bildirgec.org

yansıtma hakkında tüm yazılar

Boombox lar geri geldi!

Beacool | 12 March 2010 09:38

Görünümü gayet hoş
Görünümü gayet hoş

Sevdiğiniz eski dostlarınızı görmek insana nasıl bir mutluluk verirse bir teknoloji meraklısı için eskiden severek kullandığı ürünlerin yenilenmiş hallerini görmek de öyle bir haz demektir. Seksenlerde çocukluk ya da gençlik yıllarını yaşamış arkadaşlar Boombox’ları iyi hatırlayacaklardır. Bu omuzda taşınan eğlenceli gürültü makineleri çağımıza ayak uydurmaya geldiler.

Tabii ki çağımızın mottosu “hepsi bir arada” olunca bir boombox’ı sadece geliştirilmiş müzik çalar olarak piyasaya sürmek hatalı olacağından üzerinde ekstra özellikleri görmek beni şaşırtmadı. Boomboxlarımız artık tam anlamıyla birer eğlence üstü oldular.

Haydi arkadaşlar maça!
Ben öğrenciyken bu alet neden yoktu?!

Gelişmiş dahili kaliteli stereo hoparlörleri, 5.1 çıkışı (ya da kulaklıkla dinleme olanağı), ses (ipod vb gibi) ve mikrofon girişi, usb desteği, sd kart desteği, (resimleriniz, videolarınızı, müziklerinizi okuyabilmekte) Mp3 – Cd – Dvd player, uzaktan kumanda, dahili DVB-T tuner ve anten ve 75″ lik ekrana denk 180 derece dönen ve ayarlanabilen (10.000 saat ömürlü) led projektörüyle bu Boombox atalarının çok önünde yer alıyor.

Iphone’unuzu yansıtın…

Beacool | 03 February 2010 09:55

Bu iphone denen cihazın halen neden bu kadar beğenildiğini anlayamayan biriyim. Aynı şekilde ipod vb gibi “i” ların popülaritesinin sebebini de anlayabilmiş değilim. Piyasada bu ürünlerden çok daha kuvvetli özelliklere sahip başka markalar varken neden iphone? Bana sadece trend sebebiyle satılan ürünler gibi gelse de bildiğim bir gerçek var ki bu güne kadar hemen hemen hiçbir ürüne bu kadar aparat üretilmemişti. Arabalara bağlanabilmekten, joystick takımına, ekstra ses ürünlerinden çalar saatlere kadar bu ürün için çokça aparat geliştirildi. Ama bu ürün gibi efektif olanını ben görmedim ya da bilmiyorum. Ürünümüz iphone ekranınızı hiçbir ekstra güç gereksinimi ve kablolama ihtiyacı olmadan herhangi bir yere yansıtmaya olanak veriyor. Bunu ise içinde bulunan aynaların yansıtma özelliğini kullanarak yapıyor. Üstelik çok ufak boyutlarda olmasına rağmen yansıtması hiç de küçük boyutlarda değil. HypnosEye Projector ismiyle satışa sürülen bu ürünün detaylı teknik bilgilerine bakacak olursak;

Lazerin Keşfi

| 16 May 2008 14:51

http://forumistannet.bloggum.com/yazi/lazerin-kesfi.html

Anti-Paparazzi

delimiyim | 07 June 2007 11:46

İstenmeyen fotoğraflara çözüm olarak görülen bu sprey sayesinde, gelen flash ışığı daha güçlü bir şekilde yansıtılarak fotoğrafın resimdeki gibi görünmesini sağlıyor. Link

GlobalTop HUD GPS Speed Meter

semazem | 15 May 2007 14:19

Bu ürün, bildiğimiz GPS cihazlarından farklı olarak, araç durum bilgilerini aracınızın ön camına yansıtıyor, böylece araba kullanırken dikkatinizin dağılmasını engelliyor.

Işığını Yaymayı Bilmek…

hypatia | 02 May 2007 16:22

Hayatımızın ışığı...
Hayatımızın ışığı…

Bu sefer, kendi düşünce ve yorumlarımın yanında, sizlerle okuduğum bir yazıyı da paylaşmak istiyorum. Belki çoğumuz daha önceden okumuşuzdur ama bazen ilk anlarda her şeyin farkına varamayabiliyoruz. Arada ikinci ve üçüncü tekrarlara da ihtiyacımız olabiliyor…

Ben bu sefer çok daha farklı şeyler hissettim ve sordum kendime.
Neden ışığımızı serbest bırakmıyoruz ?
Neden ?
Hem kendimizi özgür bırakıp yüreğimizde o ferahlığı hissetmekten hem de çevremizde ki tüm insanları bu enerjiden neden mahrum bırakıyoruz.?
Nedir kendimizle alıp veremediğimiz ?

AYNA OLMAK

plakton | 27 January 2007 10:44

Yaşamımızda davranışlarımıza en etkili olan duyguyu uzun süredir arıyordum. Ölüm korkusu, başarısızlık korkusu, yalnızlık korkusu, kaybetme korkusu
Dikkatimi çeken şey; bütün bu duyguların alt tabanında KORKU denen enerjinin var olduğuydu. Yaşamımızda olumlu ya da olumsuz bütün davranışlarımızın kökeni bu tanımdan filizleniyordu. Bir düşünce fırtınasının sonunda bir sonuç bulmuş ve limana sığınmıştım.
Ama hayır; sorunlarım çözülmemişti. Çözülmesi bir yana, elimde bir sonuçla; ama bulunan sonucun sorunları çözemeyeceği doğrusu ile karşı karşıya kalmıştım.
Tanrıyı arıyoruz, kökenimizi ve nereye gideceğimizi anlamaya çalışıyoruz, Maya Takviminden kıyametin ne zaman kopacağını, kıyametle neler olabileceğini bulmaya çalışıyoruz. Yürüdüğümüz yolu unutup yürüdüğümüz yolun nereye vardığını bulmaya çalışıyoruz. Sonuca kilitlendik neredeyse… Ama yine de elimiz boş, umutsuzluk ile mutsuzluk arasında gidip geliyoruz.
Önemli bir soruyu sormamız gerekiyor belki de: yürüdüğümüz yol mu önemli, yoksa yolun gittiği yer mi? Benim inancım; yürüdüğümüz yolun, sonuçtan çok daha önemli ve kayda değer olduğudur.
Öğrenmeye çalışıyoruz; en çok birbirimize bakıp, birbirimizle kıyas yapıp bir takım sonuçlara varmaya çalışıyoruz. Çoğu kez birbirimize ayna olduğumuzun bilincinde olmayıp birbirimizden bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.
Mistik anlayışta aslında en çok hoşuma giden tanımlamalardan biridir AYNA OLMAK. Aynı şekilde; en çok yanlış uygulanan yöntem de budur. Sadece sonuca endekslenen, içinde olduğu anın bütünündeki duygu ve düşünce algısının dışına çıkıp sadece varılacak limana odaklanıyoruz. İşte bu yüzden; öğrenemiyoruz, elde ettiklerimizle tatmin olamıyor ve hep eksik hissedişlerde kalıyoruz.
Çevremize bakalım; bize ayna olacağını düşündüğümüz kişide ne aradığımızı düşünelim. Tanrının ne olduğunu ondan gelecek bir sinyalle anlamaya mı çalışıyoruz? Şu anda içinde olduğumuz 3. boyutun üstündeki 5. boyut ya da 7. boyuttun nasıl bir yer olduğunu mu bulmaya çalışıyoruz? İnsanların birbirine ayna olması bizce bu mu? Ben diyorum ki: Başka insanların bizde aradığını biz onlarda aramış oluyoruz. Onların bulamadıkları bizim bulamadığımız, bizim anlamadığımız onların anlamadığı oluyor. El yordamı ile bir takım nesnelere dokunup kimin tahmini daha tutarlı onu kestirmeye çalışıyoruz.
Biri bir şey söylüyor; bunu nerden öğrendin diyoruz. Söylediği şeyin akla ve mantığa ve hissedişlere ne kadar yakın olup olmadığından çok, bizim inanabileceğimiz bir kaynaktan gelip gelmediğini anlamaya çalışıyoruz. Hiç bir şey öğrenemiyoruz, birbirimize ayna olmayı bir yana bırakın, elele daha çok uzaklaşıyoruz AYNA OLMA enerjisinden.
İnanın; varacağımız yer çok önemli değil. Biz zaten o yolda ilerliyoruz. Nereye varacağımızı anlamaya çalışmak varılacak yeri bulma açısından değil ama oraya varmanın araçlarından biri olarak önemli sadece. O zaman kendimize ve çevremizdekilere odaklanalım. Ne bildiğinden çok, ne yaşadığından, ne hissettiğinden, nasıl davrandığından bir şeyler almaya çalışalım. AYNA geleceği değil bugünü bize yansıtandır. Peki, dostlar; biz aynadan bugünü mü öğrenmeye çalışıyoruz yarını mı, işte bunu düşünelim biraz.
Bizimle aynı şekilde davranan, bizim gibi düşünenleri arayıp o kişide bulduklarımızla kendimizi ve yaptıklarımızı onaylamaya çalışıyoruz. Ayna olmak bu değil ki Yargılamaya başladığımız o ilk an karşımızdaki aynayı paramparça yaptığımız andır.
Karşımızdakini ne kadar bildiği ile değerlendirmeye ve ne kadar çok bilgiye sahip olduğu ile bize ne kadar ayna görevi yapacağını bulmaya çalışıyoruz. Bilgi, ayna görevi için yeterli mi sizce?
Karşımızdaki aynayı kendimizi görmek için parlatmaya mı çalışıyoruz, yoksa kendimizi görmeye korktuğumuz için onu bin parçaya mı bölüyoruz? İşte cevaplamamız gereken ana soru bu…
Ve son bir şey: Biz kendimize bile dürüst değilken başkasına nasıl sağlıklı bir ayna görevi yapabiliriz? Aynı şekilde; karşımızdaki aynalardan kaçı kendine dürüst davranıp bize sağlıklı bir fotoğraf sunuyor?