bildirgec.org

ulvî meseleler hakkında tüm yazılar

bir kitap,bir insan, bir dünya

suphi | 23 April 2004 19:41

bazen boğuluyorum şu dünyada.bir kitap unutturuyor bazen acımı.Kitaplar;isagoji,alaka,emali,maksut,vs.ne kadar dikkat etsemde bazen bir insanı kırabiliyorum.her insanın kaderi o.çocuğu olmak mı?elbet birileri çıkıyor size bu kelimeyi söyleyecek.bazen çok karamsar oluyorum,bazen umut doluyorum.kimi dinden biraz uzaklaş diyor dolaylı olarak.kimi ne diyor onuda anlamıyorum.çabuk aşık olup bu yüzden kendimi suçluyorum.tek suçlu var dünyada o da ben miyim.halbu ki kimseyi üzmek istemem.bu uğurda ben üzülecek mişim adaam…peki buldum.sanki bişey mi umdum.ne adımın bir duvara yazılmasını isterim,ne de bir satır arasına.ölmüşüm, gitmişim adım anılmış”iyi adamdı”desinler başka bir şey istemem.büyük adam olacakmışım.adam olmak bu kadar zorsa büyük adam nasıl olacağım.hayata penbe gözlüklerden bakmam lazımmış.bu nasıl bir teslimiyet.belki iyi bir teslimiyet.gülerek ölen insanla,ağlayarak ölen insan arasındaki fark ne.müslüman intihar edemez,böyle bir lüksü yok.ama rabbim beni öldür diye dua edebilir.bu hal bir döenim düşüncesi olsun istiyorum.karanlık köşem aydınlansın istiyorum.huzur istiyorum.toprağın altı karanlıkta üstü çok mu aydınlık.satır aralarında boğuluyorum.acaba diyorum imam nasıl bilirdiniz diye sorunca kaç kişi sürü pikolojisine kapılmadan,hiçbir baskı altında kalmadan iyi bilirdik diyecek.daha çocukmuyum yoksa yaşlandım mı bilmiyorum.hangi insan açıklar halimi.reçetem lokmanın mı elinde.ben bulamıyacaksam cevabını yedi düvel arar mı cevabı?meşin kırbaç şakladı ama ara hala yerinde.ne iki dakikası kardeşim 18 sene geçmiş.erzurumlu ibrahim hakkı hazretleri demiş: Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmazya-sebepler halk eder halik kerem babın kapatmazya-benim hakka münacağtım rızk için değildir haşa-hüda rezakı alemdir rızıksız kul yaratmazya.

yanılmak-mı?

RebeldeAzul-hafif | 20 April 2004 21:50

yanılgının kendine göre tarifleri var…kötü ve iyi ayrımında şaşı olmak gibi bir şey. İkisinin iç içe olduğunu bilmek gerekiyor galiba…

ANNAN PLANI’NA

aetyildiz | 19 April 2004 22:52

Aşağıdaki metin Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Lütfü Çakmakçı tarafından üniversite gurup mailine yollandı. Bende buraya kopyala/yapıştır yaptım link vermek isterdim ama linki yok. kıbrıs meselesi nin devamına da ahkam kesmek istemedim heba olur gibi geldi yazı.

TUSAM KIBRIS RAPORU ANNAN PLANI’NA “EVET”İN 95 ZARARI Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıs Sorunu’na kapsamlı bir çözüm bulunması amacıyla hazırladığı Plan, siyasi ve ekonomik yapıda meydana gelecek değişiklikleri sadece iki oluşturucu devlet kapsamında değil Avrupa Birliği (AB) üyeliği kapsamında da ele alması bakımından, daha önceki çözüm girişimlerinden ayrılmaktadır. Plan ile ilgili tartışmalar, özellikle siyasi alandaki düzenlemelere ilişkin olarak gündeme gelmektedir. Bu doğrultuda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) lehine öngörülen koruma hükümleri (derogasyonlar) bağlamında iki kesimlilik, siyasi eşitlik, toprak oranı, mülkiyet ve göç konuları üzerindeki çekinceler ön plana çıkmaktadır. Ancak, KKTC için öngörülen derogasyonların AB Hukukunun birincil kaynağı olarak bir güvenceye kavuşturulmadığı ve geçici nitelikte olacağı düşünüldüğünde, bahsedilen hükümlerin herhangi bir bağlayıcılık içermesi söz konusu olmayacaktır. Nitekim, her AB yurttaşı Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD)’na başvurarak bu düzenlemelerin eşitlik ilkesi çerçevesinde geçersiz kılınmasını sağlayabilecektir. Diğer taraftan, Plan’ın uygulamaya geçmesi halinde Kıbrıs Türk toplumunun içine girebileceği kaos ortamının engellenmesi, karar alıcılar için çok büyük bir sorumluluk olacaktır. Zira, insanların yaşamlarını sürdürme noktasındaki en insani ihtiyaçları (yerleşim, konut, geçimini sağlama) karşılanmaksızın zor durumda bırakılması ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ne de ABAD açısından kabul edilebilir bir durumdur ve AB Mevzuatı’nın yeknesaklığının korunmasından daha fazla öneme haiz olduğu aşik?rdır. Ayrıca, siyasi konularda kapsamlı bir çözüm getiriyor gibi görünen Plan’ın, ekonomik konularda yeterince titiz hazırlanmış bir görünüm sergilemediği ortaya çıkmaktadır. Çünkü, Plan, Ada ekonomisi açısından, Türk Oluşturucu Devleti’ni, ilk aşamada Rum Oluşturucu Devleti’nin ekonomisi ile, ikinci aşamada ise AB ekonomisi ile rekabet edebilecek konuma getirmeye yönelik somut çözümler içermemektedir. Annan Planı’nın, çözüme AB üyeliği perspektifi ile yaklaştığı ve AB üyeliğinin önkoşulu olan Kopenhag Kriterleri’nin hem siyasi hem de ekonomik anlamda kapsamlı şartlar öngördüğü göz önünde bulundurulduğunda; Plan’ın her iki alanı da aynı titizlikle düzenlemesi ve herhangi bir eksikliğe yer vermemesi gerekmektedir. Oysa, önerilen metin sözü edilen nitelikleri taşımaktan uzaktır. Bu durumda, siyasi ve ekonomik konulardaki eksiklikleri gidermeye dönük önerileri müzakere masasına taşımak Sayın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve ekibine kalmıştır. Ne yazık ki, Sayın Cumhurbaşkanı, bu yöndeki çabalarından dolayı takdir görmek yerine; kamuoyuna, çözüm sürecinde her zaman “Annan Planı’na muhalefet eden adam” olarak sunulmuştur. Konuya destek verme görevi ise, siyasi irade dışındaki meslek kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine ve üniversitelere kalmış ve maalesef, mücadele halka gereği gibi anlatılamamıştır. Gelinen süreçte yapılması gereken, 24 Nisan 2004 tarihinde, Ada’da eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek referanduma kadar, Annan Planı’nın Kıbrıs Türk toplumundan neler götüreceğinin halka anlatılmasıdır. Unutulmalıdır ki, uluslararası alanda kaybedilenlerin yeniden kazanılması hiç de kolay olmamakta, son pişmanlık fayda etmemektedir. ANNAN PLANI’NA “EVET”İN 95 ZARARI

Bir ülke nasıl güçlü olur?

suphi | 16 April 2004 15:31

Öncelikle formülü verelim:

Güç=(Tarih+Coğrafya+Nufus+Kültür)+(Ekonomi+Teknik Kapasite+Ordu)x(Siyasi zihniyet+Siyasi İrade+Siyasi Güç)

Çarpım değerlerinden biri sıfır olunca diğerininde sıfır olduğuna dikkat buyrun.

Bence ülkemizin sorunları bu formülde gizli.

king of fighters

CoMM | 09 April 2004 06:43

Arkadaslar bi neogeo emülatörü indirebilecim adres veririseniz çok mutlu olucam

soldiers of allah

galeta-hafif | 30 March 2004 05:24

Daha yeni download ettiğim milyon tane Mp3’ü dinlerken araya nasıl karıştığını anlamadığım bir parça çaldıki dumur oldum. Parçanın tarzı rap-vaaz’dır heralde. Şarkıyı Soldiers of Allah diye bir gurup söylüyormuş. Önce hoşuma gitti hatta camilerde hocalar böyle vaaz verse bütün erkekler camiye koşar diye düşündüm. Tam böyle düşünüp gülümserken olay bir noktadan sonra koptu. Meğersem şarkının odak noktası Türkiyeymiş. Kısa bir özet geçmek gerekirse: İngilizlerin yardımıyla kurulan Türkiye’nin İslam dünyasında büyük bir parçalanmayı başlattığını söylüyor. İslamın en büyük hainini olarak kimi gösterdiğini tahmin edersiniz artık. Alıntı yapmak gerekirse şöyle birşey;

bir varmış bir yokmuş…

suphi | 29 March 2004 13:52

üç arkadaş öküz varmış.bir gün bunlar çobandan kaçmaya karar vermişler ve başarmışlarda.bunlardan biri boz renkli,biri ak biride karaymış.üçü ormanda dolaşırken bir aslanın kendilerini izlediklerinden habersizmişler.aslan zavallı aslan 3 gündür aç.bu üç öküzüde görünce tam üslerine atlıyacakken düşünmüş.demiş ki kendi kendine ya ben ne yapıyorum tamam bende bi çift pençe var ama karşıdada 3 çift boynuz var.en iyisi bunları tek tek yemek demiş.ve onlara doğru yaklaşmış.selamün aleyküm öküz kardeşler demiş.öküzler hep bir ağızdan ve aleyküm selam aslan demiş.aslan demiş ki ya öküz kardeşler bakın siz çobandan kaçıyorsunuz bende avcıdan hepimizin amacı bir.benide alın aranıza hem sizi korurum hemde kendime bir dost bulmuş olurum.ok demiş öküzler.aradan 3 gün daha geçmiş.artık aslan kıvranmaya başlamış açlıktan.bir ara ak öküzün önde olduğunu görünce hemen diğer ikisinin yanına sokulmuş ve ya öküz kardeşler bu beyaz kardeş istesede istemesede rengiyle hem avcıyı hemde çobanı çağrıyor.çok belli oluyor yani.ee ne yapalım demiş iki öküz.ben onun işini hallederim demiş aslan.ama ben hallederken siz uzaklaşın sonuçta arkadaşınız belki son anda acısına dayanamayıp yardım edersiniz demiş.kafanızı öbür tarafa çevirin demiş.birden atlamış beyazın üzerine .ham hum yemiş beyaz öküzü.tabi daha önce beyaz bağırmış ulan arkadaşlar yardım edin bu aslan böyle işte ne bileyim bizi tek tek yemeye çalışıyor.inanmayın onda derken ham hum.bi kaç gün daha beraber dolaşmışlar iki öküz ve bir aslan.5-6 gün sonra aslan bu sefer fırsatını bulunca bozun yanına yaklaşmış ve yaa boz kardeş bak demiş.bu ormanın otları senin etleri benim.beraber paylaşırız.sen niye iki kişiyle paylaşasın demiş.hem bak renklerimizde aynı belki akrabayızda demiş.öküz bu bi öküzlük edip ne yapalın peki demiş.beyaz öküze yaptığımı ben yaparım demiş.ama arkadaşının dediklerine kulak asmayacaksın.o sana bak aslan böyle dir şöyledir derken dinleme onu inanma.peki demiş öküz.aslan bi atlamış ham hum.siyahı yemiş bitirmiş.aradan 2 gün ya geçmiş ya geçmemiş.ee demiş aslan sıra sana geldi demiş boz kardeş.boz şaşırmış .hani biz akrabaydık.hani otlar benim etler senindi.aslan aptal öküz sende etsinya demiş.bak demiş öküz kardeş sana son bi iyilik yapacam sen diğer iki arkadaşının ölümünde bana çok yardım ettin.son bi isteğin varsa söyle de seni ondan sonra yiyeyim.öküz demiş ki biz sana rastlamadan önce akşamları güneş batarken yüksek tepelere çıkar türküler söylerdik.bak güneşte nerdeyse batmak üzere izin verde şu tepede bi türkü söyleyeyim.ok demiş aslan.öküz bağırmış ey beni duyanlar biz üç öküzdük.ee tabi doğal olarak öküzlük ettik aslanı aramıza dost aldık.siz sakın aslanlara inanmayın.demiş ve aslam bi atlamış üstüne ham hum.

bunu niyemi anlattım bizim millet öküz değil ama aramızda aslanımız çok var.

kader teorisi part kok 6

baltutan | 25 March 2004 22:17

Son zamanlarda o kadar cok zirva duydumki kaderle alakali. Bir cok fikir olmakla birlikte temelde kimi olmadigindan bahsederken kimi kaderin oldugunu ama degistirebilir (!) oldugunu soyluyordu. Bende biraz kafa yordum. Bir kac yazi okudum, dinlerde kader inanci ile alakali. Belli basli dinlerin hepsinde kader var. Ancak en rijit olani Islamdaki. Islam dinini belki diger dinlere gore cok daha fazla bildigimden olacak kader mantigi gayet aklima yatiyor. Genel soru olan ‘Madem Allah biliyor neden direk cennet ya da cehenneme yollamiyor’ sorusunun cevabini mantik cercevesinde verebiliyorum. Bu hipotezden yola cikarak bende allah enpatisi yaparak Allah’in kader projesini nasil hayata gecirdigini dusunmeye basladim. Bazi saptamalar yapmam gerekiyordu. Buradan sonucun cikacagindan emindim. Nihayetinde bu sonuca ulastim da diyebilirim. Sorguladim, insanda dogdugu andan yani o bir hucreykenki andan olunceye kadar degismeyecek ne var? cevap bir tek DNA idi. Sonra kader ile ne ifade ettimizi dusundum. Insanin davranislari, dusunceleri, olmesi, hastalanmasi hep ne ile alakali? DNA. DNA hakkinda bildigim oradan buradan duyma bir kac sey de vardi. Mesela insan genome projesinde DNA’nin 90% gibi bir kisminin junk oldugu soyleniyordu. Dedim ki, halt etmissiniz siz, dna’miz bizim kaderimiz. Evet kader teorimin temeli bu. Kader vardir, degistirilemez ve ispati ise DNA’dir. Yapacagimiz her davranis, ne kadar yasayacagimiz, ne hastaliklar gecirecegimiz hepsi DNA’mizda yazilidir. Kader teorimi gelistirirken bu DNA’yi yani kaderimizi nasil okuyabilirize arastirmak istiyorum tabi omrum yeterse. Yetmez ise direk Allah’a soracagim, tabi eger corporate secret degil ise.

kadınlar duysun- duymasın

suphi | 25 March 2004 16:52

hint edebiyatında kadın nasıl anlatılmış: Kolay söylenmeli bir kadının adı, anlaşılır olmalı, tatlı olmalı uzun hecelerle bitmeli bu ad ve bir duaya benzemeli. Çocuk doğurmak, çocuk yetiştirmek, ev islerine bakmak.. İste kadının vazifeleri. Kendi başına buyruk olmamalı kadın: küçükken babasının sözünden çıkmamalı, evlenince kocasının. Dul kalınca oğluna itaat etmeli. Hep güler yüzlü olmalı kadın. Evini akıllıca idare etmeli. Hem çok az para harcamalı, hem kocasını rahat ettirebilmeli. Erkek bu, ayağı sürçebilir, başkalarına kaptırabilir gönlünü. kadın anlayışlı olmalı. kocasının hiçbir meziyeti olmasa bile, Tanrılar gibi saymalı onu.