bildirgec.org

yaşam hakkında tüm yazılar

zıp

astral | 30 September 2010 16:28

Cake’den Building a Religion’u sonuna kadar açıp zıp zıp zıplamak içgüdüsü tepeme çıkmış durumda. Güzel gecede 4 votka burn içmiş gibiyim. (ki, alkol almıyorum) Eskilerdeki gibi pogo partisine katılmış, en yakın arkadaşımla doyasıya eğleniyoruz.

Dışarı çıkmadan saatlerce hazırlanıp gecelere aktığımız gecelerden biri değil şu an. Sıradan bir öğle vakti ve sıradan bir iş temposu. Fakat içimde tempo tutan bir ritm ki, aman aman!

Dur dura bilirsen. Dansa düşkünlüğüm eskiden. Yıllar önce üniversite giriş sınavına hazırlanırken, gecenin üçü, matematik soruları çözerken radyoda Pussycat Dolls çıkar ve o an itibariyle kalkar dans etmeye başlardım. Tek başına da olsam, ayrılınmayacak bir durum bu dans. Millet dans etmek için kafayı bulur, rahatlar; öyle atar kendini sahneye. Benim içinse hareket etmeden durmam için çalışmam lazım. Çok zor durum, çok.

Sonuna Kadar Hayat ve İnsan İçin Varız…

firatocal | 30 September 2010 13:02

Hayat ve insanı anlatan cesur yazıları, daha yüksek sesle dile getiren bir site www.hayatveinsan.com

İnsanların siyaset, ekonomi ve magazin haberleri arasına sıkışıp kaldığı, iç karartıcı seslenişlerinden usandığı bir anda, gülümseten ve düşündüren yorumlarıyla size nefes aldıran bir platform…

Gözden kaçan, önemsenmeyen yada bilerek göz ardı edilen herşeyin takipçisi olmak amacıyla kuruldu… Kan ter içindeki hayat koşunmacasına serin ve ferahlatıcı bir durak olma iddasıyla yola çıktı…

Hiç Olmazsa Bebeğini Düşün Ey Tiryaki !!!

firatocal | 30 September 2010 10:09

Gün geçmiyorki sigaranın insanlığın düşmanı oluşunun ispatı örnekleriyle yüzleşmyelim… ” Kendini düşünmüyorsan bari bebeğini düşün ” cümlesiyle özetleyebileceğim bir araştırma, bırakın sigaranın kendisini, sadece adının bile başımıza ne dertler örebileceğini ortaya koyuyor…

Bebekli ailelerdeki tiryakilerin sigara alışkanlıklarını bırakmak yerine en kolay yoldan sürdürebilmelerini sağlayan kaçış noktası, balkona çıkıp iki dakikada sigaralarını tellendirip sevgili bebklerinin yanına döndüklerini söylemeleridir… Bu sayede vicdanlarını rahatlatabilmekte ve gelebilecek tüm eleştirilere erdemli bir şekilde göğüs gerebilmektediler… Taaki bu güne kadar…

Yaşayacaksın

karuma76 | 19 September 2010 21:20

Kısa ve öz yazacağım bu gece. Hayata dair ne varsa bende, aslında hepsi çevremde. Ne hayır diyebiliyorum, hayır diyebileceklerime ne de evet diyebiliyorum sorunsuz evetlerime. Sadece yaşıyorum ve hatta hayatın arkasından son sürat koşuyorum. Plan kalmadı hayatımda. Ben hayatı planlayacağıma o beni sürüklüyor arkasından. Her dakika birşeylere yetişmeye çalışıyorum. Bütün olayları ucuca bağlıyorum. Yoruluyorum, ağlıyorum, tükeniyorum ama hala yaşıyorum ve yaşadıkça da sizinle olacağım…

Haftalık–3

nazokiraze | 14 September 2010 18:19

Geçmiş bayramınız kutlu olsun.

Bu Eylül ayı biraz daha heyecanlı geçecek benim için küçük kızım liseye oğluşum ise anasınıfına başlıyor,okulun ilk günü oğlum ağlaya ağlaya beni çekiştire çekiştire sınıfına soktu, tam oyuna dalmışken ne zaman çıksam hemen yanımda bitti, sanırım bu hafta ben de boyama, oyun hamuru etkinliklerine katılmak zorundayım.(Okulda ilk gün korkusu)

Okul ayakkabısı almak için alışverişe çıkmamız tam bir işkenceydi, giyim takıntılarını babasından alan bu evlat henüz 5 yaşında ama 2 yaşından beri giysilerini kendi seçiyor ve asla benim ona verdiğimi beğenmezse giymez, koca yaz şort giymeden geçirdi diyebilirim, komik duruyor diye.

Özlediğim Bir Şeyler Var Sende

vurguni | 10 September 2010 19:01

Özlediğim Bir Şeyler Var Sende

İçimde senden kalan bir hüzün, dilimde adın,
Sen gelmesende kokun hal yastığımda,
Sensizlik vururken zamana,
Ben sensizliğe yorgunum_______ yokluğuna üşüyorum ey sevgili..
Özlediğim bişeyler var, sende…

Bir sıcaklık nefes olsan şimdi,_______ bölsen rüyalarımı.
Bir bilsen nasılda sinmiş gül kokun ellerime,
Gayrı hasretini yudumladığım bu sokaklarda____ kanıma dokunuyor yokluğun,
Aynı şehirde kocaman bir hiçim sensiz____Yokluğuna üşüyorum ey sevgili,

Nasıl öldüler–2

nazokiraze | 03 September 2010 10:20

Hollywood’un en ünlü dansçı ve oyuncularından Fred Astaire zatürre sebebiyle hayatını kaybetti. Ben-Hur filminin efsanevi aktörü Charlton Heston’un , Charles Bronson’un ve Ava Gardner’in ölüm sebebi de aynı hastalık olarak açıklandı ( Heston prostat kanseri tedavisi de görmekteydi)

Gelmiş geçmiş en iyi kovboy olarak bilinen John Wayne mide kanserinden hayatını kaybetti, kanserden ölen diğer oyuncular : Paul Newman,Patrick Swayze,Robert Mitchum,Lana Turner, Gary Cooper, Bette Davis, Farrah Fawcett,Audrey Hepburn, Steve McQueen, Dean Martin,Yul Brynner, Efkan Efekan, Orçun Sonat, Hayati Hamzaoğlu, Yaman Okay, Tanju Korel, Ingrid Bergman, James Whitmore, Bea Arthur (Altın Kızlar’ daki Dorothy)

Rahat olun , gerilmeyin… Hepsi bu…

firatocal | 31 August 2010 14:51

Yoksunluktan boğulan hayatlarımızla böbürlenirken , yoksulluktan tiksinerek yaşıyoruz… Bayağı , sersefil sohbetleri en entellektüel ahkamlarla bir tutarken , köşebaşındaki dilencinin önünden bir cüzzamlıdan kaçar gibi geçiyoruz…

Kredi kartları altında ezilen hayatlarımızı umursamazken , herşeyin bizim için yaratılmış olduğunu düşünürcesine kazanmadan ve hakketmeden fütursuzca yaşıyoruz…

Kimiz biz??? Niçin geldik dünyaya??? Hayatta olmanın bir anlamı kalıyormu şu yaşadıklarımızla??? Bir gün gelip de bu dünyadan ellerimiz bomboş ayrılabileceğimiz gerçeğini hiç düşünüyormuyuz???

Sanmıyorum… Artık bunu umursadığımızı da düşünmüyorum … Din , mezhep değil konum … Hayat dersi vermeye kalkışmak ise hiç değil… Kimseyi imana ve teslimiyete davet etmeyeceğim… Rahat olun lütfen… Koltuklarınıza keyifle kurulmaya devam edebilirsiniz… Şuan için hiçbir tehlike yok… Söylemeye çalıştığım da o zaten…,

Yaşam Sirkinin Hayal Avcıları

firatocal | 31 August 2010 12:44

İnsan ya hayalleriyle yaşıyor ve sessiz sessiz avutuyor doğuştan şansız , zavallı varlığını ; yada hayalleri için yaşıayıp savaşarak kırıyor kabuğunu… Kaybedenlere endekslenmiş zaman nehrinin azgın sularına savrulmuş bi çare sahipsiz kaderine isyan edip , avazı çıktığı kadar yükseltiyor sesini..

Hayalleriyle yaşayıp kırıntılarla avunanlar hiçbirzaman ulaşamaya caklarını bildikleri bir hayat biçimiyle düşlerini dekore etmiş keder mağlubu gönül zengini insanlar oluyor hep… Gözlerini kapattıklarında imrendikleri bu elit hayatın müsvetteleriyle kendilerini avutmaya razı oluyorlar her defasında…

Ruhlarının açlıklarını sadece düşleriyle doyuran kitleler için hayat sorunsalı değiştirilemeyecek çaresiz bir kaderi gösteriyor… … Onların çocuklarının büyük bir kısmı da ölü toprağı ile örtülmüş yaşam enerjisi kaynaklarını kemiriyorlar köşelerinden… Babalarından aldıkları kaybetmeye mahkum yaşam mirasını yeniden ayağa kaldırmanın telaşesiyle geçiriyorlar ellerinde kalmış yoksun ve bitkin düşmüş , savunmasız hayatlarını…

Onlar ne kendileri ne de içinde bulundukları toplum için en küçük bir fayda bile üretemiyor , koca bir ömrün sonunda doğum ve ölüm tarihleri arasına sıkışıp , yerin altındaki karanlık mabetlerinde başka bir bahara ertelenmiş mutluluk hayallerinin başını beklemeye başlıyorlar…