bildirgec.org

yaşam hakkında tüm yazılar

Aralık ayına adım adım haberler

nazokiraze | 24 November 2010 09:37

Aralık ayı geliyor artık sofralardaki taze fasülyeler, barbunyalar, patlıcanlar yerini pırasaya, karnabahara, lahanaya bırakmak üzere. Bol bol balık tüketme zamanları.Trabzon Hurması’nın da zamanı geldi.(ben hiç sevmem)

Cennet Hurması da denilen Trabzon Hurması bilindiği gibi tam bir şifa deposu, kansızlıktan bağışıklık sistemi arttırılmasına kadar pek çok derde derman olan bu meyve kalp dostu olarak belirtiliyor.Trabzon Hurması’nın sağlığa faydalı olmasının dışında bir özelliği daha var, o da içeriğindeki Tanen.(Üşümemek için Trabzon hurması yiyin)

Bayramlık

nazokiraze | 15 November 2010 15:21

Bu bayram üzeri telefonla Twitter’dan veya ordan burdan araklanmış bildik cümlelerle sms atmak, Facebook’ta kutlama yapmaktan ziyade sevdiklerimin çoğuna kartpostal postaladım, yahu kartpostal bulmakta bile zorlandım , ne hale gelmişiz.

Ses getiren The Walking Dead dizisine de dün gece başladık, ilk bölümde hepsini severek oynadığımız Resident Evil oyunlarını bana fazlasıyla hatırlatan zombi klişeleri ile dolu dizide sonradan yan karakterlerin ortaya çıkması ile çok ilginç başka konular çıkacakmış gibi kanaat oluştu bende.Bakalım bende Spartacus ve Supernatural gibi iyi etkiler bırakabilecek mi? Zombi meraklılarına tavsiye ederim.

Bu bayram etrafta ki herkes kurbanlarını başka ülkelere bağış yaparak kestirdiği için galiba midemize kavurma girme ihtimali oldukça azaldı. Bu bayram alışveriş merkezlerine para saçmak yerine huzurevi ziyaretlerini yakınlarıma öneriyorum, hiç olmazsa bir sefer de birilerini sevindirmeye çalışalım.

cross-dressing

hag | 13 November 2010 12:22

Cross dressing (CD) kelime anlamı olarak kişinin karşı cinsin giysilerini giymekten hoşlanmasıdır.Fakat bu kişinin eşcinsel olduğu anlamına gelmez.Daha çok bir fantazi yada fetişizim olarak nitelendirilmelidir.Evli ve kendi dünyasında bayan gibi giyinen veya erkek gibi giyinen bayanlar fantazilerini CD olarak yaşayabilirler.Bunu sadece hoşuna gittikleri için yaparlar.Sosyal paylaşım sitelerinde CD resimli profillerinde ‘ben kadın değilim lütfen benim gibi CD ler mesaj atsın’ gibi notlar yazıyorlar.Muhtemelen o resmi görenlerin bir çoğu CD’yi gay veya travesti zannediyor.Cross dressing ile ilgili internet yayınlarında kişilerin bunu gizli yanlarını yaşadıkları bir fantazi olarak belirtiyorlar.Genelde eşcinsel olmadıklarını iddaa ediyorlar.Fakat bu çok ince bir çizgi gibi görünüyor.Kelime anlamı olarak karşı cinsin kıyafetlerini giymek olsada,kendini o kıyafetlerin içinde nasıl hissettiği ve asıl olamak istediği cinsiyetide sergilemezmi.Google’da cross dressing olarak arama yaptırdığınızda pek hayırlı sonuçlarla karşılaşılmıyor.Cross dressing ile ilgili Bloglardaki yazılanlar gibi sadece masumane karşı cins kıyafetleri giymenin ötesinde siteler karşımıza çıkıyor.Her birey kendi tercihini yaşamakta özgür ve serbesttir elbette.Fakat sokakta Bir CD nekadar rahat dolaşır ve toplumumuz kabullenir orası meçhul…

tastamam

astral | 03 November 2010 09:08

İşte bir şarkı başlıyor. Rengarenk. Tek kelimeyle tanımla dense, bunu derim.

Arabadayız, saçlarımı savuruyorum. O zamanlar onun benim birtanem olacağını bilmiyorum, fotoğraf çekmek için uzak diyarlara gidiyoruz. Cd’deki şarkı bizim şarkımız olacakmış, bilmiyorduk.

Şu anda uyuyor güzelim, ben onu düşünüyorum. Oysa ‘otokontrol sahibi üstad ben’, aradığında ne denli kısa kestim konuşmayı, sadece iyi geceler dedim.

Oysa benimle uyusun, benimle uyansın istiyorum ve sabah sabah gördüğüm mahmur bakışı güneşim olacak biliyorum.

Kasım ayı yaklaşırken yemekli haberler

nazokiraze | 24 October 2010 15:41

Brugge Expo Yemek Festivali bu yıl 5-6 ve 7 Kasım tarihlerinde düzenlenecek. Festivale ülkemizden
Kemer Turistik Otelciler Birliği (KETOB) katılacak .

Çincede altın portakal anlamına gelen kumkuat meyvesi (küçük mücevher olarak bilinir) dünyada kabuğuyla yenen tek turunçgilmiş, gelin siz düşünün artık C vitaminini. Çin, Hindistan, Japonya , Amerika gibi ülkelerin yanı sıra ülkemizde Rize’de yetişen bu meyvenin reçeli oldukça lezzetliymiş.

Yemekle ilgiliyim diyenler için internet üzerinde Yalancı Yemekler adında bir etkinlik var.Tarifler 15 Kasıma kadar mail aracılığı ile tariflerini yollayabilirler. Ayrıntılı bilgi buradan

Ateş Dansı

nazokiraze | 22 October 2010 12:56

Özer Baysaling tarafından bir kaç yıl önce kaleme alınan Ateş Dansı kitabının baş kahramanı yaşadığı dönem (1950 li yıllar) Amerika’da dans ederken yeri yerinden oynatan ve kitabın yazarının kaybettiği eşi Necla Ateş‘ten bahsetmek istiyorum. (Asıl adı:Naciye Batır) Önce Tatar Naciye sonra Necla Ateş, gazeteci Metin Toker’in taktığı isimle: Türk Lokumu

Hollywood yapımı pek çok filmde danslarıyla yer alan Necla Ateş için pek çok işi Amerika’nın yolunu tutarlar ,onun gibi dans ederek onun kadar şöhretli olabilmek için. O zamanlar sadece Amerika değil Avrupa da yanmaktadır onun için. Kullandığı Cadillac marka otomobilin anahtarı altındandır. Açtığı dans okulunun yanında sahneye çıktığı büyük klüplerden bolca para kazanır.

Unutulmaz aktörlerimizden Muzaffer Tema’nın on yıl önce bir röportajda anlattığına göre Necla Ateş’in o zamanlar on dakikalık dansı için beşyüz Dolar para veren oluyordu, Arap şeyhlerinin, Amerikalı zenginlerin tekliflerine kulak tıkıyor parasının hesabını bilmiyordu.

Ateş dansı ile bir döneme damgasını vuran Necla Ateş’in hayatını bir anda değiştiren şey ise aşktır. Özlediği ülkesine geldiği zaman aşık olduğu Olimpikler adlı akrobasi grubunda gösteri yapan ve kendisinden onbeş yaş küçük Özer Baysaling’e deli gibi aşıktır ve gözü ne ün ne para görmektedir.

evlerden uzak yerler–3

nazokiraze | 20 October 2010 16:53

1951 yılının Ağustos ayında Fransa’nın Pont-Saint-Esprit kentinde bir zehirlenme vakası yaşanır, ancak bu zehirlenme olayı oldukça sıradışıdır. Fırından çıkan ekmeklerden dolayı yaşanan bu zehirlenmeler sonrası pek çok iddia ortaya atılır ve bunların en önemlisi çeşitli ülkelerde yapılan LSD denen halüsinojen deneyidir.

Amerika’nın bu deneyi yapmak için bu bölgeyi seçtiği bazı çevrelerce kabul görse de kimileri bu olayda LSD’nin suçu olmadığını açıklarlar. Bu olay tarihe “Lanetli Ekmek” olarak geçer. İlk yıllarda uyuşturucu gibi etki yaratan yaban mantarı çeşidinden dolayı bunların yaşandığı açıklansa da yıllar sonra bu maddenin LSD olduğu söylenmeye başlar. (LSD (Halüsinojen’in Gücü))

Normal zehirlenme belirtilerinden farklı olarak halisülasyonlar gören kent sakinlerinden pek çok kişi akıl hastanesine kaldırılır 5-6 tanesi hayatını kaybeder. Birbirlerine bıçak çekenlerden ordan oraya koşturanlara kadar pek çok histeri krizinin görüldüğü bu olayda 300 kişi yaralanır, hastaneye yatırılan yaklaşık elli kişi ise aylarca akıl hastalığı tedavisi görür.

Pek çok kişinin çıldırmasına neden olan bu zehirlenme olayından yıllar sonra H. P. Albarelli adlı gazetecinin yaptığı araştırma bu olaydan iki yıl sonra intihar eden Frank Olson adlı biyokimyagerin (Amerikan Özel Operasyonlar Biriminde) arkadaşlarıyla yaptığı görüşme kayıtlarını ortaya çıkardı. Bu kayıtlara göre ortaya atılan iddialar doğru.

Mutter Müzesi kafatası koleksiyonları, korunmuş insan organları, çeşitli değişik vücut bozukluklarına örneklerle ünlenmiş bir müze.Öldükten sonra sabuna dönüşen bir kadın da bu müzenin ününe ün katıyor.

Müzede bunların dışında ilginç vakaların rontgenleri, kırık kemikler, ceninler, deforme bebekler,,mumyalar,heykeller yer alıyor.

Waverly Hills Sanatoryumu 1910 yılının Temmuz ayında Verem hastaları için açılan bir hastaneydı, ancak o zaman henüz bu hastalık için tam bir tedavi şekli olmadığından dolayı burada onbinlerce kişi öldü. Hasta olanları normal hayattan izole etmek için kurulan bu sanatoryu 1961 yılında kapatıldı.Zaten Streptomisin (tüberküloz antibiyotiği) geliştirilince ölümler de azalmıştı.

Kapılar–3

nazokiraze | 18 October 2010 11:57

Yörede Diktiri olarak bilinen Myndos Kapısı Büyük İskender’ in askerlerinin geçmekte zorlandıkları ünlü kapıdır. Halikarnas’ı almaya yeltenen askerlerin çoğu bu kapının önüne kazılan hendeklerde ölmüşlerdir.

Geçmişte çeşitli yörelerdeki evlerin kapılarının bazı özellikleri vardı, gelen kişinin erkek mi, kadın mı olduğunu haber verebilmesi için kapılara ince veya kalın ses veren tokmaklar yapılırdı, gelen ona göre çalardı kapıları.

Mardin’ e bağlı Savur’daki mimari hartikası olarak bilinen taş ve ahşap sanatının en güzel örneği olan kapılar ve kilitleri.

Floransa’da Duomo Katedrali’nin karşısındaki vaftizhanede bulunan ve Lorenzo Ghiberti ve oğulları tarafından yapılan Cennetin Kapısı, aslında hiç açılmaz.On bölüme ayrılan kapı 27 yılda tamamlanmıştır. Altın sarısı olan bu kapı üzerinde peygamberler ve hayat hikayeleri vardır. Bu kapının orjinali Duomo Katedrali Müzesi’nde yer alıyor. (Floransa’ya giden turistlerin fotoğrafını çektiği vaftizhanenin güney kısmındaki kapı kopyadır, ayrıca bir de vaftizhanenin kuzeyinde bronz kapı vardır ve orjinaldir ancak Cennet’in kapısı gibi üç boyutlu kabartmalı değildir)

Itsukuşima Tapınağı
Itsukuşima Tapınağı

Matefobimatik

karuma76 | 14 October 2010 16:19

Bu defa derdim Matematik. Çoğu sevmiyor bu kelimeyi, hatta nefret ediyor. Çoğu bilmiyor bu kelimeyi, hatta bilmek istemiyor. “Ne matematik mi! Hiç sevmem.” İlk tepki bu. Yolda gördüğünüz herhangi biri bile matematik dediğinizde bu tepkiyi gösteriyor. …ve öğrenci milleti…Sevemedi gitti bu illeti…Oysa ne tarafa dönse matematik var. Hayatının her kademesinde büyük yer ediyor. Okul hayatı onunla dolu. Her yeni döneme geçerken ondan sınav oluyor. Her yeni adımda onu geçmek zorunda kalıyor. Fiziğin içi matematik, kimyanın içi , biyoloji bir matematik, kalıtım bile matematik, erkekliğimiz, dişiliğimiz,…Peki bunları bile bile neden sevmiyoruz, neden korkuyoruz…
Devam edecek…

İngiltere’de Dil Okulları Hakkında

blogmuhtari | 13 October 2010 16:23

Şüphesiz, çevrenizde çeşitli nedenlerden dolayı
ingilizce öğrenmek ve ingilterede dil eğitimi almayı düşünen insanlarla karşılaşmışsınızdır yada onlardan biride olabilirsiniz.İngilterede dil okulları hakkında kendi
blog sayfamda birkaç yazı yazmıştım.Buradan bakabilirsiniz yada blogmuhtari ismiyle internetten araştırabilirsiniz.
Bu yazımda bu dilokullarının faydalı olup olmadıklarına değinmek istiyorum.İngilterede,
öğrenci statüsünde bulunan,sadece türkiyeden giden binlerce tc vatandaşı var.Heryıl bu sayı giderek artıyor.Peki neden bu kadar insan ingiltereyi tercih ediyor?Birincisi tabiki ingilizcenin anavatanı.İkincisi birçok insanın kabul ettiği bir görüş olan öğrenmek istediğin dili konuşulduğu
ülkede öğrenmek diyebiliriz.Hayatının 2 yılını londrada geçirmiş biri olarak sizlerle deneyimlerimi paylaşmak,küçükte olsa ingiltereye
gitmeyi düşünen arkadaşlara bir fikir vermesi açısından bu yazıyı yazıyorum.İngiltere yaşanması gereken bir deneyim.Fırsatı ve imkanı olan arkadaşlara gitmelerini tavsiye ediyorum ama herkese değil.Özellikle yaptıkları iş gereği ingilizcelerini geliştirmek isteyen arkadaşlara söyleyecek sözüm yok.Onlar için bu bir zaruret
fakat macera arayan arkadaşlara eğer ekonomik durumları iyi değilse tavsiye etmiyorum.Çünkü
ingilterede yaşam koşulları yabancılar için git gide zorlaşıyor.Mevcut ingiltere hükümetide avrupa birliği dışından gelen yabancılara karşı bir politika izliyor.Eğer londrada yaşıyorsanız,ekonomık gücünüzde yoksa kelimenin tam anlamıyla sürünürsünüz.Birçok şirket iş başvurularında iyi bir ingilizce istiyor.Bunun haricinde eğer şansınızda varsa türk işverenlerin yanında çalışırsınız tabi buna şans denirse…Çünkü birçoğu sizi köle gibi çalıştırıp en düşük haftalığı verir.Bu konu hakkında internet sitelerinde çok sayıda kaynak bulabilirsiniz. İngiltere’de hayat kesinlikle kolay değil.Birçok kişi şartlara ayak uyduramayıp geri dönüyor.Dil öğrenmeye gelince;eğer kaliteli ve türklerin az olduğu bir okul bulursanız ingilizcenizi geliştirebilirsiniz.Londra’da birçok dilokulunda çok sayıda türk var.Bu yüzden seçiminizi iyi yapın.Aracı kurumların birçoğu size okulları öve öve bitiremezler.Onların derdi sadece para kazanmak.Eğer tanıdığınız varsa seçiminizi yapmadan önce iyi bir araştırma yapın.Hayal kırıklığına uğramayın.
İsteyen arkadaşlara okulda tavsiye edebilirim fakat reklama girdiği için buraya yazmıyorum.Umarım anlattıklarımın size bir faydası olmuştur.