bildirgec.org

yağmur hakkında tüm yazılar

BİLMELİSİN Kİ

liquidlightening | 01 June 2009 17:29

Bilmelisin ki; bugün yazmak için güzel bir gün, akşamı bekledim…

gökyüzüne bakıyorum, güneşin son demleri…

bulutları delen o ışık, aldırmadan kol geziyor gri gökyüzünde

düşmek üzere olan yağmur taneleri, bizi gözlüyor

ve tam da zamanında başlıyor.

bir pencere camından gördüğüm dünya, duru

renkler albenisini kaybetmiş, yağmur yağınca hep böyle oluyor

Bilmelisin ki; yaprağı kımıldatan rüzgar bugün ne kadar eksik

hayatın kargaşası yok, insanlar bir bir kaçıyor

TIKANDI BABA

nacak | 25 May 2009 14:28

Bugün tıkandı babanın meşhur hikayesini anlatmak istedim . Bazen öyle anlar oluyor ki kendimi Tıkandı Baba gibi hissediyorum ama bu hikayeyi anımsayınca gülümsemeden geçemiyorum .
Tıkandı babaya geçmeden önce Ziya Paşa’nın şu beyitine yer vermek de anlamlı olacak. Lise yıllarında Ziya Paşanın bu beytinin geçtiği şiirini uzun uzun tartışırdık derste. Edebiyat hocamız bile sinirlenirdi kaderin cilvesine kendine hakim olamayarak . Ama kızmak ne fayda , ne kadar tedbir alsan da bazen evdeki hesap çarşıya uymayıveriyor. Ziya Paşa der ki o beyitte;

‘Bi baht olanın bağına bir katresi düşmez,
Baran yerine dürü Güher yağsa semadan ‘

Yağmurun en güzel kokusu

rasgon | 24 May 2009 13:38

Akan su ve arada yıldırım sesleri, ve tarif edilemeyen huzur dolu bir koku… yağmur sonrası toprak kokusu.

Bu kokuyu sevmeyenimiz yoktur herhalde, parfümü yapıp satılamaz, stoklanamaz, anlıktır ve kişiyi mest eden bir şeydir. Küçüklüğümde dedemden öğrenmiştim yağmur kokusunun anlamını. Her yağmur yağdığında dedem camı açar derin derin nefes alarak kokuyu çekerdi ciğerlerine. Kimine göreyse bu koku ölümle özdeşleştirilmiştir. Belkide bu yüzdendir ki her yağmur yağdığında dedem aklıma gelir. Bir yandanda yaşamak ne kadar güzel dedirtir insana…

Bayan sürücünün anıları 1

nacak | 22 May 2009 12:58

Ehliyeti aldığım ilk gün …..
Ehliyet kursundan direksiyon hocamla konusuyoruz .
-Aman kızım trafiğe çıkacağın gün bana haber et olur mu ? diyor bana . Hemen balıklama atlıyorum.
-Hayırdır hocam , neden ?
-Ben o gün trafiğe çıkmayacağım .
Gülüyoruz hep birlikte .

Arabayı aldığım ilk günler …
Geniş , boş bir pazar alanında çalışmaya başlıyoruz .Sonra bir bakıyorum dikiz aynasından . Arkamda kocaman bir konvoy oluşmuş .Ben sağa dönüyorum arkamda koca bir konvoy -ben diyeyim 10 araç siz deyin 20 araç – sağa dönüyor . Sola dönüyoruz yine hep birlikte , konvoydakiler ve ben . Ne oluyoruz anlayamadım önce . Acaba trafiğe çıkacak olmamı protesto etmek için toplanmış bir grup mu ? Ya da direksiyon hocam mı ayarladı bunları ? Bu düşünceler arasında bir sağa bir sola dönerek pazar yerinin içinde habire dolaşıyoruz.

Sonra anladı gariplerim benim acemi bir sürücü olduğumu ve pazar yerinde çalıştığımı . Meğer belediye hemen yakındaki ana yolu kapatınca , ara yola sapan herkes soluğu pazar yerinde almış. Durum anlaşılınca beni takip etmekten vazgeçip ayrıldılar artık peşimden …

35 Adet Etkileyici Fotoğraf

Tech24 | 20 March 2009 14:01

Birçok fotoğrafçı kötü hava şartlarında fotoğraf çekmek istemez. Fakat bu koşullar, içinizdeki yeteneği ortaya çıkarmak için bir fırsattır. Sonbahar başlangıcı etkileyici fotoğraflar çekmek için en iyi zamandır.

Yağmurlu havada fotoğraf çekmek dramatik bir atmosfer ve romantik sahneler sağlar. Yıldırım ve yağmur damlaları ya da inanılmaz bulut formasyonları çekici fotoğraflara mekan oluşturur. Yansımalar bazen ayna ya da renk dalgalanması yaratabilir. Yağmurda fotoğraf çekmek çok güzeldir.

Burada35 adet yağmurda çekilen fotoğraf yayınlanmış.

marcen germain

maria sauh

Çöl ve Kum

plakton | 13 March 2009 23:30

(*-Cevapsız kalmışlara...)
(*-Cevapsız kalmışlara…)

Nice zaman önce geçmiş kervanın, silik izlerini takip ederek geldim bu Han’a… Elimdeki kahverengine çalan yaprakları ve önceki okuyana ait, önemli paragraflarına notlar düşülmüş, içindeki yazılanlara inat, üç bilemedin beş solukta okuna bilecek bir kitapla. Son yolcunun bıraktığı izler, devrilmiş tabure ve tozlu masanın üzerinden gülümsüyor, gelmemden rahatsız olan şimdiki konuklar örümcekler ve fareler iyice uzağıma sinip hoşnutsuz gözlerle seyre koyuluyor… Neresi olduğunu sorma bana. Biliyor muyum sanıyorsun? Hiç bir şey bilmiyorum aslında. Neden bu çölde olduğumu, kaç zaman olduğunu yâda kaç yaşam daha göreceğimi mesela… Bilmiyorum. Bilmekte istemiyorum nasılsa…

Ah! Unuttum… Zamanın koyuluğuna, ağdalaşmış günlere ver unutkanlığımı, kusuruma bakma. Sana da “Merhaba” Dediğin gibi. Gitmedim aslında. Buralarda gibiyim. Belki de değilim. Yeni bir “ad” vermişler sana. Ben beğenmedim. Ama “Merhaba”n iyi geldi. Bunu rahatlıkla söyleye bilirim. Başka şeylerde söyleye bilirim sana. Bunca geçen zamanda merak ettiklerin, yâda sadece benim fikirlerim…

Masumiyetin Sessiz Sesleri…

admin | 27 February 2009 09:51

Kar yağıyor şehrime.
Sessiz ve o kadar masum.
Hangi doğa oluşumu bu kadar sesiz ve masumdur?

Yağmur yağar seslenir gri bulutlardan.
Melodiler saçar sessizliğe,
Gök gürleyişiyle.

Yıldırım düşer yüreklerin uç noktalarına.
Işıklar saçar ürkütür tüm sesliliğiyle yürekleri.

Dolu yağar en saydam şekliyle.
Camlara vurur irili ufaklı.
Hissettirir farkını.

Rüzgar çığlıktır , fısıldar sessizliğiyle
Savurur yüreklerdeki sırları gökyüzüne.

Çığ düşer masum ama bir o kadar hain varlığıyla.
Kaplar tüm ruhunu sessizce.

GÜN ve BEN…

| 06 February 2009 16:17

Bu sabah, yine güneşin şehrime ayırdığı aydınlıkla uyandım. Her zaman yatmadan önce bıraktığım 2cm’lik perde aralığımdan sızan ışık, bugün yağmurlu ve ne yazık ki güneşin sabah hırçınlığı ile savurduğu keskin ışıkla gözlerim oyun oynayamadı; lakin yağmurun inceden akışı yeryüzüne, tatlı bir dokunuş gibi geldi. Güne uyanmak, yeni hatırlanacakları bana getirir ve hatırlamak istediğim gibi yaşamaya gayret ederim, ben günümü.
Malum sabah uğraşlarımı bitirdim. Evden çıkarken, az önce dinlediğim şarkının sözleri; hep başa sarıyor ve nabzımın ritmini unutacak kadar dalgınım. Madde mi, maneviyat mı ağır basarcasına iş ortamım beni bekliyor. Bazen işte bugünkü gibi dalgın olan bünyem, insanlık oyunu sahnesinde ikinci karakteri oynar. Tam bu nokta da sevgi depomda kaçak olduğunu düşünürüm, şu benzetmeyi duyduğumdan beri, “Her çocuğun içinde, sevgi ile doldurulmayı bekleyen bir duygu deposu vardır. Fakat sevgi deposu boş olduğu zaman, çocuk yanlış davranışlar da bulunacaktır.”
Bu dalgınlıkla yanlışlar yapmamam ve kabuğuma çekilmemem için, sevgi depomu doldurmam gerek diye düşündüm. Bu düşüncem beni bir yolculuğa çıkardı. Yolculuk dediğim 2km’lik yürüyüş mesafesinde olan iş yerime doğru… Sevgi deposunu dolu tutmayı, tıpkı bir otomobilin benzin deposunu dolu tutma ile eş değer görürüm.
Bu yolculuğum esnasında çevremi izliyorum: 1) Bir hengame de olan trafik, bana 1 litrelik sevgi dolduruyor; çünkü yürümeyi seçtiğimden dolayı trafiğin keşmekeşinde değilim.

Yagmur yagarken, bulut kadar beyaz ve pamukken..

ceyhunak | 23 December 2008 14:41

Dışarıda yağan yağmursun, üzerimi ıslatan damla damla,
Şimdi gözlerimdesin, gözlerimin her baktığı yerde.. gözlerimdesin.
Gittiğim yerdesin, yüreğimdesin, çok uzata mı sanmıştın, bak yine yanıldın.
ıslak gözlerle baktın bana, sonra ıslandı dudakların gözyaşlarınla, damla damla.
akıp giden zamandı aslında, zaman damlalarında saklıydı aslında,
anlamsız gibi gelsede bu rüya, şimdi yavaş yavaş anla anla..
Dışarda bir yağmur, dilimde eski bir şarkı;
“yagmur çok uzaklardan çagırıyor, gelirsen severim diyor..”
severmisin diye soruyor yagmur buluta, bulut hiç susmuyor gürlüyor yagmurla,
bulut göğü deliyor, yagmur bardaktan boşalırcasına yere düşüyor..
bulut hiç ıslnamıyor, ıslanmyı da bilmiyor, ne olacak ki diyor,ahmak ıslatansın…
Yagmur kırılıyor, üşüyor, titreyip kara bürünüyor, her taraf bembeyaz oluyor.
Bulut yaşlanıyor, dışarıda yagmur; içimde ateş, dışarıda kar; içimde yine ateş…
Gözlerimdesin şimdi alev alev, düştüğüm yerdesin, küllerimdesin..
külleriminden dogan yine bendim, bak yine sen yanıldın..!!!