde karşılıklı magazalar vardı birbirinin dibinde.Ben büyük bir gururla dedemin koluna girmiş onunla şakalaşarak yürüyor ve tanıdıklarla hoş sohbetler ediyorduk,tam girmemiz gereken magazanın önüne gelmiştik,ki dedem karşıya geçelim yavrum ,dedi.Nedenini anlayamamış,ama dedecim geldik işte ya derken ,dedem beni kolunda karşı kaldırıma getirmişti bile,ben şaşkın şaşkın suratına bakarken,karşıdan Galip geliyordu,benden pazartesi vereceğim diye borç para aldı,iki hafta geçti veremedi beni görüp utanmasın dedi… Galip utanmasın diye yolunu değiştirmişti.Ben o yaşlarda başımda kavak yelleri estiği için konunun üstünde hiç durmamış,ha bu işler demekki böyle oluyor diye düşünüp,geçiştirmiştim…

Sınıf Ayrımı

Ertugrul1986 | 12 November 2008 16:02

Sınıf Ayrımı derken neyden bahsedeceğimi az çok bir kesim anlamıştır.İnsanları Din,Dil,Irk,Cinsiyet olarak sınıflandırabiliriz.Ama onları sınıflarına göre yargılayamayız.Eğer bu şekilde bir yargılama yaparsak ortaya şu an ki baş belası Terörizmiin ilk spermlerini atmış oluruz.Ülkemiz şu an öyle bir konuma geldi ki her Kürt vatandaşını ”Terörist” olarak yargılacak vatandaşlara sahip oldu.Bir insan bir konuda sizinle hemfikir ama bu düşüncesini belli etmiyorsa bu kimilerine göre tarafsız değil onu karşı taraftan yapar.İşte gerçek sınıf ayrımı burada çıkar.Peki bu,yani aslında sizin hemfikir olan kişi nasıl karşı tarafa geçer hemen bir örnekle açıklayayım.2003 Eylül ayında İstanbul Gültepe’de Stajyer olarak bir iş yerinde başlamıştım.sanırım 2004 Nisan-Mayıs-Haziran aylarından biriydi.Her zamanki gibi öğle yemeğinde diğer arkadaşlarla yemek yiyorduk.İçeri bir adam girdi hali perişan.Dilenci dedik geçtik ilk başta.Adam dilenci evet ama para dilenmiyor.Adam iş dilenmeye geldi.O an söylediği sözler herkesin kanını dondurdu ” Açım.Ama ben dilenci değilim.Ben sadece iş istiyorum.Adamın birine gittim iş istedim.Bana git sana Apo iş versin dedi.Biz hepimiz kardeş değilmiyiz.Bende bu vatanın evladıyım.Kürt’sem n olmuş ki ?Sizden para değil iş istemeye geldim’ Evet belki çoğu kişi ”Dilencinin biri sizi keklemiş ” diyebilir.Saygı duyarım.Ama önemle söylerim ki ben hangi iş yerinde çalıştıysam yolda karşıma 1000 tane dilenci çıkar.Kuruş vermem.Çünkü gözleri belli eder insanın.Bu ise gerçekten bişey istemekten utanan birisiydi.Hayatımda görmediğim bişey.İşte sevgili arkadaşlar bahsettiğim bu.Eğer biz bu insanı sınıfına göre yargılarsak.Bu kişi aç kalacak yarın bir gün bişey çalacak,birini öldürecek ya da dağa çıkacak.Bizim işimiz dağdakileri arttırmak değil azaltmak.Eğer bu şekilde bir sınıf ayrımı yaparsak ne o dağdakilerden ne de o meclisteki terörist partiden bir farkımız kalmaz.İnsanları dinine diline ırkına göre ayırmayalım.Her ne olursa olsun hepimiz insanız…Unutmayalım ki doğuda şehit verdiğimiz vatan evlatlarının çoğu Kürt….

UMARSIZCA…

deelalim | 10 November 2008 09:50

Karşımıza geç çıkmış insanları yolun dışına sürerken,bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacagımızı hiç hesaba katıyormuyuz?Hayat her zaman cömert davranmaz bize,tersine zamanları ödetir,hoyratça kullandıgımız arkadaşlıkların,eskitmeden yıprattıgımız dostlukların,savurganca harcadıgımız aşkların,hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız birgün…Bir akşam üstü yanımızda kimsecikler olmaz,yada olması gerekenler yanımızdakiler degildir.Ona çok kırılmış ve bu defa affetmiyecegim diye karar aldıgım bir anda,gecenin bir yarısı gelen bu mesaj,canımı yakmış ve defalarca aynı acıyla okumuştum bu mesajı.Çok dogruydu sözleri,hep doğruydu birlikte geçirdiğimiz beş yılda paylaştığımız olaylara karşı yorumları.benim tüm itirazlarıma,kabullenmeyişlerime inat hep o haklı çıkardı.İşte yine büyük laflar ediyordu ve yine haklı çıkacaktı biliyordum.Bizi düşündüm önce,sonra sevdiklerimin hayatlarına baktım.Ya aradıkları,hayal ettiklerini bu günlerine taşıyamamışlar,ya bulduklarına sahip çıkamamışlardı.Bir akşam üstü yanlarında kim olur olmaz tahayyül edemiyor,onlar için arzularının gerçekleşmesini diliyorum,kendimle ilgili iç yangınlarım sürüyor.O belkide her kadının hayalini kurdugu aşk kahramanı,bana arkadaşlık ve dostluguda,aşkın satır aralarında sunabilmiş,aklımı başımdan almış gözümü kör etmiş,ayaklarımı yerden kesmiş,artık yeter daha fazla yaşamasamda olur,eyy azrail senden korkmuyorum,nerde nasıl olursa olsun gel,hazırım bitir bu yaşamak denilen işkenceyi dediğimde Tanrının,dur daha işimiz bitmedi,görmen gereken ciğeracıları var deyip karşıma çıkarttıgı yaşama sebebim,hayatımın anlamı oldu,sevdasıyla,serserilikleriyle,beni bazen göklere bazende yerden yere vuruşlarıyla ,tutkulu vazgeçilmesi imkansız bir girdaba sürükledi ,hayatıma girişi…

zihni kolay çelinen yazarlara karanlık oda

goopple | 02 November 2008 14:06

Sadece yazmak istiyor ve bunun dışında bir şey düşünmek istemiyorsanız Jdarkroom isimli bu programı mutlaka denemelisiniz.

jdarkroom
jdarkroom

roman, senaryo, deneme gibi türlerde yazanlar için kesinlikle biçilmiş kaftan. Programı çalıştırdığınızda Yazdıklarınızla başbaşasınız.

Yaratıcılığınızı sınırlandıran tüm kalıplardan çıkmak için ücretsiz jdarkroom’u şuradan indirebilirsiniz.