bildirgec.org

yağmur hakkında tüm yazılar

Yağmur Damlaları

admin | 31 December 2010 10:40

Damlaya damlaya göl olur diye bir atasözümüz vardır hatırlarsanız. Evan Gant’ın tasarımı işte tamda bu atasözünün hayata geçirilmiş hali oluyor. Doğayla dost,çevreci bir hayatın içinde olmak için yapmamız gerekenlerden biri de su kaynaklarımızı dikkatli kullanmak. Bu ürün çatımızda biriken yağmur sularını değerlendirmemize olanak sağlıyor.

BB…

Dolce Magico | 17 December 2010 16:51

Çağlayan yağmurun altında ıslanırken sırılsıklam, kurumak için baktığım gökkuşağına çaresizce ve sessizce yaklaşmak istedim… Ben yaklaştığımı sandıkça uzaklaşıyordu benden tüm renkleriyle… Yedi rengini istememiştim ki ben, sadece birini… Newton’un deneyi ile de ilgim yoktu ki… Kırılan ışık dalgalarını geri yansıtmak istedim, beyaz ışık olsun diye… Beyazı yakalamak bu kadar zor olmamalıydı, onun için kıskandım Newton’u; ne çabuk yakalamıştı beyaz ışıktan yedi rengi, yedi renkten beyazı…

Yok! dedim ya onunla bir ilgim yok, ben sadece kırılan yansımaları geri iade etmek istedim, yakalamak istedim tekrar beyazı…

Vaveylacılar sizi..

zarifce | 14 December 2010 07:59

Neden her yer bembeyaz olunca “kara kış geldi” denir? Neden kar yağınca bazı tv ler felaket tellalığı yapar? Aman, yandık, öldük, bittik diye feryadı figan edenler acaba yağan karın ne anlama geldiğini biliyorlar mı yoksa göbekten mi atıyorlar ya da bir amaçlarımı var? Bilmeyecek kadar zekalı olamazlar. Herhalde bir amaçları vardır ya da doğa ile bir alıp veremedikleri var. Bırakın kardeşim velveleyi feryadı kar da yağsın yağmurda esas bunlar olmazsa felaket gelir dua edin de sizin gibiler yüzünden başımıza taş yağmasın. İki gün önce haberleri izliyorum kar yağdı denince şükrettim ama haberin devamında sunan spikere ve tv kanalına beddua edecektim, vazgeçtim. Öyle bir kar haberi veriyorlar ki duyan kıyamet kopmuş sanacak. Hepi topu yağan karın kalınlığı 20 cm yi geçmez, şehirlerde ana alterler açık ara sokaklarda çok çok 1-2 saate açılır ne var bunda niye vaveyla ediyorsunuz? Yağmur yağar felaket, kar yağar felaket, güneş ısıtır. Felaket yapmayın esas sizin gibi insanların yaptığı felakettir. Doğaya kafa tutmayı bırakın vatandaş da kimin ne olduğunu iyi biliyor. Diyeceksiniz ki başka tv yi seyredin; o zaman iyi de hiç mi zaplamayalım? Teşekkürler.

huzur

civil slave | 01 October 2010 15:41

Yağmur yeni başlamış. Kurşuni gökyüzü.
Bir sarhoş koku dört bir yan.
Yüksek bi yaylada bir çimen denizi.
Denizde ada gibi tek başına dev bir ağaç. Konuşuyor yağmurla hışır hışır.
Arada bir bi şimşek çakıp düşüyor bi yerlere yıldırım gibi.
Mis gibi huzur çekiyorum ciğerlerime.
Damlalar tıpırdıyor kepeneğin üstünde. Sıcak güvenli.
Tatlı bir uyku isteği.
Huzur anlayacağın huzur.

GüzBaharı’ndan Soneler…

suleceizler | 19 August 2010 11:01

Güz baharıydı gün.Tatlı bir esinti,boğmayan bir sıcak ve mavi bir ılıktı gökyüzü.Havadaki tatlı baharın ninni ezgisi ve sonbaharın hüzünlü sarhoşluğu ağızlarda mayhoş bir tat bırakıyordu.Yaza veda etmenin sızlatan acısı da eklenince ,güz baharı hüzün denizlerinin en acı notasını çalmaya devam ediyordu içimde.Belki de tüm mevsimlerin en güzel mevsimiydi ,mevsimlerin taçsız kraliçesi ama ,bir de içinde bu kadar hüzün olmasa. Hüznün en güzel yaşandığı mevsimdir güz baharı.İçinde hem baharı ,hem güzü taşır umarsızca.Yere düşen kuru yaprakların sesi en kavruk melodisidir.Gider üzerinden geçen kuşlar,sıcak memleketlere doğru.Dallarında ötmeyi bırakıp terk ederler bu mevsimde güz ağaçlarını.
Yağmurlar başlar sonra.Önce inceden ,inceden taçlandırır kalan yapraklarını ağaçların,sonra bir deli boran olur her yeri kasvetten arındırmak istercesine vura vura iner gökyüzünden.

İsmini hecelerken..

pillibebekkuyuda | 05 August 2010 08:55

Gülümserken sana yüzüm,
ağlayan yarım gibi.
Yarım kaldığım yerde,
yeniden doğar gibi.
Karanlığı gündüz yapan,
çakan bir şimşek gibi.
Kimsesiz gözyaşın,
suçlu bir yağmur gibi.
Yarın güneş doğacakmış,
yağmurlar duracakmış,
Sarıl bana..

Yaşamsal tesadüfler bazen büyük şans olabileceği gibi bazen bir hayatı, bir saniyede değiştirebilecek kadar ağır olabilir..

Aşırı yağmur ve gök gürültüsü 8 aylık hamile kadını oldukça ürkütmüş, eşinin elini daha sıkı tutmasına sebep olmuştu..

PİRAYE

pillihafif | 01 July 2010 11:53

Ne kadar izin verebilirdi kendine? Kendine ne kadar zamanda dönebilirdi? İlk defa çalışmamaya karar verdi, çalışması lazımken hemde,bu önemli araştırmayı yapması lazımken…
Kapattı dosyaları.Tertemiz bir kağıt bulmalıydı çocuk kalbi saflığında.
O severdi çocukları…İşte boş sayfa karşısında,kalem sağında.Silgiyi hiç kullanmayacak.Son defa yazacak o’na…Ciddiydi.Kararlı.Kan akmazdı damarlarından ,ne en ana-sından ne en kılcalından bıçak değsede…
Ah…Bu olmamalıydı.Yağmur çiselemeye başladı.Çiseleme evrende durdurulmalıydı…
Derin bir soluk aldı çürümüş ciğerlerine ve başladı…

Piraye…
Sana canım demeyeceğim.Canım çok acıyor çünkü.Çünkü acıtmak değil niyetim.
Piraye…Kadınım! Seni o yağmurlu gece,hasta yatağında bırakıp gittiğim o gece sırtımdaki kurşunların hiçbir ehemmiyeti yoktu.Seni hasta yatağında bırakıp,kapıyı varlığımdan haberdar olma diye usulca kapadığım o gece…
Piraye…
Ruhum….
Bağırmalarım kulaklarıma azap veriyor.Sus pus ruhum aciz değil bu durumdan ama kulaklarım hasta yatağında acıdan kıvrandığın vakit karşı koyamadığım acı iniltilerini sarıyor ha bire eski bir plak gibi beynime.Beynim ki şimdi darmadağın…
Pirayem mektubunu dün aldım.Ah zaman!Mektubunu daha dün aldım…Ne sıcak başlamışsın,her satırda bir kez daha yandım.

Baş koyduğum yoldaki dostum,arkadaşım,canım ,sevdam,cananım. Hangi sevgi sözcüklerini sıralasam anlatamam sana olan sevdamı.Anlatamam ne kadar çok özlediğimi,nasıl yandığımı…Ama bunlar hakkım değil şu dakika sevdalım.
Bu coğrafyada çocuklar ölüyor,yaraları sağılamadan.Özlemin buram buram acıtırken içimi,haksızlık ettiğimi düşünüyorum onlara,tüm insanlığa,aşk ile yanınca…Sevdayı elimin tersiyle itiyor gibi görünerek,kalbimin sandığına kilitliyorum, umutla açabilmeyi düşleyerek.
Ölmeyen çocuklar iyileşir mi dersin?Ben mutlu mesut gözüm arkada kalmadan yaşayabilir miyim artık?Varabilir miyim yanına? Gelsem yaşadığın topraklara uğrar mısın bana?
Yağmur çiseler mi yine sen yanımdayken?Sen bırakır mısın bu kaçışları ?
Sadece bana kalır mısın?
İtiraf ediyorum yoruldum.Düşünmekten,savaşmaktan,acımaktan,kanamaktan!
Hastalandığında çocuklar, hastaneye yatırmak istiyorum onları.İnanılmaz şartlarda açlık, sefalet çekiyorlar.Tüm bunların ortasında sevdaya med-cezirlerim.
Ama düşünmemeliyim.İnsanlığa haksızlık etmemeliyim.Çünkü sevdaya çok var daha.Mutluluğa…Sana çok..!
İşgal edilen topraklar acıyı eşelerken yüreklerde,kanımızın son damlasına kadar savaşacağız diyor analar,babalar…
Siyah kazağını ben yokken de giyiyor musun ?
…Geceler soğuk burada.Ayaz hat safhada.Minicik eller kıpkırmızı,ya soğuktan ya kandan!
…Ayna buldum bir tane.Gözlerimi severdin.Baktığımda gözlerine,dalıp giderdim.Sen yokkende çocuklar ölmeye devam ediyor yine,yaraları sağılamadan hemde…Sen yokken o çok sevdiğin adam hergün yaralanıp,sonunda ölüyor.Sonra küllerinden geri toplanıyor dağılmak için.Sen yokken siyah kazağını hiç giymiyor.Yokken sen haberlere bakıyor,kuşlara yem atıyor,arada martılarla konuşuyor…Sen yokken piraye,deniz o mavi deniz değil artık ama,kahretsin yağmur yine çiseliyor…Demişsin ya sende,şimdi çok daha iyi anlıyorum devam edemeyeceğim bende…

hesapta olmayan bir yağmur yazısı…

lavinya76 | 19 June 2010 12:19

Yaşadığım kentte yağmur yağıyor sevgilim… Gecikmiş bir bahar yağmuru ya da yağmur toplayan bulutların çocukça şımarıklığı, üstümüze hüzün gibi düşenler…

Aynı yatakta uyuyup aynı düşe dalamayan bedenlerimizin tedirgin sevişmeleri düşüyor cama. Başka bir evin nikotin kokan kirli duvarlarında uğurluyorsun geçmişi yağmuru bir şarkıya katık ederek…

Bildiğim duvarların, izbe sokakların ardında yokluğuna bir şeyler katarak büyüyor acım halka halka.

Sıvı teması Ipad’lerinizi artık garanti dışı bırakmayacak!

Beacool | 02 June 2010 09:58

Olası senaryoda az sonra kahvemiz ipadinizi bozacak...
Olası senaryoda az sonra kahvemiz ipadinizi bozacak…

Her zaman dediğim gibi Apple’ın en büyük kozu yan ürünlerinin bolluğu. (bkz yazı sonu notu) Her gün inanılmaz derecede çok “i” destekli yan ürünle karşılaşıyorum. Birçoğu haber süzgecimde elekte kalırken bazılarını cidden tanıtmak hoşuma gitmiyor değil. İtiraf etmeliyim ki Apple’ın bu yan ürün desteğini bir Android’ci olarak kıskanmaktayım. Sıradaki tanıtımımsa yine beni kıskandıracak cinsten.

Bu ne ola ki?
Bu ne ola ki?

Ipad’lerin yurtdışında bomba gibi patlamasıyla sokaklarda multitask olmayan (düzelecekmiş) Ipad kullanıcılarını görmemek mümkün değil. Haliyle günlük hayatın bir parçası olan bu ama hayata çokta gerekli olmayan bu ürünlerin her yerde kullanılmasında en büyük problem hava koşullarıydı. Ipad’inizle İngiltere sokaklarında dolanmak paranızı sokağa atmakla eşdeğer (çalınma riski de ayrı bir konu)

Fakat TuneWear firması çeşit çeşit “I“lar için ürettiği ürün gamına Ipad’i de katarak WaterWear ile ona yağmurda suda kullanılabilme olanağı getiriyor. Ürünü alıyor ve bir nevi poşetin içine koyarak dilediğiniz sıvı bulunan alanda kullanabiliyorsunuz. Ki yağmur filan olmasa dahi ürün için gayet taşınabilir bir çanta olarak bile kullanılabilir.

Yağmurda Müzik Keyfi Veren Şemsiye

hasilikelam | 26 May 2010 14:36

Dong Min Park’ın tasarlamış olduğu Rain Drumbrella, yağmurlu günlerde sıkılanları neşelendiriyor ve yağmurlu havanın kasvetini hoş bir eğlenceye dönüştürüyor.

Tasarımcı şemsiyenin üzerini balmumu ve bez ile kaplayarak yağmur yağdığı zaman her bir yağmur damlasının şemsiyede farklı ton ve frekanslarda ses çıkarmasını sağlamış.