bildirgec.org

ümit ünal hakkında tüm yazılar

Spleen Fanzin III

kahramancayirli | 20 February 2012 09:53

Harun Atak tarafından yayımlanan Spleen Fanzin’in üçüncü sayısı çıktı! Eskişehir merkezli olan ve iki ayda bir yayınlanan fanzinin yeni sayısında blues müzisyeni Rick Estrin (söyleşen: murat melih f.) ve şair-yazar Pelin Özer (söyleşen: Emre Gürkan Kanmaz) ile iki keyifli söyleşi var.

Sina Akyol, Mehmet Mümtaz Tuzcu, Erol Özyiğit, Pelin Özer, Şakir Özüdoğru, Zeliha Köse ve 1994 doğumlu Furkan Çolak Spleen Fanzin III’ün şairleri iken; Serdar Uslu ve Petek Sinem Dulun’un öyküleri, R.M. Terati, Yakup Kuyucu ve Zeynep Aygül’ün illüstrasyonları fanzini zenginleştiriyor. Ahmet Bozkurt’un Şiir Fragmanları sürerken, Julio Medem’in Sex and Lucia filmi üzerine yazısı ile Gökçe Pehlivanoğlu Spleen Fanzin’e ekleniyor. Kahraman Çayırlı’nın, Spleen İçbükeyleri sayfalarında Ümit Ünal’ın Nar filmi, Yunan yönetmen Yannis Economides’in fotoğrafı ve Seni Görmem İmkansız isimli müzik grubu etrafındaki yazıları ile fanzinin yeni sayısı kapanıyor.

Gölgesizler (2009)

queennothing | 25 February 2010 09:45

Hasan Ali Toptaş‘ın eserinden sinemaya uyarlanan Türk filmiGölgesizler“, 2009 senesinde vizyona girdi. Ümit Ünal‘ın yönetmeenliğini yaptığı filmde Selçuk Yöntem, Ertan Saban, Arsen Gürzap, Altan Erkekli, Taner Birsel, Erdem Akakçe gibi isimler rol alıyor. Filmin ana odağı, bir avuç insanın yaşadığı ve fazlasıyla kendi halinde olan bir köy. Otoriter muhtarlarına çok bağlı olan köy sakinleri ise filmin diğer odak noktası.

Bu sakin köyde, son zamanlarda artan gizemli kayboluşlar söz konusudur. Ortadan kaybolan onca kişiden sonra köyün güzel ve genç kızı Güvercin de bir süredir eve gelmemektedir. Bu durum, köy halkını ayaklandırmış, herkes genç kızı kaçıran kişiyi bulmaya çalışmaktadır. Gizli gizli casusluk yapanlar, birbirlerinden şüphelenenler bir yana, köye yeni gelen berber de güvercinin kaçırılmasına kayıtsız kalamamış, gelişmeleri uzaktan takip etmektedir.

Atıf Yılmaz Stüdyosu’ndan ” merhaba ” .

mrmurat | 14 January 2010 16:42

Atıf Yılmaz Stüdyosu
Atıf Yılmaz Stüdyosu

5 Mayıs 2006 tarihinde kaybettiğimiz ünlü ve hayatı başarılarla dolu yönetmen Atıf Yılmaz‘ın adını taşıyan bir sinema okulu olan Atıf Yılmaz Stüdyosu çalışmalarına başladı.

Amacı gelecekte iyi işler çıkartabilecek genç sinemacılar, yapımcılar, oyuncular, senaristler eğitmek ve Türk Sineması‘na kazandırmak olan stüdyo, 11 Ocak 2010 tarihinden itibaren öğrenci seçimlerine yönelik atölye çalışmlalarına başladı. 19 gün sürecek olan bu çalışma sürecinde öğrenci adaylarına oyunculuk, fotoğraf, senaryo, yapım – yönetim konulu ücretsiz dersler vererek ilk aşamayı tamamlamayı hedefleyen Atıf Yılmaz Stüdyosu, bu süreç sonunda iki yıllık eğitim vermek üzere öğrencilerini seçecek.

Dokuz (2002)

queennothing | 11 January 2010 11:41

Ümit Ünal‘ın yazıp, yönettiği 2002 çıkışlı sinema filmi “Dokuz“da Ali Poyrazoğlu, Fikret Kuşkan, Ozan Güven, Serra Yılmaz, Cezmi Baskın, Esin Pervane ve Rafa Radomisli yer alıyor. Yönetmenin ilk yönetmenlik deneyimi olan, sorgu odasında ve genellikle 6 kişi arasında geçen filmin DVD’si 2007 senesinde piyasaya çıktı.

Mahallenin deli kızı ‘Kirpi’, sokaklarda yaşayan, kendi halinde, zararsız bir alkoliktir. Cinayete kuban giden genç kız, polisi ayaklandırır ve yapılan küçük bir arama sonucu sorgulanmak üzere 6 kişi gözaltına alınır; mahallenin ‘serseri delikanlı’sı Tunç, bir kaç sene Amerika’da yaşadıktan sonra oranın kültürüyle ülkesine dönen yaşlı bir adam, mahalle fotoğrafçısı Firuz, içine kapanık ve eski komünistlerden Salim, mahalle sakinlerinden yaşlı bir kadın Saliha ve uzun süredir ortalarda görünmeyen Tunç’un en iyi arkadaşı, Saliha’nın oğlu Kaya.

bir albüm bir kitap bir film…

kahramancayirli | 29 May 2009 16:36

yasemin mori mi?
yasemin mori mi?
yalın mı?
yalın mı?

Yalın’ın yeni şarkılarını dinlediniz mi? Çalıştığı aranjörleri değiştirmesi nefis yansımış yeni şarkılarına. Sözleri bir parça daha yaratıcı, şarkı söyleyişi iki parmak daha yükselmiş sanki. Belki bunda da yeni aranjörlerin payı vardır, belki tamamen kendi yeteneğidir, bilemeyiz..
Bit Pazarı şarkısının girişini de bu yılki Eurovision şarkısının müziğine benzetenler oldu. Neyse ki ciddi müzisyenlerimiz sadece ritmin bir miktar benzediğini söyledi, konu kapandı.Tesadüfen Yasemin Mori’nin birkaç şarkısına rastladım derken, albümündeki tüm şarkılar sardı. Keşke başka bir şarkısını kliplendirseymiş, belki de çok daha fazla insana ulaşabilirdi. Tabii büyük kitleler tarafından dinlenmek istiyorsa kendisi..Oda Hizmetçisinin Günlüğü’nü büyük bir keyifle tamamladım. Sürüklendim okurken, meraklandım. Ayrıntı Yayınları’nın Yer altı Edebiyatı serisinden yeni bir roman ve Metis Yayınları’ndan bu yıl çıkan bir şiir kitabı alıp okumayı planlıyorum. Bakalım artık.

dokuz'un afişi..
dokuz’un afişi..

Dün akşam Ümit Ünal’ın Dokuz filmini izledim. Nasıl sürprizli bir senaryo (kimse senaryo konusunda Ünal’a laf edemez), nasıl güzel oyunculuklar (özellikle Cezmi Baskın ve Serra Yılmaz), nasıl akıcı ve genç bir kurgu (dijital kamera farkı diyelim), ortaya mükemmel (abartmıyorum gerçekten mükemmel) bir Türk filmi çıkmış. Dokuz’u hangi yıldızlı sözcüklerle öveceğimi bilemiyorum ve de övgüm her boyutta geçerli. Senaryosu, oyunculuklar, Ünal’ın yönetimi. Müjde Arlı Teyzem filmini hatırlarsınız, Ünal’ın imzası, o filmin senaryosunun altında, hatırlatalım..Ünal, Dokuz’un peşinden iki film daha çekti: Ara ve Gölgesizler. Gölgesizler, Hasan Ali Toptaş’ın aynı adlı romanından. Hemen peşinden onları da izlemeli. Ki yönetmenin üslubunu iyice kavrayabilelim..

…dinliyorum, gözlerim kapalı : ”Anlat İstanbul”

gorcun | 16 May 2009 16:45

Anlat İstanbul
Anlat İstanbul

Anlat İstanbul, 5 farklı yönetmenin 5 farklı hikayeyi ayrı ayrı çekerek, en sonunda hikayelerin ve karakterlerin birleştiği Türk Sineması açısından da oldukça farklı ve başarılı bir film olarak görülebilir. İstanbul’un en üst kesimlerinden en alt kesimlerine kadar bir çok karakterin yer aldığı filmde hikayeler dünyaca ünlü masallardan uyarlanmış. Fareli Köyün Kavalcısı masalından uyarlanan ilk hikayeyi filmin yazarıda olan Ümit Ünal çekmiş.
Oyuncular ise Özgü Namal, Mehmet Günsür, Altan Erkekli, Erkan Can. Karısına deli gibi aşık olan klarnetçi Hilmi (Altan Erkekli), karısının (Özgü Namal) kendisini aldattığını öğrenir ve klarnetini alıp kaybolur. Bir daha ondan kimse haber alamaz. İkinci hikaye Pamuk Prenses , Kudret Sabancı tarafından çekilmiş.

Anlat İstanbul
Anlat İstanbul

Oyuncular ise Azra Akın, Nejat İşler, Vahide Gördüm, Çetin Tekindor. Bu hikayede ise varlıklı bir ailenin kızı olan İdil’in (Azra Akın) içine girdiği yeraltı dünyasından nasıl kurtulacağını izleriz. Üçüncü hikaye Külkedisi, Selim Demirdelen tarafından çekilmiş. Bu bölümde de tanıdık ve başarılı oyuncular olan Güven Kıraç, Şevket Çoruh, İsmail Hacıoğlu, Yelda Reynaud, Hasibe Eren gibi isimler var.

2. El Kısa Film Festivali 3

queennothing | 07 January 2009 15:33

Türkiye’de ‘sinema‘ kavramı ve sinemaya bakış açısının gelişmesiyle birlikte her yıl onlarca film festivali ve film gösterim etkinlikleri yapılıyor. Son yıllarda Sinema Sanatı‘nın en önemli dallarından biri haline gelen kısa metraj filmler de, film festivallerinin vazgeçilmezi oldu.
Özellikle son zamanlarda kısa filmlerden oluşan ‘destek ve geliştirme – paylaşma’ amacı güden etkinlikler, yönetmen ve yönetmen adayları için büyük önem taşıyor.

Bu festivallerden biri, ve şüphesiz en ilginci “2. El Kısa Film Festivali“. Festivalin kuralı, daha önce film festivallerinden birine katılmış ve elenmiş olan kısa filmler katılabiliyor. Amaç, daha önce festivallarde hiç bir derece elde edememiş filmlere ‘hakettiği değeri vermek’.

yeni sezonun iyi türk filmleri

kahramancayirli | 15 October 2008 17:37

2008-2009 sezonunda yine pek çok türk filmi sinemaseverlerin karşısına çıkacak. bu pek çok filmden kendi beğendiklerimi, merak ettiklerimi, öne çıkanları aktarmak istedim…

bu sezon çok merak ettiğim, çok iyi olduklarını düşündüğüm üç türk filmi var:

başak köklükaya, semih kaplanoğlu ve melih selçuk
başak köklükaya, semih kaplanoğlu ve melih selçuk

birincisi semih kaplanoğlu’nun süt filmi. geçen sezon gösterime giren yumurta’nın devamı olan filmde, şair yusuf’un gençliğine tanık olacağız. yusufun dul annesi rolünde başak köklükaya’ya, şair yusuf rolünde melih selçuk eşlik edecek. başak köklükayanın filmin başrolünde olması merakımı daha da artırıyor.

Ara (2007) – Eleştiri

pillidarko | 01 May 2008 10:12

Bir adam, bir kadın… Aralarında yaşananlara koyulan isimler aşk, ihanet, seks…Kim kime daha aşık, kim kimi aldatmış, kim kimi öldürmek istemiş? Bu soruların gölgesinde seyirciyle kedi fare oyunu oynuyor Ara.

Aynı evde, değişik zaman aralıklarında bir çiftin ve arkadaşları olan başka bir çiftin yaşadıklarını anlatıyor film. Mekan tek dedik ama ortam tek değil. Ünal kamerayı öyle kurnazca yerlere koyuyor ki aynı mekanda olma fikri üzerine kurulmuş bir film izleme farkındalığından kurtarıyor seyirciyi. Zaten önceki filmi 9‘da bir sorgu odasında geçiyordu ve orada da ifade veren karakterler üzerinden mekan duygusunu unutturuyordu. Ancak Ara bambaşka bir film. Bir kere senaryonun matematiği o kadar güzel kurulmuş ki; karakterlerin söylediklerine inanıyoruz, iki sahne sonra tam tersini söylüyorlar ona daha da çok inanıyoruz. Bu yapımının kurulmasında bir diğer etkende zaman sıçraması tekniğinin kullanılmış olması. Ender ve Selda‘nın ilk birlikte oluşlarıyla açılan film 2 sene atlayarak şiddetli kavgalarına geçiyor. Böyle olunca da taşları yerine oturtmak seyirciye kalıyor.
Ancak Ara sadece kadın erkek ilişkileri üzerine kurulmuş bir film değil. Hayatta istediğinden çok uzak insanlara dönüşmüş, yalan hayatlar yaşadığını düşünen insanların hikayesi. Ender bir sahnede Veli‘ye ‘üniversitedeyken bana birşey olacak gözüyle bakılırdı Veli. Şu halimize bak, İstanbul’un ortasında Hammer’larla napıyoruz oğlum biz’ derken perdede gördüğümüz adamın aşk acısı çeken bir adam olmadığını anlıyoruz. Belki çok beylik bir cümle olacak ama evet hiçbir şey gözüktüğü, daha doğrusu anlatıldığı gibi değil bu filmde. ‘Şişman bir adam güzel bir kadınla çıkarsa onu aldatmaz, kulu kölesi olur’ gibi gibi sığ düşünceler alaşağı ediliyor, mutlu evlilikler süren ‘düzgün’ adamlar aslında hayatları boyunca başka erkeklere aşık oluyor. Çünkü bu hayat herşeyin üstünü örtmeye zorluyor bizi. En doğrusu, en normali olmaya sürüklüyor.

Başlangıçta Senaryo Vardır!

| 11 December 2007 13:49

Türkiye Senaryo Yazarları Derneği’nin anasayfasında yer alan bu söz; yönetmenleri ile andığımız filmlerin senaristlerini es geçtiğimizi yüzümüze vurur nitelikte. Amerikalı Meslektaşlarının DVD ve İnternet üzerindeki hakları için yürüttükleri mücadeleyi ararken karşılaştım onlarla. Senaryo Yazarı olmak isteyenlere, bilgilerini tazelemek isteyen senaryo yazarlarına, sinemaseverlere yönelik yürüttükleri çalışmalardan biri oldukça ilginç; Ustalarla Buluşma
Çağan Irmak, Zeki Demirkubuz, Neşe Şen, İpek Bilgin, Safa Önal ve Ümit Ünal gibi usta isimlerin Türkiye’deki Senaryo Yazarlığı üzerine deneyimlerini dinlemek için kaçırılmayacak bir fırsat!