bildirgec.org

yağmur hakkında tüm yazılar

Huysuz İhtiyar

fitil | 30 September 2009 09:44

Sağanak yağıyordu. İki kadim dost, her Çarşamba akşam üzeri yaptıkları gibi, Sarayburnu’nun manzarası eşliğinde kahvelerini yudumluyorlardı. Peyami kahveyi sert içerdi. Fazıl’ın ise sütsüz ve şekersiz kahve içtiği görülmemişti. Yerleri belliydi. Peyami, her zaman balkon kapısının diğer yanındaki koltuğa oturur, getir götür işlerini Fazıl’a bırakırdı. Zaten Peyami’nin evden pek çıktığı da söylenemezdi. Çarşamba gündüzleri pazara gidiyorum diye çıkar, birkaç saat ondan haber alınamazdı. Fazıl sorduğunda; yazdığı yazılara malzeme toplamaya gittiğini söylerdi. Geçtiği yollardaki yüzler, dükkan kapılarında bekleşen esnaf, gözyaşı dökmeye hazır mezarlık yolu adımcıları, pazarcılar. Eve dönerken mutlaka sodasını da alırdı. Diğer günler ise Fazıl gezer dururdu. Bazen Peyami’nin yazdıklarını yayınevine götürür, bazen birkaç gazete veya dergiye uğrar, eş dost ile sohbete dalardı. Aslında onun en önemli görevi eleştirmekti. Dostunun yazılarını eleştirirdi. Kulağa hoş gelmeyen kelimeleri değiştirir, bazen cümlelerin yerlerini değiştirir, hatta bazen bir yazıyı olduğu gibi çöpe attığı bile olurdu. Pek “Huysuz” bir adam olduğu söylenemezdi, ama Peyami ona ismi ile hitap etmeyeli uzun yıllar olmuştu. Ona “Huysuz” demesinde, dostunun sadece yazılarını kesip biçmesinin değil, haksızlığa ve hataya tahammül edemeyen bünyesinin de büyük etkisi vardı. Sürekli birilerine ya da birşeylere söylenirdi Huysuz. Peyami ise mahallenin amcasıydı. Yavaş yürürdü. Lakabı “İhtiyar” olsa da, yüzüne karşı sadece Fazıl ihtiyar derdi.

O Çarşamba akşam üzeri yine pencere kenarında yerlerini almışlardı; Fazıl, Peyami’nin yazdıklarını sessizce okuyordu. Yine bir kelimenin yerinde durmadığını fark etti. Son zamanlarda daha çok kelime değiştirmeye başlamıştı.

İstanbul’dan bir yağmur güncesi

nazokiraze | 11 September 2009 09:43

Dün sabah 07:25Melun saat çalar ve ramazan dolayısıyla kahvaltı derdi olmayan adam işe yollanmak üzere kalkılır, amanın elektirikler kesik ,iyi ki geceden ütü falan yapmışım sabaha yanardık vallahi neyse adam yolcu edilir ve tekrar oğluşun yanına kıvrılınır, nasılsa gayet havalı bir yere taşınılmıştır, İstanbul’un yeni yerleşim bölgelerinde elektirik gitse bile bir kaç saat sonra uyanılışa kadar kesin gelir yine de tedbir elden bırakılmaz elektiriksizken çalışmayan telsiz telefon çıkarılıp yerine emektar külüstür telefon makinesi takılır.

Saat 10:00
Kapının zil yerine elle dövülmesinden dolayı çıkan sesle zıplanarak uyanılır ve süpriz iki saat bilmem kaç dakika evvel işe gönderilen adam paçaları çamur içinde karşınızda ve hala elektirik te gelmemiştir. Hayırdır falan sorularına fırsat bırakmadan gerçek öğrenilir Basın Express Yolu kapalı oldugu için o tarafa gidilemeyip eve dönülmüştür aynı zamanda eve dönen tek o değil abla, enişte, yan ve üst komşular da zoraki izine maruz kalmışlardır.

Saat 12:00

Hala elektirik yok akşama iftara davet ettiğim akrabalar sırayla telefon açmaktalar gelemeyeceklerini bildirmekteler, aman isabet oldu zaten elektirik yok ama işim olur diye akşamdan pişirdigim koca tencere bahçevan kebabı ve mercimek çorbası ne olacak? Neyse bu arada dakika başı telefon yaşıyor musunuz? Elektiriksizlikten ve dolayısıyla televizyon ve internetten yoksun olmaktan ötürü etrafta sele kapılanlardan, sürüklenenler, boğulanlardan, kayıplardan habersiz her telefona şaşırılır.

BİR KATİLİ SEVDİM

il mare | 10 September 2009 10:12

Vazgeçilemezlik böyle birşey olsa gerek.Tutku dedikleri…Ve aşk…Gözüne ve herkesin de gözüne batan bir dolu şeyi yeri geldiğinde gözardı edebilmek,sitemlerin hiçbir zaman kalıcı olamadığı noktayı benimseyebilmek…

“Benim için ölür müsün?” sorusuna; “ben ölmem,öldürürüm”cevabını alıp sevginden bir gıdımını çöpe atmamak,atamamak…Öldürdüklerini,kendisine lanet yağdıran bi dolu gözle izleyip de lanet olsun diyememek,aslında deyip de çoğu defa,sözünden dönmek.Mutfakta gizlice,kimse görmeden ondan özür dilemek,fısıldamak göğe doğru:”Hayır,lanet olmasın sana,gene de olmasın…”

gecenin ahengini çılıçırpıyla kovalayan yaşlı adam edasıyla arıyorum, anıyorum şimdi yağmuru bir anıyı ve tılsımı

astral | 28 August 2009 11:31

Yürüdüğüm sokaklara bakıyorum. Gözleri olup da görmeyen insanlara… Ben miyim deli, bunca güzelliği fark eden? Yağmur yağıyor, bir ağaç sırılsıklam. Sonbahar. Ağacın yaprakları sonbaharın renkleriyle prenses olmuş, düş kuruyor; o yağmurda. Ağacın üzerinde bir sokak lambası. Sokak lambasının ışığı yağmurda kırılıp ağacı aydınlatıyor, gecenin lacivertinde.O gece ki, tanrının yarattığı en güzel sığınak. En güzel resim kimi zaman.

Düş bu, düşün…

Dar bir sokak. Bir merdiven, küçük taşlar, kenarlarda çiçekler ve ağaçlar var… Kimsenin olmadığı saatlere yakın. Şemsinin altına sığınan sevgililer, ağaç, ışık ve lambanın altına geldiğinde durur ve anı sonsuza taşırlar. O an ki, fark ederler. Aynı birbirilerine duydukları aşk ve hayranlıkla ağacına üzerine düşen yağmur damlaları içinde, yaprakların renginin ahengine kaptırırlar kendilerini ve tanrının en güzel tablosunu izlerler; gördüklerine şükrederek.

Yanında nefesini duyuyordu kadın, nefesi vardı, elini sımsıkı tutmuştu. Aşkı kalkıp, onun için 600 km’den -onun gözlerini görmek için- gelmişti. Anın sustuğu zamanlardandı. Bilmiyordu ki kadın, aradan on yıl geçecek ve o an aynı tazeliğinde duracak beyninde ve her yağmurda, her yağmurda, her ağacın altından geçerken ve ona ışık vurmuşken; o büyüyü hatırlayacak ve aslında büyüyü yaratanların kendileri olduğunu bir kere bir kere daha anlayacaktı. Bir iç çekecekti, derinden, iz bırakılmış, bir iç çekiş…

resimleri canlandırın

cuneyt789 | 21 August 2009 12:07

nature illusion studio. bu program sayesinde dijital fotoğraflarımızı istediğimiz şekilde hareketlendirebiliriz. programın yapabildikleri kısaca suya dalga, akma efekti verme, ağaçlara rüzgarda sallanma efekti verme, yağmur, kar efekti verme, hareketli kuş, balık gibi birçok efekt verebiliriz. hazırladığımız çalışmayı hareketli ekran koruyucu, hareketli gif veya video olarak kayıt edip sevdiklerimize eğlenceli çalışmalar gösterebiliriz.
programı indirmek için buraya tıklayın

örnek video için tıklayabilirsiniz

Manavgat hava durumu sorgulama hava durumu sayfası

NLPMaster | 08 August 2009 11:20

Manavgat hava durumu grafiği ve manavgat hava durumu sorgulama sayfası farklı kaynaklardan manavgat hava durumu raporlarını derliyor.

manavgatta hava durumu nedir diye merak edenlere rehber olması amacı ile hazırlanan manavagat hava durumu izleme sayfası ile manavgatta yağmur manavgatta güneş manavgatta bulut gibi hava durumu olaylarını inceleyebileceğiniz derlemeler bi araya getiriliyor.
Manavgat sitesinde ye alan manavgat hava olayları sayfasına buradan bakabilirsiniz: manavgat hava durumu

Mutluluk Notları..

pillibebekkuyuda | 20 July 2009 11:42

http://84.16.230.125/k/res/2007/11/20071103_648582_1194081981_wc83.jpg
http://84.16.230.125/k/res/2007/11/20071103_648582_1194081981_wc83.jpg

Yağmurun şiddeti gittikçe artıyor, kadın gece atılan tokatın halsizliğiyle, yağmura bakıyordu..Herşeyde bir hırs, karşı konulmaz bir kin vardı, doğada bile..Yağmurun şiddeti onu yediği tokattan daha çok acıtıyordu.

Geçmişini düşündü, ve kendine verdiği sözleri..Bir gün acı çekerse eğer, hayatının en mutlu olduğu günlerini not edip, acı çekme anında okuyacaktı..Kadın kendini teselli etme yöntemlerini daha küçük bir kızken bulmuştu..Kadınların mutsuz olduğu bir ülkede bir tek o mu mutlu olacaktı..

Müzik severlere özel zamazingolar – Derleme

arago | 13 July 2009 14:16

Uykuya dalarken müzik dinleyenlere: Sound Pillow

Sound Pillow
Sound Pillow

Uyumadan önce, hatta uyurken benim gibi müzik dinleme fantazisi olan arkadaşlar için ciddi ciddi yapılmış bir yastık. Papa‘nın tanıttığı bu Zamazingo‘nun kullanım alanları da biz pratik zekalı Türk Milleti sayesinde genişler diye düşünüyorum.

Basıyorum, duyuyorum

push-to-hear anahtarının harici fiyatı $59
push-to-hear anahtarının harici fiyatı $59

“Duymak için ittir”, yok artık yalnızca karşıdan karşıya geçmek için bu kulaklığa $499 verilmezdi heralde. Kulaklıklarında bulunan bir tiz ve iki baslı minik hoparlörler sayesinde fiyat bu derece sallıyor masamızı. Plumprune‘in tanıttığı Shure markasına ait E500 kulaklıklar çevre sesini 37 desibele kadar kesebiliyor.

Parmakla davul çalmak böyle olur…

söz verdim sana diye mi bu dürüstlük

nacak | 05 June 2009 16:33

Arkadaşlık ve dostluk gerçekten çok farklı şeylermiş diye düşündü .Dostluk belki çok daha ağır sorumluluklar yüklüyordu omuzlarına .Keşke arkadaş kalsaymışız diye düşündü.

Ne güzel günler geçirmişlerdi beraber ta çocukluktan beri. İlkokula beraber gitmişlerdi. Aynı sırayı paylaştılar. Teneffüste yemeklerini paylaştılar. Eve gelip ödevlerini paylaştılar. Yarısını birisi yarısını diğeri yaptı. Sonra değiş tokuş.

Lise çağına geldiler. Yine aynı lise, aynı sıra hatta aynı aşk. Günler geçti gitti , geldi üniversite yılları. Aynı üniversite, aynı fakulte, aynı sınıf. Gene ayrı gitmedi içtikleri su. Önce yurtta kaldılar bir müddet. Sonra eve çıktılar beraber. Beraber pişirdiler beraber yediler.